Recep Tayyip Erdoğan'ın 9 Haziran 2011 tarihli Sivas mitinginde yaptığı konuşma
Koyulhisar’a, Suşehri’ne, Şarkışla’ya, Ulaş’a, Yıldızeli’ne, Zara’ya oralarda yaşayan tüm kardeşlerime selamlarımı, sevgilerimi yolluyorum.
Sivaslı kardeşlerimi, Sivaslı “Yiğidolar”ı selamlıyorum. Cumhuriyet’in temelinin atıldığı, sultanlar şehri, İstiklal Savaşımızın başkenti, yiğidin harman olduğu Sivas’ı selamlıyorum.
Bugün bir kez daha Sivas’ın bir yiğidini, değerli kardeşim Muhsin Yazıcıoğlu’nu rahmetle yad ediyorum. İnşallah mekanı cennet olsun diyorum.
Biz ilhamımızı bu Selçuklu şehrinden, bu Osmanlı şehrinden, bu Cumhuriyet şehrinden alıyoruz. Sivas’ın kardeşliğini, Sivas’ın şu içinde bulunduğu dayanışmasını kendimize rehber ediniyoruz. Büyük günden, 12 Haziran’dan hemen önce dikkat edin Sivas’ı ziyaret ediyoruz. Şimdi Sivas, ardından Gaziantep’e geçiyorum. Yarın önce Erzurum ve son olarak Ağrı. Bu 4 şehirle artık finale gidiyoruz. Allah emeklerimizi zayi etmesin. Türkiye için en hayırlısı neyse o olsun. 12 Haziran seçimleri inşallah Sivas için, Türkiye için, bütün coğrafyamız için hayırlara vesile olsun diyorum.
Sevgili Sivaslı kardeşlerim; Sivas tarih boyunca çok büyük zatlar yetiştirdi. Sivas Pir Sultan gibi, Âşık Veysel gibi ozanları, Kadı Burhaneddin, Halil Rıfat Paşa, Muhsin Yazıcıoğlu gibi devlet adamlarını yetiştirdi. Bakın ben burada, Sivas’ta isimleri birlikte anılan özellikle iki büyük zatı sizlere bir kez daha hatırlatmak istiyorum.
Halil Rıfat Paşa, 1882 yılında Sivas’a Vali olarak atandı. Valiliği döneminde 410 kilometrelik Bağdat yolunu inşa ettirdi. Bu yola üzerinde 314 köprü, 829 menfez yaptırdı. Sivas Merkez olmak üzere buradan bölgenin tüm illerine Halil Rıfat Paşa tarafından yollar inşa edildi. Halil Rıfat Paşa’nın şu sözleri tarihe geçti: “Gidemediğin yer senin değildir.”
Halil Rıfat Paşa’nın ardından Cumhuriyet döneminde Sivas bir büyük hizmet adamını daha yetiştirdi. Kim biliyor musunuz? Nuri Demirağ, Divriğili, Sivaslı merhum Nuri Demirağ. Cumhuriyet’in ilk yıllarında Türkiye genelinde 1012 kilometre demiryolu inşa etti. 1936 yılında Türkiye’de yerli havacılık sanayinin ilk temellerini Sivaslı Nuri Demirağ attı. Seri üretim olarak Türkiye’nin ilk yerli uçaklarını Sivaslı Nuri Demirağ üretti. Türkiye’de paraşütü ilk kez Nuri Demirağ üretti. 1945’te çok partili dönemin ilk Muhalefet Partisini, Milli Kalkınma Partisini yine o kurdu. 1954’te merhum Adnan Menderes’in demokrat Partisinden Sivas Milletvekili seçildi. İşte biz bu büyük zata vefamızı gösterdik. 5 Aralık’ta unutmayın, Sivas’a geldiğimizde terminaliyle, pistiyle, teknolojisiyle, çevre düzenlemesi ve yan yollarıyla bölgenin en muhteşem havaalanı olan Sivas Havaalanını açtık ve buraya Nuri Demirağ’ın ismini verdik. Ayrıca merhum Nuri Demirağ’ın torunu İstanbul Milletvekilimiz Nursuna kardeşimize de gel dedik, sen artık kendi memleketine, dedenin olduğu yere bu dönem buradan inşallah milletvekili ol dedik ve milletvekili adayı yaptık.
