İşte, ondan sonra idi ki İsmet Paşa’ya, emr-i vâki halinde Hariciye Vekili olacağını ve ondan sonra da sulh konferansına Heyet-i Murahhasa Reisi olarak gideceğini söyledim. Paşa, birdenbire mütehayyir kaldı. Asker olduğundan bahsederek, beyan-ı intizâr etti. En nihayet, teklifimi bir emir telâkki ederek mutavaat gösterdi. Tekrar, Ankara’ya avdet ettim. Bu esnada 28 Teşrinievvel 338’de İtilâf Devletleri tarafından Lozan’da in’ikad edecek olan sulh müzakeresine davet olunduk. İtilâf Devletleri, hâlâ İstanbul’da bir hükümet tanımak istiyor ve onu da bizimle beraber konferansa davet ediyordu.