Recep Tayyip Erdoğan'ın 8 Haziran 2011 tarihli Bingöl mitinginde yaptığı konuşma

33 erimizi de bir kez daha rahmetle yad ediyor, mekanları cennet olsun diyorum.

Sevgili kardeşlerim; ben bugün Bingöl’e sadece 12 Haziran seçimleri için gelmedim. Ben bugün Bingöl’e 12 Eylül’deki muhteşem çıkışınız için de teşekküre geldim. 12 Eylül halkoylaması turunu unutmayın, Bingöl’den başlatmıştık. 24 Temmuz’da Bingöl’den Bismillah demiştik. Bingöl’ün bereketi, Bingöl’ün samimiyeti, Bingöl’ün hayır duası tüm ülkeyi kuşattı ve Türkiye yüzde 58’le “Evet” dedi.

Siz 1982’de 12 Eylül Anayasasına en yüksek “Hayır” oyu veren ilimizdeyiz. Biz 24 Temmuz’da kampanyayı buradan başlatırken, sizden bir rekor beklediğimizi ifade etmiştik. Bana göre 12 Eylül’de rekoru iki ilimiz birden paylaştı. Ağrı yüzde 95,8 evet dedi, fakat orada katılım yüzde 56 oranında oldu. Siz yüzde 95,3 oranında evet dediniz, ama katılım yüzde 77 oldu. Bingöl bizi hiç hayal kırıklığına uğratmadı. Bingöl kendisine yakışanı fazlasıyla yaptı. Buradan tüm Bingöl’e, Bingöllü kardeşlerime kalbi şükranlarımı ifade ediyorum. İtimadınız, ahde vefanız, hayır dualarınız için sizlere teşekkür ediyorum. Siz bizi hayal kırıklığına uğratmadınız, inanın biz de sizi hayal kırıklığına uğratmadık, uğratmayacağız. 8,5 yıl boyunca alnımızın akıyla sizlere hizmet ürettik, aynı şekilde hizmet üretmeye devam edeceğiz.

Bakın bu benim sadece Başbakan olarak Bingöl’e 8. gelişim. İşlerimiz yoğun demedik, gündem çok ağır demedik, uzak demedik, ücra demedik, Sivas’ın doğusundadır demedik, tam 8 kez Bingöl’e geldik. Yılların ihmalini telafi etmek için adeta unutulmuş Bingöl’ü, adeta terk edilmiş Bingöl’ü ayağa kaldırmak için var gücümüzle çalıştık. Bingöllü bir kardeşimizi Cevdet Yılmaz kardeşimizi en önemli bakanlıklardan birinin başına getirerek Bingöl’e olan aşkımızı, sevdamızı bir kez daha gösterdik.

Şimdi bakın sevgili Bingöllüler, büyük güne, 12 Haziran’a şurada sadece bugün dahil 4 gün kaldı. Bugünü saymazsak 3 gün; Perşembe, Cuma, Cumartesi. Pazar günü sandığa gidiyoruz. Bingöl’le ilgili, Türkiye’yle ilgili bir kez daha çok önemli bir karar vereceksiniz. Demokrasi adına vereceksiniz, özgürlükler adına vereceksiniz, büyük Türkiye adına bir kez daha hayati bir karar vereceksiniz. Başlanan yatırımların tamamlanması için, yeni yatırımlara başlanması için, istikrarın devam etmesi için son sözü bir kez daha siz söyleyeceksiniz.

Kardeşlerim; hiçbir tehdide boyun eğmeyin, hiçbir bildiri sizi yıldırmasın, hiçbir saldırı, hiçbir şiddet eylemi sizi sandıktan, sizi hür iradenizle karar vermekten alıkoymasın. 12 Haziran’da Bingöl sandığa gitsin, gönül huzuruyla, hür vicdanıyla oyunu kullansın. Sevgili kardeşler, hanım kardeşlerim, gençler, beyefendiler unutmayın, düşüncenin bittiği yerde şiddet başlar, sözün bittiği yerde tehdit başlar. Demokrasiden korkanlar taştan, sopadan, molotoftan medet umar. Bingöl bugüne kadar bu tehditlere pabuç bırakmadı. Allah’ın izniyle 12 Haziran’da da bırakmayacak ben buna inanıyorum. Bingöl bizim ezeli kardeşliğimiz arasına nifak sokmaya çalışanlara inşallah 12 Haziran’da çok güçlü bir şekilde cevabını verecek.