Şimdi bakın sevgili Sivaslılar, asıl anlatmak istediğim şu: Merhum Nuri Demirağ, daha 1930’lu yıllarda İstanbul Boğazına bir köprü yapmayı hayal ediyor, planı hazırlıyor, projeyi hazırlıyor, Gazi Mustafa Kemal’e götürüyor. Gazi de bundan büyük heyecan duyuyor. Nuri Bey’i Ankara’ya İsmet İnönü’ye gönderiyor. Sonra ne oluyor biliyor musunuz? İsmet İnönü ve dönemin Bayındırlık Bakanı Ali Çetinkaya, diğer adıyla Kel Ali böyle saçmalık olmaz deyip Nuri Demirağ’ı engelliyor. O kadar ki, Nuri Demirağ vasiyetine de şunu yazıyor: “İstanbul’a mutlaka bir köprü gerekiyor. Bunu ben yapamazsam çocuklarım yapacak. Vasiyet ediyorum, İsmet İnönü ve Ali Çetinkaya bu köprüden geçmesinler” diyor. İşte o günkü CHP neyse bugünkü CHP de aynı, tıpatıp aynı. Aynı mantık, aynı kafa. İstanbul’un 1. köprüsüne bu CHP karşı çıktı, 2. köprüye karşı çıktı, Marmaray’a karşı çıktılar. Şimdi 2. tüp geçidi yapıyoruz ona da karşı çıktılar, 3. köprüye de karşı çıktılar. Ey CHP, siz neye karşı çıkmayacaksınız? Ben de diyorum ki, madem bu kadar engelleyici, bu kadar bozucu, bu kadar yıkıcı, bu kadar tahrip edicisiniz o zaman sandallı geçin, köprüden geçmeyin. O gün her yeniliğin karşısında CHP vardı, bugün de aynı şekilde her yeniliğin, her projenin, her hedefin karşısında CHP var.
Ben Kanal İstanbul diyorum, ne diyor Kılıçdaroğlu? Orada insan yok diyor. Yanlış yaptık, niye? Kanal İstanbul’da gemi gidiyor. Demek ki orada gemi gitmeyecekti, orada insan yürütecektik. İnanın insan yürütün orada bu defa ne der biliyor musun? Yürüyor, ama yüzme bilmiyor der. Bunlar bu. Hatta İskilipli Atıf Hoca’yı yargılamadan istiklal mahkemelerinde katleden Ali Çetinkaya’nın ismini geçtiğimiz günlerde Ankara’nın CHP’li Yenimahalle Belediyesi bir parka verdi. Çünkü İskilipli Atıf Hoca yargılanması çok manidardı, şahitler sonra dinlenmek suretiyle denilerek idam edildi. Merhum Nuri Demirağ’ın kemiklerini sızlattılar. Merhum İskilipli Atıf Hoca’nın muazzez ruhunu incittiler. Bunların genlerinde bu var, genleri hiç değişmiyor. Değerli kardeşlerim, fakat biz şunu söylüyoruz: Biz bu köprüleri de yapacağız, denizin altından bu geçişleri de yapacağız ve buradan insan olarak kim olursa olsun hepsi gelsin geçsinler, her canlı gelsin geçsin. At denize balık bilmezse Halik bilir. Biz buyuz. Uçağa herkes binsin, hızlı treni herkes gibi CHP’nin Genel Başkanı da kullansın. Şimdi geçen Eskişehir’e gidecek, ne dedi? Ben hızlı trenle gitmem. Niye? AK PARTi’nin reklamı olurmuş. Neyle gideceksin? Uçakla. Tamam da ineceğin terminali de biz yaptık. Ne olacak? Kara yoluyla gidelim. Duble yolları da biz yaptık ne olacak. Nereye gidersen git Kılıçdaroğlu orada biz varız biz.
Bakınız buradan ben Nuri Demirağ’ın o eski CHP için ifade ettiği bir sözü aynen tekrarlamak istiyorum. Diyor ki Demirağ; “Şöyle yapacağız, böyle yapacağız diyenlere sormanızı tavsiye ederim. Dün ne yaptınız ki yarın ne yapacaksınız.” Bugün de CHP’ye gönül veren kardeşlerime sorun, MHP’ye gönül veren kardeşlerime sorun, dün ne yaptınız ki yarın ne yapacaksınız. Bunların dünlerinde yokluk var, bunların dünlerinde yoksulluk var, bu CHP’nin dünlerinde yasaklar var, yolsuzluklar var, bunların dünlerinde Türkçe ezan var, ahıra dönüştürülen camiler var. Yasaklanan dini kitaplar, yasaklanan ibadet hakkı var. Bu CHP’nin dünlerinde baskı var, zulüm var, işkence var, güçsüz, itibarsız Türkiye var. Dün neredelerse bugün de oradalar. İşte bugün de Sivaslı Nuri Demirağ’ın önünü kesen, İskilipli Atıf Hoca’yı idam eden Ali Çetinkaya’ya sahip çıkıyorlar.
