Efendiler, Irak seferinde Nurettin Paşa zamanındaki vaziyetin hakikati şundan ibarettir:
İlk Irak Kumandanı olan Süleyman Askerî Bey’in mağlûbiyet ve intiharından sonra, Irak’a, Kafkasya’dan yeni kıtaat gelinceye kadar, muharebat, İngilizlerin arzusuna ve yürüyüş sür’atlerine tâbi olmuştur. Nurettin Paşa, Kûtü’l-amare’de İngilizlere mağlûp olduktan sonra gece, gündüz ve bilâ-mukavemet yürüyerek Selmanipak’a kadar perişan bir surette ricât etti.
İngilizler, Nurettin Paşa’yı takiben Selmanipak’a kadar ilerledi. Orada Kafkasya ’dan gönderilmiş olan kıtaat, İngiliz kıtaatını karşıladı. Üç gün muharebeden sonra Nurettin Paşa mağlûbiyeti kabul ederek ricât emri verdi. Kıtaat Diyale Nehri ’ne kadar şimale çekildi. İngilizlerle süvari teması dahi aranmadı. Halbuki aynı zamanda İngilizler de ricât eylemişlerdi. Bu ma’lumâtı veren Urban oldu. Ondan sonra, Nurettin Paşa, kendini toplayıp tekrar Selmanipak-Kûtü’l-amare istikametinde ilerledi.
Kûtü’l-amare şimalinde, gece İngiliz kıtaatına temas edildi. Tedbirsizlik, tertipsizlik ve idâresizlik yüzünden, fecirle beraber kıtaatımız düşmanın ateş baskınına ma’rûz bırakıldı. Efrâd ve zâbitândan, kumandanlardan birçok zayiat verildi. Kıtaatta panik oldu, kendiliğinden ricât başladı. İngilizlerin çekilmesi üzerine sükûnet iade olunabildi.
Irak’ta, yeni kıtaat ve yeni vesâitle büyük ve kanlı muharebat bundan sonra başlar ki Nurettin Paşa’nın bunlarla münasebeti yoktur.
Risalenin aynı sahifelerinde, Nurettin Paşa “İngilizlerden iğtinam ettiği tayyareler ile de bir tayyare filosu vücuda getirmek muvaffakıyât-ı azîmesini göstermiştir” deniliyor.
Bu iddianın pek cahilâne olduğunu söylemek mecburiyetindeyim. Tayyarenin ve tayyare filosunun ne olduğunu bilenler böyle bir iddianın ne kadar gülünç olduğunu elbette anlarlar.