Şemdinli İddianamesi/Patlama Olayından Sonra Konu ile İlgili Bazı Tanık Beyanları (Hurşit Tekin)
4 - Tanık Hurşit TEKİN Beyanında : Ben hâlen Şemdinli Belediye Başkanı olarak görev yapmaktayım. Son dönemlerde ilçemizde patlamalar meydan gelmektedir. Özellikle son dönemde patlama olaylarında bir artış olmuştur. Yaklaşık beş yıl gibi bir süredir ilçemizde sükûnet hâkimdi ancak son patlamalarla bu sükûnet ortamı bozuldu. İlçemizde 5 Ağustos 2005 tarihinde askerîyenin önünde gece geç saatlerde bir patlama meydana geldi. Patlama sonucu 5 asker şehit oldu. Ben bu yörenin, Şemdinli’nin insanıyım. Yöremizde yukarıda da dediğim gibi beş altı yıldır her hangi bir olay olmuyordu ve yöremiz huzurluydu. Ancak askerlerin ölmesine çok üzüldüm. O askerlerde bizlerin evladıdır. Bu olayı kimin veya kimlerin yaptığını bilemiyorum. Yine ilçemizde 1 Eylül 2005 Dünya Barış Günü Kutlamaları için etkinlikler düzenlenecekti. Hatta bu etkinliklerden önce ilçemizde bir bildiri dağıtıldı. Bildiride “Beş Askerîmizin Kanı Yerde Kalmayacaktır” şeklinde yazılar yazıyordu. Etkinlikler için büyük bir çadır kurulmuştu. Burada etkinlikler çerçevesinde konuşmalar yapılacaktı, şarkılar ve müzikler söylenecekti. Ben o günü Belediyede idim. Hatta bana telefon geldi. Şenliklere gelip gelmeyeceğimi sordular. Bende birkaç misafirimin olduğunu misafirleri gönderdikten sonra geleceğimi söylemiştim. Ben kutlamamaların yapılacağı yere gittiğimde saat 10:10.da büyük bir patlama oldu. Patlama çadırın birkaç metre uzağında meydana geldi. Çok sayıda insan yaralandı. Eğer patlama odunların bulunduğu yerde meydana gelseydi çok sayıda insan hayatını kaybederdi. Böylece bu patlamadan sonra şenlikler yapılamadı. Bu olayı kimin veya kimlerin yaptığını ben bizzat görmedim. Ancak halk arasında bu olayı JİTEM.in yaptığı konuşuluyordu. Tâbi ki askerîye içerisinde bu olaydan herkes sorumlu tutulamaz, ancak halk arasında böyle bir grubun olduğu söyleniyor. Bu olayı PKK.nın yaptığını düşünmüyorum. Çünkü PKK.nın içerisinde de yer alan insanlar bu yörenin insanıdır, bu vatanın evladıdır. Herkes bu karmaşa ortamının sona ermesini ve demokratik bir ortamın olmasını istiyor. Zirâ yapılacak etkinlikte bir barış ve şenlik günüdür. Bu günde kanımca PKK.nın böyle bir eylem yapacağını düşünemiyorum. Orada bulunan kişilerde barış istiyor, karmaşa istemiyor. Bu olayın da failleri yakalanamadı. Yine ilçemizde 1 Kasım 2005 tarihinde bir araç içerisinde büyük bir patlama meydana geldi. Bu patlama sonucu birçok ev ve iş yeri hasar gördü. 50-60 kişi yaralandı. Olayın olduğu tarihlerde Ramazan Bayramı’na iki gün kalmıştı, millet sokaktaydı, bayram alışverişi yapıyordu. Ancak patlamanın meydana geldiği saatte biraz ortam sakinleşmişti. Patlama daha önce meydana gelseydi yine çok sayıda insan ölebilirdi. Bu patlamayı da kimin veya kimlerin yaptığını ben bilemiyorum. Zaten ilçemize araç giriş çıkışları güvenlik kuvvetlerince kontrol edilmektedir. Duyduğum kadarıyla patlayan araçta büyük miktarda patlayıcı madde varmış. Araç içerisinde 100-150 kilogram arasında patlayıcı madde olduğu söyleniyor. Patlayıcı yüklü bir aracın ilçeye kontrollere rağmen nasıl girebileceğini ben anlamış değilim. Bu patlamadan bir hafta sonra 9 Kasım 2005 tarihinde Seferi YILMAZ isimli bir vatandaşımızın iş yerinde öğle saatlerinde bir patlama oldu. Ben o saatlerde bir köyde taziyede de bulunuyordum. Patlama olduktan sonra Kaymakam Bey beni cep telefonumdan aradı ve çok acil ilçeye gelmemi, ilçede bir patlama olduğunu, halk, asker ve polisin birbirine girdiğini söyledi. Bende hemen ilçeye geldim. Hükümet Konağı’na gittim. Ayrıca ilçemize Vali Bey, Alay Komutanı, Hakkâri Milletvekili