Nutuk/3. bölüm/Kastamonu valisinin İstanbul Hükûmetince değiştirilmesi ve bundan çıkan hadise
Efendiler, Kastamonu’da vali bulunan İbrahim Bey, ben Ordu Müfettişi iken Erkân-ı Harbiye Reisim bulunan Miralay Kâzım Bey’in şahsen tanıdığı bir zat idi. Bu sebeple kendisine her türlü esrar tevdî olunmuştu. Aramızda şifre muhhaberât câri idi. Kendisi hükümet-i merkeziye tarafından İstanbul’a davet olundu. Bu davete asla icâbet etmemesi lâzım gelirken, anlaşılmaz esbâb ve mülâhazat ile –İstanbul’da tevkif olunmak için– Kastamonu’yu terk etmişti. İstanbul, İbrahim Bey’in yerine diğerini Kastamonu’ya vali tayin etmişti. Bu zat, 16 Eylül’de İnebolu’ya muvâsalat etmiş bulunuyordu. Mûmâileyhin tevkifini, mahallinde icap edenlere emrettik. Bu meselede enteresan küçük bir safha oldu. Müsaadenizle biraz tafsil edeyim; Kastamonu’da ve Kastamonu vilâyeti dahilinde zaaf ve tereddüt âsârı meşhûd olmaya başlayınca, Kastamonu’ya şâyân-ı emniyet ve muktedir bir zâbitin gönderilmesini Ankara’da bulunan Ali Fuat Paşa’dan ricâ etmiştim. Fuat Paşa, Kastamonu mevki kumandanı sıfatıyla oraya Miralay Osman Bey’i göndermişti. Osman Bey, tam 16 Eylül günü Kastamonu’ya muvâsalat etmişti ve yeni gelen vali hakkında verdiğimiz emrin tatbikini mîr-i mûmâileyhten intizâr ediyorduk. Arz ettiğim emri verdikten sonra, tatbikat ve icrâât hakkında telgraf başında ma’lumâta intizâr ediyordum. Gece olmuştu. İstediğim ma’lumâtı verecek, Kastamonu’da bir muhatap bulamıyordum. Nihayet, 16/17 Eylül gecesi, Kastamonu ve Havalisi Kumandanı Miralay Osman Bey, Kastamonu telgrafhanesine geldi ve aynen şu telgrafı verdi:
Bugün Kastamonu’ya geldim. Hükümet-i merkeziyenin adamları ve Vali Vekili ve Jandarma Kumandanı’nın dessâslığı ile hanemde tevkif edildim. Timsal-i hamiyet zâbitânımızın himmetleriyle şimdi kurtuldum. Ben de Vali Vekili’ni ve Jandarma Alay Kumandanı’nı beraber tevkif ettirdim. Telgrafhaneyi işgal ettim. Buradaki vaziyet mühimdir. Kongre’ye istirham ederim, bütün mukarrerâtından burayı haberdâr ederek Kastamonu ahali-i muhteremesini tenvîr buyursun. Yeni Vali’nin İnebolu’ya indiği müstahberdir, hakkında ne muamele yapılacaktır? Burada vali vekili ve sâire tayini hakkında Millî Kongre’nin bana salâhiyet vermesine ve işbu istirhamımın cevâbına makine başında şimdi intizâr eylediğim maruzdur.
Osman Bey’le makine başındaki muhaberemiz şu suretle devam etti. Kendisinden sordum:
“Elyevm orada vaziyete hâkim misiniz? Ne kadar kuvvetiniz var? Orada erkân-ı vilâyetten şâyân-ı itimat kim vardır? Yeni tayin olunup İnebolu’ya geldiği haber alınan valinin ismi nedir?”
Osman Bey’in cevâbı şu idi: “Hâlen vilâyete hâkimim, her halde Kongre’nin müzâhir olarak beni tenvîr etmesi lâzımdır. Tayin olunan vali, Konya valiliğinden mütekaid, gayet eski bir zat olduğu rivayet olunuyor, ismi Ali Rıza’dır. Kuvvetim, iki yüz elli kişi çıkarır bir tabur ve dört tüfekli bir mitralyöz bölüğünden ibarettir. Halk ile henüz görüşülememiştir. Erkân-ı vilâyetten Defterdar Ferit Bey vardır.”
