Nutuk/11. bölüm/Osmanlı ricâlinin havâss-ı mümtazesi

Efendiler, bu gibi tavsiyeleri, İstanbul hükümetlerinden çok dinlemiştik. Bizim taarruzdan tevakki etmemizi tavsiye eden hayırhâhın muhatabı, işittiğini bir gramofon gibi bize îsâl ederken, hayırhâha bize de taarruzdan tevakki edilmesini icap edenlere tavsiye edip etmediğini sormuş mu acaba? Aldığı cevap menfî idiyse, onun hayırhâhlığına nereden hükmetmiş idi? Vatanımızı işgal edenlerin, efkâr-ı umumiyesini rencide etmemeyi tavsiye edenlere, vatanı işgal olunan milleti niçin rencide ettiklerini ve etmekte devam eylediklerini sormamak, neden bu Osmanlı ricâlinin havâss-ı mümtazesi olmuştu?

Hulâsa, Muhterem Efendiler, görülüyor ki Tevfik Paşa ve arkadaşlarıyla esasta, fikirde, telâkkide anlaşmak mümkün olamıyordu. Nihayet, mesele Meclis’e intikal ettirildi.

Meclis’e iki teklif dermeyan ettim. Birisi: Memleketin ve milletin vaziyet ve maksadını İstanbul’a sarahaten bildirmek, ikincisi: Ayrıca davet vukuunda Londra’ya müstakil bir heyet göndermekti. Her iki teklifim kabul edildi.

Efendiler, Meclis’in nokta-i nazar ve kararını, Tevfik Paşa’ya iblağ eden telgrafname aynen şöyle idi: