Nutuk/11. bölüm/Tevfik Paşa yeminle bağlı olduğu Kanun-ı Esasî'ye sadakatten ayrılamıyor

Efendiler, sizi yormazsam Tevfik Paşa’nın bu telgrafa verdiği cevâbı da arz edeyim:

Ankara’da İzzet Paşa Hazretlerine

C: 30 Kânunusani 337 Cümlemizin muhafaza-i ahkâmına yemin ettiğimiz Kanun-ı Esasî’ye muhâlif ta’dîlât-ı esasiye icrası ve ânın tasdiki sarahat-i kanuniye ile ne derece kabil-i telif olacağı câ-yi mülâhazadır. Bu husus, ancak Mustafa Kemal Paşa Hazretlerinin ... vasıtasıyla gönderdiği telgrafla beyan olunan ve bizce mültezem bulunan ta’dîlâtın Düvel-i İtilâfiye’ce kabul edilmesine ihtimam olunup inşallah istihsal-i matlûb olunduktan sonra usûl-i dairesinde hallolunacak mesâil-i dahiliyedendir. Aksi hal, dünkü telgrafımızla dahi izah olunduğu üzere konferansa adem-i kabulümüzü ve İstanbul’un derhal hâkimiyet-i Osmaniye’den ihracını ve Yunanîlerin davasının bilâ-müdafaa kalmasını belki muhik görülmesini mûcib olacaktır. Telgraflardan bir cihetin anlaşılmadığını istidlâl ediyoruz. Konferansa sizin ve bizim diyerek iki heyet i’zâm edileceğinin nereden çıkarıldığı anlaşılamıyor. Dava aynı, esbâb-ı müdafaa aynı olmakla beraber bu hususta ittihâd-ı tâm olunca, oraca tayin olunacak murahhaslar, Düvel-i İtilâfiye’nin tanımakta olduğu hükümetin terfîk edeceği murahhaslarla beraber gidince, heyet, müttehid ve yekvücûd ve salâhiyet-i lâzimeyi hâiz olur ve bilâ-ihtiraz müttehiden dava-yı millîyi müdafaa eder. Bu lüzumun oraca da takdir buyurulduğu, murahhasların Düvel-i İtilâfiye’ye tanıttırılmalarını bizden talep buyurmasıyla müsbettir. Tebliğ olunan nota ve beyânâtınız vâzıhan göstermektedir ki Düvel-i İtilâfiye Londra Konferansı’na yalnız olarak Anadolu murahhaslarını kabul etmemektedir. Bunlar, Hükümet murahhaslarıyla birlikte bulunmak suretiyle kabul olunacaktır. Böyle ayrılık muhafaza edilecek olursa agleb-i ihtimal hiçbir tarafın murahhasları kabul edilmeyecektir. Bu bâbda yalnız buradan murahhas kabul edilmesi muhtemel ise de Anadolu için bu ihtimal de yoktur. Binâenaleyh pek büyük fedakârlıklar mahsulü olan bu tebeddül, zararımıza hallolunur. Çünkü İtilâf mahâfilinde Yunan muhipleri fazla olup kendilerine Türkler şarkta harbin idâmesine tarafdâr ve sulhu itilâfa talip değildir diye propaganda ile leh-dâr olanları kendilerine celp, bizi haksız ve düşmanımızı haklı göstermeye salâhiyet verilmiş olur. Müşterek murahhaslardan mürekkeb bir heyet gönderilirse metâlibimiz kabul olunmasa bile, lehimize olan efkârı aleyhe çevirmemiş ve belki aleyhdâr olanların bir kısm-ı mühimmini kazanmış oluruz. Vakit pek dardır. Muhaberât ile zayi edilecek zaman kalmamıştır. Murahhasların hemen i’zâmı menâfi-i vataniye ve milliye icabıdır. Zât-ı devletleriyle rüfeka-yı muhteremenizin dahi avdetleri lâzımdır. Zira ora efkârına ancak an-müşahedetin vukûfunuzdan bi-hakkın istifade edecek zamanda ve orada efkârın bu nikat-ı nazara celbi lüzumunda müttefik olduğumuz kanaatindeyiz efendim.

Sadrazam
Tevfik

Efendiler, Tevfik Paşa’nın Fevzi Paşa Hazretlerine olan cevabî telgrafını da okuyalım:

