Sağduyu Tanrısızlığın İlmihali/Günahların Affı Dini İnancı, Rahiplerin Çıkarı İçin İcat Edilmiştir
Bir insan, günah işlemeye şiddetli bir arzu duyduğunda, Allah'ını hemen hiç düşünmez. Bundan başka, işlediği cinayet ne kadar kötü, vahşice olursa olsun, hakkında verilecek cezanın şiddetinin, bu Allah'ın, olgun lütuf ve merhametinden dolayı hafifleyeceği düşüncesiyle hep övünür.1
Hiçbir insan, yaratılışının, yani eylem ve davranışlarının kendisini mahkûm edeceğine ve cehennem azabına neden olacağına ciddi olarak inanmaz. Çoğu kez kendisini titreten müthiş bir Allah'tan her ne kadar korksa da, insan, şiddetli bir şekilde ihtiras eğilimi ortaya çıktığında, inancını terk eder ve hemen, kendisini güvenceye alacak ve rahatlatacak "bağışlayan Allah" fikrinden başka bir şey görmez olur. Kötülük mü yapıyor? Bu kötülüğü onarmak için zamanı olacağını ümit eder ve bir gün bundan pişman olup Tanrıdan suçunun bağışlanmasını dileyeceğini kendi kendine vaat eder. Din eczanesinde, vicdanların acısını dindirmeye yarayan şaşmaz reçeteler, ilaçlar vardır. Her ülkede, rahipler, Allah'ın gazabını gidermenin âlâ sırlarını bilirler. Bununla birlikte, eğer tanrısallığın dualarla, adaklarla, kurbanlarla, kefaretlerle dindirildiği, bu araçların kullanılmasıyla Allah'ın öfkesinin giderildiği doğruysa; insanların yoldan çıkmalarına, kötülük, suç, günah işlemelerine, dinin bir engel oluşturmadığını söylemekle, insan haklı olur. İnsanlar önce günah işler, sonra Allah'ın gazabını dindirme çarelerini ararlar. Suçların affını ve bağışlanmasını vaat eden her din, birkaç kişinin cinayet işlemesini engellerse, büyük çoğunluğu kötülük yapmaya cesaretlendirir.
Hareketsizliğine rağmen, Allah, dünyanın bütün dinlerinde gerçek bir Protée'dir.2 Rahipler onu, kâh sertlik, kabalık ve şiddetle silahlanmış, kâh yavaşlık ve yumuşaklıkla dolu; kâh zalim ve taşyürekli; bazen de günahkârların pişmanlıkları ve gözyaşlarıyla kolayca merhamete gelir olarak gösterirler. Sonunda insanlar tanrısallığı ancak en çok o anki çıkarlarına uygun gelen yönüyle benimserler. Hep öfkeli bir Allah, kendisine ibadet edenleri bıktırabilir, ya da onları ümitsizliğe, eleme düşürebilirdi; insanlar için hiddetlenen ve hiddeti geçen bir Allah gereklidir. Eğer hiddeti bazı korkak ruhları korkutursa, er geç tanrısallıkla uyuşmak aracına başvurmak fikrinde olan yaratılışları itibariyle kötü adamları da kötülük yapmaya, tanrısallığın bağışlayıcılığı yüreklendirir, gayrete getirir. Zaten huyları gereği kötülükten çekinen ve kötülük yapmaya eğilimi olmayan bazı korkak sofulara Allah'ın hükümleri korku verirse, ilahi affetme hazinesi, bu hazineden tümüyle ötekiler gibi nimetleneceklerini ümit edebilen en büyük canileri bile, "Tanrının, bağışlayıcılığından da büyük mü gerçeğim?" diye cinayetler işlemeye, her naneyi yemeye cesaretlendirir.
1 197 No.lu İçtihat dergisindeki "Din ve Terbiyei Vicdaniye" adlı yazıyı ve sevgili büyüğümüz Naci Paşa'ya cevap olarak yazılmış olan makaleyi de mutlaka okuyun. (A.C.)
2 Tavırlarını ve fikirlerini çok çabuk değiştiren bukalemun, yarım şahıs demektir. Masalların Protée'sinden alınmıştır. Protée bir ilahtır ki, Neptun'un oğludur; çoğu kez sorulan sorulara cevap vermekten, konuşmaktan kaçınmakla ve soru soranlardan kurtulmak için aniden biçim ve görünüşünü değiştirmekle tanınır. (A.C.)