Nutuk/2. bölüm/Sivas valisinin endişeleri

Sivas’ın heyecanına şu suretle ıttılâ hâsıl oldu. 20 Ağustos günü öğleyin, Sivas Valisi Reşit Paşa tarafından telgraf başına davet olunduğum zaman Paşa’nın uzun bir telgrafı veriliyordu. O telgraf budur:

Erzurum’da Mustafa Kemal Paşa Hazretlerine

Evvelâ tasdiimden dolayı aff-ı âlilerini ricâ ve afiyet-i devletlerini istifsâr ederim. Maksad-ı tasdiimi ber-vech-i âti arz ve izah ediyorum efendim. Zâhiren Fransızlara ait müessesâtı tesellüm etmek, hakikatte buraların ahvâli hakkında tetkikatta bulunmak üzere, Cizvit papazlarıyla beraber İstanbul’dan evvelki gün Sivas’a gelerek makam-ı vilâyeti ziyaret eden Fransız zâbitlerine iâde-i ziyaret için dün sabah yanlarına gitmiştim. Ziyaret ve mülâkatın hitamında orada hazır bulunan Fransız binbaşılarından Jandarma Müfettişi Mösyö Brunot biraz hususî görüşmek arzusunu izhâr ederek, bendenizi diğer bir odaya aldı. Söylediği sözleri aynen naklediyorum:

Mustafa Kemal Paşa ile Kongre Heyeti’nin Sivas’a gelip burada da bir kongre yapacaklarını işittim. Bunu İstanbul’dan gelen Fransız zâbitleri söylediler. Sizinle bu kadar samimî görüşür ve şahsınıza karşı pek ziyade hürmetler beslerken bu meseleyi benden ketm etmenize çok müteessir oldum, dedi. Bendeniz de lâzım gelen cevâbı vererek kendisini iknaa çalıştımsa da son söz olarak “eğer Mustafa Kemal Paşa Sivas’a gelir ve burada kongre akdine teşebbüs olunursa, beş on gün zarfında buraların taht-ı işgale alınması mukarrer olduğuna suret-i katiyede vâkıfım. Sizin şahsınıza karşı beslediğim hiss-i hürmet icâbatı olarak bunu haber veriyorum. İnanmazsanız, emr-i vâki hâlini aldığında kanaat edersiniz. Ol vakit vatanınızın bâis-i felâketi olanlar meyânına siz de girmiş olursunuz” sözlerini sarf etti. Dahiliye Nezareti’nden dün aldığım şifreli telgraf da başka şekilde yazılmakla beraber aynı kanaati verecek zeminde idi. Yeni gelen Fransız zâbitlerinden biri de dün Kolordu Kumandanı ile uzun uzadıya görüşerek kongre hakkında Kumandan Beyefendi’nin fikrini anlamağa çalıştığı gibi bu sabah da Mösyö Brunot bendenize gelerek saat alafranga 3.00’te diğer Fransız zâbitleriyle beraber kongre hakkında görüşüleceğini ve fakat kendisinin aradaki samimiyete binâen daha evvel ayrıca görüşmek istediğini beyan etti. Bir müddet konuşulduktan sonra netice itibarıyla şunu da söyledi. “Ben dünden beri bu mesele üzerine pek çok imal-i fikir ettim. Nihayet şuna karar verdim ki eğer Mustafa Kemal Paşa ile Kongre Heyeti Sivas Kongresi’nde İtilâf Devletleri aleyhine tahrikâtta bulunmazlar ve onlar hakkında mütecâvizâne lisan kullanmazlarsa, kongrenin in’ikadında hiçbir mahzur yoktur. Bizzat ben Ceneral Frachet d’Esperey’e yazar, Mustafa Kemal Paşa hakkındaki tevkif emrini geri aldırır ve kongrenin in’ikadına muhalefet olunmaması hakkında Dahiliye Nezareti’nden size emir verdiririm. Fakat şu şartla ki siz de benden hiçbir hususu ketm etmeyeceksiniz ve samimî dostluğumuzdan dolayı daima yekdiğerimize karşı açık bir lisan kullanacağız. Yalnız kongrenin tarih-i in’ikadını öğrenmek lâzımdır” dedi. Bendeniz de kendisine bu bâbda kat’î bir şey bilmediğimi ve öğrendiğimde kendisini haberdâr edeceğimi ve aradaki dostluğa binâen hiçbir şeyi ketm eylemeyeceğimi söyledim. Binbaşının işgal meselesinde dünkü katiyet-i ifadesine rağmen bugünkü mülâyemeti sebebini nazar-ı âli-i dakika-danîlerine arz etmeyi vecibeden ve bu bâbda tafsilât-ı zevâidden addederim. Ayânen anlaşılıyor ki bunların fikri, kongreyi Sivas’ta toplatmağa muvâfık görünerek kongre heyet-i kirâmıyla sizi burada ictimâ ettirmek ve el altından tedârikâtta bulunarak cümle ihvânı ele geçirmekten ve aynı zamanda işgal meselesini de emr-i vâki hâline koymaktan ibarettir. Dün akşam Dahiliye Nezareti’nden aldığım şifre bir telgraf da başka şekilde yazılmış olmakla beraber hemen aynı zeminde idi. İşte bendeniz her hakikati mektûm tutulmak istirhamıyla efendimize arz ediyorum. Bundan sonra hatt-ı hareketin tayini size aittir. Entrikalı bir tehlikenin bu kadar mütekarrib ve adeta el ile tutulacak derecede mer’î olduğunu bilip dururken keyfiyetten zât-ı âlilerini haberdâr etmemeyi ve binâenaleyh Sivas’ta kongre akdinden sarf-ı nazar edilmesini arz eylememeyi vicdanıma sığdıramadım. İşte bunun için zât-ı devletlerinden ve orada bulunan diğer ihvân-ı kirâmdan pek ziyade ricâ ederim ki ikinci bir kongrenin behemehâl akdine lüzum-ı kat’î yoksa vazgeçilsin. Var ise, dört taraftan işgali pek kolay olan Sivas’ın merkez-i ictimâ olmasından sarf-ı nazarla, işgal ihtimali pek baîd olan Erzurum’da veyahut tensîb buyurulursa Erzincan’da in’ikadı esbâbına tevessül buyurulmasını selâmet-i memleket namına istirham ederim. Kolordu Kumandanı Salâhattin Beyefendi de bu bâbdaki nokta-i nazarlarını ayrıca Kâzım Paşa Hazretleri vasıtasıyla size yazacaklardır. Şimdi yanımda bulunan Sivas Mebus-ı Sâbıkı Rasim Bey de Erzurum Mebus-ı Sâbıkı Hoca Raif Efendi Hazretlerine bu bâbdaki ma’lumât ve mütâlaasını hâvî bir telgraf tevdî edecektir. bi’t-tabi mütâlaa buyurduktan sonra Hoca Raif Efendi Hazretlerinin Ilıca’dan avdetinde kendilerine lütfen yollarsınız. İşte efendim vaziyet bu merkezdedir. Hamiyet-i müsellemenize karşı fazla tasdî’den hazer eder ve emr-i cevâbînize intizâr eylerim efendim. İşte Rasim Bey’in telgrafı.