Ankara’da Mustafa Fevzi Paşa Hazretlerine

C: 30 Kânunusani 337. Kral Konstantin’in Atina’ya avdeti üzerine Düvel-i İtilâfiye mahâfilinde ve efkâr-ı umumiyede Yunanistan aleyhine husûle gelen tebeddül münasebetiyle Avrupa’da lehimize bir cereyân tevellüd etmekle beraber, bu cereyâna mukabil, Rumlara müzâhir ve Sevr Muâhedesi’nin tamamen veya cüz’î ta’dîlâtla tatbiki suretiyle Türkiye’yi imhâ fikrinde musır bazı ricâl-i siyasiye de mevcut bulunmasına, hususiyle aldığımız ma’lumât-ı mevsûkaya göre, ricâl-i mezkûrenin Anadolu mümessillerinin dahi konferansa davet edilmesini kabul ve tervîc eylemeleri Anadolu’nun böyle bir davete icâbet etmeyeceğine kani olmalarından ileri gelmiş ve bundan maksatları da şu adem-i icâbet keyfiyetini öne sürerek ve aleyhimize tedâbîr-i zecriye ittihâzını muhik göstererek efkâr-ı umumiyeyi siyasetlerine ıktifâya mecbur eylemekten ibaret bulunmuş olmasına binâen konferansa bir an evvel ve müştereken gidilerek ihkak-ı hakka çalışılmak lâbüddür. Şayet orada meşrû’ ve muhik mutalebâtımızın reddolunduğunu görür ve konferansı terke mecburiyet hissedersek, bu keyfiyet husemâmızın elinde aleyhimize bir silâh-ı müessir olamaz. Telgrafnamelerinde beyan olunan mutalebâtın, evvelce de bildirilen esbâba ve İstanbul’un vaziyet-i mahsusasına mebni kabulü mümkün değildir. Bunlarda ısrar ile konferansa vakt ü zamanında iştirak fırsatı fevt edilirse, evvelâ temîn-i vahdet olunmamasından dolayı İstanbul ve Boğazların büsbütün hâkimiyet-i Osmaniye’den çıkması, saniyen Düvel-i İtilâfiye’nin Yunanistan’a muâvenet-i nakdiye ve askeriye ifa ve Anadolu’da müşterek bir hareket-i taarruziye icrasına kalkışarak zaten mesâib-i mütevâliye-i harbiyeden adedi pek ziyade tenakus etmiş olan Türk unsurunun bir kat’ daha mahv ü perişanîye ma’rûz kalması, salisen büyük nisbette fedakârlıklar ihtiyârı mukabilinde haricî muâvenete ihtiyaç mecburiyeti hâsıl olarak bi’n-netice gaye-i emel olan istiklâlin heder edilmesi gibi netâyic-i vahîme tahaddüs eyler. Murahhaslarınızın Dersaadet’e tesrî’-i hareketi elzemdir efendim.

Sadrazam
Tevfik

Muhterem Efendiler, Osmanlı Sadrazamı’nın daha bazı tavsiye ve ihbarları vardır. Müsaade buyurursanız onları da okuyalım:

Ankara’da Mustafa Kemal Paşa Hazretlerine

Londra’da ictimâ edecek olan konferansa Devlet-i Aliyye’nin dahi davet edilmesinden dolayı telâşa düşen Yunanlılar, aleyhimizdeki propagandalarına bir kat’ daha germî vermişlerdir. Paris’teki murahhasımızdan aldığımız ma’lumâta nazaran Fransa’da efkâr-ı umumiyeyi aleyhimize çevirmek için güya Anadolu’da bir Alman heyet-i askeriyesi mevcut olduğunu ve harekât ve siyasetinizin bu heyetin telkinatından tevellüd eylediğini Fransız mahâfilinde neşretmekte oldukları gibi Türkiye’deki Hıristiyanların katliâm edilmekte olduğundan bahis ile bunların tahlîsi için Papa tarafından bi’l-cümle parlamentolara mürâcaat edildiği mesmû olduğu murahhas-ı müşarünileyh tarafından ilâveten bildirildiğinden fevkalâde su-i tesirâtı mûcib olacak olan işbu şâyiâtın serian tekzîb edilmesi ricâ ve tavsiye olunur.

Sadrazam
Tevfik

Ankara’da Mustafa Kemal Paşa Hazretlerine

Konferansa tesir etmek maksadıyla Şubat’ın yirmi birinde Yunanlıların 70-80 bin kişi ile taarruza geçecekleri Hariciye Nezareti’nden mevsûkan istihbâr kılınmıştır. Taarruzun Karahisar-Eskişehir istikametinde olmasına ihtimal verilir. Ankara murahhaslarının yalnız olarak konferansa kabul edilemeyeceği mümessillerin cümle-i ifadâtındandır.

Sadrazam
Tevfik

Bu telgrafın yazılmasından maksat, Yunanlıların taarruz edeceğini bildirmek mi idi veyahut Ankara murahhaslarının yalnız olarak kabul edilemeyeceğini söylemek mi idi, bunu anlamak müşkildir. Yoksa 70-80 bin kişilik düşman kuvvetinin taarruzu tehdidiyle ikinci fıkra müeddası temîn edilmek mi isteniyordu?

Murahhas i’zâmı hakkında, bizim, serd ettiğimiz nokta-i nazarları iş’âratımız vechile Tevfik Paşa İtilâf Mümessilleri’ne tebliğ etmiş de telgrafın son fıkrasıyla aldığı cevâbı mı iblağ ediyordu, bu da vâzıh değildir.

Dersaadet, 8.2.37
Ankara’da Mustafa Kemal Paşa Hazretlerine

Fransız efkâr-ı umumiyesini rencide etmemek için Kilikya’da taarruzdan tevakki edilmesi, hayırhâhlığında şüphe olmayan bazı Fransız ricâlinin tavsiyesi üzerine Paris murahhasımızdan kemâl-i ehemmiyetle bildirilmiştir.

Sadrazam
Tevfik