Efendiler, hatırınızdadır ki Bahriye Nâzırı Salih Paşa ile Amasya’da bir mülâkat takarrür etmişti. Nâzır Paşa ile hükümetin siyaset-i hariciyesi ve idâre-i dahiliyesi ile ordunun istikbâline ait esâsât üzerinde görüşülmek ihtimali vardı. Bu sebeple daha evvel kolordu kumandanlarının fikir ve mütâlaalarını bilmek, bence pek faydalı idi.
14 Teşrinievvel 335 tarihli şifremde, kolordu kumandanlarının bu üç noktaya ait mütâlaalarını ricâ ettim. Kumandanların raporlarını vesâik meyânında mütâlaa buyurursunuz (Vesika: 156).
Salih Paşa, 15 Teşrinievvel’de, İstanbul’dan hareket etti. Biz de, 16 Teşrinievvel’de Sivas’tan hareket ettik. 18 Teşrinievvel’de Amasya’da bulunduk. Salih Paşa’ya, uğrayacağı iskelelerde teşkilât-ı milliye tarafından mutantan istikbâller yapılması ve tarafımızdan beyan-ı hoş-amedî edilmesi hakkında talimat verilmişti (Vesika: 157).
Biz de Amasya’da bizzat pek büyük tezâhürâtla kendisini istikbâl ettik.
Salih Paşa ile Amasya’da, 20 Teşrinievvel’de başlayan müzâkerâtımız, 22 Teşrinievvel’de hitam buldu. Üç gün devam eden müzâkerât neticesinde, ikişer nüsha olmak üzere beş kıta protokol tanzim edildi. Bu beş kıta protokoldan üçü –Salih Paşa nezdinde kalanlar bizim tarafımızdan ve bizde kalanlar Salih Paşa tarafından– imza edildi. İki kıta protokol mahrem addedilerek imza edilmedi.
Amasya mülâkatı neticesi olan mukarrerât, kolordulara da bildirildi (Vesika: 158).
Efendiler, bu münasebetle, bir noktayı tebârüz ettirmek isterim. Bizce, teşkilât-ı milliyenin ve Heyet-i Temsiliye’nin, hükümet-i merkeziye tarafından resmen tanınmış bir mevcudiyet-i siyasiye olduğunu ve müzâkerâtımız resmî ve netâyicinin lâzimü’r-riâye olarak tarafeynce resmen taahhüd edilmiş bulunduğunu teyid ettirmek esastı.
Binâenaleyh, müzâkerât netâyic-i mazbûtatının protokol olduğunu kabul ettirmek ve hükümet-i merkeziyenin murahhası olan Bahriye Nâzırı’na imza ettirmek mühimdi.
21 Teşrinievvel 335 tarihli protokol muhteviyâtı, denilebilir ki hemen kâmilen Salih Paşa’nın tekâlifi olup kabulünde beis görülmeyen birtakım mevâddan ibarettir (Vesika: 159).
22 Teşrinievvel 335 tarihli ikinci protokol, uzun süren bir müzakere ve münakaşanın hulâsa-i zaptıdır.
Bu müzakerede, tarafeynin hilâfet ve saltanat hakkında temînat-ı mütekabilesine ait tafsilâtına dair mukaddimeden sonra, Sivas Kongresi’nin 11 Eylül 335 tarihli beyanname mevâddının tezekkürüne başlandı:
- Beyannamenin birinci maddesinde, tasavvur ve kabul olunan hudûdun en asgarî bir talep olmak üzere temîn-i istihsali lüzumu müştereken kabul edildi. Kürtlerin istiklâli maksad-ı zâhirisi altında yapılmakta olan tezvirâtın önüne geçmek hususu tensîb edildi. Hâlen ecnebi taht-ı işgalinde bulunan menâtıktan, Kilikya’yı Arabistan ile Türkiye arasında bir “etat tampon” vücuda getirmek maksadıyla anavatandan ayırmak arzusunda bulunulduğu mevzu-i bahis edildi. Anadolu’nun en koyu Türk muhîti ve en mahsuldar ve zengin bir mıntakası olan bu kıtanın hiçbir suretle ayrılmasına muvafakat edilmeyeceği; Aydın vilâyetinin de aynı katiyetle (ve evleviyetle) eczâ-yı vatandan gayr-i kabil-i infikâk olduğu esası umumiyetle kabul edildi. Trakya meselesine gelince: Burada da, zâhiren bir hükümet-i müstakille ve hakikatte bir müstamere tesisi ve bu halde Şarkî Trakya’dan dahi Midye-Enez hattına kadar olan mıntakayı bizden ayırmak arzusunda bulunulmak ihtimali derpîş edildi. Fakat Edirne’nin ve Meriç hudûdunun bir hükümet-i müstakille-i İslâmiye’ye ilhak edilmek için dahi olsa, hiçbir suretle terkine rıza gösterilmemesi esası müştereken tasvip edildi. Maahaza bütün bu madde muhteviyâtı hakkında heyet-i teşriiyenin vereceği en son karar bi’t-tabi mutâ’dır, dendi.
