Efendiler, malûm-ı âlileri olduğu vechile Erzurum Kongresi 335 senesi Temmuz’unun 23. günü, pek mütevazı bir mektep salonunda in’ikad etti. İlk günü, beni riyâsete intihap ettiler. Kongre heyetini, vaziyet ve bir dereceye kadar nokta-i nazar hakkında tenvîr için vuku bulan beyânâtımda:
“Tarih ve hâdisâtın sevkiyle, bi’l-fiil içine düştüğümüz kanlı ve kara tehlikeleri görmeyecek ve bundan müteheyyiç olmayacak hiçbir vatanperverin tasavvur edilemeyeceğine işaret ettim. Mütareke ahkâmına muhâlif olarak yapılan tecâvüz ve işgallerden bahsettim.
Tarihin, bir milletin varlığını ve hakkını hiçbir zaman inkâr edemeyeceğini, binâenaleyh vatanımız, milletimiz aleyhinde verilen hükümlerin muhakkak mahkûm-ı iflâs olduğunu söyledim.
Vatan ve milletin mukaddesâtını tahlîs ve himaye hususunda son sözü söyleyecek ve bunun hükmünü tatbik ettirecek kuvvetin, bütün vatanda bir elektrik şebekesi hâline girmiş olan millî cereyânın ruh-ı celâdeti olduğunu ifade ettim.
Kuvve-i maneviyenin takviyesine medâr olmak üzere de bütün mazlum milletlerin maksad-ı millilerine vâsıl olmak için –içinde bulunduğumuz tarihteki– faaliyetlerine dair mevcut bazı ma’lumâtı hulâsa ettim.
Ve mukadderâta hâkim bir irâde-i milliyenin, ancak Anadolu’dan zuhûr edebileceğini tasrih ettim ve irâde-i milliyeye müstenid bir şûrâ-yı millî tesisini ve kuvvetini irâde-i milliyeden alacak bir hükümetin teşkilini, ilk hedef-i mesâi olarak gösterdim.” (Vesika: 38).