Efendiler, İtilâf Devletleri, heyet-i murahhasamız vasıtasıyla yaptıkları teklifatın cevâbını almaya intizâr etmeden, daha heyet-i murahhasamız yolda iken, Yunanlılar, bütün ordusuyla, bütün cephelerimize karşı taarruza geçtiler.
Görüyorsunuz ki Efendiler, Yunan taarruzu, konferans ve sulh hikâyesini bize bi’z-zarure terk ettiriyor. Şimdi müsaade buyurursanız, size, bu taarruzu ve neticesini arz edeyim.
Yunan ordusunun Bursa ve şarkında mühim bir grubu, Uşak ve şarkında diğer bir grubu vardı. Bizim de kuvvetlerimiz, Eskişehir şimal-i garbîsinde ve Dumlupınar ve şarkında olmak üzere iki grup halinde idi. Bundan başka, Yunanlıların, İzmit’te bir fırkaları, bizim de ona mukabil Kocaeli grubu bulunuyordu. Yunanlıların, Menderes boyundaki kıtaatına karşı da kıtaatımız vardı. Yunan ordusunun Bursa ve Uşak grupları, 23 Mart 337 günü ileri harekâta geçtiler. İsmet Paşa kumandasında bulunan Garp Cephesi kıtaatı, arz ettiğim gibi, Eskişehir şimal-i garbîsinde tahaşşüd etmişti. Karar, muharebeyi İnönü mevâziinde kabul etmekti. Ona göre tedâbîr ve tertibât alınıyordu. Düşman, 26 Mart akşamı, İsmet Paşa’nın işgal ettirdiği mevaziin sağ cenahı ilerisine yanaştı. Ertesi günü, bütün cephede temas hâsıl oldu. Düşman, 28’de sağ cenahımıza taarruza geçti. 29’da her iki cenahtan taarruz etti. Düşman, mevziî, mühim muvaffakiyetler elde ediyordu. 30 Mart günü şiddetli muharebelerle geçti. Bu muharebelerin de neticesi düşman lehine tecelli etti.