- Beyannamenin dördüncü maddesinde, anâsır-ı gayr-i Müslime’ye hâkimiyet-i siyasiye ve muvazenet-i ictimâiyemizi ihlâl edecek mahiyette imtiyâzat itasının kabul edilmeyeceğine dair olan fıkra, ehemmiyetli bir surette tezekkür olundu. Bu kaydın istiklâlimizi fiilen temîn için, istihsali mübrem bir talep mahiyetinde telâkki edilmesi ve bundan yapılacak en ufak bir fedakârlığın istiklâlimizi esaslı bir surette rahnedar eyliyeceği dermeyan edildi. Mezkûr dördüncü maddede mevzu-i bahis olan ve anâsır-ı Hıristiyaniye’ye fazla imtiyâzat verilmemesine matûf olan gaye, lâzimü’l-istihsal bir hedef olarak kabul edilmiştir. Maahaza gerek bu bâbda ve gerek hakk-ı hayatımızın müdafaası emrindeki metâlib-i sâiremize ait hususâtta –birinci maddenin nihayetinde olduğu gibi burada da– Meclis-i Millî’nin reyi kararının mutâ’ olacağı kaydı konuldu.
- Beyannamenin yedinci maddesine nazaran istiklâlimiz tamamen mahfûz kalmak şartıyla fennî, sınaî ve iktisadî ihtiyâcâtımızın suret-i tesviyesi hususu münakaşa edildi. Memleketimize pek çok sermaye dökecek olan bir devlet olursa, bunun umûr-ı maliyemiz üzerinde talep edebileceği bir hakk-ı murakabenin derece-i şümûlü kestirilemiyeceğinden, bu hususun istiklâlimizi ve menâfi-i hakikiye-i milliyemizi zarar-dîde etmeyecek vechile mütehassıslarca esaslı bir surette düşünülerek tahdîd ve tesbitinden sonra Meclis-i Millî’ce tensîb edilecek suretin kabülü tezekkür olundu.
- 11 Eylül 335 tarihli Sivas Kongresi mukarrerâtının mevâdd-ı sâiresi de Meclis-i Mebusan’ın kabulüne iktirân eylemek şartıyla esas itibarıyla muvâfık görüldü.
- Bundan sonra, Sivas Kongresi’nin 4 Eylül 335 tarihli mukarrerâtının teşkilât kısmına ait 11. maddesi muhteviyâtı olan Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin vaziyeti ve bundan sonraki şekil ve saha-i faaliyeti hususu mevzu-i bahs olundu.
Bu maddede, irâde-i milliyeyi hâkim kılacak olan Meclis-i Millî’nin, hukuk-ı teşriiye ve murakabesine emniyet ve serbestî ile sahip olduktan ve bu emniyet Meclis-i Millî’ce teyid edildikten sonra, Cemiyet’in şekli kongre kararıyla tayin edileceği musarrahtır. Burada mevzu-i bahis olan kongrenin, şimdiye kadar vuku bulan Erzurum ve Sivas Kongreleri gibi hariçte ayrı bir kongre halinde olması meşrût değildir, dendi. Cemiyet’in programını kabul eden mebusan, Cemiyet’in nizamnamesinde musarrah olan murahhaslar ad ve telâkki edilerek akdedecekleri ictimâ-ı mahsus, kongre makamına kaim olabilir. Bundan sonra Meclis-i Millî’nin İstanbul’da tamamen hâl-i emniyette, serbest olarak icra-yı vazife edebilmesi şarttır, dendi. Bunun, şerâit-i hâzıraya göre ne dereceye kadar temîn edilebileceği teemmül edildi. İstanbul’un ecnebi taht-ı işgalinde bulunması hasebiyle mebusanın vazife-i teşriiyelerini hakkıyla ifaya pek müsait olamıyacağı fikri tezâhür etti. Yetmiş seferinde Fransızların Bordeaux’da ve ahîren Almanların Weimar’da yaptıkları vechile, sulhun akdine kadar muvakkaten, Meclis’i Millî’nin Anadolu’da, hükümet-i seniyenin tensîb edeceği emin başka bir mahalde ictimâı muvâfık görüldü. Meclis-i Millî’nin ictimâından sonra, derece-i emniyet ve mahfûziyeti taayyün edeceğinden emniyet-i tâmme görüldüğü takdirde, Cemiyet Heyet-i Temsiliyesi’nin ilgasıyla teşkilât-ı hâzırasının hedef-i mesâisinin tayini, zikrettiğim vechile kongre makamına kaim olacak olan ictimâ-ı mahsusta kararlaştırılacağı ifade olundu.
