Bu hamiyetli ve cesur Manastırlı Hamdi Efendi olmasaydı, İstanbul felâketinden kim bilir haber almak için ne kadar intizârlar içinde kalacaktık. İstanbul’da bulunan nâzır, mebus, kumandan, teşkilâtımız mensupları içinden bir zat çıkıp vaktiyle bize haber vermeyi düşünememiş olduğu anlaşılıyor. Demek ki cümlesini heyecan ve halecân kaplamıştı. Bir ucu Ankara’da bulunan tel’în İstanbul’da bulunan ucuna yanaşamayacak kadar şaşkın bir hale gelmiş olduklarına bilmem ki hükmetmek câiz olur mu? Telgraf Memuru Hamdi Efendi bi’l-âhire bizzat Ankara’ya gelerek karargâhımız telgraf memurluğunu ifa etmiştir. Kendisine borçlu olduğum teşekkürü burada alenen ifade etmeyi millî ve vatanî vazifelerimden addederim.
Efendiler, bu vaziyet üzerine her şeyden evvel vukuu melhûz bir fenalığın önüne geçmek için şu emri verdim:
Sivas’ta K.O. 3, Bandırma’da K.O. 14, Ankara’da K.O. 20, Erzurum’da K.O. 15, Konya’da K. O. 12, Diyarbekir’de K.O. 13 Kumandanlıklarına
İzmir Cephesinde Refet Beyefendi’ye, Balıkesir’de Fırka 61 Kumandanlığı’na
Bi’l-umûm Müdafaa-i Hukuk Heyet-i Merkeziye ve Heyet-i İdarelerine
Telgraf. Müstaceldir
|
Ankara: 16 Mart 1920
|
Bugünkü vaziyete nazaran, milletimiz cihan-ı medeniyetin hissiyât-ı insaniyetkârâne ile mütehassis vicdanlarından ve bütün âlem-i İslâm’ın müşâreket-i ruhiyesinden emin olmakla beraber, bir müddet için dost olsun, düşman olsun bütün resmî âlem-i haricî ile muvakkaten temas edemeyecektir.
Bugünler zarfında vatanımızda yaşâyân Hıristiyan ahali hakkında göstereceğimiz muamele-i insaniyetkârânenin kıymeti pek büyük olduğu gibi hiçbir hükümet-i ecnebiyenin fiilî veya zâhirî himayesini görmeyen Hıristiyan ahalinin kemâl-i huzur ve sükûnetle imrâr-ı hayat eylemeleri, ırkımızın fıtraten mütehalli olduğu kabiliyet-i medeniyeye en kat’î bir bürhan teşkil eyleyecektir. Menâfi-i vataniyeye mugayir faaliyetleri meşhûd olanlar ve huzur ve asayiş-i memleketi ihlâl eyleyenler hakkında, din ve milliyet mensubiyetine bakılmayarak, ahkâm-ı kanuniyenin seyyanen ve şiddetle tatbiki ve hükûmât-ı mahalliyeye itaat ve vezâif-i tabiiyeti ifada kusur etmeyenler hakkında da refet ve şefkatle muamele edilmesini, ehemmiyet-i mahsusa ile arz ve bu hususâtın tekmil alâkadarlara sür’atle tebliğini ve bütün efrâd-ı millete vesâit-i münasibe ile ta’mîmini ricâ ederiz efendim.
Mustafa Kemal