Osman Bey’e şu emri verdim: “Şimdi bizzat vali vekâletini deruhde buyurunuz ve bütün kuvâ-yı askeriye ve mülkiyeyi elinize almaya tamamen salâhiyettarsınız. Gelmekte olan valiyi, derhal tevkif ettirecek tedâbîr-i seria ittihâz buyurunuz, icrââtınıza fiilen mümânaat edenlere karşı bilâ-tereddüt silâh istimâl ettiriniz. Vilâyet defterdarı, benim Diyarbekir’dan tanıdığım Ferit Bey ise size muâvenet etmesi lâzımdır. Bolu Mutasarrıfı’na, aldığınız vaziyet ve salâhiyeti şimdi bildirerek onun da İstanbul’a karşı aynı vechile hareket etmesini tarafımızdan söyleyiniz. Sinop Mutasarrıfı Mazhar Tevfik Bey’e de benim tarafımdan aynı talimatı veriniz. Yanınızda hangi şifre miftâhı vardır?”
Osman Bey’in cevâbı: “Vali vekâletini Defterdar Ferit Bey’e vereceğim, kendim deruhde edemeyeceğim. Bildiğiniz Ferit Bey’dir. Sinop Mutasarrıfı bildiğinizdir, kendisi azledilmiştir. Vekâlet, Jandarma Tabur Kumandanı Remzi Bey’dedir. Mazhar Tevfik Bey’in Sinop’ta olduğu bildiriliyor. Şifre miftâhı, mevkûf Alay Kumandanı’ndadır. Talep edildi, alacağım cevâba göre arz ederim efendim.”
“Yanınızda başka şifre miftâhı var mıdır? Ferit Bey şimdi nerededir, vaziyetten ma’lumâttar mıdır?” diye sordum.
“Vaziyetten ma’lumâtı yoktur. Şimdi çağrıldı, gelecektir. Ben hiç şifre miftâhı almadım çünkü tevkif edileceğimi bilmiyordum. Makam şifresiyle yazarım ümidinde idim” cevâbını verdi.
“Oradaki Jandarma Tabur Kumandanı kimdir, ne kadar jandarma kuvveti vardır. Emriniz altına girdi mi?” sualini yazdırdım. Buna da verdiği cevapta:
“Jandarma Kumandanı Emin Bey, yanımda ve benimle teşrik-i mesâi etmiştir, merkezde jandarma mevcudu otuz beş kadardır. Polis Müdürü Halil Bey de yanımda ve benimle teşrik-i mesâi etmiştir, mevcudu kırk tanedir. Piyade Tabur Kumandanı Şerif Bey, kendisi biraz budala olduğundan şimdilik tevkif edilmiştir. Jandarma Tabur Kumandanı Emin Bey yüzbaşıdır. Defterdar Ferit Bey geldi, yanımdadır.”
“Emin Bey’i biraz anlatır mısınız” sualine “318 neş’etli, Üsküplü Emin, tanırsınız. Mahsus ellerinizden öpüyorlar.”
Bunun üzerine şu satırları yazdırdım: “Emin Efendi’yi tanırım, teşekkür ederim. Ferit Bey’e vaziyeti anlattınız mı? Mühim hususât, makam şifresiyle bildirilebilir. Sinop Mutasarrıf Vekili olan Jandarma Kumandanı şâyân-ı emniyet olmadığı takdirde onun yerine sizce tensîb olunacak münasip birinin vekâlete geçirilmesi esbâb ve tedâbîrinin istikmâli düşünülmelidir. Muâvenete ihtiyaç görüyor musunuz?” Osman Bey: “Kuvvetçe ihtiyaç görüp görmediğimi bi’l-âhire arz edeceğim; Jandarma Tabur Kumandanı yeni geldiği için ahvâli ma’lûm olamamıştır Efendim” cevâbını verdi. Osman Bey’e başka bir söyleyeceği olup olmadığını ve Ferit Bey’le ahvâle dair görüşüp görüşmediklerini sorup anladıktan sonra, şu telgrafı yazdırdım:
Tedâbîr ve icrââtınızda muvaffakiyet temenni ederim. Bizi vaziyetinizden ve gelmekte olan valinin tevkif edildiğinden haberdâr buyurmanıza intizâr eyleriz.