Sevgili Bingöllü kardeşlerim; biz bugüne kadar hep samimiyetin diliyle konuştuk, biz Bingöl’de söylediğini Ankara’da yalanlayan, doğuda, batıda, kuzeyde, güneyde farklı dil kullananlardan olmadık. Şimdi bakın, 11 Mayıs’ta bağımsız adaylar buraya geldiler değil mi, geldiler mi? Çünkü burada 3-0 AK Parti var. Adeta diyorlar burası AK Partinin kalesi, bunun yıkılması lazım, öyle bakıyorlar. Hitap ettiler Bingöllü kardeşlerime. Aslında buna hitap bile denmez. Geldiler, burada sizin inançlarınızı istismara yönelik adeta vaaz gibi, hutbe gibi birtakım sözler edip gittiler. Allah Allah, bu BDP, bu terör örgütü, bu bağımsız adaylar ne zamandan beri milletin dini değerlerini önemser oldu. Bugüne kadar milletin dini değerlerine hakaret edenler, ufukta sandık görününce acaba neden birden dini, imanı, İslam’ı hatırladılar? Daha düne kadar bunlar Kürtlerin dini Zerdüştlüktür diyordu. Daha düne kadar bunlar Kürtler kılıç zoruyla Müslüman yapıldılar diyordu.

Bununla da kalmıyorlardı, bakın Bingöllü kardeşlerim, bu kardeşiniz sizlere şimdi belki bugüne kadar hiç duymadığınız bazı gerçekleri açıklıyor. Bütün Türkiye şu anda ekranları başında bizi izliyor, bizi dinliyor, ama bugün Bingöl’den bunu artık hatırlatıyorum. Bütün Kürt kardeşlerime, tüm Zaza kardeşlerime bunu özellikle hatırlatıyorum. Bakın şu ifadelere, şu akıl, mantık dışı sözlere özellikle dikkatlerinizi çekiyorum. Affınıza sığınarak, Rabbimin affına sığınarak bunları size aktarıyorum. Ne diyor? “Yukarıda Tanrı olsaydı beni yine yanlış yola sevk edecekti. Allah da Kürtler için değildir, Kürtleri şaşırtıyor. Kürtlerin Allah’ı da onları yanlış yola sevk ediyor. Bunun için ben kendi kendimin Tanrısıyım.” Kim söylüyor bunu? İmralı, Apo söylüyor. (“Yuh” sesleri) BDP, terör örgütüne sırtını yaslıyor. Ne diyorlar meydanlarda? Apo peygamberdir. Fakat bunlar unutmuşlar, meğer Apo kendisini haşa Tanrı olarak görüyormuş.

Bitmedi. Başka ne diyor? Medya bunları lütfen kaydedin, bunları yayınlayın. Ne diyor başka? “Tanrı ile savaş verdim. Bu savaştan başarı ile çıktıktan sonra yarı Tanrı oldum.” Kim diyor? İmralı diyor.

Bitmedi. Namaza da hakaret ediyor. Ve namazın kendisi de genel anlamda bir tiyatrodur diyor. Bunların tamamı Apo’nun yayınladığı kitaplarında var. Kitapların ismi de, sayfaları da, numaraları da bizde mevcut. 11 Mayıs’ta Bingöl’e gelip de din istismarı yapanlar şimdi bu anlattıklarıma ne cevap verecekler? Benim Kürt kardeşlerimi, dindar Kürt kardeşlerimi, Zaza kardeşlerimi istismar edenler buna ne cevap verecekler? Acaba Hakkari’de sabah namazından çıkıp evine gidin imam Aziz kardeşimi şehit edenler buna ne cevap verecekler? Bak şimdi Hakkari’de benim Merkez İlçe Başkanımı tehdit ediyorlar. Cuma’ya kadar istifa ettin ettin, etmediğin takdirde infazın var diyorlar. Bu mu sizin demokrasi anlayışınız, bu mu sizin özgürlük anlayışınız? Billboardlara bağımsız aday demokrasi yazıyor, özgürlük yazıyor. Özgürlük anlayışınız bu mu, demokrasi anlayışınız bu mu? Özellikle ben Bingöllü Zaza kardeşlerimin şahsında tüm Türkiye’ye sesleniyorum, Kürt kardeşlerime sesleniyorum. 12 Haziran’da gelin bu oyunu bozalım. İnsanları tehditten besleyenlere, ölümle kendilerine oy devşirmek isteyenlere gelin 12 Haziran’da gereken cevabı verelim. Buna hazır mıyız? Buna hazır mıyız?

