Mesnevi (Konuk)/1. Defter/2701-2750

2701. (Dedik) ki: Mâdem ki bizim hilkatimiz âsumândan olmuştur; bizim toprağa taallukumuz nedir?
2702. Biz nûrların zulmetler ile ülfeti nedir; nûr zulmet ile nasıl yaşayabilir?
2703. Ey âdem, o ülfet senin kokundan idi; zîrâ arz senin cismine arış ve argaç idi.
2704. Senin toprak cismini buradan dokudular; senin nûr-ı pâkini burada buldular.
2705. Bunu ki bizim canımız senin rûhundan bulmuştur, o evvel be-evvel topraktan parlamıştır.
2706. Zemînde idik ve zemînden gâfil idik; onda medfûn olan bir hazîneden gâfil idik.
2707. Vaktâ ki o makâmdan bize sefer emr etti, o tahvîl-i mekândan dimağımız acı oldu.
2708. Tâ ki ey Hudâ, bizim yerimize kim gelecek diye biz hüccetler söyledik.
2709. Bu tesbîh ve tehlîlin nûrunu, kıyl u kâl için satar mısın?
2710. Tarîk-ı inbisâttan söyleyiniz diye hükm-i Hak bize bisât döşedi.
2711. Yegâne çocuklar babalarına söyledikleri gibi, dilinize ne gelirse korkusuz söyleyin.
2712. Zîrâ bu sözler her ne kadar lâyıksız ise de, benim rahmetim gazabım üzerine sâbıktır.
2713. Ey melek, bu sebkati ızhâr için, sana işkâl ve şek dâiyesi koyarım.
2714. Nihâyet söylersin ve ben seni muâheze etmem; hilmimi inkâr eden dem vuramaz.
2715. Bizim hilmimizde her nefes yüz baba, yüz ana doğar, fenâya düşer.
2716. Onların hilmi bizim hilim denizimizin köpüğüdür; köpük gider gelir; fakat deniz yerindedir.
2717. Hoş, ben o incinin önünde bu sadefi ne söyleyeyim? O ancak köpüğün köpüğünün köpüğünün köpüğüdür.
2718. O köpüğün hakkı, o sâf denizin hakkı için ki, bu söz bir imtihân ve lâf değildir.
2719. Kendisine rücû'um olan zât hakkı için, muhabbet ve safvet ve huzû' cihetindendir.
2720. Eğer bu heves senin önünde imtihân ise, bir nefes benim imtihânımı imtihân et!
2721. Benim sırrım zâhir gelmek için sırrını örtme! Sen bana emr et, her şeye ki, ben onun üzerine kâdirim.
2722. Benim kalbim zâhir gelmek, kâbil olduğum her şeyi kabûle getirmek için kalbini örtme!
2723. Nasıl edeyim? Benim elimde ne çâre vardır; bak acabâ benim cânım ne emre meşgûldür?

Kadının rızık talebi yolunu kendi zevcine ta'yîn etmesi,
onun dahi kabûl eylemesi


2724. Kadın dedi ki: Bir azîm güneş parlamıştır; tamâmen âlem ondan aydınlık bulmuştur.
2725. Rahmân'ın nâibi fâil-i hakîkînin halîfesidir; Bağdâd şehri ondan bahâr gibidir.
2726. Eğer o şâha vâsıl olursan şâh olursun; ne vakte kadar her idbâr tarafına gidersin?
2727. Mukbillerin hem-nişinliği kimyâ gibidir; onların nazarı gibi bir kimyâ ise nerededir?
2728. Ahmed'in (a.s.) gözü bir Ebû Bekir üzerine çarpmış, o bir tasdîkden Sıddîk gelmiştir.
2729. (Erkek dedi): Ben şâhı nasıl kabûl edici olurum; ben bahânesiz onun tarafına nasıl giderim?
2730. Bana bir münâsebet veyâ bir vesîle lâzımdır; hiç âletsiz san'at doğru olur mu?
2731. Leylâ'ya biraz hastalık geldi diye birisinden işiten Mecnûn gibi ki;
2732. Dedi: Eyvâh bahânesiz nasıl giderim; ve eğer iyâdetten kalır isem, nasıl olurum?
2733. Keşke ben bir tabîb-i hâzık olsa idim de, Leylâ tarafına koşa koşa yürüye idim.
2734. Bil ki bize hayâ kırıcılığı nişân olmak için, Hak Teâlâ bize قُلْ تَعَالَوْ buyurdu.
2735. Yarasaların eğer nazarı ve âlet olaydı, gündüz onlara cevelân ve hoş hâlet olurdu.
2736. (Kadın) dedi: Kerem şâhı meydana gittiği vakit, her bir âletsizin aynı, âlet olur.
2737. Zîrâ ki âlet da'vâ ve varlıktır; iş âletsizlikte ve zillettedir.
2738. (Erkek) dedi: Ben âletsizlik peydâ etmedikçe, ne vakit âletsizliğe heves ederim?
2739. Binâenaleyh şâh-ı azîm bana mûnislik ile merhamet etmek için, bana çok şâhid lâzımdır.
2740. Şâh-ı zarîf, merhamet getirmek için, sen güft ü gûdan ve renkten başka bir şâhid göster!
2741. Zîrâ lâftan ve renkten olan bu şâhid, o kadıların kadısı indinde mecrûh oldu.
2742. Onun nûru, kâli olmaksızın parlamak için, onun hâlinin şâhidi, sıdk ister.

Orada su kıtlığı vardır zannı üzerine, Arab'ın bâdiye ortasından
yağmur suyu testisini Bağdad tarafına
Emîrü'l-mü'minîne hediye götürmesi


2743. Kadın dedi: Sıdk o olur ki, kendi vücûdundan pâk olarak kendi mechûdundan kalkasın.
2744. Bizim için testide yağmur suyu vardır; senin mülkün ve sermâyen ve esbâbındır.
2745. Bu su testisini kaldır ve git; hediye yap ve şâhenşâhın huzûruna git!
2746. De ki: Bizim bundan başka esbâbımız yoktur; sahrâda hiç bundan iyi su yoktur.
2747. Gerçi onun hazînesi metâ'-ı fâhir ile doludur; onun böyle suyu olamaz, nâdirdir.
2748. O testi nedir? Bizim mahsûr olan tenimizdir. Onun içinde bizim şûr olan havâssimizin suyu vardır.
2749. Ey efendim, bu benim küpümü ve testimi ٱللَّهَ ٱشْتَرَىٰ fazlından kabûl et!
2750. Beş lüleli beş hissin testisini, bu suyu her necisten pâk tut!