Saçma Ey Göz Eşkden Gönlümdeki Odlara Su


Saçma ey göz eşkden gönlümdeki odlara su

Kim bu denli dutuşan odlara kılmaz çare su

Âb-gûndur günbed-i devvâr rengi bilmezem
Ya muhît olmuş gözümden günbed-i devvâre su

Zevk-i tiğından aceb yok olsa gönlüm çâk çâk
Kim mürûr ilen bırakır rahneler dîvâre su

Vehm ilen söyler dil-i mecrûh peykânun sözin
İhtiyât ilen içer her kimde olsa yara su

Suya versin bağban gülzarı zahmet çekmesin
Bir gül açılmaz yüzün tek verse bin gülzâre su

Ohşadabilmez gubârını muharrir hattına
Hâme tek bakmaktan inse sözlerine kare su

Ârızın yâdiyle nemnâk olsa müjgânım n'ola
Zayi olmaz gül temennâsiyle vermek hâre su

Gam günü etme dîl-i bîmardan tiğin diriğ
Hayrdır vermek karanû gecede bîmâre su

İste peykânın gönül hecrinde şevkim sâkin et
Susuzum bu sahrede benim içün are su

Ben lebin müştâkıyım zühhâd kevser tâlibi
Nitekim meste mey içmek hoş gelir huşyâre su

Ravza-yı kûyuna her dem durmayıp eyler güzâr
Âşık olmuş gâlibâ ol serv-i hoş reftâre su

Su yolun ol kûydan toprağ olup tutsam gerek
Çün rakîbimdir dahi ol kûya koyman vare su

Destbûsi arzûsiyle ger ölsem dostlar
Kûze eylen toprağım sunun anınle yâre su

Serv ser-keşlük kılur kumrî niyâzından meger
Dâmenin duta ayağına düşe yalvara su

İçmek ister bülbülün kanın meger bir reng ile
Gül budağının mîzacına gire kurtâre su

Tînet-i pâkini rûşen kılmış ehl-i âleme
İktidâ kılmış tarîk-i Ahmed-i Muhtâr'e su

Seyyid-i nev'i beşer deryâ-yı durr-i istifâ
Kim sepiptir mu'cizâtı âteş-i eşrâre su

Kılmak için taze gülzâr-ı nübüvvet revnakın
Mu'cizinden eylemiş izhar seng-i hâre su

Mu'ciz-i bir bahr-i bî-pâyan imiş âlemde kim
Yetmiş andan bin bin âteşhâne-i küffâre su

Hayret ilen parmağın dişler kim etse istima
Parmağında verdiği şiddet günü Ensâr'e su

Dostı ger zehr-i mâr içse olur âb-ı hayât
Hasmı su içse döner elbette zehr-i mâra su

Eylemiş her katrede bin bahr-i rahmet mevchîz
El sunup urgaç vuzu için gül-i ruhsâre su

Hâk-i pâayine yetem der ömrlerdir muttasıl
Başını taştan taşa vurup gezer âvâre su

Zerre zerre hâk-i dergâhına ister salar nûr
Dönmez ol dergâhtan ger olsa pâre su

Zikr-i na'tın virdini derman bilir ehl-i hatâ
Eyle kim def-i humar için içer meyhâre su

Yâ Habîballah yâ Hayr'el-beşer müştâkınım
Eyle kim lebteşneler yanıb diler hemvâre su

Sensin ol bahr-i kerâmet kim Şeb-i Mi'rac'da
Şeb-nem-i feyzin yitirmiş sâbit ü seyyâre su

Çeşm-i hûrşidden her dem zülâl-ı feyz iner
Hâcet olsa merkâdin tecdîd eden mi'mâre su

Bîm-i dûzah nâr-ı gam salmış dîl-i sûzânıma
ebr-i ihsanın sepe ol nâre su

Yümn-i na'tınden güher olmuş Fuzûlî sözleri
Ebr-i nîsandan dönen tek lü'lü-i şehvâre su

