Nutuk/15. bölüm/Büyük Taarruz harbinde Nurettin Paşa muharebe meydanını dürbünle temaşayı tercih ediyordu

Risalenin sekizinci sahifesinde, Nurettin Paşa’nın dürbünle bakarken alınmış bir resmi vardır. Bu resmin altında şu ibare yazılıdır:

“26 Ağustos 1922 taarruz günü Kocatepe tarassud mevkiinde Karahisar Meydan Muharebesi’ni idâre ederken alınan fotoğraflarıdır.”

Aynı günde, hep aynı tepede idik. Dürbünle bakanlar çoktu. Bilhassa dürbünle en çok bakanlar tarassuda memur edilen zâbitler idi. Fi’l-hakika, Nurettin Paşa’nın da muharebe meydanını dürbünle seyretmeyi tercih ettiğinin ben de fârıkı olmuştum.

Karahisar-Dumlupınar Meydan Muharebesi’nin cereyânı esnasında, Başkumandan Muharebesi günü, Nurettin Paşa’yı bir aralık, Kolordu Kumandanı Kemalettin Paşa’nın (elyevm Berlin Sefiri) tarassud noktasında, vaziyeti dürbünle temaşa ederken buldum. Kıtaatımız, düşmanı yakından sıkıştırmış, nazik ve mühim bir vaziyet hâsıl olmuştu. “Dürbünle temaşayı bırakınız! Muharebeyi yakından ve bizzat idâre etmek için, ileri ateş mevaziine gideceğiz”, dedim.

Nurettin Paşa, bu kadar yaklaşmanın münasip olmadığını söyleyerek gitmek istemedi. Canım sıkıldı. “Siz burada kalabilirsiniz” dedim. Kemalettin Sami Paşa’ya: “Siz benimle geliniz!” dedim ve otomobilime yürüdüm. Kemalettin Paşa: “Emredersiniz” dedi ve beraber yürüdü. Bu muamele üzerine, dürbünün başında yalnız bırakılan Nurettin Paşa’nın da arkamızdan geldiğini gördük. Dediğim yere gittik. Yunan ordusunun esaretini intâc eden o muharebeyi, teferruatına kadar bizzat idâre ediyor ve icap eden emirleri doğrudan doğruya kolordu kumandanlarına ve sâir kumandanlara bizzat veriyordum.

Emirlerime göre tedbirler ve hareketler icrâ olunurken Ordu Kumandanı Nurettin Paşa yanımda duruyor ve vaziyeti temaşa ediyordu. Bir aralık, Kolordu Kumandanı’nı benim yanımdan uzaklaştırarak bazı emirler vermeye kalkışmış.. Kolordu kumandanı, bu emirleri gayr-i kabil-i icrâ bulmuş, Ordu Kumandanı ile Kolordu Kumandanı arasında adeta, lâübaliyâne bir münazaa vaziyeti hâsıl olmuş... Kemalettin Sami Paşa, Nurettin Paşa’nın yanından biraz sertçe muamele ile ayrılmış... bu halin farkına vardım. Kemalettin Sami Paşa’yı yanıma çağırıp, sükûnet ve inzibatı muhafaza etmesi lüzumunu söyledim. Ba’dehu, yalnız olarak Nurettin Paşa’yı çağırttım. Umumî tarzda, bazı sualler sordum ve anlatmak istedim ki hakikaten Kolordu Kumandanı’na verdiği emir gayr-i kabil-i icradır. Kumandanlar, emir vermiş olmak için emir vermezler. Lüzumlu ve kabiliyet-i icraiyesi olan hususları emrederler ve emir verirken kendini, o emri ifa edecek olanın yerine koymak ve emrin nasıl ifa ve tatbik olunacağını düşünmek ve bilmek lâzımdır.

Tercüme-i hal risalesinin 9uncu sahifesinde, Irak’tan sonra “Kafkas cephesine gitmiş olan Nurettin Paşa, Üçüncü Ordu Mıntıkaları Kumandanlığı’nda ve Ordu Kumandanlığı Vekâleti’nde bir müddet” bulunduğu yazılıdır. Bu vazifelerin mahiyetini ve bu müddetin kaç gün olduğunu sormak lâzımdır.

Nurettin Paşa, Kafkas Cephesi’nden, İstanbul’a avdetinde “Aydın, Muğla ve Antalya Havalisi Kumandanlığı” unvanıyla İzmir’e azîmet etmiş ve bulduğu birkaç perişan müstahfız kıtaatını sür’atle tensîk ve yeni fırkalar teşkil ederek Yirmi Birinci Kolordu’yu vücuda getirmiş..”

Efendiler, kolordu teşkili, son zamanda, Harb-i Umumî’nin fantezileri sırasına geçmişti. Bilhassa, karşısında düşman bulunmayan, sâbit mıntıkalarda, ahz-ı asker şubeleri ve riyâsetleri tesis etmek kadar sühûletle kolordu kumandanlıkları ve salâhiyetleri ihdâs olunurdu. Fi’l-hakika, bütün muharebe cepheleri imdat, diye feryâd ederken Yirmi Birinci Kolordu şâyân-ı itibar bir mevcudiyet olsaydı, Aydın mıntıkasında terk olunmazdı.