Buraya gelip de din istismarı yapanlar acaba Cizre’de imam hatip yurdunda yüzleri yakılan çocukları neden görmüyorlar? Hani özgürlükçüydünüz, hani demokrattınız? Ne istiyorsunuz benim imam hatipli yavrularımdan? Tayyip Erdoğan imam hatip mezunu diye mi oralara saldırıyorsunuz? Kardeşlerim, bunu neyle izah edeceğiz, böyle bir şey olur mu? Diyarbakır’da imam hatip yurduna atılan molotofları, ses bombalarını neyle izah edeceğiz? Medya, bunları neden görmezden geliyor? Buradan hareketle niçin bu molotofları atanların önündeki uzantısı olan siyasilere gereken dersi vermiyor da, onların yandaşlığına soyunuyor? Cizre’de Melaye Ceziri’nin türbesini dahi tahrip edecek kadar gözleri dönenler dinden, imandan, İslam’dan hangi yüzle bahsedebiliyorlar? İkiyüzlü; hem terörü destekleyeceksin, sırtını teröre dayayacaksın, insan canına kast edeceksin, hem de dinden, imandan bahsedeceksin. Hem esnafa zorla kepenk kapattıracaksın, hem de haktan, hukuktan bahsedeceksin. Bunlar bugüne kadar Kürt sorunu, Kürt sorunu diyerek geldiler. Ama bugün Kürt kardeşlerimin en büyük sorunu haline dönüştüler. Bunlar döndüler dolaştılar 1940’ların CHP’si gibi statükocu, baskıcı, faşizan bir yapıya dönüştüler. Nitekim şu anda da CHP ile çok iyi anlaşıyorlar.

Bakınız, ne oldu? Şimdi kalktılar bir de Kürtçe ezan okudular. Değerli kardeşlerim, işte bu 18 Temmuz 1932 İnönü CHP’si, o zaman onlar da ne yaptılar? Türkçe ezan okudular. 18 yıl bu ülkede Türkçe ezan okudular, ta ki merhum Menderes gelene kadar. Menderes geldi ve ezan aslına döndü. Şimdi bunlar da Kürtçe ezan okuyorlar. Ve bütün ses kayıtlarına girdi, baktılar ki tepki var, şimdi inkara başladılar. Beyler, yalancının mumu yatsıya kadar yanar. Ama bunlarınki yatsıya kadar bile yanmadı. Hemen anında ortaya çıktı ve şimdi inkara başladılar, ama ses kayıtları mevcut.

Değerli kardeşlerim; bunlar şimdi aynen Kılıçdaroğlu gibi, aynen Bahçeli gibi, üçü de el ele vermişler bir statükocu üçlüsü olarak dolaşıyorlar. Bunlara 12 Haziran’da en güzel cevabı sandıkta demokratlar olarak Zaza kardeşlerim, Kürt kardeşlerim, Türk kardeşlerim hep birlikte vereceğiz, hep birlikte. Kürt sorununun patenti kime ait? CHP’ye ait. Kürt sorununun istismarı kime ait? BDP’ye. Hayret ya, bunlar nasıl bir araya geliyor, nasıl ittifak yapıyorlar? Sevgili kardeşlerim, bu sorunu biz çözeceğiz. Benim Kürt kardeşlerimin sorunlarını biz minimize ettik. Olağanüstü hali bu bölgelerden kim kaldırdı, soruyorum kim kaldırdı? AK Parti. Çekiç gücü bu bölgelerden kim gönderdi? AK Parti. TRT Şeş’i yayına kim soktu? AK Parti. Anadilde kursları kim açtı? AK Parti. Değerli kardeşlerim, istediğiniz gibi billboardlarınızı asın dedik, işte buyurun bakın billboardlarını kendileri kendi dillerinde reklamlarını yapıyorlar. Kim sağladı?