Hâb-ı gafletten olan bîdâr olanda rûz-i haşr
Hâb-ı hasretten dökende dîde-i bîdâre su

Umduğum oldur ki Rûz-i Haşr mahrûm olmayam
Çeşm-i vaslın vere ben teşne-i dîdâre su

Saçma ey göz yaşından gönlümdeki ateşe su
Ki bu denli tutuşan ateşe olmaz çare su

Ya su rengindedir gökyüzü rengini göremiyorum
Ya da gözümden yayılmış hepten gökyüzüne su

Mızrağının zevkiyle tutuşarak yok olsa gönlüm
Ki geçerken yarıklar açar duvarda su

Yaralı gönlüm korkuyla söz eder kirpiğinden
Nitekim çekine çekine içer kimde olsa yara su

Suya versin bahçıvan gülzarı zahmet çekmesin
Bir gül açılmaz yüzün gibi verse bin gülzara su

Hattat yazısıyla benzetemez yüzünün tüylerini
Kağıda bakmaktan inse gözlerine kara su

Sevgili anısıyla ıslansa kirpik ne olur
Boşa gitmez gül umuduyla vermek dikene su

Gam günü esirgeme hasta kalbe oklarını
Hayırdır vermek karanlık gecede hastaya su

Gönül yalnızlığında kirpiğinle özlemimi gider
Susuzum bu sahrada benim için ara su

Ben dudağı arzularım zahitler kevser ister
Nitekim meste mey içmek hoş gelir ayıka su

Her an yerinde durmayıp senin köyünden geçer
Aşık olmuş galiba o hoş huylu serviye su

Su yolunu o köyden toprak olup tutsam gerek
Rakibimdir diye bırakmam varsın o köye su

El öpme arzusu ile ölecek olsam dostlar
Testi yapın toprağım sunun onunla yara su

Servi dik başlı olur kumrunun yalvarmasına
Karşı, eteğini tutup ayağına düşse yalvarsa su

İçmek ister o bülbülün kanını hile ile
Gül budağının doğasına gire kurtara su

Tertemiz doğasını göstermiş dünyalılara
Uymuş seçilmiş Ahmed peygamberin izine su

İnsan türü efendisi af denizinin incisi
Serpmiş mucizesi kötülerin ateşine su

Peygamberlik bahçesini yeşertmek için
Çıkarmış mermer taşından mucizeleriyle su

Mucizesi dünyada engin bir denizmiş ki
Yetmiş ondan kafirlerin bin bir ateşevine su

Hayret ile parmağını dişler kim dinlese
Parmağından vermesi şiddet günü Ensar'a su

Dostu yılan zehiri içse hayat suyu olur
Düşmanı su içse döner yılan zehirine su

Var etmiş her damlada binlerce dalgalı deniz
Abdest alırken değdiğinde yanaklarına su

Ayağının toprağına varayım der çağlardır
Başını taştan taşa vurup gezer avare su

Zerre zerre dergahın toprağına salsın ister nur
Dönmez o dergahtan lime lime bile olsa su

Natının virdini hata işleyen ilaç bilir
İçkiden kurtulmak için içer ayyaş bile su

Ey peygamber ey en güzel insan seni özlerim
Nasıl ki susuzlar yanıp her an ister kendine su

Sensin keramet denizi ki miraç gecesinde
Feyzin şebnemi yetirmiş durana gezene su

Güneşten her zaman duru ışıklar saçılır ki
Gerekirse kabrini imar eden mimara su

Cehennem korkusu ateşi salmış yanık gönlüme
Rahmetinin bulutu serpsin o ateşe su

Natının kutuyla cevher olmuş Fuzûlî sözleri
Nisan bulutundan inen inci tanesi gibi yere su

Gaflet uykusundan uyandığında kıyamet günü
Hasret uykusundan döküldüğünde uyanık gözlere su

Umudum odur ki kıyamet günü mahrum kalmayayım
Kavuşma pınarın versin susuz dudağıma su