Esat CANAN ve Avukatlarda gelmişti. Halk âdeta ayaklanmıştı. Hükümet Binası’na ve Emniyete yürüyorlardı. Taşlamalar, atılan silâhlar, gaz bombaları havada uçuşuyordu. Ben elimden geldiği kadar halkımızı sakinleştirmeye çalıştım. Hatta ben de yaralandım. Kafama taş değdi. Emniyet Müdürü bana ilçeye giriş noktasındaki polis noktasında yine büyük karışıklık olduğunu, oraya gidip halkı teskin etmemi istedi. Oraya gittim ve ben orada yaralandım. Halk biraz sakinleşti. Edindiğim bilgiye göre Seferi YILMAZ’ın iş yerine bombayı astsubaylar atmış. Daha doğrusu astsubaylar ile birlikte gelen bir şahıs elindeki bombaları Seferi YILMAZ’ın iş yerine attıktan sonra oradan uzaklaşırken halkımız tarafından bir arabanın içerisinde yakalanmış. Arabada resmî bir araç imiş ve astsubaylara aitmiş. Olay sonrası ilçeye geldiğimde birçok insan arabanın etrafını çevirmişti ve arabanın üzerinde Savcı Bey’in keşif ve tespit yapmasını bekliyordu. Savcı Bey araç üzerindeki tespitlerine akşam saatlerinde başlayabildi. Burada Milletvekili Esat CANAN, avukatlar ve yörenin belediye başkanları bulunuyordu. O saatlerde yine birçok insanda Savcı Bey’in yaptığı keşfi izliyordu. Bir anda silâh sesleri gelmeye başladı, panzerlerden ateş açılıyordu. Daha sonra Ziraat Bankası’nın önünden beyaz bir araç gelerek halkın üzerine doğru ateş açıldı. Bu kişiyi ben tanımıyordum. Ancak tanıyanlar raçtan ateş eden kişinin ilçemizde görev yapan Uzman Çavuş Tanju ÇAVUŞ olduğunu söylediler. bu olaydan sonra Savcı Bey keşfi tamamlayamadı, olay yerinden ayrıldı. Ancak aracın etrafında bulunan insanlar aracı kuşatarak araca başka şekilde müdahale edilmesini önlediler. Biz bu arada Vali Bey, Alay Komutanı, Kaymakam Bey ve Belediye Başkanları ile toplantı yaptık. Daha sonra tekrar araç üzerinde keşif ve tespit Savcı Bey tarafından yapıldı. Aracın bagajından silâhlar ve el bombaları ile çok sayıda evrak çıktı. Bunlara el konuldu. Bende keşif işlemi bittikten sonra Belediyeye ait kepçe ile aracı bulunduğu yerden kaldırdım, Hükümet Konağı’nın önüne götürdüm. Yukarıda dediğim gibi ilçemizde son üç dört ay içerisinde bu şekilde halkın huzurunu bozucu ve karışıklık ortamı yaratan patlamalar meydana geldi. Bu karışıklık ortamından kimlerin menfaatlendiğini bilemiyoruz. Daha doğrusu halkımız bu karışıklık ortamından kimlerin menfaatlendiğini biliyor ancak bunu açıklayamıyor. Maalesef ülkemiz ve özellikle yöremizde demokratik ortam henüz oluşmadı. Halkımız demokrasi istiyor, barış istiyor. Bu patlamaların artık bitmesini istiyor. 9 Kasım 2005 tarihindeki patlama olayından sonra astsubaylar tutuklandıktan sonra yöremizde her ne hikmetse patlama olayları bıçak gibi kesildi. Halkımız karışıklık istemiyor, huzur ve barış istiyor. Zaten şimdiye kadar bu karışıklık ortamında 40.000 insanımız öldü. Bundan kim, ne menfaat elde etti. 100.000 – 200.000 insanımız da ölse bir yere varamayacağız. Zararın neresinden dönersek ülkemizin ve bizim kârınadır. Bu olaylardan sonra maalesef bu yörede gözlemlediğim husus; bir kısım grupların yetkilerinin azalmaması hatta yetkilerinin daha da güçlenmesini, halk üzerinde etkinliklerinin daha da artmasını istiyor. Demokrasi, insan hakları olmasın. Olağanüstü yetkilerle donatılmış bir grubun varlığı isteniyor. Maalesef bu da yöremize, insanımıza zarar veriyor. Bu ölümler, bu kargaşa ve karışıklıklar artık bitsin. Bu karmaşayı yaratanlara meydan verilmesin, biz bunu istiyoruz. Halkın yargıya güveni vardır. Bu olayların üzerine gidilsin. Bu olaylar nereye kadar gidiyor, kimlere ulaşıyor. Biz onların tespitini istiyoruz. Bunlar açıklığa kavuştuktan sonra bu olayların biteceğine inanıyorum. Şeklinde Beyanda Bulunmuştur.