Kardeşlerim; sosyoekonomik noktada buralara devletin eli uzanıyor muydu? Uzanmıyordu. Şimdi devletin eli buralarda mı? Eğitimde var mıyız? Sağlıkta var mıyız? Değerli kardeşlerim, daha da güzelli olacak. Çünkü biz size sevdalıyız, bizim size aşkımız var, biz sizin dertliniziz dertliniz. Biz Türk’üyle, Zaza’sıyla, Kürt’üyle, Arap’ıyla, Laz’ıyla, Çerkez’iyle, Gürcü’süyle, Abaza’sıyla, Roman’ıyla yaratılanı Yaratan’dan ötürü seviyoruz. Olay bu kadar basit. Ben Türk’ü ne kadar seviyorsam, en az Zaza’yı da o kadar seviyorum, Kürt’ü de o kadar seviyorum. Neden? Çünkü inancımın gereği o da onun için, olay budur. Bunun dışındakilerin hepsi sahte. Ah benim Bingöllü kardeşim, biz bu topraklarda ne büyük acılar yaşandığını biliriz. Bu topraklarda ne canların yitip gittiğini çok iyi biliriz. Yasakların, kısıtlamaların sizlere hayata dar ettiğini biz çok iyi biliriz. İşte biz ret politikalarını, inkar politikalarını, asimilasyon politikalarını biz kaldırdık biz. CHP zihniyetinin koyduğu tüm o yasaklara biz son verdik. Ahmedi Hani’nin Mem-û Zin’ini kim yasakladı? CHP. Şimdi biz bunu Kültür Bakanlığı olarak yayınladık. Kasetleri yasakladı bu CHP. Biz serbest bıraktık, farkımız bu. Bunlar camileri kapattılar, bu CHP. İbadet etmeyi yasakladılar. CHP’nin tortularını biz ortadan kaldırdık. Koskoca Konya’da Alaaddin Camiini ahır haline getirdi bu CHP. Restorasyonu bize nasip oldu. Aynı zihniyette devam ediyorlar.

Şimdi Sayın Kılıçdaroğlu diyor ki, ben yeni CHP’nin Genel Başkanıyım. Siirt’te çıkıyor diyor ki, statükonun Allah’ı Ankara’dadır. Kim diyor bunu? Kılıçdaroğlu. Partisinden bir tanesi çıkıyor, İstanbul Zincirlikuyu Mezarlığının kapısında “her nefis ölümü tadacaktır” yazıyor. Diyor ki; “sinir bozucu.” Profesör bir bayan. Sen ne biçim bir profesörsün. Ben ayet olduğunu biliyorum dedi. Kılıçdaroğlu’ndan en ufak bir ses yok. Bahçeli’den en ufak bir ses yok. Yarın öleceksin, musalla taşına geleceksin. Tabutun üzerinde bir örtü. O örtüde ne yazıyor? “Küllü nefsin zaikatül mevt” yazıyor. Ne demek o? Her nefisi ölümü tadacaktır. Ortada o yazıyor, ondan daha doğal ne olur? Değerli kardeşlerim, enteresan olan her zaman söylüyorum, cumhurbaşkanı olsak, başbakan olsak, trilyarder olsak, profesör olsak ne yazar, o musalla taşına geleceksin. Ve hoca efendi cumhurbaşkanı niyetine demiyor, başbakan niyetine demiyor, milletvekili niyetine demiyor, trilyarder niyetine demiyor, profesör niyetine demiyor. Er kişi niyetine diyor, hatun kişi niyetine diyor, ondan sonra 2 metreküp mezara gömüyorlar, ayrılıyorlar. Bu mu? Öyleyse bu kavga niye? Onun için biz kula kul olmayacağız. Biz, dün Mardin’de de söyledim, biz sadece Hakka kul olacağız. Halka hizmeti Hakka hizmet olarak bileceğiz.

Genel Başkan, Bursa’da çıkıyor, bir pankart okuyor. AK Partiye oy vermiyorum, çünkü benim bir beynim var. Herhalde arkadaş beyninden şüphe ediyordu, onu ilan ediyor. Ve Kılıçdaroğlu da bunu gururlanarak orada okuyor. Bu ne demek biliyor musun? 22 Temmuz’da yüzde 71 oranında AK Partiye Bingöl oy verdi. 78 bin 407 kardeşime siz beyinsizsiniz diyor. 16 milyon oy verene AK Partiye siz beyinsizsiniz diyor. Çünkü bunların milli şefi de seçimleri kaybedince Ankara’da Köşk’ün balkonuna çıkıp “nankör Ankara” diye bağırmıştı. Bunlar aynı kafa, aynı zihniyet, değişen bir şey yok, genleri değişmiyor, aynı.

