Aziz Nesin'in 2 Temmuz 1993 saat 11.00'de TGRT'de yayımlanan stüdyo sohbeti.
30752Aziz Nesin'in TGRT konuşmasıAziz Nesin
Sunucu
“
4. Pir Sultan Abdal Etkinlikleri'ne geldiniz. Burada konuşmacı olarak konuştunuz. Kültür Merkezinde konuştunuz. Tabii ilginç sözler, kendinize özgü ilginç sözleriniz var. Bunların içinde "Ben dinsizim" şeklinde ifadelere yer verdiniz. Tabii bazı insanlarımız, Müslüman camia bilhassa, bundan rahatsızlık duyuyor.
”
Aziz Nesin
“
Niye, ben mecbur muyum? Müslüman...
”
Sunucu
“
Yok efendim, ondan değil tabii.
”
Aziz Nesin
“
Böyle bir şey var mı? Niye rahatsız oluyorlar. Ben Müslümanlardan rahatsız olmuyorum, onlar niye benden rahatsız oluyorlar?
Aydınlık Gazetesi'nde çıkan Salman Rüşdi bana ait değildir. Onu da yazdım. Burada bu gazeteyi okursanız görürsünüz. Bir, iki, üç gün önce cevap verdim ajansına. Salman Rüşdi'nin ajansına, cevap verdim. Bu gazetede çıkan bölümleri ben çevirmedim, zaten kitabı da ben çevirmiyorum, başkasına çevirtiyorum. O yazıda var, o yazıyı okumanızı tavsiye ederim. Üç gün veya dört gün oldu. Ben Müslümanlardan hiçbir zaman rahatsız değilim, Müslümanlar da alışsınlar, benden rahatsız olmasınlar. Ben Müslüman olmaya mecbur değilim. Ama Müslümanlara ve dinlere saygım var. Yani bir insan taşa tapıyorsa, namusluca ve içtenlikle saygım var. Bana ne, kendi sorunudur o. Müslümanlara saygım var. Özellikle daha çok saygım var, çünkü ben çok Müslüman bir aileden geliyorum. Onun için ben İslama hakaretten ya da ondan yana değilim. Bu benim kendi sorunum. Birisi hakaret ediyorsa etmesin demem ya da Hıristiyanlığa ediyorsa etmesin demem. Cevap veririz. Ona cevap, medeni insanlar kendisine yapılan haksızlığa karşı yanıt verir, yani böyledir. Öyle saldırarak, öldürerek, hırlayarak filan değil. Uygar insansa, uygarlığın gereklerini yerine getirir.
”
Sunucu
“
Yalnız Müslüman camia, Peygamber Efendimizin hanımlarına, mübarek zevcelerine dil uzatılmasından elbette ki imtina ediyorlar, rahatsız oluyorlar, bu konuda da tabii tahrik oluyorlar.
”
Aziz Nesin
“
Olsunlar, cevap verirler, tahrik olunca insan saldırmaz ki ya da şey gibi...
Yalnız şurada efendim, sürekli siz Müslüman bir aileden geldiğinizi ifade ettiniz? ...
”
Aziz Nesin
“
Evet
”
Sunucu
“
Orada Müslümanlarla ilgili ve ayetlerle iltibas edilmiş ...
”
Aziz Nesin
“
Evet
”
Sunucu
“
Allah yolunda vesaire ifade ediyor ...
”
Aziz Nesin
“
Evet
”
Sunucu
“
Tahrik olduklarını ifade ettiklerini söylüyorlar.
”
Aziz Nesin
“
Olsunlar ne yapalım? Tahrik olunca insan saldırmaz. Tahrik olunca, herkes tahrik olunca, tahrikin derecesine göre tepki gösterir. Medeni insanlar, aydın insanlar da bu tepkiyi yazı ile konuşarak, bildirerek anlatırlar. Yoksa böyle hart diye saldırmazlar. Adamı öldürmeye kalkmazlar, vurmaya dövmeye kalkmazlar.
”
Sunucu
“
Yani tartışma zemini istiyorsunuz bu konuda?
”
Aziz Nesin
“
Elbette istiyoruz. Zaten Aydınlık Gazetesi'nde bunun tartışma zemini açıldı ve gerçekten Müslüman olanlar, Müslüman aydınlar yanıtlar verdiler. İlla kabul etmesi gerekmez. Salman Rüşdi'nin kitabından dolayı, bu böyle bir kitap yazıldığından dolayı ben memnun değilim, ama bu kitabın yasaklanmasına karşıyım. Hiç bir kitabın yasaklanması doğru değildir. Laik Türkiye'de bu hiç olamaz. Hiç bir zaman olamaz. Müslümanlar bundan rencide olurlar ve yanıt verirler.