Mebusanın intihâbında serbestî-i tâm bulunması lüzumu hükümetçe emredilmiş olması hasebiyle intihâbatın icrasında, Cemiyet Heyet-i Temsiliyesi’nce, müdahale vâki olmamakta olduğu beyan edildi.
Mebusan meyânında, İttihat ve Terakki’ye mensup ve orduda seyyiâtlı eşhâs bulunduğu takdirde bunların mebus intihap edilmesine meydan verilmemek için Heyet-i Temsiliye’ce irşad suretinde, suret-i münasibede bazı telkinat yapılması muvâfık olacağı da mülâhaza olundu. Heyet-i Temsiliye’nin bu bâbda suret-i tavassutu da ayrıca bir formül halinde üçüncü protokol olarak tesbit edildi (Vesika: 160).
Mahrem telâkki edilip imza altına alınmayan dördüncü protokol şu idi:
- Bazı kumandanların tardına ve bir kısım zâbitânın divan-ı harbe tevdîlerine dair sâdır olan îrâdât-ı seniye ve evâmir-i sâirenin tashih olunması.
- Malta’ya nefy edilmiş olanlar hakkında kendi mehâkim-i âidemizde takibat-ı kanuniye yapılmak üzere Dersaadet’e celpleri esbâbına tevessül.
- Ermeni zalimlerinin de mahkemeye verilmesi [Meclis-i Mebusan’a terk olunacaktır].
- İzmir’in tahliyesi için hükümet-i merkeziye tarafından yeniden protesto yapılması ve icap ederse hafî talimat ile ahaliye mitingler akdettirilmesi.
- Umum Jandarma Kumandanı, Merkez Kumandanı, Polis Müdürü ve Dahiliye Müsteşarının tebdilleri [Harbiye ve Dahiliye Nezaretlerince],
- İngiliz Muhipler Cemiyeti’nin [kapı, kapı dolaşıp] ahaliye kâğıt mühürlettirmelerine mâni olmak.
- Ecnebi parasıyla satın alınmış cemiyetlerin faaliyetlerine ve bu gibi gazetelerin muzır neşriyatına nihayet verilmesi [bilhassa zâbitân ve memurînin bu gibi cemiyetlere intisap eylemelerinin kat’iyen men’i].
- Aydın Kuvâ-yı Milliyesi’nin takviyesi ve iaşelerinin teshîl ve temîni [bu husus Harbiye Nezareti’nce tanzim olunur. Donanma Cemiyeti’nin 400.000 lirasından lüzumu kadarı hükümet tarafından bu maksada tahsis kılınabilir].
- Harekât-ı milliyeye iştirak etmiş memurların umumca sükûnet ve emniyet-i tâmme husûlüne kadar yerlerinden kaldırılmamaları ve âmâl-i milliyeye muhâlif hareket etmelerinden nâşi millet tarafından işten el çektirilmiş memûrînin yeni memuriyetlere tayinlerınden evvel suret-i hususiyede müdâvele-i efkâr edilmesi.
- Garbî Trakya muhâcirlerinin sevk ve naklinin temîni.
- Acemî Sadun Paşa ve maiyetinin suret-i münâsibede ikdârı.
İmzasız beşinci protokol da sulh konferansına gidebilecek zevâtın esâmisini ihtivâ ediyordu. Maahaza bu hususta hükümet, esasa riayet etmek şartıyla serbest bulunacaktı.
Murahhaslar:
Tevfik Paşa Hazretleri |
Reis |
Heyet-i Mütehassısa:
Hamit Bey |
Maliye |
Heyet-i Tahririye:
Reşit Saffet Bey |
Maliye Kalem-i Mahsus Müdür-i Esbakı Robert Kolej Türkçe Muallimi |
Efendiler, bu müzâkerâtımız mazbûtâtı meyânında en mühim noktanın, Meclis-i Millî’nin mahall-i ictimâına ait olduğu nazar-ı dikkat-i âlilerinizi celp etmiş olacağını tahmin ederim.
Meclis’in İstanbul’da in’ikadı câiz olmadığı hakkındaki kadîm fikir ve kanaatimizi Salih Paşa’ya kabul ve tasdik ettirdik. Ancak Paşa, şahsen bu kanaate iştirak etmekle beraber, bu iştirakin şahsına ait olup, şimdiden bütün kabine namına söz veremiyeceği kayd-ı ihtirazîsini de dermeyan etmişti. Kendisi, kabine erkânını ikna ve bu fikre iştirak ettirmek için elinden geleni yapacağını vaîd ve muvaffak olamadığı takdirde kabineden çekilmekten başka yapacak bir şeyi olmadığını beyan eylemiş idi.
Salih Paşa, bu hususta muvaffak olamamıştır.
Meclis-i Mebusan’ın mahall-i ictimâı meselesine tekrar avdet eylemek üzere Amasya mülâkatına ait ma’rûzâtıma hitam veriyorum.