Fi’l-hakika, vaziyet çok mühim ve çok nazik idi. Çünkü o günlerde şark cephesinde Ermenistan’a artık taarruza karar vermiştik. Bunun için hazırlanmakta ve tedâbîr almakta idik. Şark Cephesi Kumandanı’na da icap eden evâmir ve talimat verilmişti. Şarka, ileri tevcîh edilen ordunun arkasında, hükümetin Adliye Vekili, güya o ordunun hırsızlığını, mensuplarının su-i istimal erbâbından bulunduklarını meydana çıkarmak için, vilâyet vali vekili sıfatını gayr-i kanunî iktisâb etmeyi çare ve yegâne tedbir buluyor.
Erzurum’dan, cephede karargâhına gitmiş bulunan Cephe Kumandanı, nihayet 22 Eylül tarihinde diyor ki:
Celâlettin Arif Beyefendi’nin Vilâyât-ı Şarkiye Vali-i Umumîliği’ne tayini hakkında, zât-ı devletlerine mukaddemâ vâki olan teklifim bendenize ihsâs edilmiş ve tarafımdan samimî telâkki olunmuş bir fikrin neticesi idi. Erzurum hakkında, Celâlettin Arif Bey’in, teşebbüsât ve mürâcaatı ile hakikat inkişaf etmiş bulunduğundan, müşarünileyhin Vali-i Umumîliğe tayinindeki teklifimden bi’t-tabi sarf-ı nazar eylediğim maruzdur.
Kâzım Karabekir