”
Sunucu
“
Ama Aydınlık Gazetesi'ni bütün camia okumuyor, herkes okumuyor. Herhalde 13-14 bin gibi bir tirajı var. Her şeyi ile bunu başka bir tartışma zemininde ayarlayamaz mısınız? Başka bir gazeteye veya ben tartışmak istiyorum veya kamuoyuna bu konuda mesajınızı söyleyelim.
”
Aziz Nesin
“
13 bin 14 bin satıyorsa bu az bir rakam değildir. Oraya yanıt verirler, orada konuşurlar veya kitap çıkarırlar veya kendi dergilerinde yayınlarlar. Bakın şimdi yalan söylüyorlar. Burada bunlar herhalde Müslüman gazeteler, kesin yalan söylüyorlar. Burada yalan dolu, bunlar nasıl Müslüman? Yani Salman Rüşdi'nin yaptığından daha alçaklık yaşıyorlar. Müslüman, benim söylemediğim lafları söylüyorlar, lafa bak, yani "Müslüman mahallesinde salyangoz satılıyor." Böyle tahrik ederek. Asıl tahrik bunlar. Neyi tahrik ediyorlar? Vursunlar kırsınlar, ondan sonra başları göklere erecekler? Müslümanlık adına yapılan bu, burada da öyle, burada da öyle.
”
Sunucu
“
Tabii Sivas şu anda kozmopolit bir yer olduğu için, duyarlılık, şöyle şimdi 78'de bir hatırası var Sivas'ın. Coşkun bir hatırası var. Tereddüt ve endişe içerisinde hâliyle böyle yazılar üzebiliyor.
”
Aziz Nesin
“
Kozmopolit değil, kozmopolit buna denmez. İstanbul'a kozmopolit denebilir belki bir ölçüde. Ha, mozaik var olsun ve mozaik karşısındakinin inançlarına saygı duymalıdır. Öyle saldırmak yok, öyle şey gibi uyuz, kuduz, sırtlan gibi höt diye sen benim...
”
Sunucu
“
Ama efendim, Salman Rüşdi'nin yazdığı kitapta, Peygamber Efendimizin zevcelerine dil uzatma var, bunun nasıl tartışma zemini olabilir ki?
”
Aziz Nesin
“
Olabilir, olabilir. Ben onu onaylamıyorum, tasvip etmiyorum. Ben yasağa karşıyım. Varsa delilleri ile karşı gelirler. Ya gelirler delilleri ile karşı gelir, kanıtları ile ortaya koyarlar, bu adam yalan söylüyor, derler. Eğer akıllı bir toplumsa, Türk toplumu aşağı yukarı hangisi doğru, anlar.
”
Sunucu
“
Ayetler bu konuda efendim...
”
Aziz Nesin
“
Tabii ayetler var. İki taraf da ayetleri koyarlar. Ben hiç bir peygamberin ailesine, hatta bugün yaşayan insanların ailesine saldırmaktan yana değilim. Böyle bir şey olmaz. Yasaklamaktan yana değilim veya saldırıldı diye adam öldürmekten de yana değilim.
”
Sunucu
“
Ama efendim iktibas etmekle bunu yapmış oluyorsunuz. Yani bakın Peygamberleri, müminlerin kendi canlarından ileridir. Bakın, hanımları da müminlerin analarıdır, diye ifade ediliyor burada.
”
Aziz Nesin
“
Ben mü'min de değilim, anam da değil, sus.
”
Sunucu
“
Ahzâb suresinde öyle ifade ediliyor. Okumayabilirsin ama tabii bunda Müslümanlar duyarlılık gösteriyor böyle.
”
Aziz Nesin
“
Duyarlılık öldürmek değildir arkadaş.
”
Sunucu
“
Muhakkak öldürme taraftan olamaz.
”
Aziz Nesin
“
Tepkisi yumrukta değildir, vurmak da değildir. Tepki göstermeye hakları var, göstersinler.
”
Sunucu
“
Öyleyse tartışmak gereği konuyu...
”
Aziz Nesin
“
Elbette ben, ben aslında yasağa karşıyım. Yoksa Salman Rüşdi'yi seviyorum, bayılıyorum... Çok güzel kitap. Bunları da yazdım burada. Daha geniş olarak yazdım, lütfen okuyun bu gazeteyi.
”
Sunucu
“
Bir de Kültür Bakanı da yasakçı başkan oluyor. Yasakçı bakan oluyor. Zira bazı kitapların dağıtılmasında iktibas edilmesine karşı geliyor, yasakçı. Nasıl yasakları kaldıracağım, diye geldi.
”
Aziz Nesin
“
Ben, Fikri Sağlar'ın avukatı değilim. Bana niye soruyorsun? Bunu kendine sor.
”
Sunucu
“
Evet, ama siz onun düzenlediği kültür etkinliğine katıldınız. Efendim burada bir çelişki çıkmıyor mu?
