Bektaşî Şairleri ve Nefesleri/Virânî
XVI ncı asırda yetişen ve sonraki zamanlarda geniş bir şöhret kazanan Hurufî-Bektaşî şairlerindendir. Nusayrîlerden olan bu zatın divanında Ali- Allahîlik telâkkilerinin pek açık olarak terennüm edildiği görülür. Balım Sultan’a intisab ettiği anlaşılan ve Kızıl Deli hakkında bir medhiye vücude getiren bu maruf şahsiyete dair «Hurufî Şairleri» adlı eserimizde mümkün mertebe tafsilât verilmiştir. Burada 16 manzumesini örnek olarak dercediyorum:
Biz Urum abdâlıyız sultânımızdır Murtezâ
Terk ü tecrîdiz bugün Sübhânımızdır Murtezâ
Biz anın veçhinde gördük ma’ni-i Ümmülkitâb
Sûret-i Hak mazhar-ı Rahmânımızdır Murtezâ
Biz bu gün Âl-i Ali’den gayre mâil olmayız
Cismimizde cânımız cânânımızdır Murtezâ
Tekyegâh-ı aşk içinde biz mücâvir olmuşuz
Hamdülillâh kim bugün mihmânımızdır Murtezâ
Katreyiz gerçi muhitiz zerreyiz lâkin güneş
Âftâb-ı âlemiz ummânımızdır Murtezâ
Hâzırız haşre hayât-ı câvidânî bizdedir
İçmişiz biz çeşme-i hayvânımızdır Murtezâ
Şöyle ikrâr eyledik biz ayn ü lâm ü yâya kim
Şübhemiz yok dînimiz îmânımızdır Murtezâ
Biz Ali’nin âline candan şehâdet eyledik
Tâ ezel kalû belâ erkânımızdır Murtezâ
Fazl-ı Hak’kın sırrını Yezdânımızda fehm edüb
Fâ vü dâda Fazl-ı Hak Yezdânımızdır Murtezâ
Sînemiz çâk eyleyüb tuttuk Yezîd’in taşına
Her belânın tîrine kalkanımızdır Murtezâ
Dört kitâbın ma’nisi İncîl ü Tevrât ü Zebûr
Bâ-i Bismillâh ile Fürkân’ımızdır Murtezâ
Ey Virânî cümle ma’nâ noktadır zât-ı kadîm
Öldürür şâm ü seher seyrânımızdır Murtezâ
Yâ Ali yâ Îlyâ yâ Şâh-ı sultânım Ali
Yâ Ali yâ Îlyâ yâ Fazl-ı Yezdân’ım Ali
Yâ Ali yâ Îlyâ yâ cân u cânânım Ali
Yâ Ali yâ Îlyâ yâ gözlerim nûru benim
Yâ Ali yâ Îlyâ yâ Hayy ü Kayyûm u Kadîm
Yâ Ali yâ Îlyâ yâ mâh-i tâbânım Ali
Yâ Ali yâ Îlyâ yâ keşf-i sırr-ı Men aref
Yâ Ali yâ Îlyâ yâ vech-i Kur’ân’ım Ali
Yâ Ali yâ Îlyâ yâ Bism-i Rahmân-er-Rahîm
Yâ Ali yâ Îlyâ yâ sırr-ı Sübhân’ım Ali
Yâ Ali yâ Îlyâ yâ enbiyâ vü evliyâ
Yâ Ali yâ Îlyâ yâ dînim îmânım Ali
Yâ Ali yâ Îlyâ yâ bu Virân Abdal’a sen
Yâ Ali yâ Îlyâ yâ kıl meded cânım Ali
Her dem dilimde bu kelâm
Tesbih ile savm-ı müdâm
Zikrim hemîşe subh u şâm
Çağırıram anı müdâm
Ali Ali Ali Ali [1]
Ezel ebed Ali direm
Yokdur aded Ali direm
Düşsem meded Ali direm
Ahmed Ahad Ali direm
Ali Ali Ali Ali
Evvel odur âhır odur
Tayyib odur Tâhir odur
Bâtın odur zâhir odur
Hâzır odur nâzır odur
Ali Ali Ali Ali
Oldur kitâb-ı Câvidan
Oldur olan bi nâm ü şan
