Efendiler, hükümetin beyannamesinin manasızlığına ve ihtivâ ettiği efkârın sakametine rağmen, biz Heyet-i Temsiliye namına aynı tarihte, 7 Teşrinievvel günü, yeni kabineye müzaherete karar veriyor, hükümet-i cedîd e ile âmâl-i milliye arasında itilâf-ı tâm husûl bulduğunu millete tebşîr ediyoruz ve her tarafta umûr-ı hükümete asla müdahale edilmemesini temîn ve hükümet kuvvet ve icrââtını tahkim edecek tedâbîr alıyoruz. Dahil ve hariçte, vahdet-i tamme olduğunu fiilen isbât edecek vaziyet alıyoruz. Hulâsa, memleketin temîn-i selâmetini saffet ve samimiyetle düşünenlerin, aklen ve vicdanen yapmaya mecbur oldukları –vârid-i hâtır olan– her şeyi yapmaya çalışıyoruz. Bir an evvel mebusların intihâbını temîn için teşvikatta ve tavsiyelerde bulunuyoruz. Yalnız bir şey yapmıyoruz. Teşkilât-ı milliyeyi lâğvetmiyoruz ve Heyet-i Temsiliye’yi fesheylemiyoruz. Yegâne kabahatimiz budur.
Damat Ferit Paşa’dan sonra, diğer bir damat paşanın etrafında, sadrazam diye, nâzır diye toplanmış birtakım sebük-mağzânı, alçak bir pâdişâhın denî fikirlerini suhûletle tatbikte serbest bırakmayacağımızı ihsâs ediyoruz.
Murahhasımız Cemal Paşa, bizim, Kabine hakkında hüsn-i zan ve itimâdımızı tahsil için her çareye başvurmaktan geri durmuyor. Ahmet İzzet Paşa’ya da Kabine’yi tezkiye ettirerek mevcudiyetimizin silinmesi lüzumuna dair nasâyih verdiriyordu.