İşte bugün de Allah’ın adını münasebetsiz şekilde ağızlarına alıyor Kılıçdaroğlu. Çıkıyor bir adayı, İstanbul’un Zincirlikuyu Mezarlığındaki giriş kapısındaki kitabede Allah’ın ayetine “sinir bozucu” diyor. Ne yazıyor orada? “Her nefis ölümü tadacaktır” diyor. Yani ölmeyecek olan mı var, hepimiz ölmeyecek miyiz? Profesör diyor ki, tamam diyor ben bunun ayet olduğunu biliyorum ama sinir bozucu diyor. Kılıçdaroğlu’ndan niye böyle söyledin diye bir şey duydunuz mu? Senin her yerin profesör olsa ne yazar. Sen profesör olmuşsun ama…
Dün bunların milli şefleri Ankara’da Köşk’ün balkonuna çıkıp “nankör Ankara” diye bağırmıştı. Çünkü CHP iktidar olamamıştı. Bugün de bunlar millete göbeğini kaşıyan adam, bidon kafalı, yüzde 60’ı aptal ve beyinsiz demekten çekinmiyorlar, haya etmiyorlar. Sevgili Sivaslı kardeşim, 12 Haziran seçimleri son derece önemli. 12 Haziran seçimleri Türkiye için bir dönüm noktası olacak, bir milat olacak. Başlattığımız yatırımları tamamlayacağız, çok daha büyük projeleri başlatacağız. Türkiye’ye kazandırdıklarımızın üzerine yenilerini ekleyeceğiz. Türkiye’nin milli gelirini 2023 yılına kadar 2 trilyon dolara çıkaracağız. İhracatımızı 500 milyar dolara çıkaracağız.
Kardeşler; 79 senede bu ülkede 6 bin 100 kilometre bölünmüş yol yapıldı. Biz 8 yılda 13 bin 600 kilometre bölünmüş yol yaptık. Farkımız bu. Şimdi önümüzdeki dönemde 17 bin kilometre daha bölünmüş yol yapacağız. Kardeşlerim, değerli hanım kardeşlerim, 8,5 yıl boyunca sizler için çalıştık. Evinizde huzur olsun diye çalıştık, mutfağınızda bereket olsun diye çalıştık, biricik yavrularınızın aydınlık bir geleceği olsun diye çalıştık. Hanım kardeşlerimiz çalışsın, üretsin, okusun diye çalıştık. Gecemizi gündüzümüze kattık. Bu yolları, bu hastaneleri, sosyal destekleri, özürlü maaşlarını, eğitim ödemelerini önce çocuklarınız, sonra siz hanım kardeşlerimiz için yaptık. Hanımların emeği karşılığını bulsun, hanımların sesi daha da yükselsin siyasette, ekonomide, eğitimde, sanatta daha fazla hanım kardeşimiz aktif olsun diye gerekenleri yaptık. İşte onun için diyorum ki, Sivaslı hanım kardeşim, 12 Haziran’da muhakkak sandığa git. Kendine oy ver, yani AK PARTi’ye oy ver.
Sevgili genç kardeşlerim; 8,5 yıl boyunca sizlere daha iyi bir Türkiye emanet etmek için çalıştık. Bizim gençliğimizde yaşadıklarımızı siz yaşamayın diye gecemizi gündüzümüze kattık. 163 bin yeni dersliği gençlerimiz için yaptık. 1 milyon bilgisayarı bilişim teknolojisi sınıfları kurmak için okullara gönderirken gençliğimiz için yaptık, sizler için kazandırdık. Geldiğimizde Türkiye’de 76 üniversite vardı, 89 üniversite biz yaptık. Şu anda üniversitesi olmayan il kaldı mı? Kalmadı. Niye? İstiyoruz ki Türkiye’de üniversiteye gitmeyen gencimiz olmasın, önlerini açalım ve bunu hızlandırıyoruz. Sanatı, sporu, kültürü sizler için destekledik gençler. İşte en son Bakanlar Kurulunun yapısını değiştirdik, Gençlik ve Spor Bakanlığını sizler için ihdas ettik. Hiç kimsenin sizi istismar etmesine izin vermeyin, hiç kimsenin sizin üzerinizden siyaset yapmasına izin vermeyin. YGS’de kopya var deyip sizi istismar etmek isteyenler görüyorsunuz mahcup oldular, rezil oldular. İnternet yasaklanıyor diyerek sizi istismar etmek isteyenlerin yalanlarını, iftiralarını yüzlerine çarptık. Değerli kardeşlerim, internet yasağı diye bir şey söz konusu değil, bunların hepsi yalan. Daha önce ücretli olarak gayri ahlaki yayınlara filtrasyon yapılıyordu. Şimdi biz bunun ücretini kaldırdık, isteyen istediği gibi filtrasyon uygulasın diyoruz, olay bu. Her zaman araştırın sevgili gençler, her zaman sorun ve sorgulayın. Başkaları sizin adınıza karar vermesin, kendi kararınızı siz kendiniz verin. 12 Haziran’da gençler siz de sandığa gidin. Kendi geleceğinize, yani AK PARTi’ye mührü basın.