”
Aziz Nesin
“
Aaa, Allah Allah... Ben Zeybek, Kültür Bakanlığı'nın şurasına da katıldım. Zeybek zamanında. Yani ben avukatı mıyım onun? Bir Kültür Bakanı beni çağırıyorsa, bir toplantıya nice olduğu için, bir tane iki tane değil. Bu gazetede başyazı olarak kaç gün yazdım, hâlâ yaza...
”
Sunucu
“
Herkes okumuyor ki bunu...
”
Aziz Nesin
“
Burada sizin televizyonunuzu herkes dinliyor mu? Benim alanım o kadar, o kadar yazıyorum. Yazabildiğim alan bu. Bu sizin televizyonunuzda bir parça söyledim, bu konuyu aslında gerçek Müslümanlar, gerçek Hristiyanlar, neyse dindar, tartışmadan dindarlar tartışmadan yana olmalıdır. Kavgadan, kavgayla bir şey çıkmaz, sonuç elde edilmez. Aziz Nesin'i öldürürler, başka bir Aziz Nesin çıkar. Başka Ahmet çıkar, Mehmet çıkar. Çünkü insanın beyni var, düşünüyor. Düşünce, düşünceye karşı gelinmez, karşı düşünceyle gelinir. Karşı düşüncelerle iflas ettirirsin. Mahkûm ettirirsin ama düşünceyle mahkûm ettirirsin. Öldürerek değil ki, yani şe... Burada şu gazetelere yazıyor, hepsi bunların Müslüman, hepsi yalan yazıyor.
”
Sunucu
“
Söylediklerinizi yazıyor efendim.
”
Aziz Nesin
“
Aaa benim söylediklerim bunlar.
”
Sunucu
“
Yok, onları ben okumadım. İncelemedim de. Bakın, mesela Hürdoğan gazetesinde söylediklerinizi aynen iktibas etmiş.
”
Aziz Nesin
“
Aynen etmemiş. Ben okudum, siz de okursunuz. Ben aynen söylemedim. Bunlar hoşgörü içinde yaşamak zorundadırlar. Yoksa birbirini boğazlarlarsa Türkiye'de bir şey çıkmaz. Ne düşünce çıkar, ne ilerleme olur, bunların önlenmesinin tek yolu hoşgörüdür. Ve bu hoşgörüye şiirleriyle Pir Sultan Abdal kendi zamanına göre bugün aynı şeyler geçerli değildir. Bugün aynı doğrultuda, aynı felsefi doğrultuda başka insanlar çıkabilir. Aynı şeyler olmaz, ama bu hoşgörüdür. Hatta bütün tarikatlar bir anlamda hoşgörüdür de. Ama en çok tarikat olmamakla birlikte, hatta bir mezhep olmamakla birlikte Alevilik bunu en güzel göstermiş sirkülerden biridir. Bir tanesidir. Tek bir tanesi değildir. Hoşgörü bu dünyada 20. yüzyılda...
”
Sunucu
“
Aleviliğin, Türkiyelileştirildiğini söylüyorsunuz. Pir Sultan Abdal, Türkiyelileştirildi, diyorsunuz.
”
Aziz Nesin
“
Bana öyle geliyor. Yani Aleviliğin kökünü aramak gerekiyorsa, Şamanizm de var, ama daha çok Şiiliğin Türkiyelileştirilmişi var, yani uygarlaştırılmış Şiilikle bir bağı kalmamış. Öyle bir oradan kaynaklanmış olmakla birlikte Şiilikte hiçbir bağ kalmamış. Çünkü Şiilikte hiç hoşgörü yok. Halbuki Alevilikte hoşgörü var. Aynı şeyler değil, bana öyle geliyor. Bu da benim düşüncem. Belki de yanlıştır. Bana kaynak olarak kaynağını Şiilikten almış gibi geliyor.
”
Sunucu
“
Bu kadar niçin önem veriyorsunuz efendim?
”
Aziz Nesin
“
Neye?
”
Sunucu
“
Alevilik veya Türkiyelileştirilmiş olması hâlinde ...
”
Aziz Nesin
“
Çok önemli bir şey tabii. Yani...
”
Sunucu
“
Mesela Kuran'ı Kerimin tefsirini okudunuz mu sizler?
”
Aziz Nesin
“
Birkaç tefsiri var yani. Hangisini?
”
Sunucu
“
Mevdudi, İbni...
”
Aziz Nesin
“
Onu... Onu... Okumadım ama birkaç tefsirini okudum. Eee...
”
Sunucu
“
Birbirini tamamlayıcı özellikleri var.
”
Aziz Nesin
“
Birbirini tamamlayıcı, birbirini aksedici de var...
”
Sunucu
“
Tabii neşreden hadisler başka...