Şimdi CHP Genel Başkanı televizyonlara reklam vermiş. Ne diyor biliyor musun? Yalan nedir bilmem ben. Allah aşkına Bay Kemal, 1 senedir CHP Genel Başkanısın. Sana kaç tane yalan söylediğini sormuyorum, kaç tane doğru söyledin onu söyle.

Değerli kardeşlerim; bütün bunlarla beraber şimdi bazı yazarlar el birliği etmişçesine, dil birliği etmişçesine şunu söylüyorlar: Sayın Başbakan çok sert konuşuyor diyorlar. Sevgili kardeşlerim, şimdi bakınız konuşmama dikkat edin, hitabım ortada, ama seçtiğim kelimelere lütfen dikkat. Bunlar galiba diğer genel başkanları dinlemiyorlar. Belli ki Bay Kemal televizyonlara çıkınca bu yazarlar hemen kanal değiştiriyorlar. Bir 10 dakika dinleseler, kimin sert konuştuğunu, kimin nezaketten zerre kadar nasibini almadığını görecekler. Buradan, Bingöl’den ben CHP Genel Başkanına bir de hatırlatma yapmak istiyorum. Biliyorsunuz İstanbul mitinginde çıktı son derece kaba ve nezaketsiz bir biçimde ne dedi biliyor musunuz? “Onun dişlerini sökeceğim.” Meğer sadece hesap uzmanı değilmiş, sahte diş hekimliği diploması da varmış. Bay Kemal, AK Parti bu ülkede işkenceye son vermiştir. AK Parti döneminde işkence sıfır tolerans, böyledir. Ama CHP’nin tek partili iktidar dönemlerinde bu ülke işkencelerle hep iç içe olmuştur. CHP demek işkence demektir ve koalisyon dönemlerinde bile onların bu ülke hep CHP’nin iktidara ortak olduğu dönemler dahil maalesef işkenceleri yaşamıştır. Sayın Kılıçdaroğlu sen eski CHP günlerini özlüyor olabilirsin, ama biz artık buna izin vermeyiz.

Sevgili kardeşlerim; Türkiye’de özgürlükleri genişletmek için çok büyük mücadele verdik. Çetelerle mücadele ettik, darbe sevdalılarıyla mücadele ettik. 27 Mayıs darbesini kim bayram ilan etti? CHP. CHP, 27 Mayıs devrimini, yani Menderes’in, Hasan Polatkan’ın, Fatin Rüştü Zorlu’nun idam edildiği günü bayram ilan ettiler. Ah kardeşlerim ahh, biz hukuk dışılıkla mücadele ettik, özgürlükleri en ileri standartlara kavuşturmak için birçok reform yaptık. Bugün bizim özgürlük anlayışımızı eleştiren yazarlar, bizden önce talimatla yazı yazıyorlardı talimatla. Buna biz son verdik. 8,5 yıl önce yazılamayanlar bugün yazılıyor, tartışılamayanlar bugün tartışılıyor, konuşulamayanlar bugün konuşuluyor. Biz damdan düşerek geldik, biz özgürlüklerin, ifade özgürlüğünün bunun kısıtlanmasının ne olduğunu çok iyi biliyoruz. Onun için yasaklarla mücadele ettik, işte onun için isteyen istediğini yazsın, neyi konuşmak istiyorsa konuşsun dedik. Ama başkasının özgürlük alanına girmesin dedik. Herkes dilediği gibi özgür olsun istedik. Biz bunu asla yeterli görmüyoruz, özgürlükleri çok daha ileriye taşımak istiyoruz, onun için de yeni anayasa diyoruz.

3-0’a var mısınız? 3 gün çok çalışmaya hazır mısınız? 72 saat. Hanım kardeşlerim, unutmayın, kale içeriden fethedilir. Kalenin içinde siz varsınız. Gençler, çok çalışmaya, koşmaya, sandıklara hakim olmaya davet ediyorum sizleri. Beyefendi kardeşlerimi de sandıklara hakim olmaya davet ediyorum. Güvenlik güçleri bütün tedbirleri alıyor hiç endişeniz olmasın. Ve yeni anayasayla temel hak ve özgürlüklerin egemen olduğu bir Türkiye’yi inşallah 12 Haziran’da daha da güçlendirerek devam ettireceğiz. Biz sadece özgürlük diyoruz, sadece demokrasi diyoruz, yola böyle çıktık, böyle devam edeceğiz.