Oldur nişân-ı her nişan
Oldur hayât-ı ins ü can
Ali Ali Ali Ali
Biz zerre şems ü mâhımız
Mü'minleriz penâhımız
Biz bendeyiz ol şahâmız
Halk eyleyen Allah'ımız
Ali Ali Ali Ali
Hasan Hüseyn ü Âbidin
Bâkır imâm-ı şâh-ı din
Ca'fer dürür aynelyakin
Ser cümle Kur.ân-ı mübin
Ali Ali Ali Ali
Kâzım Rızâ vü hem Takî
Oldur Ali Ali Nakî
Bu dünyede hayy-ül-Bâkî
Fehm eyle gel var bil Hak’kı
Ali Ali Ali Ali
Asker imâm-ı rehnümâ
Hem Mehdi-i sâhib livâ
Ma’sûm-i pâk Âl-i Abâ
Tâ ibtidâ vü intihâ
Ali Ali Ali Ali
Vîrâni’yem budur özüm
Evvel âhır budur sözüm
Tabşurdum ana ben yüzüm
Kande bakam görür gözüm
Ali Ali Ali Ali
Ali’dir âlemin mâh-ı münîri
Ali’dir men fakîrin destgîri,
Ali’dir gönlümün tahtında sultan
Ali’dir başımın tâc-ı serîri
Ali’dir vird ü zikrim dilde dâim
Ali’dir fikrimin her dem zamiri
Ali’dir pâdişâhım men gulâmen
Ali’dürür efendim ben esîri
Ali’dir nokta-i Nun vel-kalem uş
Ali’dir bilmişem ilm-i sagîri
Ali’dir uş hurûf-i sırr-ı esmâ
Ali’dir anladım ebced kebîri
Ali’dir ârifin nutkunda her dem
Ali’dir şekker ü misk ü abîri
Ali’dir hükm eden arz u semâya
Ali’dir Künfekân’ın şâh u mîri
Ali’dir bu Virân Abdal garîbin
Serinde akl u hem aşk-ı basîri
Fazl-ı Hak’kın sırrına her kim ki âgâh olmadı
Kaldı zulmette vücûdu şehrine şâh olmadı
Her kim etti sıdk ile candan şehâdet âdeme
Ehl-i ikrâr oldu ol şeytân-ı gümrâh olmadı
Hatt-ı zâtında Alelarş- istevâ’mn sırrını
Anlayub fehm eyleyen âlemde bîrâh olmadı
Görmeyen kendi cemâlinde beyân-ı Fazl-ı Hak
Doğmadı mağribden ol yüz gösterüb mâh olmadı
Ey Virânî Fakrü fahr’i her kim ettiyse kabûl
Eğnine giydi nemed nesneden ikrâh olmadı
Lâ İlâh' illâ Ali’dir nûr-i Zât-ı Zülcelâl
Lâ İlâh illâ Ali’dir Hayy-i bâkî lâyezâl
Lâ İlâh illâ Ali’dir gün gibi rûşen olan
Lâ İlâh illâ Ali’dir görünen şirin cemâl
Lâ İlâh illâ Ali’dir vâkıf-i ilm-i ledün
Lâ İlâh illâ Ali’dir sâhib-i nutk-ı kemâl
Lâ İlâh illâ Ali’dir şems-i şâh-ı Vedduhâ
Lâ İlâh illâ Ali’dir gökteki bedr ü hilâl
Lâ İlâh illâ Ali’dir çeşme-i hayvânımız
Lâ İlâh illâ Ali’dir nûr-i mutlak bî zevâl
Lâ İlâh illâ Ali’dir pâdişâh-ı âlemîn
Lâ İlâh illâ Ali’dir kevser-i âb-ı zülâl
Lâ İlâh illâ Ali’dir Mustafâ vü Murtezâ
Lâ İlâh illâ Ali’dir gözüme ayn-ı visâl
Lâ İlâh illâ Ali’dir gönlümün şâhı benim
Lâ İlâh illâ Ali’dir üste oldur bi melâl
Lâ İlâh illâ Ali’dir bu Vîrânî dervişin
Gözü nûru başta tâcı ol Ali Celle Celâl
Men gulâm-ı Hayder’im İlyâ’ya yoldaş olmuşam
