Fatih Kanunnâmesi/Bâb-ı evvel
Merâtib-i A'yân ve Ekâbir Beyânındadur
Bilgil ki, evvelâ vüzerâ ve ümerânın vezîria'zam başıdur. Cümlenin ulusudur. Cümle umûrun vekîl-i mutlakıdır. Ve mâlımın vekîli defter-dârımdır. Ve ol nâzırıdır. Ve oturmada ve durmada ve mertebede vezî-ria'zam cümleden mukaddemdür.
Ve şeyhülislâm ulemânın reîsidür. Ve mu'allim-i sultân dahi kezâlik serdâr-ı ulemâdır. Vezîria'zam anları üzerine almak ri'âyeten lâzım ve münâsibdür. Ammâ müftî ve hoca şâir vüzerâdan bir niçe tabaka yukarudur ve tasaddur dahi iderler.
Ve bir cem'iyyet-i âlî ve bir mecma'-ı ahâlî olsa ehl-i Dîvân'a âhardan âdem karışmayup evvelâ vüzerâ, anlardan sonra kadı askerler, andan sonra defterdârlar ve defterdârlardan aşağa yeniçeri ağası ve sâir özengi ağaları, mîr-i alem ve kapucubaşıları ve mîrâhûr oturur.
Mâl defterdârlarım cümle Âstâne-i sa'âdetimde olan ağalarımdan yukarudurlar ve yukaru otururlar. Ve cümle sancak beğilerinden yukarudur ve yukaru otururlar. Altı kene yüz bin akçalık beğ dahi olursa anlardan yukaru otururlar ve beğler defterdârların altına otururlar.
Ve ağalardan yeniçeri ağası sâir ağaların büyüğüdür. Baş yeniçeri ağası, anın altına mîr-i alem, anın altına kapucubaşı, anın altına mîrâ-hûr. Hâlâ mîrâhûr devlet-i Pâdişâhîde iki olmuşdur. Mîrâhûr-ı sânı altına çakırcıbaşı, anun altına çâşnigîrbaşı, anun altına sipâhi oğlanları ağası, altına silâhdârlar ağası, altına sâir bölük ağaları, anların altına çavuşbaşı, anun altına kapucular kethüdası, anun altına cebecibaşı, anun altına topçubaşı oturur.
Ve Dîvân-ı Hümâyûnumda sadrda oturmak vüzerânın ve kadı'askerlerin ve defterdârların ve nişâncının yoludur. Evvelâ vüzerâ oturup, bir cânibe kadı'askerler, anların altına defterdârlar otururlar. Ve ol bir cânibe nişâncı oturur.
Ve nişâncmın mertebesi eğer vizâret ve beğlerbeğilik ise defterdârlara tasaddur ider; ve sancak ile nişâncı ise defterdârlardan aşağa oturur. Elkâbı defterdârlar elkâbıdır. Mertebesi anlar mertebesidür.
Ve mâl defterdârlarım şâhzâde lalalarının üstüne otururlar.
Ve hıl'at ve kışlık ve yazlık ve etmekde vüzerâ ve kadı'askerler ve defterdârlar berâber gibidür.
Ve suffa-i Dîvân-ı âlîde oturmak beğlerbeğilerin yoludur. Ve beğlerbeğiler vüzerâ altına, defterdârlar kadı'askerler altına otururlar. Sancak beğleri taşrada otururlar.
Ve cümle mâl defterdârlarım gerek Âstânemde ve gerek memâlik-i mahrûsamda olalar, mertebede, oturmakda ve elkâbda berâberdürler.
Ve beğlerbeğiler vüzerâdan bir tabaka aşağadır ve taht kadılarına tasaddur iderler. Ve Dârüssaltanatım kadısından gayrisi defterdarlarımdan aşağa otururlar.
Ve bizzât rikâb-ı hümâyûnuma sâhib-i arz olanlar vüzerâm ve kadı'askerlerim ve defterdârlarımdır. Ve iç halkından kapu ağası ve odabaşı ve hazînedarbaşı ve kilercibaşı ve Saray-ı âmiremin ağası sâhib-i arzdır. Amma kapu ağası olan ihtiyar başdır. Ekseriya odabaşı ve kapu ağası arz itmek gerekdür. Ve nâme ile arz itmek götürü beğlerbeğilerin ve ümerânın ve kuzâtın yollarıdır. Bizzat arz itmek mertebesi âlîdür.
Ve beğlerbeğilik dört kimesnenin yoludur. Mâl defterdarlarımın ve beğlik ile nişâncı olanların ve beş yüz akça kadıların ve dört yüz bin akçaya varmış sancak beğlerinin yoludur. Ve sancak beğleri cümle ağaların üzerine otururlar.
Ve nişâncılık Dâhil ve Sahn müderrislerinin yoludur. Ve mâl defterdarlığından nişâncı olsa evvel beğlerbeğilik hükmü ile olur ve reîsülküttâb nişâncı olsa sancak hükmü ile olur.