Sevgili Bingöllüler; Bingöl’e çok hizmet kazandırdık, kazandırmaya devam ediyoruz. Erzurum’a Diyarbakır’a bağlayacak otoyolun çalışmaları devam ediyor. Yarım katrilyon lira harcayarak tamamlayacağımız bu otoyol Karadeniz’i inşallah GAP’a bağlayacak. Merkezinde neresi var? Bingöl var. Havaalanın inşaatı devam ediyor. İnşallah bu sene pistini bitireceğiz.

Bingöl Üniversitesini kim kurdu? Biz kurduk. Bingöl Üniversitemiz bölgenin en hızlı gelişen üniversitesi. Üniversitenin bünyesinde 4 fakülte, 2 enstitü, 1 yüksekokul, 4 tane meslek yüksekokulu hizmete girdi. 3 bin öğrenci sayısını en kısa zamanda 10 bine ulaştıracağız. Bunlar Bingöl’e ne getirecek? Bir hava getirecek.

Deprem yaşadı, Allah bir daha göstermesin. Orada yeni Bingöl inşa ettik mi? Anında yaptık mı bunu? Diğer ilçelerde meydana gelen artçı depremlerde oralara da gerekli müdahaleyi yaptık mı? İşte biz buyuz, anında yanınızda olduk, 24 saatte şahsım, tüm arkadaşlarım burada oldu, işte biz buyuz.

Organize sanayi bölgesinde biz geldiğimizde hareket yoktu. Şimdi talepleri karşılayamaz hale geldik. Et ve Balık Kurumu toparlandı, şimdi orada makineleri yeniliyoruz. Bingöl’e özel sektör tarafından kurulan çağrı merkezinde şu anda 200 kişi çalışıyor. Bu sayının önce 300’e, ardından 1000’e çıkarılacağını öğrendik. Bu da güzel bir gelişme. İnşallah Bingöl turizmde de ciddi bir sıçrama yapacak. Üniversitemiz ılıcalar için yeni bir proje hazırlıyor. Yeni bir kayak tesisi yapılması için ihale süreci başladı. Ah benim Bingöllü kardeşim, Gülbahar Barajını inşa ediyoruz. 12 Haziran’dan sonra SUKAP projesiyle tüm belediyelerimizin altyapı tesislerini inşallah halledeceğiz. Yağmur suyu kanalları, atık su kanalları, içme suyu kanalları bunlarla çözülmüş olacak. Yılda 450 milyon kilovat saat enerji üretecek olan Kiğı Barajı ve hidroelektrik santralı projesi, 112 bin dekar araziyi sulayacak Karlıova Kale Göletinin inşaatlarına süratle devam ediyoruz. Yeter ki güven olsun, yeter ki huzur olsun, yeter ki istikrar olsun inanın çok daha fazlasını yaparız.

Kardeşler; bir şey soracağım. Allah aşkına şu bağımsız aday veya adaylar yahu seçilse Bingöl’e ne getirecek? Soruyorum ne getirecek? Getirebileceği bir şey var mı? Sizin gümbür gümbür iktidara getirdiğiniz AK Partinin Bingöl’e neler getirdiği ortada. Bu bağımsızlardan değişik illerde seçilenler oldu, acaba o illere ne getirdi bir sorun bakın. İnanın bunlar sadece Meclis’te bağırmak için varlar. İşlerine geldiği zaman gelirler, işlerine gelmediği zaman uğramazlar, turist gibi dolaşırlar. Ortalığı karıştırmaktan başka da bir iş yapmazlar. Her yaptıkları iş bu. Şimdi ben Bingöllü kardeşlerime soruyorum, hiçbir hizmete yaramayacak olan bu bağımsız aday veya adaylara benim kardeşlerim inanıyorum ki oy vermeyecekler. Demokrasi, özgürlük deyip de demokrasiyi katledenlere, özgürlüklerin karşısına geçenlere ben inanıyorum ki benim Zaza kardeşim, Bingöllü kardeşim oy vermeyecektir, bu oyuna gelmeyecektir. Her zaman ifade ediyorum değerli kardeşlerim, oyumuz şüphesiz ki namusumuzdur, her şeyimizdir. Ama yatırım rantabl olan araziye yapılır. Biz oyumuzu öyle kullanmalıyız ki bu hizmet siyaseti üretsin, eser siyaseti üretsin. Oyumuzu verip de bunu çöpe mi atalım, oyumuz yok mu olsun? İşte ben diyorum ki oyumuzu öyle verelim ki onunla adeta Bingöl’ün o bolluk, bereketli arazilerine tohum ekelim. İşte bu da AK Parti. Sevgili kardeşlerim, futbol takımı tutar gibi parti tutmayalım. Parti neticedir, parti eserdir buna dikkat edelim.