Zât-ı bilkuvve iken ol pâya yoldaş olmuşam
Ol zaman ki dürr-i ma’nâ nokta-i yek harf idi
Bâ-i Bismillâh ile noktaya yoldaş olmuşam
Yer ü gök ü nüh felek hem arş ü kürsî yoğ iken
Hak ile bir zât idik Mevlâ’ya yoldaş olmuşam
Kün deyüb Azze ve cel ol dem meni var eyledi
Âdem-i hâki olub Havvâ’ya yoldaş olmuşam
Nûr-i Hak’dır mutlaka âbâ vü ecdâdım benim
Anın içün esfel ü â’lâya yoldaş olmuşam
Küntü kenz’in kenziyem ismim dahi Vîrâni’dir
Ol sebebden fahr ile ednaya yoldaş olmuşam
Hudâ vü Mustafâ’nın bendesiyim
Gulâmım Murtezâ’nın bendesiyim
Hasen’dir hüsn içinde ferd ü yektâ
Cemâl-i Kibriyâ’mn bendesiyim
Ezelden abdiyim şâh-ı Hüseyn’in
Şehîd-i Kerbelâ’nın bendesiyim
Gulâm-ı âl ü evlâdın gümansız
Ali Zeynelâbâ’nın bendesiyim
Muhammed Bâkır’ın yolunda cânım
Fedâdır Hânedânın bendesiyim
Tarîk-ı Ca’feri bâtıl bilenler
Gel ey münkir ben anın bendesiyim
İmâm-ı Kâzım’ın cân ile dilden
Muhibbiyim o hânın bendesiyim
Yedi yer gök yedi Mushaf hakıyçün
Ali Mûsâ Rızâ’nın bendesiyim
Takî’dir dü cihânın âftâbı
Men ol nûr-i bakanın bendesiyim
Hakirim sâilim bâb-ı Nakî’de
Bil ol sâhib atânın bendesiyim
İmâm-ı Askerî-dir sırr-ı Hayder
Bu Hayy-i câvidânın bendesiyim
Dem-i evvel dem-i âhırda Mehdî
Zuhûr eden Hudâ’nm bendesiyim
Virânî’yim dilimde evvel âhır
Hudâ birdir ki Bâ'nın bendesiyim
Zâhidâ rûz-i ezel Sübhân-ını Bektâşiler
Gördüler ayn-el-yakin Rahmân’ını Bektâşiler
Bâ-i Bismillâh ile fahr ettiler kâmil olub
Bildiler günden ayan merdânını Bektâşiler
Döktüler âh eyleyüb vâh eyleyüb zâr eyleyüb
Şah Hüseyn’in aşkına uş kanını Bektâşiler
Hâricîler zümresine ettiler lâ’net hemin
Tuttular Âl-i Ali dâmânını Bektâşiler
Lâ’netullah ile her dem zikr edüb yâd ettiler
Bil fülân ibn-i fülânın şanını Bektâşiler
Ca’ferî mezheb olub secde-i tahkik ettiler
Sürdüler Şâh-ı Velî erkânını Bektâşiler
Gördüler Hak sûretin fî ma’ni-i Ümmülkitâb
Okudular hatmedüb Kur’an’ını Bektâşiler
Hızr elinden aşk ile âb-ı hayâtı nûş edüb
İçdiler uş çeşme-i hayvânını Bektâşiler
Ey Viranî cân ü başı terk idüb hâk ettiler
Şâh-ı Merdan yoluna kurbânını Bektâşiler
Zâhidâ bu dünyede bir köhne şâlım var benim
Fahr evinde baş açık Sultan Balım var benim
Bâb-ı tak-ı tomtırâkı neyleyim âlemde ben
Fariğim fahrim ferâğım böyle hâlim var benim
Mülk ü emvali niderem dünyede bir ân içün
Şükr Hak’ka Âl-i Ahmed gibi âlim var benim
Mül ü mansıb cây-i kesret râh-ı Hak’dan dûr eder
Geçtik andan Âl-i Hayder gibi âlim var benim