Sevgili çocuklar, emekli kardeşlerim, engelli kardeşlerim, şehitlerimizin dul ve yetimleri; Türkiye büyüdükçe bunu size yansıttık. Emeklinin, çocukların, yaşlıların, engellilerin, şehitlerimizin bize olan emanetlerinin haklarını en güçlü şekilde biz savunduk. Biliniz ki Türkiye’yi büyütmeye, Türkiye büyüdükçe de bunu size yansıtmaya devam edeceğiz. Emeklilerimizin imkanlarını daha da yükseltiyoruz, yükselteceğiz. Anayasa değişikliğine “Evet” diyerek zaten emekli maaşlarını toplu iş sözleşmesi kapsamına siz aldınız. Çocuklarımızı daha güçlü şekilde koruyacağız. Yeni kurduğumuz Aile ve Sosyal İşler Bakanlığıyla, şehitlerimizin dul ve yetimlerine daha güçlü şekilde sahip çıkacağız. Siz de sandığa gidin ve siz de büyük Türkiye’ye, yani AK PARTi’ye mührü basın.
Sevgili kardeşlerim, sevgili Sivaslılar; biz sizinle yaptık, hep beraber yaptık, bu ülkenin değişebileceğini tüm dünyaya gösterdik. Bu ülkenin ne büyük bir ülke olduğunu tarihiyle, medeniyetiyle, kültürüyle bu milletin ne kadar asil bir millet olduğunu tüm dünyaya gösterdik. Diyor ya şair; “Bir zamanlar biz de millet, hem nasıl milletmişiz. Gelmişiz dünyaya millet, milliyet nedir öğretmişiz.” Biz böyle bir milletiz. Ortadoğu sokaklarında Türkiye’nin ismi yankılanıyor, Balkanlar’ın caddelerinde Türkiye’nin ismi yankılanıyor, Kafkasya dağlarında Türkiye’nin ismi yankılanıyor. Dünyanın tüm mazlumları, mağdurları gözlerini Türkiye’ye dikmiş, size dikmiş durumdalar. Dünyada başına bir iş gelen artık ilk önce gözünü Türkiye’ye dikiyor. Türkiye, dünyanın umudu haline geldi. Türkiye hakkın, adaletin, barışın adresi haline geldi. Türkiye ileri demokrasinin, özgürlüklerin, insan haklarının bölgedeki en güçlü savunucusu haline geldi. Gelin bunu hep birlikte devam ettirelim, gelin istikrarı, güven ortamını muhafaza edelim, gelin hep birlikte istikrar sürsün Türkiye büyüsün diyelim.
Kardeşlerim; ekonomide bir kaide var. Yatırım fizıbl olan araziye yapılır. Değerli kardeşlerim, eğer şu anda siz oyunuzu verirken oyunuzu verdiğiniz kişi veya partilerin Sivas’a getirdiği veya getireceği bir şey yoksa oyumuzu niye zayi ediyoruz? Başımızı iki elimizin arasına alalım, futbol takımı tutar gibi parti tutmayalım. Futbol takımı tutmak başka bir şey, ama bir siyasi parti tutmak başka bir şey. Hele hele bu bağımsızlara oy vermek niye onu hiç anlamak mümkün değil. Ne yapacak, ne yapacaklar? Zayi olmaktan başka bir işe yarar mı? Yaramaz. Yapılması gereken ne? Değerli kardeşlerim, şu ana kadar Sivas’ın bu hale gelmesinde emeği geçen, eser siyaseti, hizmet siyaseti yapan bir AK PARTi var. Onun rotasını siz çizdiniz, AK PARTi’yi siz kurdunuz ve yola sizinle devam etmek istiyoruz.
Sevgili Yiğidolar; biz bu yola çıkarken Sivaslı Âşık Veysel’in sözleriyle çıktık. Bugün bir dönüm noktasında, 12 Haziran’ın hemen öncesinde Sivaslı Âşık Veysel’in o güzel dizelerini bir kez daha hatırlıyoruz ve diyoruz ki; “Uzun ince bir yoldayım, gidiyorum gündüz gece. Bilmiyorum ne haldeyim, gidiyorum gündüz gece. Dünyaya geldiğim anda, yürüdüm aynı zamanda. İki kapılı bir handa gidiyorum gündüz gece. Şaşar Veysel işbu hale, gâh ağlaya, gâhi güle. Yetişmek için menzile gidiyorum gündüz gece.” Gideceğiz gündüz gece. Uzun ince bir yoldayız, önümüzdeki dönemde de aynı şekilde yürümeye, gitmeye var mıyız? Arka taraflar sesiniz gür çıkmıyor, Gaziantep duymaz bunu. Var mıyız?
