Sağduyu Tanrısızlığın İlmihali/Dini Geleneklerin Tümünde Ahmaklık ya da Barbarlık Ziyafeti Vardır

Vahşi insanın kana susamışlığı, ahmaklığı, deliliği, her dönemde çoğu kez ya gaddar ve kıyıcı, ya da zirzop olan dini geleneklerde ortaya çıkmıştır. Bir barbarlık huyu, bize gelinceye kadar yaşamıştır. Bu huy, en uygar milletlerin girdikleri dinlerde görünmektedir. İnsanların tanrısallığa kurban olarak sunulduğunu görmüyor muyuz? Hep bir vahşi kadar kana susamış olan, kıskanç, intikamcı varsayılan, kızgınlığını yatıştırmak amacıyla, kan yasaları düşünce tarzından dolayı Allah'ın hoşuna gitmeyenlerin binlercesini yeni yeni işkenceler altında yok etmiyor mu?1

Yeni milletler, rahiplerine bağlı olarak, belki en barbar milletlerin deliliklerinden daha ileri gitmişlerdir. İnsanlara görüşleri için eziyet etmek, düşünceyi soruşturmak, dimağlarının görünmeyen hareketlerinden dolayı insanları tedirgin etmek, hiçbir vahşinin aklından geçmemiştir. Bütün bilim ve kültürlerine rağmen, en uygar ve bilgili milletlerin; İngilizlerin, Fransızların, Almanların vb. ve Yahudilerin, yani yeryüzündeki kavimlerin en ahmağı, en safdili, en vahşisi olan kavmin barbar Allahı önünde diz çöktüğü görüldüğünde, bu aydın milletin mezheplere ayrıldıkları, birbirlerini parçaladıkları, bu doğru olmayan Allah'ın tabiatı ve niyeti hakkında edindikleri ve tümü aynı ölçüde gülünç fikirler için birbirlerini aşağıladıkları, birbirlerine kin ve düşmanlık güttükleri görülüyor. Böyle hoppalıklar ve deliliklerle dolu bu Allah'ın iradeleri üzerine bilginlerin delicesine fikir ürettiği görüldüğünde, şöyle bağırmak isteği geliyor: Ey insanlar! siz hâlâ vahşisiniz! Ey insanlar; din konusu açılır açılmaz, siz çocuklardan başka bir şey değilsiniz!

1 Bundan daha üç dört ay önce, uygarlığın en yüksek noktasına çıktığını gördüğümüz Birleşik Amerika'da, dersinde, Darwin'in felsefesinden söz eden bir profesörün azledildiğini ve mahkemeye sevk edildiğini görmedik mi? İki buçuk yıl önce Fütihat'ta yayımlanan "Mezhebi Bahaullah-Dini Ümm" adlı tarihi bir makalede, Allah'ın göndermiş olduğuna inanılan bir zat hakkındaki bilimsel eleştirisinden dolayı yazarın, saltanat ve hilafetin Adliye Nezaretinde Şeriat Mahkemesi'ne şevki ve recmi (beline kadar toprağa gömerek taşa tutmak) konusu gündeme gelmedi mi? Ve makalesi yüz kızartıcılık suçuyla cezalandırılmadı mı?
İçtihat'ın "Düşünce özgürlüğü şehitleri" adlı yazı dizisini ve Ömer Hayyam'ın Rubaileri'nin ikinci basımının ayrıntılı önsözünde "İbnilmukffa" vb.nin, Allah'ın hoşuna gitmedikleri kuşkusuyla nasıl eziyete uğratılıp telef edildiklerini görün. (A.C.)