Men Virânî dervişem dîdâre müştâk olmuşam
Dünyede ancak bu denlu kil ü halim var benim
Ey cemâlin sûre-i Seb’-ulmesânî’den gelür
Sûretin hattı kitâb-ı âsmânîden gelür
Çünki Hak bir nutk ile bünyâd idübdür âlemi
Hilkat-i eşyâ serâser Künfekânî’den gelür
Men aref’le Hak’kı isbât eylemek âsan değil
Bu lisân-ı gayb-i ma’nâ Câvidânî’den gelür
Gayrdan ummak hatâdır Küntükenz’in râzım
Terk-i tecrîd-i fenâ sâhib maânîden gelür
Âkil ol terk et fenâ dârın baka dârın dile
Şûr ü şer gavga vü kesret işbu fâniden gelür
Her kese lâyık değildir zevk ile vahdet huzûr
Kim huzûr-i zevk-ı vahdet Lâmekânî’den gelür
Değme bir nâdân ile Vîrânî olma hemnişîn
Genc-i mahfî akl-ı kâmil bir virânîden gelür
Îd-i ekberdir bu gün meydâna geldi tîğ taş
Katl-i nefsin sâbiti olduk kamumuz çar tıraş
Biz şeb ü rûz eyledik saykal urup mir’âtımız
Kendi başın kendi rişin kendi şârib kendi kaş
Hâricîler bağrı yansın gördüğünce zâtımız
Bin teberrâya muvâfık oldu bil gel bu maâş
Tekye-i aşkın içinde baş açık abdâl olub
Serfürû ettik bu dem meydâna verdik cân ü baş
Çar unsur sikkemizdir âdem-i hâki biziz
Murtezâ’dan destur olsa eylesem bu sırrı fâş
İnlesem çeksem melâmet tâblını Seyyid vâr
Gûşa gelse âteşimden kaynasa dağ ile taş
Evliyânın kuluyuz biz Balım'ın kurbânıyız
İsm ile Vîrâni’yiz bir köhne şâl oldu kumâş
Ali’dir nokta-i evvel hidâyet
Ali’dir âhır-ı nûr-i velâyet
Ali’dir her dü âlem zât-ı mutlak
Ali’dir kudret-i hikmet kerâmet
Ali’dir sûret-i Rahman Ali’dir
Ali’dir şâfi’-i rûz-i kıyâmet
Ali’dir fâil-i muhtâr Ali’dir
Ali’yi sevmeyen ol câna lâ’net
Ali’dir ey Virânî tende cânın
Kim Ali sevmedi lâ’net begayet
— Müseddes —
Gel istersen saâdet sonu hayrı
Nazar kıl can gözüyle gör bu seyri
Gözün aç bak ne var âlemde ayrı
Hemandem şâhı gör hiç görme gayrı
Nusayrî’yem Nusayrî’yem Nusayrî
Ne ölmüşem ne hod sağım ne sayri
Ali’dir âlem-ül-gaybın sıfâtı
Ki gösterdi sıfât içinde zâtı
Dilersen içesin âb-ı hayâtı
Bu sırra kim erer görmez memâtı
Nusayrî’yem Nusayrî’yem Nusayrî
Ne ölmüşem ne hod sağım ne sayrı
Ali’dir pâdişâh-ı heft kişver
Anın destindedir cennât ü kevser
Kıyâmet kaddidir mihrâb ü minber
Sücûdum anadır ser cümle yekser
Nusayrî’yem Nusayrî’yem Nusayrî
Ne ölmüşem ne hod sağım ne sayrı
Ali’dir var eden arz u semâyı
Dahi hem nûr-i şemsi gün ü âyı
Koma zikr et Haşan Hulkı Rızâ’yı
Dilersen Şah Hüseyn-i Kerbelâ’yı
Nusayrî’yem Nusayrî’yem Nusayrî
Ne ölmüşem ne hod sağım ne sayrı
