Efendiler, halife bulunan zatı ümide düşürecek bazı sadakatkârâne muameleler de câlib-i dikkat idi. Hafî olarak cereyân eden sadakatkârâne müzâherât ise bizim haricen istidlâl ettiklerimizden daha fazla imiş. Bu bâbda bir fikir vermiş olmak için o sıralarda, İstanbul ve Trakya’da memur ve mümessilimiz olan Refet Paşa’nın aynı tarihlerde halifeye Konya isminde bir at takdimi vesilesiyle kendi biraderi ve aynı zamanda yaveri Rifat Bey’e yazdığı bir şifre ile halifenin, seryaveri vasıtasıyla verdiği cevâbı aynen arz edeceğim:
Rifat Bey’e:
Konya’yı Halife Hazretlerine takdim etmek için getirtmiştim. Yalnız hâlen ne halde olduğunu görmedim. Cesarette bulunamıyorum. İstanbul’da iyi bir hayvan bulunmayacağını anladığım için Halife Hazretlerinin seryaverlerinden de hayvan tedâriki hususunda istical etmemelerini bunun için ricâ etmiştim. Hayvanın taraf-ı hilâfet-penâhîlerinden takdir edilmesini lutf-i ilâhî telâkki ediyorum. Büyük bir cür’etkârlık olacağını bilmekle beraber İstiklâl Muharebesi’nin tarihî bir hatırası olduğu için eski sadık bir askerin gaza yâdigârı olarak takdim ettiği Konya’nın Halife Hazretleri tarafından lütfen kabulünü ve Halife Hazretlerinin en kalbî ve en ubûdiyetkâr hislerle ellerini öptüğümün arz ve iblâğına tavassut etmelerini Seryaver Şekip Bey’den ricâ ederim. Konya’yı ve bu şifreyi Seryaver Şekip Bey’e hemen teslim ediniz. 5.1.339
Arz-ı hürmetkârânemdir.
Birader-i âlileri Rifat Bey’in teslim eylediği telgrafname-i devletlerini Hilâfet-penâh Efendimize arz ve irâe eyledim. Zât-ı hazret-i vekâlet-penâhî gerek teyid buyurulan hissiyât-ı halise-i musadâkat-perverîden ve gerek takdim kılınan Konya namındaki hayvandan dolayı hassaten mahzûz ve müteşekkir kaldılar ve muazzez vatanımızın muhafaza-i istiklâli gibi pek mukaddes ve ulvî bir maksadın istihsaline çalışan yüksek nasiyeler meyânında temâyüz etmiş olan zât-ı vâlâlârının da ibrâz-ı hamâset ve fedakârî eyledikleri şehâmet meydanlarından birine izafeten tesmiye kılınan bu sevimli ve güzel ata malikiyetle mübahi oldular. Cenâb-ı Cebrail, Hazret-i Fahr-ı Kâinata (S.A.V.) tebliğ-i risâlet eylediği gibi zât-ı devletiniz de Halife Hazretlerine tebliğ-i vekâlet buyurduğunuzdan dolayı vücûd-ı âliniz kendilerine bütün hayat-ı güzeştelerinin en mes’ûd ve müteyemmen bir hadisesini daima ihtara vesile teşkil edecektir. Zât-ı samilerinin bu muazzez hatıraya karışmış olmaları hasebiyle sık sık ve kemâl-i muhabbetle tahattur buyurulacakları zaten derkâr iken bir de her gün bermutat bu esb-i sabâ-reftâra binildikçe yâd-ı kıymettar-ı vâlâları tekerrür ve teceddüt edecektir. Şu satırlar ile Hilâfet-penâh Efendimizin hissiyât-ı hakikiye-i muhâlasatkârâne ve kadirşinâsânelerine ne dereceye kadar tercüman olabildiğimi tayin edemem. Bunda muvaffak olamadıysam noksanını zât-ı devletlerine kendilerinin bizzat ibrâz ve irâe buyurmuş oldukları âsâr-ı muhabbet ve iltifat-ı pederâne daha evvelce cebr ü tazmin etmiştir kanaatiyle müteselli olmaktayım. Bi’l-vesile ve bi’n-nihaye selâm-ı mahsus-ı zillullâhî ve ed’iye-i hayriye-i vekâlet-penâhîyi tebliğ ve tebşîr ile kesb-i şeref ederek tekrîmât-ı faikamın lutf-i kabulünü ricâ eylerim Efendim Hazretleri. 7 Kânunusani 39
(Bu muhhaberât ve mücamelâta, biz ancak hilâfetin ilgasından ve halife hanedanının memleketten tardından sonra bi’t-tesâdüf muttali olabildik).