Ve mâl defterdârları sancak kabûl itse dört yüz elli bin akça ile virilür. Ve yeniçeri ağasına ve sâir özengi ağalarına dört yüz otuz bin akça ile virilür. Ve dört yüz binden eksikli sancak beği beğlerbeği olmaz. Ve Âstânemden dârüssa'âdetim ağaları sancağa çıksa dört yüz bin ile çıkar.
Ve Dîvân-ı hümâyûnumda ta'âmda vezîria'zam ile başdefterdâr ve sâir vüzerâ ile defterdârlar ve nişâncı yir; ve kadı'askerler başka yirler.
Ve mâl defterdârlarının ve beğlik ile nişâncıdan vezîr dahi def'aten olmak yoldur ve kânûnumdur.
Vezîria'zam önünden kalkan ta'âm çavuşbaşına yoldaşlariyle virilsün. Ve olbir vüzerâ önünden kalkan ta'âm reîsülküttâba neferi ile virilsün. Ve kadı'askerler önünden kalkan ta'âm kapucular kethudâsına virilsün.
Ve çavuşbaşı ve reîsülküttâb ve kapucular kethüdâsı hidmetkârdır, Dîvân'da oturmazlar. Ve ağalardan mîr-i alem ve kapucubaşı gelmek lâzım gelse, anlar dahi oturmazlar.
Ve bir maslahat içün ma'zûl beğlerbeğiler girse veya ma'zûl beğler girse, ma'zûl beğlerbeğiler vüzerâ altına nişâncı altına ve ma'zûl beğler defterdârlar altına oturalar. Ma'zûl beğlerbeğiler eğer yoliyle mansıblardan gelmiş mâl defterdârlığından veyahud özengi ağalığından olmuş beğlerbeği ise oturalar.
Ve hidmetkârlarına mücevveze geydürmek vüzerânın ve kadı'askerlerin ve defterdârların yoludur. Ve beğlerbeğiler ve sancak beğiler üsküflü yürütmek gerekdür.
Ve selâm çavuşu vüzerâya ve defterdârlara ta'yîn olunmak gerekdür.
Ve tuğra-yı şerifimi her vezîr çeküp nişâncıya yardım itmek kânûnumdur.
Ve başdefterdâr cümle mâlımın nâzın olup, umûr-ı âlem ana mufavvazdır. Anın izni olmadın bir akça ne dâhil ve ne hâric-i hazîne ola. Ve anın kadri Rumeli beğlerbeğiliği ile berâberdür. Ve cümle mâlım defterdârları mâlımın vekilleridir. Kabz u bastı anlara mufavvazdur. Ve cümle küttâbın azl ü nasbi anlara mufavvazdur.
Ve cümle umûr-ı saltanatı vezîria'zam sâir vüzerâ ile ve defterdarlarım ile müşâvere ideler. Anlardan gayrı kimesne vâkıf olmaya.
Ve tuğra-yı şerîfim ile ahkâm buyurulmak üç cânibe mufavvazdur:
Umûr-ı âleme müte'allık ahkâm umûma vezîria’zam buyuruldusu ile yazıla. Ve mâlıma müte'allık olan ahkâmı defterdarlarım buyuruldusu ile yazalar. Ve şer'-i şerîf üzere da'âvî hükmünü kadı'askerlerim buyuruldusu ile yazalar.
Ve baş defterdârlarım dahi umûrunu vezîria'zam ile müşâvere ideler. Umûr-ı mahfiyyeyi vezîr-i sânî dahi duymaya.
Ve evlâdımdan vefât idenlerün meytine vüzerâm ve kadı'askerlerim ve defterdârlarım hâzır olalar.
Ve mâl defterdarlarımın başdefterdâr olmak yollarıdır. Ve defterdârlığa üç pâyeden çıkalar: Evvelâ defter emîni ve şehr emîni defterdâr olmak kânûnumdur. Ve üç yüz akça kadı dahi defterdâr olmak kânûnumdur. Ve üç yüz akça kadı dahi beş yüz akça kadı mertebesindedir. Ve hâlâ üç yüz akça kadı bir kimesne vardır. Üç yüze vardukdan sonra mâl defterdarı olmak kânûnumdur. Ve refsülküttâb dahi ri'âyet olunursa defterdâr olmak kânûnumdur.
Ve merâtibde defter emîni, anun altına şehr emîni, anun altına reîsülküttâb otururlar.
Ve şehr emîni yüz yirmi akça ulûfeye mutasarrıf olur.
Küttâb merâtibinde reîsülküttâb, anun altına yeniçeri kâtibi, anun altına ruznâmeci, anun altına sipâhîler kâtibi, anun altına mukabeleci ve mukâta'acı, anun altına tezkireci, anun altına reîs kâtibleri oturur.
Yukaruda mezkûr olan küttâb hâce makâmındadur. Anlar Dîvân'a uzun yenli üst kaftanı ile geleler. Reîs kâtibleri neferdür. Ve bu zikr olunan küttâbın azl ü nasbi defterdârlarıma mufavvazdur, anların huddâmıdur.
