Dostlar Tiyatrosu'nun Yeniden Üretimi Abdülcanbaz'da Yabancılaştırma/Müzikli Anlatım

3. 2 Müzikli Anlatım

Epik tiyatroda seyirciyi yadırgatma amacıyla başvurulan unsurlardan biri de bu tiyatro anlayışının vazgeçilmez bir parçası olan müziktir. Bu tiyatroda müzik, "seyircinin gözü önünde çalınır. Seslerin gizli, görünmeyen yerlerden gelmesi önlenmiştir. Müzikli pasajlar, oyunun akışını kesecek, olayları yabancı gösterecek biçimde yerleştirilir. Geleneksel sahne müziğinde olduğu gibi heyecanın doruk noktalarına rastlatılmaz. Olayı bölen şarkılar seyirciye düşünme zamanı sağlamaktadır. Şarkıların gelişi, ya ışıkta bir değişme ile, ya şarkının başlığını projeksiyonla perdeye yansıtarak ya da başka bir yöntemle önceden bildirilir." (Şener, 2015: 295). Abdülcanbaz da müzik, şarkı ve dans ögelerinin yoğun biçimde kullanıldığı bir çalgılı komedyadır. Genco Erkal, oyunun alışılmış kalıpların dışındaki niteliklerinden söz ederken müziğin oyun boyunca, gereğinde eğlendirici, coşturucu, duygulandırıcı, gereğinde noktalayıcı, eleştirici, uyarıcı özellikler taşıyacak biçimde kullanıldığına değinir (1973: 52). Nitekim oyunun hemen hemen her tablosunda kullanılan müziğe çeşitli işlevleriyle yer verildiği dikkat çeker. Ancak müziğin oyundaki baskın niteliği, geleneksel tiyatro anlayışındakine benzer şekilde oyun akışının doğal bir parçası olarak ya da atmosfer oluşturma/pekiştirme, oyun kişilerini tanıtma gibi işlevlerle kullanılmasıdır. Bir yabancılaştırma efekti olarak oyunun girişinde seyirciler yerlerinde otururken sahnedeki yerini alan orkestra, oyunun başından sonuna değin özellikle Abdülcanbaz takımının ya da halkın millîci tavrının ön plana çıktığı kısımlarda atmosferi destekleme amacıyla millî ve hamasi nitelikli marşlar, türküler çalar. Söz gelimi, Zafer tablosunda Kurtuluş Savaşı'nın coşkulu havası türkü ve marşlarla iletilir. Final kısmının daha çarpıcı olması amacıyla bu kısımda koronun yardımıyla özellikle hamaset vurgusu yapılır (Erkal, 1973: 52). Oyunda çoğu kez şarkı ve dans ile kaynaştırılarak sunulan müziğin seyirciyi duygulandırmanın dışındaki bir başka özelliği seyircinin gülüp eğlenmesini sağlamaktır. Gözlüklü'nün eşi Safinaz'ın, Cak Cakson'ı ağırladıkları çay partisinde birdenbire söylemeye başladığı ve kendisini tanıttığı şarkı, Abdülcanbaz takımının meyhanede eğlendikleri sırada Amelya'nın söylediği kanto, Kukla Oyunu'nun sonunda George, Clemenceau ve Wilson'ın şarkısı, randevu evi tablosunda Katina ve Despina'nın birlikte söylediği şarkı, silâh deposunda geçen tabloda Bomboko'nun şarkısı, kurgunun doğal bir parçası olarak sunulurken aynı zamanda eğlenceli bir atmosferin sağlanmasına katkıda bulunur. Kukla Oyunu'nun sonunda emperyalist güçlerin söylediği şarkı bir yana bırakılırsa genel olarak düşünsel-eleştirel bir nitelik taşımayan bu parçalar, eylemin akışını kesintiye uğratmak suretiyle seyirciyi eyleme yabancılaştırır.

Oyunda özellikle bir şarkının sade bir fon müziği olmaktan çıkıp (Çelik – Şen, 1999: 32) yorum içeren ve seyircide eleştirel bakışı devreye sokan bir nitelik taşıdığı söylenebilir. Birinci faslın son tablosunda Gözlüklü, Sürmegöz ve Yengeç'in birlikte söylediği şarkı, bir yandan tablonun anlamını yorumlayan/ pekiştiren bir yan taşırken bir yandan da aksiyona yabancı kıldığı seyirciyi düşünmeye davet eder.

"Şu dünyada her âdemin

İyi kötü mesleği var

Kimi kasap, kimi celep

Bakkal, çakkal, manav kimi

(...)

Fikrimizce ey ahali

Uşaklık mesleğin hası

Ne riski var, ne iflâsı

Ne bonosu, faturası

Emek, zahmet istemiyor

Sadece yala yaltaklan

Bir de din iman yerine

Paraya paraya inan.

(...)

Bu işin raconu böyle

Çıkarına bakacaksın

Uygun fiyat verirlerse

Ananı da satacaksın." (s. 52).

Tabloyu yorumlayarak seyircinin duygusal bir etkiden sıyrılmasını ve akılcı bir tavır takınmasını sağlayan bu şarkıda, kendi çıkarları için bile isteye işgalcilerin uşağı olmayı seçenlerin ağzından maddiyatı din, iman, vatan sevgisi gibi manevi değerlerin önüne geçirerek vatanını satanların ironik eleştirisi mevcuttur.

3.3. Projeksiyon Yöntemi

Epik tiyatroda sıklıkla başvurulan yabancılaştırma efektlerinden biri de, Brecht'in oyunun açıklayıcı malzemesi olarak nitelendirdiği (2011: 44) projeksiyon yöntemidir. Bu yöntemle sunulan filmler, görseller, yazılar, başlıklar vb., dramatik akışı