Sevgili Sivaslılar, sevgili kardeşlerim; 2002 sonundan itibaren Sivas’a çok büyük hizmetler kazandırdık. Şimdi bakın bana Sivas’tan çok güzel bir olay aktardılar. Seyfettin Uğurlu bir amcamız var, çok ilginç, kendisi 1973 yılında Kangal Deliklitaş tünelinin inşaatına başlandığında burada bekçi olarak işe başlamış. Kangal Deliklitaş tüneli Türkiye’nin 5 bin 300 metre ile en uzun demiryolu tüneli. Seyfettin amcamız, bu olmayan tünelin yıllarca bekçiliğini yapmış. Tünel bitmeden de emekli olmuş. Nasıl, işte bu CHP zihniyeti bu, bizden öncekiler MHP zihniyeti bu. Şimdi bunlar gelip oy istiyorlar. Aynı tünelde ondan sonra oğlu işe başlamış. Seyfettin amcamız, Sivas Valimize şunu söylemiş: “Ben bu tünelin bittiğini göremeden emekli oldum. Oğlum da bu tünelin bittiğini görmeden emekli olacak. Nice hükümetler geldi bu tüneli bitiremedi.” Böyle demiş. İşte biz Seyfettin amcayı yanılttık. Hamdolsun yanılttık. Kangal Deliklitaş tünelini inşaatın başlamasından, dikkat edin 38 sene sonra biz bitirdik biz. Nasıl? Ne aldatan olacağız dedik, ne aldanan olacağız dedik, bitirdik. Şimdi sinyalizasyon çalışmaları da bitmek üzere, birkaç ay içinde tüneli resmen hizmete açıyoruz. Kardeşlerim, biz Sivas’a boş gelmedik bugüne kadar, hep elimiz dolu geldik. İnşallah Seyfettin amca duy beni, o açılaşa seni de davet edecekler, talimatı verdim. İnşallah orada çok farklı bir heyecan yaşayacağız, şimdiden hayırlı olsun.
Kardeşlerim; kültür şehri, medeniyet şehri Sivas’ı tarihi misyonuna uygun şekilde bilim ve eğitim alanında da güçlendiriyoruz. Sivas Cumhuriyet Üniversitesinde 6 yeni fakülte, 2 yüksekokul, 3 meslek yüksekokulu kurduk. Sivas Polis Meslek Yüksekokulunun inşaatını tamamladık. 500 öğrenci kapasiteli bu okulumuzu en kısa zamanda eğitime açacağız. İl merkezinde 1000 kişilik Suşehri ve Yıldızeli’nde 500’er kişilik yurtlar inşa ettik. Yıldız Dağını kış sporları turizm merkezi ilan ettik. Buradaki tesislerin planlama çalışmalarını başlattık. Madımak Otelini kamulaştırarak yaşanan acılara azaltmanın samimi gayreti içinde olduk, burayı Sivas Bilim ve Kültür Merkezi olarak yeniden düzenledik. Kardeşlerim biz buyuz. Laf üreten değil, iş üreteniz. Sivas içme suyu projesini tamamladık, şu anda şehrin yüzde 60’ı bu içme suyundan istifade ediyor. Terfi hattı inşa ettiğimizde şehrin yüzde 100’ü temiz içme suyuna kavuşacak.
Biraz önce de ifade ettim, havaalanını yeniden hizmete açtık, pisti genişlettik, yeni terminal binası inşa ettik. Allah’ın izniyle şimdi de bir adım atıyoruz. Ankara-Sivas yüksek hızlı tren hattını tamamlayarak bunu Erzincan’a, Trabzon’a kadar uzatacağız. Şu anda hattın inşası süratle devam ediyor. Ankara-Sivas yüksek standartlı demiryolu projesiyle Avrupa’yı Türkiye üzerinden Kafkaslar’a ve Orta Asya’ya bağlayacak olan Kars-Tiflis demiryolu projelerini birbiriyle bütünleştiriyoruz. Bu ara Yerköy-Yozgat inşallah önümüzdeki yıl bitiyor. Yine bu arada Yerköy-Ankara hattının da ihalesini yapacağız, onu da süratle inşallah bitireceğiz ve hedefimiz 2014’e kadar Ankara-Sivas hattını hızlı tren olarak bitirmek. Ne kadar süre biliyor musunuz, süre ne kadar biliyor musunuz? 2 saat. Ankara’dan Sivas’a yüksek hızlı trenle 2 saatle geleceksiniz. Keyifli bir şekilde ister yemeğini ye, ister kitabını oku, gazeteni oku rahat rahat. Fiyatlar da gayet uygun. Elhamdülillah, nerelerden nereye geliyoruz. Şimdi bu CHP’ye gönül veren kardeşlerime söyleyin, bakın deyin eser var ortada eser. MHP’lilere bunu söyleyin, ahh benim kardeşlerim. Bunları beraber yapmaya var mıyız? Bak, artık bugün var, yarın Cuma, Cumartesi. Fazla günümüz yok. Şurada 2,5 gün gece-gündüz çalışmaya var mıyız? Eş, dost, ahbap kapı kapı dolaşmaya var mıyız? Sivas’ı takip edeceğim. Ne görünüyordu burada? Artık Sivas’tan 5 istiyoruz 5. 5-0’a var mıyız? Ben size inanıyorum, siz de bize inanın. Sivas daha güzel olacak inşallah.
