Şemdinli İddianamesi/Hakkâri Olayları İçerisinde Güvenlik Güçlerinin Tutumlarına İlişkin Değerlendirmeler
Hakkâri Olayları İçerisinde Güvenlik Güçlerinin Tutumlarına İlişkin Değerlendirmeler :
Ülke genelinde terörle mücadele etmek görevi esasta iki ana iç güvenlik teşkilâtı olan Emniyet Genel Müdürlüğü ve Jandarma Genel Komutanlığı üzerinde bulunmaktadır. Bu iki kurum esasta kanunların kendilerine sağladığı güçle görevlerini yerine getirirken uzun bir süredir terörle mücadele etmenin verdiği tecrübe ile kendi geleneklerini de oluşturmuşlardır. Bu iki kurumun sorumluluk alanları yine kanunlarla belirlenmesine rağmen zaman zaman aynı olaylar üzerinde çalışmaktan ötürü çakışma ve rekabet içerisine girdikleri bir gerçektir. Ancak özellikle son 10 yıldır kırsal bölgelerden şehirlere göç, etkin propaganda araçlarına ve geniş lojistik imkânlarına duyulan ihtiyaç vb sebepler sonucu örgütün faaliyetlerinin ana damarları büyük ölçüde polisin sorumluluk alanlarındaki metropol alanlarına kaydığı bilinmektedir. Uzun bir süredir yurt genelindeki terörle mücadelenin sadece kırsalda taktik/ operasyonel yönü ile meşgul olmak durumunda kalan Jandarma unsurlarının yeterli donanıma ve eğitime sahip olmamalarına rağmen sıklıkla polisin sorumluluk alanındaki şehir merkezlerine müdahale ettiği görülmektedir.
Şemdinli’de yaşanan gelişmelere bu doğrultuda bakıldığında; Hakkâri İl ve ilçe merkezlerinin genel güvenliğinden sorumlu olan İl Emniyet Müdürlüğü’nün sorumluluk alanında Jandarma birimlerinin bulunmasının açıklanabilir iki sebebi bulunmaktadır. Bu birimler ya jandarma bölgesinde başlayan adlî bir soruşturmanın devamında Cumhuriyet Savcısının izni ve mülkî amire haber vermek kaydıyla emniyet güçleriyle koordine kurarak çalışabilecektir. Ya da önleyici bir görev kapsamında ilçede görevlendirilmiş ise mülkî amire haber vermek kaydıyla yine emniyet güçleri ile koordine kurarak bölgede bulunabilecektir. Ancak dosyadaki belgeler incelendiğinde her iki türlü de izin mekanizmasının işletilmediği görülmektedir. Üstelik jandarma tarafından ibraz edilen belgeler ve telefon detayları incelendiğinde üst amirlerince usulüne aykırı biçimde yapılan bu görevlendirmenin birçok kez tekrar edildiği sonucuna varılmaktadır.