Türkiye Cumhuriyeti Nafıa Vekâleti Devlet Demiryolları Samsun-Sivas Demiryolu Amasya İstasyonu'nun İşletmeye Küşadı: Revizyonlar arasındaki fark

İçerik silindi İçerik eklendi
kDeğişiklik özeti yok
kDeğişiklik özeti yok
12. satır:
*[[/Samsun-Sivas Hattı Tarihçesi]]
*[[/Samsun Şehri Hakkında Tarihi Birkaç Satır]]
'''*[[/Havza Şehri Hakkında Birkaç Not''']]
 
*[[/Amasya Şehri Hakkında Tarihi Birkaç Not]]
 
'''Samsun Şehri Hakkında Tarihi Birkaç Satır'''
Samsun pek eski bir kasaba olup zaman-ı kadimde [Amisus] ismiyle Atina muhacirleri tarafından te’sis olunmuş, lakin bu şehr-i kadim şimdiki Samsun’un 2 kilometre şimal-i garbisinde bulunduğu asar-ı bakiyesinden anlaşılmaktadır. Meşhur Mihridad’ın payitaht ittihaz ettiği sıralardaki mamuriyyeti derece-i kusvaya varmış olan bu şehir Romalılar tarafından zabtı sırasında ihrak ve tahrib olunmuştur. Kadim Yunanlılar tarafından te’sis olunup elyevm [Kara Samsun] namıyla ma’ruf [Amisus] şehriyle bugünkü Samsun’un bir münasebeti yoktur. Her ikisi tarihin ayrı ayrı iki şehridir. Bugünkü Samsun, Anadolu’ya ilk evvel giren ve tarihin Türkmen dahi tesmiye ettiği Danişmendi Türkleri tarafından te’sis olunmuştur. Danişmendiler Amasya’yı zabt ettikten sonra ordularını Karadeniz sahillerine sevk ve Çarşamba-Terme havalisini de yed-i zabtlarına geçirip Cenevizlilerle musalaha akdiyle şimdiki mahalde Samsun kasabasını te’sis ve etrafına da surlar bilinşa Cenevizliler tarafından [Samsus] namıyla yâd edilen bu şehri başına [Müsliman] kelimesi ilavesiyle [Samsun] tesmiye etmişlerdir.
 
Bu şehir bilahire Anadolu’da Danişmendlileri istihlaf eden Selçuk Türklerinin eline geçmiş ise de bunların da inkırazı üzerine bir müddet Türkmenlerin elinde kalmıştır.
 
Tarihte fasıla-i saltanat denilen devir geçtikten sonra Çelebi Sultan Mehmed devrinde ve tarihin zabt ettiği şekilde şehir Türkmenler elinden alınarak Osmanlı memaliki meyanına ilhak edilmiştir.
 
Elyevm Karadeniz’in faal bir iskelesi olan Samsun şehri Ulu Gazimizin çok büyük bir azim ve iman ile kurduğu Türk istiklâlinin mehd-i husulü ve ilk merhale-i vücudu suretiyle tarih-i cumhuriyetin de namdar bir kasabası olmuştur.
 
'''Havza Şehri Hakkında Birkaç Not'''
 
Bir sath-ı mail üzerinde teessüs etmiş ve cenubdan garba doğru uzanmış olan bu şehir; Samsun’un 82 kilometre cenub-i garbisinde bulunmaktadır. Sath-ı bahrdan 650 metre irtifa’ında bulunan Havza; Merzifon ile Köprü ve Ladik kasabalarına hususi birer şose ile Amasya ve Samsun şehirlerine umumi bir hat ile merbuttur. Latif ve şirin tepecikler ile tezeyyün eden Havza’nın en yüksek mahalli 1224 rakımlı Çakıralan Tepesi olup vaktiyle Romalılar tarafından inşa edilmiş bir su hazinesine maliktir.
 
Amasya tarihinin işarına nazaran Havza’nın eski ismi “Hancere” veyahud “Gancere”dir. Yedi yüz sene evvelki tarihi vesikalarda ise “Hevize” ve yahut “Havize” isimleri ile mezkûrdur.
 
Havza’nın bugünkü yerinde vaktiyle pek büyük bir şehir mevcut iken bir hareket-i arz neticesinde kâmilen yere geçmiş olduğu ve şimdiki kasabanın şu vakı’adan pek çok seneler sonra inşa edilmiş bulunduğu ara sıra icra edilen tamirat ve hafriyat esnasında çıkan kitabe ve taşlarla teeyyüd etmektedir.
 
Rivayet olunduğuna göre 442 sene-i hicriyyesinde gayet müthiş bir zelzele vukua gelmiş bir kilise de yere geçerek binasından eser kalmamış ve yerinden gayet sıcak su çıkıp dokuz gün kadar akmış ve ba’de çekilmiştir.
 
Bu kasabanın kıymet ve şöhretine en büyük amil kaplıcalarıdır. Kaplıcalarının menbaı hakkında müsbet ve kat’i bir malumat almak mümkün değildir. Tahmin edilen şekli, suyun yüzlerce ve belki binlerce metre derinden fışkırdığıdır. Tarz-ı mimarisinin Selçuk asarına müşabeheti ve ara sıra çıkan taş kitabelerinin delaleti ile büyük hamamın Türkler tarafından inşa olunduğu kanaati hâsıl olmaktadır. Bu hamam membaında suyun harareti 58 derece olup terkib-i kimyevisinde (gaz-ı karbon), (Hamız-ı sani-i karbon), (sani-i fahmiyyet-i sodyum) ve (kibritiyyet-i sodyum) olduğu tahlil neticesinde anlaşılmıştır. Şifabahş havassına binaen mide, em’a, böbrek, karaciğer, rahim, romatizma, siyatik?, romatoid hastalıklarına tavsiye edilmektedir.
 
 
'''Çeltik Maden Kömür Ocakları'''
 
'''Yahud kendisini muhat Çaldık deresine izafeten (Çaldık maden kömürleri)'''