Yirmi Beş Sene Siper Gavgası/2 - Girit seferi nasıl başladı?

2
Girit seferi nasıl başladı?
 

Girit seferi padişahlarımızdan sultan ibrahim hân zamanında başladı (1055) . Sebebi mühimdi: padişah, kızlar agası sünbül aganıñ bazı yolsız işlerine kızdı. Onı mısıra sürgün itdi. O devirde kızlar agası olan harem agaları bir kabahat yapdıkları zaman mısıra sürülürler, ekseriyâ ömürleriniñ soñuna kadar orada kalırlardı. Şayed ölürlerse, malları ve paraları padişahıñ hazinesine aldırılırdı.

Sünbül aganıñ yanında cariyeler ve kadınlar da vardı. Bunlar hep birlikde, kalyon denilen, bir gemiye bindiler. Tamam altı yüz kişi istanbuldan böyle çıkdılar. O zamanlar ak deñizde korsan gemileri gezerdi. Bunlar eşyâ yükli gemileri ururlar, eşyâları yagma iderler, içindeki adamları esir idüb götürürlerdi. İşte bu korsan gemilerinden bir kaçı sünbül ağanıñ bulundıgı geminiñ yola çıktıgını haber aldılar. Bunlarıñ mısıra gitmek içün girid adasına behemâl ugrayacaklarını biliyorlardı. Dogru girid adasına geldiler. Limanlardan birine saklandılar, sünbül aganıñ bindigi gemi gelinceye kadar beklediler. Sünbül aga, korsan gemileriniñ kendisini beklediklerini haber aldı. Kapudan:

-Gitmeyelim. Birkaç gün rodos adasında kalalım. Gemimizde cebhane yok. Bunlarla başa çıkamayız. didi.

Sünbül aga diñlemedi. Nihâyet yola çıkıldı. Tam girid adası açıklarına gelince, karşılarına korsan gemileri çıkıverdiler. Sünbül aga şaşırdı. Halk telâşa düşti. Nihâyet korsanlarla muhârebeye başladılar. Korsan gemisinde koca koca toplar vardı. Bu toplara karşı sünbül aga ve arkadaşları bir iş göremediler. Hain düşmanıñ ateşi altında sünbül aga, geminiñ kapûdanı, birçok kadın, çoluk çocuk telef oldılar. Altı yüz kişiden ancak altmış kişi kurtulabildi. Onlarda hain korsanlarıñ eline esir düşdiler. Korsanlar gemiyi tutdılar. İçindeki erzâkı zabt, insanları esir itdiler. Gemide birçok at vardı. Fakat içlerinde eñ güzeli sünbül aganıñ atı idi. Korsanlar bu atı girit adasında, kandiye kalesiniñ begine hediye götürmek istediler. Atı karaya çıkardılar. Herkes türklerden alınan bu cins hayvanı görmek içün iskeleye koşuşdılar. Ahali arasında birde papas vardı. Atıñ karaya çıkması bu papasıñ hiç hoşuna gitmedi. Yurdumuzda yetişen bu güzel at, arslanlar, gibi salına salına sokakdan geçerken, papas bayagı kederlendi:

—türk atınıñ buraya ayak basması iyi olmadı.

Rodosda, kıbrısda da böyle oldı. Soñra o adalar hep türküñ eline geçdi!

dedi. papasıñ sözi dogru çıkdı: fi'l-hakika, sünbül aganıñ ugradıgı felâket istanbulda haber alındı. Venedikli korsnalarıñ bu yolsuz işleri padişahımızıñ gücüne gitdi. Düşmana bu kabahatiniñ cezâsını virmek içün venediklilere sefer açıldı. Sefere yusuf paşa serdâr ta'yin olundı. Tersanede gece gündüz çalışıldı. Gemiler, kürekçiler hazırlandı. Mavnalar, kadırgalar tedârik olundı. Sultân ibrahim her gün tersaneye gider, gemileriñ bir an evvel hazırlanmasına gayret iderdi.

Nihâyet nisanda hazırlık bitdi. Yusuf paşa yüzlerce gemi, biñlerce askerle istanbuldan yola çıkdı. Kıyılardan açıldıgı zaman, düşmanıñ ufak tefek gemilerine rast geldi. Meger venedikliler giridiñ imdâdına yetişmek içün der hâl cebhâne tolu bir gemi göndermişler. Bu gemi bir cümlede zabt olundı. İçinden alınan askerler kürege konuldı.

Yusuf paşa fırtınlara gögüs gererek, rast geldigi gemileri yakalayarak, girit adasına yaklaşdı. Bir gün, ikindiye dogru, uzakdan bir duman görüldi. Düşmanıñ, gözcüleri osmanlı donanmasını uzakdan görünce çar çabuk ateş yakmışlar: «osmanlılar geliyor!» diye geriye işâret veriyorlardı. Yusuf paşa düşmanıñ bu hareketine hiç aldırmadı. Irakdan güzel giridiñ dagları seçildi. O gün, bir hazirân akşamı idi. Güneş, ma'i deñizleriñ üstünden yavaş yavaş batıyordı. Etrafı bir kızıllık kaplamışdı. Rüzgar biraz sert esiyordu. Bir kaç dakika soñra ortalıga karanlık çökdi. Gemilerimizde fânuslar yakıldı. Donanmamız istanbuldan çıkalı iki ay olmışdı. Asker sevinc içinde idi. Artık bu güzel ada da bizim olacakdı. Bütün neferler düşman kal'elerini, toplarını gözleriñin öñine getiriyorlar, düşmanıñ üzerine nasıl atlaycaklarını tasarlayorlardı. Kahraman askerlerimiz venediklilere hadlerini bildirecekler, osmanlı padişahınıñ gemisine sataşmayı onlara ögreteceklerdi.