Tâmât/Hilâl-i Seher

Hilâl-i Seher

Zemîn; zemîn geçiyor fezy-i pürcelâl-i seher?
Ne ulviyâne gezer lücce-i meâl-i seher !..
Nedir taraf, taraf atlar güler hayâl-i seher?..
Bakıñ bakıñ ne müessir şu levh-i âl seher!!
Dimâ-ı feyze gömülmüş yazık cemâl-i seher!..
Nedir gamıñ? ne bu ahvâliñ ey hilâl-i seher?


'Aceb açılmayacakmı o vech-i mestûruñ?
Açık görünmeyecekmi cemâl-i pür nuruñ?
Aman esirimisin sende şanlı bu hurûñ?
Virirmi dillere sevdâ şu hand-i mehcûruñ?
Açıl açıl da görünsün likâ-yı mahmûruñ!
Hemân tesettür idersin sen ey hilâl-i seher!...

Niçün öñünde gülümser sefâ-yı leyle-i tâb?.
Neden yanıñda dolaşmakda hüzn-i cilve-i meâb?..
Niçün durur peş ü pîşinde reng reng sehâb?
Olur buhûr u gayâhib, hevâ ü levha-i âb,
Bu perdeler, bu bulutlar, bu ahterân-ı harâb
Şu vech-i müstetîrin göster ey hilâl-i seher!...


Şu gaym-i muzlime nerden gelir bu feyz-i sefâ?.
Zamân, zamânda olur pür zalâm-ı nûr-ı bekâ!..
Bulut, bulut geçiyor feyz-i lem'a-dâr-ı hudâ..
Yazık, yazık halecân-ı sükût içinde fenâ...
Hazin hazin gülüyor çehreler, ser-i bâlâ...
Güneş, kamer 'acaba nerde ey hilâl-i seher?..


Sefâ-yı tâb ile bir gaym-ı lem'aver pinhân!..
Zalâm-ı gayb içinde keder nihân u 'ıyân!..

Gırîv-i hand-ı semavât giryelerde nihân!..
Tebessüm-i şerer-i samt-ı nâle vü efgân
'Uyûnda gâh sefâbâr ... ki belâ efşân
Ne feyzsin bu karanlıkda ey hilâl-i seher?!..