Efendiler, İstanbul’da Onuncu Fırka Kumandanı’ndan Ankara’da Yirminci Kolordu Kumandanlığı’na 9 Mart 336 tarih ve 465 numaralı şifre olarak 14 Mart 336 günü bir tahrîrât geldi. Mahlûlü şu idi:
Mustafa Kemal Paşa Hazretlerine: İngilizler tarafından Türk Ocağı binasının işgali üzerine Millî Talim ve Terbiye binasına nakleden Ocak’ın bu yeni işgal ettiği bina, dün zevâlde İngilizler tarafından tekrar işgal edilmiştir efendim. 9 Mart 336 (Hâdi.)
Efendiler, 336 senesi Mart’ının 16. günü öğlenden evvel saat onda, makine başında şöyle bir telgraf verildi:
Bu sabah, Şehzadebaşı’ndaki Muzika Karakolu’nu İngilizler basıp, oradaki askerlerle İngilizler müsaademe ederek, neticede şimdi İstanbul’u işgal altına alıyorlar. Berâ-yı ma’lumât ma’rûzdur.
Hamdi
Ben, bu telgrafın altına kurşun kalemiyle “serian kolordulara benim imzamla M. Kemal” işaretini koyduktan sonra bu telgrafı verenden istîzâhata başladım. Manastırlı Hamdi Efendi mütemâdiyen ma’lumât vermeye devam etti.
Bizim en emniyetli bir arkadaşımız var ki yalnız o değil, herkes, yani gelen söylüyor. Şimdi de Harbiye’nin işgalini haber aldık. Hatta Beyoğlu Telgrafhanesi’nin önünde İngiliz askeri olduğunu fakat Telgrafhane’yi işgal edip etmeyeceği mechûldür.
Bu esnada efendiler; Harbiye telgrafhanesinden, memur Ali ma’lumât vermeye başladı:
Sabah İngilizler basarak altı kişi şehit ve on beş kadar da mecruh oldu. Şimdi, İngiliz askerleri dolaşıyor. Şimdi, işte, İngiliz askerleri Nezaret’e giriyorlar. İşte içeri giriyorlar. Nizamiye kapısına. Teli kes! İngilizler buradadır.
Tekrar Manastırlı Hamdi Efendi bizi buldu.
Paşa Hazretleri.
Harbiye telgrafhanesini de İngiliz bahriye askeri işgal edip teli kat’ettiği gibi bir taraftan Tophane’yi işgal ediyorlar. Bir taraftan zırhlılardan asker ihraç olunuyor. Vaziyet vahamet kesbediyor efendim. Sabahki müsaademede 6 şehit, 15 mecruhumuz vardır Paşa Hazretleri. Emr-i devletlerine muntazırım. 16 Mart 336.
Hamdi Efendi devam etti:
Sabahki, bizim asker uykuda iken, İngiliz bahriye efrâdı karakola gelip işgal etmekte iken, askerimiz uykudan şaşkın kalkınca müsaademeye başlanılıyor. Neticede bizden altı şehit, on beş mecruh olup bunun üzerine zaten mel’anetlerini tasavvur etmiş ki hemen zırhlıları rıhtıma yanaştırıp Beyoğlu cihetini ve Tophane’yi işgal edip bir taraftan Harbiye Nezareti’ni işgal etmişler, hatta şimdi ne Tophane ve ne de Harbiye telgrafhanesini bulmak kabil olmuyor. Şimdi de haber almış olduğuma nazaran Derince’ye kadar tevessü ediyormuş efendim.
İşte Beyoğlu telgrafhanesi de yok. Orasını da işgal ettiler galiba. Allah muhafaza buyursun. Burasını işgal etmesinler. İşte Beyoğlu telgraf memurları, müdürleri geldiler. Kovmuşlar.
Bir saate kadar burası da işgal olunacaktır. Şimdi haber aldım efendim.
Hayati Bey merhum, benim ilk haber telgrafı üzerine yaptığım işaret vechile verilen ma’lumâtı hulâsa etmiş. Rumeli ve Anadolu’daki bi’l-cümle kumandanlar adresine keşîde ettiriyordu. Bir an evvel İstanbul üzerinden Edirne’ye keşîde ettirilmesini söylemiştim (Vesika: 255). Hamdi Efendi:
Emr-i samileri infaz olunuyor. Edirne’ye yazıyorum ve hep merkezleri hazır ettirdik.
Hamdi Efendi’den:
Mebusan için bir haber aldınız mı? Mebusan telgrafhanesi muhabere ediyor mu?
diye sordum.
Hamdi Efendi:
Evet yapıyor. 14. Kolordu Kumandanı hazır, Paşa istiyordu verelim mi?
Efendiler, bundan sonra artık Hamdi Efendi’nin sözünü işitemedik, İstanbul merkezinin de işgal edilmiş olduğuna hükmettik.