”
Aziz Nesin
“
İslam dinini mahveden tefsirler dolu.
”
Sunucu
“
Şimdi mesela, Seyyid Kutub'un, Mevdudi'nin diğer tefsirlerin değişik değişik özellikleri var. Günümüze binaen yorumları var. Bunları gözetseniz...
”
Aziz Nesin
“
Ben gözetsem ne olacak? Bakın birçoğunun, birçoğunun sizden fazla tefsir okumuşumdur.
”
Sunucu
“
Muhakkak.
”
Aziz Nesin
“
Hayır, muhakkak değil. Belki sizden fazla okumuşumdur. Tefsirleri okudum. Kur'an'ı çok... Kaç kez okudum. Bundan sonra kendime göre bir yol seçtim. Bu yola... Bu yola...
”
Sunucu
“
Eskidiğini söylediniz. Kültür Merkezi'nde, eskidiğini...
”
Aziz Nesin
“
Hiçbir söz yoktur ki, kimin sözü olursa olsun bin yıl geçerliliğini korusun.
”
Sunucu
“
Ama bu Allahuüaala'nın sözü.
”
Aziz Nesin
“
Allahutaala sizin Allahutaalanız. Benim Allahutaalam yok. Onun için ben diyorum ki, hiçbir söz nereden gelirse gelsin değerini sirkü sürdüremez. Bakalım şimdi o şeyden, bakın burada bir başyazı var, dün de yazdım, burada da cennet, cehennem üzerine... Bakın, buradaki cehennem üzerine sözler, bugün geçerli midir? Kuran'dan alınmış ayetler bunlar, bunlar...
”
Sunucu
“
Baki olay, yani biz onu sonsuz ebediyete kadar koruyacağız. Başka bir tartışma ortamında benim size ifade etmem gerek.
”
Aziz Nesin
“
Ben de diyorum ki felsefe olarak hiç dünya yüzünde hiçbir söz yoktur ki değerini kaybetmesin. En güzel söz, en büyük söz Mustafa Kemal'in sözü...
”
Sunucu
“
Beşeri, beşeri. Sözler muhakkak öyle ama, bu Allahutaala'nın kelamı olduktan sonra değişebilir, değil mi?
”
Aziz Nesin
“
Allahutaala'nın bu sözlerine ben inanmıyorum. Çünkü bunlara inanmam için aklımı kaybetmem lazım. Burada cehennem için söylenen şeyler, bunu Allah söylemiş, ben buna inanmıyorum.
”
Başka birisi
“
Neden... Neden insanların fikrine saygı duymuyorsun? ..
”
Aziz Nesin
“
Duyuyorum işte. Gelsin... İnsanların fikrine saygı bende bu. Onlar da bana saygı duysun. Şimdi bu arkadaş saygısızlık yapıyor. Ben yapmıyorum. Ben düşüncemi söylüyorum. Bu konuda, bu düşüncem doğrudur, yanlıştır. Sen kabul etmezsin, karşı düşünceyi söylersin, karşı düşünceyi söylersin. Ben burada şey yapmıyorum.
”
Sunucu
“
Teşekkür ederim.
”
Bandı çözen:
Cavit Öğülmüş
Polis Memuru
Güvenlik Şube Müdürlüğünde görevli
10.07.1993
Sivas Katliamı
Günümüzde Madımak Oteli
Nedir?
2 Temmuz 1993 tarihinde Sivas'ta düzenlenen Pir Sultan Abdal Şenlikleri sırasında Madımak Oteli'nin köktendinci bir grup tarafından yakılması ve çoğunluğu Alevi 33 yazar, ozan, düşünür ile 2 otel çalışanının yanarak ya da dumandan boğularak hayatlarını kaybetmesi ile sonuçlanan olaylardır.
Basın Kanununun 15 inci maddesi hükmü mahfuz kalmak üzere basın veya radyo tarafından umuma yayılmış bulunan günlük havadisler ve haberler serbestçe iktibas olunabilir.
Gazete veya dergilerde çıkan içtimai, siyasi veya iktisadi günlük meselelere mütaallik makale ve fıkraların iktibas hakkı sarahaten mahfuz tutulmamışsa aynen veya işlenmiş şekilde diğer gazete ve dergiler tarafından alınması ve radyo vasıtasıyla veya diğer bir suretle yayılması serbesttir. İktibas hakkı mahfuz tutulsa bile sözü geçen makale ve fıkraların kısaltılarak basın özetleri şeklinde alınması, radyo vasıtasıyla veya diğer bir suretle yayılması caizdir.
Bütün bu hallerde, iktibas edilen gazete, dergi ve ajansın ve eğer bunlar da başka bir kaynaktan alınmışlarsa o kaynağın adı, tarih ve sayısından başka makale sahiplerinin adı, müstear adı veya alameti zikredilmek icabeder.