Sağduyu Tanrısızlığın İlmihali/Allah Korkusu İhtiraslara Karşı Acizdir

İnsanlar, çoğunlukları itibariyle Allah'ı ender düşünür ya da onunla pek ilgilenmezler. Allah ne kadar az belirli, ne kadar az sabittir! Bu fikir o kadar ümitsizdir ki, bu dünyanın sakinlerinin çoğunluğunu oluşturmayan tasalı ve melankolik bazı hülyacıların hayalgücünden başka hayalgücünü meşgul edemez. Halk, Allah fikrinden hiçbir şey anlamaz. Onu düşünmek istediğinde, zayıf dimağı hemen karışır, perişan olur. İşadamı, işlerinden başka bir şey düşünmez; nedimler entrikalarından başka bir şey düşünmez. Kibar halk, kadınlar, delikanlılar eğlencelerinden başka bir şey düşünmez. Zevk ve sefa, dinin yorucu fikirlerini zihinlerinden çarçabuk siler. Açgözlüler, cimriler, israfçılar çeşitli ihtiraslarını dengelemekten aciz olacak, bunlara kadar ulaşamayacak ölçüde zayıf düşünceleri bertaraf ederler.

Allah fikri, Allah'ı kime kabul ettirir? Güçsüzlüğe uğramış, tasalı, bıkkınlık getirmiş, ümitsiz ve bu dünyadan usanmış kimselere; gerek yaşın etkisiyle, gerek maluliyet eseri olarak ruhlarındaki güçlü şevk ve duyguları sönmüş bazı kimselere. Din, ancak, huylarını ya da zamanla kendilerini uslandırmış olanlar için bir dizgin, bir engel, bir zabıtadır. Allah korkusu ancak, günah işlemeyi çok güçlü olarak istemeyen ya da artık günah işleyecek bir durumda bulunmayan kimseleri günah işlemekten alıkoyar.

İnsanlara; tanrısallık bu dünyada cinayetleri cezalandırır demek, tecrübenin her gün yalanladığı bir iddiada bulunmaktır. İnsanların en kötüleri, genellikle dünyada keyfince hüküm sürenler ve şansı tarafından nimet ve bağışlara boğulan kimselerdir. Allah'ın hâkimlerin en güçlüsü olduğuna inandırmak için, bizi ahrete göndermek, yani Allah kötülerin cezasını ahrette verir demek ise, kuşku götürmez olup bitenleri, kesin emirleri yok etmek kastıyla, bizi varsayımlar peşinde koşturmaktan başka bir şey değildir.