Ben size şunu söylüyorum: 79 senede şu Sivas’a… Kardeşlerim, biz iktidara gelene kadar şu Sivas’a 24 kilometre bölünmüş yol yapılmıştı 79 senede düşünebiliyor musunuz? Biz 8,5 yılda Sivas’a ne kadar bölünmüş yol yaptık biliyor musunuz? 599 kilometre bölünmüş yol yaptık. Daha ne diyeyim, ne diyeyim. 600 kilometre bölünmüş yol. Eşek ölür kalır semeri, insan ölür kalır eseri. Bunların ne eseri var Allah aşkına, şu CHP ne yapmış, şu MHP ne yapmış. Öyleyse hangi yüzle geliyorlar.
Şimdi yeni bir adım daha atıyoruz. Sivas’a 600 yataklı bir eğitim ve araştırma hastanesi yapıyoruz. TOKİ tarafından bu hastaneyi yapacağız. İhalesi Temmuz’un 11’inde yapılıyor. Yeni bir ağız ve diş sağlığı merkezi inşa ediyoruz. Mayıs 2012’de bu merkezi bitirecek, ağız ve diş sağlığı merkezini hizmetinize sunacağız. Şimdi Yiğidolar’a, inşallah çalışması yapılıyor, 25 veya 30 bin kişilik yeni bir stadyum inşa ediyoruz. Yanında 5 bin kişilik bir kapalı spor salonuyla birlikte. Ve istiyoruz ki bir spor kompleksi olsun. Çünkü Yiğidolar artık bunu hak etti, bu işi başardılar. Ve bunun için de TOKİ’ye gerekli talimatı verdik. İhalesi için çalışmalar devam ediyor. Sivas Kale Evleri projesini destekledik ve Sivas Belediyemize 10 trilyon ödenek gönderdik. Para hesaba geçti. Bu hizmetlerimizi hiç yavaşlatmadan, hız kesmeden sürdüreceğiz. Sultanlar şehri, alimler şehri, ozanlar şehri Sivas’ı çok daha güçlendireceğiz.
Değerli kardeşlerim, Sivas kültürün, medeniyetin, irfanın merkezi. Hizmetlerimizin merkezi yaptık Sivas’ı. Bugüne kadar Sivas’a kazandırdığımız hizmetlerden bazılarını sizlerle paylaşmak isterim.
Bakın Divriği Ulu Cami’ni ele aldık, oradaki çalışmaları yürütüyoruz. Kale çevresini düzenliyoruz. İnşallah Divriği çok daha farklı bir hale gelecek. Gittim, gezdim, gördüm ve inşallah bunu yapacağız.
Eğitimde 8,5 yılda 1451 derslik yaptık Sivas’a. Değerli kardeşlerim, 9 bin 298 bilgisayar gönderdik Sivas’a. Kitapları size ücretsiz olarak verdik mi? İlköğretimde, ortaöğretimde verdik mi? Kardeşler, sosyal güvencesi olmayanlara ilköğretimde erkek öğrenciye 30 lira veriyoruz, kız öğrenciye 35 lira veriyoruz. Üniversite öğrencilerine MHP ne veriyordu biliyor musunuz burs olarak? 45 liracık. Biz ne veriyoruz? 240 lira. Kredi Yurtlar Kurumunda kalıyorsa ne veriyoruz? 150 lira da beslenme yardımı. Ne yaptı? 390 lira. Mastır öğrencilerine ne veriyoruz? 480 lira. Biz buyuz.
Kardeşlerim; size şimdi yeni bir müjde veriyorum. Artık okullardan karatahtayı kaldırıyoruz. Ne yapıyoruz? Akıllı tahtaya geçiyoruz, bilgisayar donanımlı akıllı tahta. İnternet ağıyla dünyaya bağlı olacağız. Ve öğrencilerimize şu elimde gördüğünüz elektronik kitaplardan vereceğiz. Nasıl, çocuklar beğendiniz mi, güzel mi? Ve bu elektronik kitapları ücretsiz olarak vereceğiz. Bunun içinde bütün müfredat olacak. Zengin-fakir ayrımı yapmayacağız, bütün öğrencilere vereceğiz. Ve 4 yılda bu projeyi bitireceğiz. Peyderpey bütün okullarımıza bu akıllı tahtalar monte edilecek, monte edildikçe aynı şekilde elektronik kitaplar da yavrularımıza verilecek. Neyi düşünüyorum? Yahu diyorum, Amerika’da Edward, George, Mary, Almanya’da Hans, Helga bunlar bu eğitim teknolojisinden istifade ediyor da, benim Sivas’ımda Ahmet’im, Ömer’im, Mehmet’im, Hüseyin’im, Hasan’ım, Ayşe’m, Betül’üm, Fatma’m, Esra’m niye istifade edemesinler, neden? Bak attık adımı oldu, hemen seçim sonrası ihaleyi yapıyoruz, ihaleyi kazanan firma üretime başlayacak ve geldikçe okullarımıza monte edeceğiz, süratle.
