Suâl Ettim Bu Gün Ben Bir Dolaba
—Dolabnâme —
Suâl ettim bu gün ben bir dolaba
Niçün dâim sürersin yüz bu âba
Niçün bağrın deliktir gözlerin yaş
Sebeb neden dolaştın bu itâba
İnildinden delindi derdli bağrım
Firâkından ciğer döndü kebâba
Ne zulmetti sana bu çerh-i gerdun
Ki derdin defteri sığmaz kitâba
Dolab eydür eyâ gözüm çerağı
İşitmeğe cevabım aç kulağı
Benim budur sorarsan sergüzeştim
Ki ben yaylar idim bir yüce dağı
Geçirmiştim serâdan göklerimi
Eriştirdim süreyyâya budağı
Durağa derneşüben kamu kuşlar
Budağında tutarlardı otağı
Öterdi tûti vü kumrî vü dürrâc
Geçirdim bir zaman bu resme çağı
Heves bâğında can mürgi gezerken
Üzüldü ömr kuşunun tuzağı
Kazâ koptu meğer dest-i Huda’dan
Ki bir şahs irişüb saldı nacağı
Delüben bağrımı taktı kemendi
Sürüdüler dolaştım her sokağı
Sokaklarda niçe müddet yaturken
Gelen geçen ururlardı ayağı
Demir mıhlar dokundu yüreğime
Kazâ destiyle çerhin çomağı
Zekeryâ gibi bağrımdan delüben
Dolab içün düzettiler yerağı
İnilerim ben anda dost deyüben
Gözüm yaşı sular büstân ü bâğı
Felek kime tatırdı bir kaşık bal
Sonunda sunmadı tâs ile ağı
Süleyman kim sürerdi tahtını yel
Son ucu toprağa kodu yanağı
Skender kim cihânı Kaf ber kaf
Tutup hükmiyle sürmüştür yasağı
Gezüb zulmet ararken âb-ı hayvan
Dolu zehr ile sundular eyağı
Kani Kayser kani Kisrâ kani Sâm
Belürmez bunların yurdu durağı
Cihânm varlığı baştan başa hep
Belâ yurdudürür mihnet ocağı
Resul buna çü beyt-ül-ankebût der
Pes ol olur mekeslerin durağı
Baka ehli fenâda mülk edinmez
Bakadır anların yeri durağı
Alâî Gaybi bundan tekke kılmaz
Hak’ın fazlıdürür ancak dayağı
Sabır seccâdesin altına salmış
Tevekkülden kuşanmıştır kuşağı
Sözünü Kaygusuz ârife söyle
Ne bilsün sükkeri dana buzağı