Ali’dir mahşerin haşrında Kazı
Anadır cümlenin nâz ü niyâzı
Özün ko pûteye arıt bu remzi
Eğer mü’min isen anla bu râzı
Nusayrî’yem Nusayrî’yem Nusayrî
Ne ölmüşem ne hod sağım ne sayrı
Ali’dir Âbidin Bâkır u Ca’fer
Eden inkâr olur merdûd u kâfer
Ali aşkı kimi kim kıldı perver
Memât olmaz bilin diridir ol er
Nusayrî’yem Nusayrî’yem Nusayrî
Ne ölmüşem ne hod sağım ne sayrı
Ali’dir Kâzım-ı Şâh-ı Horâsan
Anınçün bilmek olmaz sırrın insan
Hudâ didim Ali’ye ol dem ey can
Beni yetmiş iki kez kıldı kurban
Nusayrî’yem Nusayrî’yem Nusayrî
Ne ölmüşem ne hod sağım ne sayrı
Ali’dir tâli’im mes’ud değil mi
Dilersen sâbîtim mevcud değil mi
Hakîkat Kâ’be-i mescud değil mi
Ali’ye lâ deyen merdud değil mi
Nusayrî’yem Nusayrî’yem Nusayrî
Ne ölmüşem ne hod sağım ne sayrı
Ali’dir şah Takî vü bâ Nakî hem
Ali hâlık derim hiç söylemem kem
Ol öldürüdü ol oldu derdime em
Nazîrin yokdürür ey şâh-ı âlem
Nusayrî’yem Nusayrî’yem Nusayri
Ne ölmüşem ne hod sağım ne sayrı
Ali’dir Askerî Mehdî hidâyet
Zuhûr ettikte ref’ola cehâlet
Yezîd’in başına kopdu kıyâmet
Göründü emr-i Yezdân’dan alâmet
Nusayrî’yem Nusayrî’yem Nusayrî
Ne ölmüşem ne hod sağım ne sayrı
Ali’dir feth-i nusrat mü’minâna
Özün bend et ayırma Hânedân’a
Erem dersen hayât-ı câvidâna
Sakın düşme bu nutkumdan gümâna
Nusayrî’yem Nusayrî’yem Nusayrî
Ne ölmüşem ne hod sağım ne sayrı
Ali’dir evvel ü âhırda fettâh
Odur küfr ile îmân üzre miftâh
Anın kabzındadır bu şerri ıslah
Ki ansız olmadı bir nesne iflâh
Nusayrî’yem Nusayrî’yem Nusayrî
Ne ölmüşem ne hod sağım ne sayrı
Ali’dir kün deyüb var etti cânı
Eğer cism ile cânı dü cihânı
Baka oldur şehâ ser cümle fâni
Yürü insân isen sen Şâh’ı tanı
Nusayrî’yem Nusayrîyem Nusayrî
Ne ölmüşem ne hod sağım ne sayrı
Ali’dir Bâ-i Bismillâh Ali’dir
Ali’dir Hak Resûlullah Ali’dir
Ali’dir fakr-ı fahrullah Ali’dir
Ali’dir Semme vechullah Ali’dir
Nusayrî’yem Nusayrî’yem Nusayrî
Ne ölmüşem ne hod sağım ne sayrı
Virânî'yem bu yolda can nisârem
Ali’ye aşk ile akl ile yârem
Nusayrî’yem ki bir kula uyarem
Gerek zerre vü zerre olsa pârem
Nusayrî’yem Nusayrî’yem Nusayri
Ne ölmüşem ne hod sağım ne sayrı
— Kızıl Deli hakkında medhiye —
Biz Urum abdâlıyız serdârımız Kızıl Deli
Çeşmimizde şu’le-i envârımız Kızıl Deli
Bülbül-i şeydâ biziz gülzârımız Kızıl Deli
Dînimiz îmânımız ikrârımız Kızıl Deli
Nûr-i Ahmed Hayder-i Kerrâr’ımız Kızıl Deli
Kande baksak dembedem dîdârımız Kızıl Deli [2]
Çekti tîğin şeceri şakk etti seng-i mermeri
