Efendiler, Yahya Kaptan meselesine, 20 Teşrinisani 335 tarihinde temas ettik. Birçok mesafe ve zaman kat’etmek suretiyle, vakanın izahını ikmâl etmek zaruretinde kaldık. Şimdi, müsaade buyurursanız tekrar, bıraktığımız tarihe avdet ederek, vakayii takip edelim.
Ankara-Eskişehir şimendiferinin işletilmesine, İtilâf Devletleri tarafından mümânaat edilmişti. Bu hattın işletilmesi için, Düvel-i İtilâfiye mümessilleri nezdinde, şedîd bir surette protesto edilmesi, 21 Teşrinievvel 336’da Ankara Heyet-i Merkeziyesi’ne bildirildi.
Adana teşkilâtı müteşebbislerinin, Niğde’ye veya Kayseri’ye gelerek, bizimle temasta bulunmak suretiyle idâme-i faaliyetleri temîn edildi.
Aydın cephelerinde vaziyet hergün kesb-i nezaket ve ciddiyet peyda etmekte olduğundan, Salih Paşa ile Amasya’da kararlaştırdığımız vechile, Donanma Cemiyeti’nin dört yüz bin lirasının bu cephelerin ihtiyâcâtına tahsis edilmesini Harbiye Nâzırı’na yazdık. Bu cephedeki mücahidîne esliha, cephane itasını ve cephenin makineli tüfek ve topçu kıtaatıyla takviyesini, Konya’da On İkinci Kolordu Kumandanı’ndan ricâ ettik.
Efendiler Fransızlar, Bandırma-Soma şimendifer hattının murakabesi bahanesiyle Bandırma’ya bir müfreze çıkarmışlardı. Asayişi mükemmel olan Bandırma’ya asker ikamesine hakları olmadığı bedîhî idi. Bu noktaya, 24 Teşrinisani 335’te On Dördüncü Kolordu ve Elli Altıncı Fırka Kumandanlarının nazar-ı dikkatini celp ettik.
Ecnebi zâbitleri, Aydın cephelerinde dolaşarak propaganda yapıyorlar ve vaziyeti anlıyorlardı. Bu gibi zâbitlerin cephede kıtaat ile temasına kat’iyen meydan verilmemesini ve resmî mürâcaatlarının hükümete, eğer Kuvâ-yı Milliye’ye ait bir söyleyecekleri olursa heyet-i merkeziyelerimiz vasıtasıyla bize mürâcaatları lüzumunun kendilerine tebliği ve propaganda yapanları olursa, tahte’l-hıfz mıntakadan ihrâcları ve mecburiyet-i kat’iye hâsıl olursa, cephede görülecek İtilâf askerlerine de silâh istimâl edilmesi cepheye bildirildi.
Efendiler, biz İzmir ahalisinin de fiilen intihâba iştirakini temîn etmek istiyorduk ve o yolda muhtelif vesâitle maksadımızı iblâğ ediyorduk. Fakat Yunanlılar, bi’t-tabi mâni oluyordu.
29 Teşrinisani 335 tarihinde bu hususu Düvel-i İtilâfiye mümessilleri ve bî-taraf sefaretler nezdinde protesto ettik ve bundan İzmir Telgraf ve Posta Başmüdürü bulunan Ethem Bey’e yazarak, İzmir ahalisini de haberdâr etmek istedik.
Efendiler, ihtimal birçoklarınızın hatırındadır. İşgal zamanında Adana’da Ferda namında, Kuvâ-yı Milliye aleyhinde bir ecnebi gazetesi intişar ediyordu. Bu gazete mahzâ, Anadolu efkâr-ı milliyesini iğfal ve ızlâl maksadıyla ve bizim aleyhimizde, hezeyanlarla mâlî sütunlara mâlik idi. bi’t-tabi, bu gazetenin dahile girmesine mümânaat ettik.
Fakat bu gazetenin memlekette okunmasını elbette faydalı gören, Ali Rıza Paşa Kabine’sinin Dahiliye Nâzırı Cemal Paşa’nın mükerreren tezkiye eylediği Damat Şerif Paşa, Ferda gazetesinin bu zehirli paçavranın serbestî-i duhûlüne mümânaat olunmaması için emirler vermişti. Bu sebeple, Şerif Paşa’nın arkadaşı Cemal Paşa’nın, 3 Kânunuevvel 35’te nazar-ı dikkatini celbe lüzum gördük.