Sağlıkta Sivas’a ne kadar yatırım yaptık biliyor musunuz? Şu ana kadar 155 trilyon yatırım yaptık. İstediğin hastaneye gidiyor musun Sivaslı kardeşim? İstediğin eczaneden ilacını alıyor musun? Peki MHP, CHP onların dönemlerinde hastalarımız hastanelerde rehin-rehine kalıyor muydu? Ne çileler çektik değil mi? Ben bir sigortalıydım. Sayın Kılıçdaroğlu, 8 sene SSK’nın Genel Müdürlüğünü yaptı. Genel Müdürken hastanelerde kuyruğa gir, doktor efendi muayenehaneye çağırsın, parayı ver. Reçeteyi yazar, gelirsin hastaneye ilacın yarısı var, yarısı yok. Olmayanı nereden alacaksın? Git eczaneden al. Bu zulüm değil miydi? Sayın Kılıçdaroğlu, bunu sen nasıl anlatacaksın, bu zulüm değil miydi? Aynı şekilde Sayın Bahçeli, sen nasıl anlatacaksın, zulüm değil miydi bu? Şimdi tilki yetişemediği üzüme koruk diyor. Şimdi artık benim vatandaşım istediği hastaneye gidiyor ayrım yok, zengin-fakir ayrımı yok. Sen çiftçisin, sen köylüsün, sen memursun ayrımı yok. Nereye istersen oraya git, şimdi bu var. İşte insana değer vermek bu, insanı öne çıkarmak bu. Bu devlet artık insanının hizmetkârı oldu. Biz bu millete efendi olmaya değil, hizmetkâr olmaya geldik. Farkımız bu.
Şurada Sivas’ta devlet hastanelerinde, ah benim sevgili kardeşlerim, tomografi yoktu, MR hizmeti verilmiyordu. Ama bugün 2 tane tomografi var, 5 tane de MR cihazıyla bu hizmeti veriyoruz. Diyaliz cihazı koskoca Sivas’ta neydi biliyor musunuz? 68 tane diyaliz cihazı vardı. Şimdi 171 diyaliz cihazı var. Benim böbrek hastası kardeşim niye beklesin? Bunları mümkün olduğunca adeta otomata bağladık. Uzman hekim sayısı 125’ti Sivas’ta. Şimdi 283. Bak nereden nereye, ikiye katladık, biz buyuz. Ben sizleri seviyorum, ben milletime sevdalıyım, milletime adeta Ferhat gibi aşkım var. Dağları dele dele geliyoruz Allah’ın izniyle.
Adalet hizmetleri; Gemerek, Şarkışla Adalet Saraylarını tamamladık. Sivas Adalet Sarayının inşaatı devam ediyor, onu da süratle bitiriyoruz inşallah.
Sivas’ta bugüne kadar 4 bin 168 konut uygulaması başlattık, 3 bin 304’ünü sahiplerine teslim ettik. Şimdi yeni bir 500 bin konuta başlıyoruz. 500 bin konutun inşası devam ediyor. 360 binini sahiplerine teslim ettik. Yeni 500 binde ne var biliyor musunuz? Fakir fukara, ama evlenecek, onlara bir imkan veriyoruz. Ne diyoruz? 50 metrekarelik daireler, çıktı değil mi, hayırlı olsun. Ve peşinatsız ayda 100 lira taksit, 20 yıl vade. Beyaz eşyası var, mobilyası var, bu şekilde faizsiz, sadece enflasyon farkı yansıyacak o kadar; işte biz buyuz, biz buyuz.
Özürlü olan aileler, evde bakım ücreti alıyor mu? İşte biz buyuz.
Kardeşler, ulaşımda attığımız adımları söyledim. Sevgili kardeşlerim, tarımda attığımız adımlar, bakın KÖYDES’te sadece ilgili olarak söyleyeyim, şu ana kadar 157 trilyon Sivas’a para gönderdik. Niye? Yolu olmayan, suyu olmayan köy kalmasın diye.
Doğalgaz, doğalgazı Sivas’a ne zaman getirdik? 2005’te. Ah benim anacığım, ah benim bacım, şu 7 katlı, 8 katlı binaların bodrumuna inip oradan kömür taşıyor muyduk? Benim anam da taşıyordu. Sıçanlar da cirit atıyor muydu? Atıyordu değil mi? Kömürü taşırsın, çıkarırsın bir odayı ısıtırsın. Suyu koy onun üzerine, güğümü, kovayı neyse. Koku var, kül var, bitap düşeriz. Gecenin yarısında kömür biter değil mi? Ama şimdi kombinin düğmesine bas bütün daire ısınıyor mu? Isınıyor. Sıcak su istediğin anda var mı? Peki kardeşim, Mary’si, Helga’sı buna layık da benim Sivaslı Ayşe ablam, Hatçe kardeşim niye buna layık olmasın ya, neden? Ya bunların akılları neredeydi, bunlar niye yapmadılar bunları? Niye bunlar yapmadı soruyorum sizlere. İşte aramızdaki fark bu. Tarımda şu 8 yılda bizim Sivas’a yaptığımız destek ne biliyor musunuz, rakama dikkat; 770 trilyon. Kardeşlerim, 112 trilyon da ayrıca hayvancılık desteği verdik Sivas’a. Ah benim Sivaslı çiftçi kardeşim. Biz gelmeden önce MHP döneminde yüzde kaç faizle kredi alıyordun Ziraat Bankasından? Yüzde 59. Şimdi yüzde 5. Yüzde 59 faiz nerede, yüzde 5 nerede, farkı görüyor musun? Kim sömürdü çiftçiyi? MHP, CHP, bunlar sömürdüler. Biz çiftçinin yanında olduk.