Ve ulûfeli müteferrika çaşnigîrlerden mukaddemdür. Çâşnigîrlerden sonra tîmâr müteferrikasıdır. Anlardan aşağa çavuşlardır. Çavuşlar ile kâtibler kangısı eski ise ana i'tibâr olunur. Ve çavuş ve kâtib tîmârı serbestdir.
Ve ulûfe müteferrikalarınun yolu tîmâr defterdarlığıdır. Tîmâr defterdârının yolu defter kethudâlığıdır. Ve Rumeli'nin defter kethüdâsı ri'âyet olundukda mâl defterdârı olmak câizdir.
Ve reîs kâtiblerinin yolu hazîne kâtibi, mukâta'acı ve muhâsebeci olmak kânûnumdur.
Ve Sahn monlaları makâın-ı mevleviyyetdedür. Anlar cümle sancak beğlerine tasaddur iderler.
Ve Dâhil müderrisi ve Hâriç müderrisi dahi makârrı-ı mevleviyyetdedür. Ve Hâriç ve Dâhil ve Sahn ellişer akça ile olur. Hâliyâ binâ eyledüğüm medâris-i âliyeye Sahn deyü isim konulmuşdur.
Sahn'dan beş yüz akça kadılığa vusûl bulur ve Ayasofya medresesinden dahi kezâlik böyle vusûl bulunur.
Ve ibtidâ yeni mülâzım yirmi akça medreseye, andan yirmi beş, andan otuz, andan otuz beş, andan kırk, andan kırk beş, andan elli akçaya vâsıl olur. Elli akça müderris cümle ağaların üstüne oturur. Sahn'a vardukdan sonra beş yüz akça kadı olup, andan kadı'asker olurlar.
Dârü's-saltanatım kadısı beğlerbeğiler ile beraberdür.
Ve İç-il'de yirmi akça müderris kadı olsa, kırk beş akça ile olur. Ve üç yüz akça kadı makâm-ı mevleviyyete karîbdir. Sâir yüz elli akça kadılar defter kethudâlarının ve alay beğlerinin üstüne otururlar. Amma ki iki yüz bin akça sancak dahi olursa altına otururlar. Mansıbı üç yüze varmayınca mâl defterdârlığına müstehıkk olmaz. Ve Dâhil monlalarına dahi mâl defterdârlığı ve nişâncılık virilmek Sahn müderrislerine dahi kânûnumdur.
Vezîria'zam oğulları altmış akça ile müteferrika olalar. Ve sâir vüzerâ oğulları elli akça ile müteferrika olalar. Ve nişâncı oğulları dahi kezâlik kırk beş akça ile müteferrika olalar. Ve beğlerbeği oğulları dahi kırk beş akça müteferrika olalar.
Ve sancak beği oğulları otuz bin akça ze'âmet ala.
Ve çavuş oğullarına on bin akça tîmâr virile.
Ve ebnâ-yı mevâlî-i izâmdan müftî efendi ve hoca efendi oğulları altmışar akça şehr emininden ulûfeye mutasarrıf olalar. Ve kadı'asker oğulları kırk beşer akça ulûfeye mutasarrıf olalar. Ve taht kadısı oğulları otuz akça ulûfeye mutasarrıf olalar. Ve şâhzâde hocası oğlu dahi otuz akça ulûfeye mutasarrıf olalar. Ve Sahn monlası oğulları yirmi akçaya mutasarrıf ola.
Ve yeni mülâzım ze'âmet istese yirmi bin akça ze'âmet virile.
Vezîria'zam altı binden bir eksük tımarı bilâ-arz virmesi kânûnunum olmuşdur.
Ve kadı'askerlerim selâtîne müte'allık olmayan cihâtın iki akçaların bilâ-arz virmeğe me'mûr olsunlar.
Ve defterdârlarım hazîne-i âmiremden iki akçayı bilâ-arz virmeğe me'mûr olsunlar.
Ve etrâfda beğlerbeğiler tîmâr ve ze'âmeti tevcîh idüp arz itsünler, arzları makbûl olsun.
Ve yılda bir kerre rikâb-ı hümâyûnuma defterdârım îrâd ve masrafım okuyalar. Hıl'at-i fâhireler geydirüle.
Ve elli akça müderris reîsülküttâba ve defter emmine tasaddur ider.
Ve defter emîni, şehr emîni bölük ağalarına tasaddur ider. Ammâ defter emîni, pâyede defterdâra karîbdir. Şehr emînine ve reîsülküttâba tasaddur ider.
Ve defterdârlarım mâla hidmet iden kimesnelere yollarına göre çavuşluk ve sipâhlık ve kâtiblik, her kişinin istihkakına göre arz itmeğe me'mûr olsunlar.
Ve sancak ve ze'âmet dahi lâzım gelürse arz itsünler.
Ve yeniçeri tâifesine her yıl beşer zirâ lâciverd çuka ve otuz iki akça yaka akçası ve her birine başına sarmağa altışar zirâ astar virsünler. Ve yayabaşılarına beşer zirâ sobraman çukası virsünler.
Bu kadar ahvâl-i saltanata nizâm virildi. Şimden sonra gelen evlâd-ı kirâmım dahi ıslâha sa'y itsünler.