Söyleden oldur Furât üstünde İbn-i mermeri
Var tavâf eyle Sinap’da ol diküptür minberi
Bu söze ikrâr edenler oldular gamden berî
Nûr-i Ahmed Hayder-i Kerrâr’ımız Kızıl Deli
Kande baksak dembedem dîdârımız Kızıl Deli
Ol velâyet ma’deni serdâr-ı şâh-ı gaziyan
Rahmeti deryâsına gark oldu cümle âsiyan
Na’re ursa tâba düşerdi zemin ü âsman
Tîğ-i darbından yere geçti lâîn-i bed güman
Nûr-i Ahmed Hayder-i Kerrâr’ımız Kızıl Deli
Kande baksak dembedem dîdârımız Kızıl Deli
Dağ u taşı mesken oldu bil ana ey merd-i şâh
Zümre-i Âl-i Abâ’nın her biri bir pâdişâh
Bir mahabbet eylesek bin bin eder bî iştibâh
Men fakire anların oldu cemâli secdegâh
Nûr-i Ahmed Hayder-i Kerrâr’ımız Kızıl Deli
Kande baksak dembedem dîdârımız Kızıl Deli
Zâhidâ şek şübhe yoktur evliyâmn râhına
Cennet-i a’lâya irer yüz süren dergâhına
Bu kelâmı vird idüb şâm ü seherde âhına
Gel beru ermek dilersen ol erenler şâhına
Nûr-i Ahmed Hayder-i Keçrâr’ımız Kızıl Deli
Kande baksak dembedem dîdârımız Kızıl Deli
Şah Hasen şâh-ı şehîd ü hem İmâm-ı Âbidîn
Bâkır u Ca’fer İmam Kâzım Rızâ’dır şâh-ı din
Hem Takî vü bâ Nakî Askerdürür şâh-ı zemîn
Mehdi-i sâhib zamân ol evvelin ü âhırin
Nûr-i Ahmed Hayder-i Kerrâr’ımız Kızıl Deli
Kande baksak dembedem dîdârımız Kızıl Deli
Ey Virânî dâmenin elden koma şâhın müdâm
Tâ olasın gün be-gün şâhın yolunda müstedâm
Hubb-i evlâdın hakıyçün eylegil anı tamâm
Kim bu medhi yâd eder şâm ü seherde yâ İmam
Nûr-i Ahmed Hayder-i Kerrâr’ımız Kızıl Deli
Kande baksak dembedem dîdârımız Kızıl Deli
— Şah Baba hakkında —
Be yalancı felek yüze gülücü
Kani benim Şah Baba’mı neyledin
Verdiğini dönüb yine alıcı
Kani benim Şah Baba’mı neyledin
Niceler müştakdır yüzün görmeğe
Ayağı tozuna yüzler sürmeğe
Varub kademinde bir an durmağa
Felek benim Şah Baba’mı neyledin
Bu cihanda gerç- erenler kalmadı
Bir dirlik dirildi her ki ölmedi
Geldi gitti anı her can bilmedi
Felek benim Şah Baba’mı neyledin
Kutb-i cihân idi ol şâh-ı Veli
Böyle gördük ana diyeli beli
Hulk-ı Muhammed’dir mürvette Ali
Felek benim Şah Baba’mı neyledin
Erenler şâhiydi hüküm kılurdı
Evvel âhır nolacağm bilürdi
Kâfirler görse îmâna gelürdi
Felek benim Şah Baba’mı neyledin
Be yalancı dünyâ sensin bilene
Maânî bahrine gavvâs olana
Lâ’net sana hergiz meyyâl olana
Felek benim Şah Baba’mı neyledin
Virânî’yim mürg-i dili salarım
Secde-i şükrümü ana kılarım
Rûhuna demine gülbang dilerim
Felek benim Şah Baba’mı neyledin