Esnaf kardeşim, sanatkar kardeşim; Halk Bankasından yüzde kaç faizle kredi alıyordun? Yüzde 47. Şimdi yüzde 5. Ah esnaf kardeşim, sanatkar kardeşim; senin yanında kim yer aldı, MHP mi, CHP mi, kim? Biz aldık, biz.
Sevgili kardeşlerim, her zaman için bu ülkede biz mazlumların yanında yer aldık, mağdurların yanında yer aldık. Biz geldiğimizde asgari ücret 184 liraydı, şimdi 630 lira. Şu anda sevgili kardeşlerim, en düşük emekli memur maaşı bakın size söyleyeyim, 936 lira, en düşük emekli maaşı. Peki, biz geldiğimizde en düşük emekli maaşı neydi biliyor musunuz, memuru söylüyorum; 377 lira. Bak memurun maaşı nereden nereye geldi.
SSK işçi emeklisinin maaşı neydi biliyor musunuz, 257 liraydı. Şimdi 782 lira, yine en düşüğü. Artış yüzde 204. Kardeşlerim, yapıyoruz ya, yapıyoruz. Daha da yapacağız ve enflasyona ezdirmedik biz işçimizi, memurumuzu, çiftçimizi, kim olursa olsun ezdirmedik.
Ah benim kardeşlerim, bakınız biz Türkiye’yi devraldığımızda, MHP’den devraldığımızda 230 milyar dolar milli gelir vardı. Şimdi 740 milyar dolar. IMF IMF IMF diyorlar, gittiler kapısına kul köle oldular, 30 milyar dolar borç aldılar. Bize 23,5 milyar dolar borçla devrettiler. Ödedik ödedik ödedik, şu anda 5 milyar dolar borç var. Biz buyuz.
Merkez Bankası bizim milli bankamız değil mi? Bu MHP de milliyetçiyiz diyor değil mi? Bunlar kafatası milliyetçisi, bunlar ırkçı. Değerli kardeşlerim, 27,5 milyar dolarla aldık, şu anda Merkez Bankasının kasasında ne var biliyor musunuz? 97 milyar dolar var. Hesap ortada. Ve bizim size aşkımız var, sevdamız var. Onun için ne diyorum, bizi ayırmak isteyenlere prim vermeyin.
Kardeşler, Türk’üyle, Kürt’üyle, Laz’ıyla, Çerkez’iyle, Gürcüsüyle, Arap’ıyla, Romanıyla, Sünni’siyle, Alevi’siyle bu ülkede yaratılanı Yaradan’dan ötürü seviyoruz, bunu böyle biliniz. Bu yola da böyle devam edeceğiz. Kimse ne derse desin biz buyuz.
Bir olacağız, iri olacağız, diri olacağız.
Çok yoruldunuz biliyorum, bu güneşin altında çok yandınız biliyorum. Gelin şöyle güzel bir final yapalım. Bayılan kardeşlerim var, Allah şifalar versin.
Hazır mıyız? Şöyle bir ellerinizi önce göreyim. Maşallah maşallah. Hadi bir de bayrakları göreyim.
Beraber ahdimizi, şarkımızı söylemeye var mıyız? Önce ben söylüyorum, sonra siz, tamam mı?Ama çok gür, Gaziantep duysun, bayrakları indirmiyoruz tamam?
Beraber yürüdük biz bu yollarda, beraber ıslandık yağan yağmurda. Şimdi dinlediğim tüm şarkılarda bize her şey sizi hatırlatıyor. Bize her şey sizi hatırlatıyor. Bize her şey sizi hatırlatıyor.
Günümüz kutlu olsun, 12 Haziran Türkiye’miz, Sivas’ımız, milletimiz, tüm Sivaslılar için, yeni Anayasamız için, ileri demokrasimiz için, temel hak ve özgürlükler için yeni bir milat olsun diyorum. Sizi bu duygularla selamlıyorum.
Ama bak bugünü saymıyorum, 48 saat kaldı, çok çalışmaya var mıyız? Kapı kapı dolaşmaya var mıyız? Allah yar ve yardımcımız olsun.