Sağduyu Tanrısızlığın İlmihali/Bir Allah'ı Varsaymak, Ahlaka Gerekli Değildir
Nefesleri tükeninceye kadar, bize tekrarlamakta ısrar ederler; "Bir Allah olmaksızın ahlaki yükümlülük, başka bir deyişle ahlaki görev de olmaz. İnsanlara ve hatta doğrudan doğruya hükümdarlara kendilerini yükümlü kılacak ölçüde kudretli bir yasa yapıcı gereklidir" derler. Gerçi ahlaki görevle ahlaki yükümlülük bir yasa gerektirir; ancak bu yasa, olaylar arasında sonsuz ve zorunlu ilişkilerden doğar, bu ilişkinin ise bir Allah'ın varlığıyla hiçbir ilgisi yoktur. İnsanların yaratılışlarının kuralları, bilebildikleri, kendilerince bilinebilir olan tabulardan ortaya çıkar; hakkında hiçbir fikirleri bulunmayan ilahi yaratılıştan değil. Bu kurallar bizi yükümlü kılar, zorunlu kılar. Yani bu kurallara uymamıza ya da bu kurallardan ayrılmamıza göre, kendimizi saygıya değer ya da aşağılayıcı, sevgiye değer ya da iğrenç, ödüle yakışır ya da cezaya hak kazanmış, mutlu ya da mutsuz kılarız. Kendi kendisine zararlı olmayı bile insana yasaklayan yasa, bu dünyaya ne tarz ve şekilde gelmiş olursa olsun ve gelecek dünyada şansı ne olabilirse olsun; güncel yaratılışı gereği huzur ve refah istemek, dert ve sıkıntıdan sakınmak, hazzı sevmek, acıdan korkmak zorunda olan duygulu bir varlığın yaratılışı üzerine kurulmuştur. İnsanı başkalarına kötülük yapmamak ve onlara iyilik yapmak zorunda bırakan yasa; toplum halinde yaşayan ve yaratılışları gereği kendilerine hiçbir iyilik yapmayanı aşağılamak ve mutluluklarına engel olanlardan tiksinmek zorunda olan duygulu varlıkların üzerine kuruludur.
Bir Allah gerek olsun, gerekse olmasın; bu Allah gerek konuşmuş gerekse konuşmamış olsun; kendilerine özgü doğaları oldukça, yani duygulu yaratıklar oldukça, insanların görevleri aynı kalır. Bu durumda, her aşırılığın kendilerini açık bir şekilde yıkmaya eğilimli olduğunu, nefsin korunması için taşkınlıklardan, zulümlerden sakınmak gerektiğini, başkaları tarafından sevilmek için onlara iyilik etmek gerektiğini ve kötülük etmenin, intikam ve kin kışkırtan en güvenilir araç olduğunu anlamaları için, insanların, görmedikleri, bilmedikleri, tanımadıkları bir Allah'a, yürürlükte olmayan bir yasa yapıcısına, gizli yönleri olan, akıl erdirilmeyen bir dine, asılsız korkulara ne ihtiyaçları vardır?
"Kanundan önce günah yoktur." Bu özdeyiş (Maxime) kadar yanlış bir şey yoktur. Kendisine haz olanı, acı çektirici olandan ayırması için, insanın neyse o olması, yani duygulu bir varlık olması yeterlidir. Bir adamın kendisine yararlı ya da zararlı olanı bilmesinin mümkün olması için, öteki adamın da kendisi gibi duygulu bir varlık olduğunu bilmesi yeterlidir. Başka bir insanda, kendisine uygun olmayan duyguları kışkırtmaktan korkması gerektiğini bilmesi için, insanın hemcinsine muhtaç olması yeterlidir. Bu şekilde, hem kendisi hem başkaları için yapması gereken şeyi keşfetmesi için, duygulanan ve düşünen bir varlığın, duygulanmaktan ve düşünmekten başka hiçbir şeye ihtiyacı yoktur. Ben duygulanıyorum, bir başkası da benim gibi duygulanıyor: Bütün ahlakın esası işte budur.1
1 Kavmimizin "İğneyi kendine sok, çuvaldızı başkasına" darbımeseli de, fiili ve hayati bir ahlakın esasıdır. Meslier'nin demek istediği budur. J.M. Guyau'nun,
- "Je croi sentir laro se éclore dans mon cœr,
- Avec le papillon je crois baiser la fleur
- Il n'est pent-étre pas de peines solitaires
- D'egoistes plaisirs; tout se lie et se tient.
- La peine et le plaisir courent d'un étre á l'autre,
- Et le vótre est le mien, et le mien est le vótre,
- Et je veux que le vótre á vous tous soit le mien!
- Que mon bonbeur soit fait avec celui du monde,
- Et que je porte enfin dans mon cœur dilaté,
- –En dút-il se briser.–toute l'humanité!"
mısralarında aynı ahlak ilkesi söylenmiştir.
- Gülmüyor gönlüm cihanda ağlıyanlar var iken
mısramızla, Fenafi Allahımız adlı bir gazelimizin,
- Gönüllerle beraber gönlümüz şadü mükedderdir;
- Dili tevhidimizde münferit haz ü azap olmaz
beyti de aynı ahlak ilkesine doğru yükselen ilhamlarla doludur. J.M. Guyau'nun bu manzumesinin tümünü Bir filozofun şiirleri adıyla çevirmiş olduğumuz Vers d'un philosophe adlı şiir dergisinde bulursunuz. (A.C.)