Reşit

Bu telgrafa orada verdiğim cevâbı aynen arz edeceğim. Ertesi gün Heyet-i Temsiliye namına da aynı mealde, uzun bir telgrafla teskin ve tatmîne çalışıldı (Vesika: 43). Ayrıca Kadı Hasbi Efendi’ye de bi’l-vasıta bir telgraf verildi (Vesika: 44). Kolordu Kumandanı’na da icabı gibi yazıldı (Vesika: 45). Rasim Bey’e de müsterih olması için bizzat yazdım (Vesika: 46).

20 Ağustos 35 Saat:
1.00 sonra
Sivas Valisi Reşit Paşa Hazretlerine

İta buyurduğunuz ma’lumâta ve mütâlaat-ı samilerine hassaten arz-ı teşekkür ederim. Mösyö Brunot ve rüfekasının makam-ı tehdidde vuku bulan ifadelerini tamamen blöf olarak telâkki ederim. Sivas Kongresi’nin in’ikadi yeni bir mesele olmayıp aylarca mukaddem dünyaca ma’lûm olmuş bir teşebbüstür. Gariptir ki İstanbul’da bulunan salâhiyettar Fransız ricâl-i siyasiyesinin de âcizlerine gönderdikleri haberler, Anadolu’da millet tarafından vuku bulmakta olan teşebbüsâtın pek muhik ve meşrû’ olduğu ve milletimizin mutalebâtı kendilerine sarîh olarak iblâğ edildiği takdirde hüsn-i kabul ve tatbikini deruhde edeceklerine dair şimdiden tahrirî temînat vermeye hazır oldukları merkezindedir. Mösyö Brunot’nun ikinci mülâkatta tebdil-i lisan ve kesb-i mülâyemet eylemesi, âcizlerini kazanmak cihetine ma’tûf olmaktan müsteb’ad değildir. Fransızlar tarafından Binbaşı Brunot’nun dediği gibi beş on günde Sivas’ın işgali o kadar kolay bir şey değildir. Hâtır-ı devletinizde olsa gerektir ki İngilizler bu husustaki tehdidâtında daha ileri giderek Batum’daki askerlerinin Samsun’a ihracına karar verdiler ve hatta mahzâ bendenizi tehdit için bir tabur dahi çıkardılar. Fakat bu teşebbüse karşı, milletin kavî bir azm-i iman ve ateş ile mukabele edeceği hakikati kendilerince tahakkuk ettikten sonra hem kararlarından sarf-ı nazar etmeye ve hem de Samsun’a çıkarmış oldukları askerleriyle beraber orada bulunan taburu nakletmeğe mecbur olmuşlardır. Sivas Kongresi’nde mevzu-i bahis olacak hususât, Erzurum Kongresi Beyannâmesi muhteviyâtından suhûletle istidlâl olunacağına nazaran Kongre’de İtilâf Devletleri aleyhinde tahrikâtta bulunmak gibi maksatlar kat’iyen mevcut değildir. Burada şunu da arz edeyim ki bendeniz ne Fransızların ve ne de herhangi bir devlet-i ecnebiyenin sahâbetine tenezzül eden şahsiyetlerden değilim. Benim için en büyük nokta-i sıyânet ve menba-ı şefaat milletimin sinesidir. Kongrenin lüzum ve zaman ve mahall-i in’ikadı hakkında müessir olmak, bendenizin şahsî hükmümün pek ziyade fevkinde hâiz-i tesir olan millet kararına taalluk eder bir keyfiyettir. Yalnız tahmin buyurulduğu gibi Fransızların, kongre heyetinin Sivas’ta toplanmasına mürevvic görünerek ve ba’dehu heyeti ele geçirmeğe imkân bulması, âcizlerince pek baîd tevehhümâttandır. Bütün bu ma’rûzâtımı aynen Mösyö Brunot’ya söylemenizde de hiçbir mahzur görmüyorum ve bu münasebetle Mösyö Brunot ve rüfekasına, milletimizin muhafaza-i hukuk ve müdafaa-i istiklâl için Erzurum Kongresi Beyannamesi’yle bütün cihana olduğu gibi kendilerinin İstanbul’daki mümessil-i siyasilerine de iblâğ eylemiş olduğu mukarrerât-ı esasiyeyi tatbikte hiçbir suret ve sebeple dûçâr-ı tereddüt olmasına imkân bulunmadığı bildirilmiş olur. Mösyö Brunot bilmelidir ki Fransızların Sivas’ı işgale karar vermeleri kendilerine pek pahalıya mal olabilecek yeni kuvvetlerle ve çok paralarla yeni bir harbe karar vermelerine mütevakkıftır. Böyle bir kararın, Jandarma Binbaşısı Mösyö Brunot ve rüfekası arasında tezekkür edilse bile, Fransız milletince matâ’ olabileceğine ihtimal verilemez.

Mebus Rasim Bey’in Raif Efendi Hazretlerine olan telgrafnâmesini okudum. Korkmaya mahal olmadığının kendilerine lütfen iblâğını ricâ ederim.

Gerek âcizlerine ita buyurmuş olduğunuz ma’lumât ve mütâ laatı ve gerek Rasim Bey’in telgrafnâmesini Heyet-i Temsiliye’ ye aynen takdim edeceğim. Binâenaleyh Sivas Kongresi hakkındaki karar-ı kat’î ancak Heyet-i Temsiliye’nin müzâkerâtı neticesinde taayyün edecektir. bi’t-tabi takarrür edecek suret zât-ı samilerine arz olunacaktır. Yalnız bugün için istirhamım, Brunot’nun tehdidâtının halka işâasıyla kuvve-i maneviyenin kesrine mümânaat buyurulmasıdır. İhtirâmât-ı mahsusamın kabulünü ve Salâhattin ve Refet Beyefendilere selâmımın tebliğini istirham ederim muhterem Paşa Hazretleri.

Mustafa Kemal
(Verilen cevap üzerine Reşit Paşa’dan alınan ikinci telgraftır.)

Bendeniz anlayabildiğim kadarını efendimize arz etmekle vazife-i vicdaniyemi ifa etmiş oluyorum. İstanbul’daki Fransız ricâlinin nokta-i nazarlarını ve zât-ı devletlerine karşı olan taahhütlerinin ne dereceye kadar şâyân-ı itimat olduğunu kestirememekte mazurum. Hamiyet-i müsellemelerine nazaran vatanın selâmeti mevzu-i bahis olduğuna göre iyice düşünerek lâzım gelen hatt-ı hareketin tayini, efendimizle kongre heyet-i kirâmından orada bulunan zevât-ı muhteremeye aittir. Emirlerinizi ifa edeceğimi arz ile ihtirâmât-ı mahsusamı takdim ederim Efendim.

Reşit

Efendiler, Diyarbekir ve Bitlis havalisinde efkârı tenvîr maksadıyla, oralarda ordu kumandanı olarak bulunduğum sıralarda kısmen şahsen tanıdığım bir takım rüesâya hususî mektuplar yazdım ve Van, Beyazıt civarlarında bulunan bazı aşâir rüesâsıyla da temas ve irtibatlar temîn ettim (Vesika: 47, 48, 49, 50, 51, 52, 53).

Nihayet, Efendiler, Ağustos içinde her taraftan birtakım murahhasların Sivas’a müteveccihen hareket eyledikleri ve kısmen Sivas’a muvâsalat etmeye de başladıkları anlaşıldı. Sivas’a muvâsalat eden murahhaslar tarafından Sivas’a ne vakit hareket edeceğimiz istifsâr olunmağa başlandı.