Kardeşlerim; size kendimizi anlatmamıza aslında gerek yok. 8 yıldır eserlerimiz kendini anlatıyor. 163 bin derslik yaptık bu ülkede. 13 bin 600 kilometre duble yol yaptık. Sevgili kardeşlerim, sadece Bingöl’ümüze eğitimde 8 yılda 1192 derslik yaptık. 4 bin 158 adet bilgisayar gönderdik. Bizden öncekiler niye göndermedi, niye derslik yapmadılar? Ah benim Bingöllü kardeşim, bak şimdi derece yapan çocuklar çıkıyor Bingöl’den değil mi? Şu anda bilişim teknolojisi sınıflarımız var mı? Var. Bütün öğrencilerimize kitaplarını ücretsiz olarak verdik mi? Sosyal güvencesi olmayanlara ilköğretimde erkek çocuklara 30 lira, kız çocuklara 35 lira veriyor muyuz? Ortaöğretimde erkek çocuklara 45 lira, kız çocuklara 55 lira veriyor muyuz? Anneye 150 lira veriyor muyuz? Yakıtını veriyoruz, erzakını veriyoruz. Değerli kardeşlerim, özürlü varsa özürlünün eğitimini yapıyoruz, evden alıyoruz eve teslim ediyoruz. Evde bakım yapıyorsa asgari ücret ödüyoruz her özürlü çocuk için. Ah kardeşlerim, biz dertliyiz, biz size dertliyiz, sevdalıyız. Bunları biz çözeriz.

Bitmedi. Bak şimdi size bir müjde veriyorum. Kardeşlerim, artık okullardan karatahtaları kaldırıyoruz. Ve elektronik kitaplara geçiyoruz, elektronik kitap. Akıllı tahta, bilgisayar donanımlı olacak, internetle tüm dünyaya bağlı. Elektronik kitapları sizlere ücretsiz olarak vereceğiz. Ücretsiz. Nasıl, güzel mi? Bütün müfredat bunun içinde var, bütün dersler bunun içinde var. Fakir-zengin ayırmadan bütün öğrencilerimize bunları ücretsiz olarak vereceğiz. 4 yıl içinde bunları peyderpey bütün okullarımıza monte edeceğiz, çocuklarımıza da vereceğiz. Ne düşünüyorum biliyor musunuz? Diyorum ki yahu Amerika’da George, Edward, Mary, Almanya’sında Hans’ı, Helga’sı bunlar bu teknolojik imkanlara eğitimde sahip de, benim Bingöl’ümde Hasan’ım, Hüseyin’im, Ahmet’im, Ömer’im, Ayşe’m, Fatma’m, Betül’üm onlar niçin sahip olmasın, neden? Bizim neyimiz onlardan farklı? İşte buyurun, inşallah seçim sonrası ihalesini yapıyoruz ve dağıtıyoruz. Bakınız bizden önce üniversite burs veriyorlardı 45 lira. Biz 240 lira veriyoruz, fark bu.

Sağlıkta, istediğin hastaneye gidiyor musun? Ayrım var mı? Özel, devlet hepsine gidiyor musun? İstediğin eczaneden ilacını alıyor musun kardeşim? Biz sağlıkta Bingöl’e ne kadar yatırım yaptık biliyor musunuz? 117 trilyon sağlıkta yatırım yaptık. Yapılan hastaneleri sayayım mı, gerek var mı? Sayayım. Bakınız, Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Hastanesini tamamladık, hizmete açtık. Solhan Devlet Hastanesi, Karlıova Devlet Hastanesi ve 6 adet aile sağlığı merkezinin yapımına başladık, tamamladık, hizmete açtık. Devlet Hastanesi ek binasıyla, Genç Devlet Hastanesi ve Adaklı İlçe Hastanesinin yapımına devam ediyoruz. Kardeşler, biz geldiğimizde devlet hastanelerinde tomografi ve MR cihazı yoktu. Ama şimdi her ikisi de var. 9 adet diyaliz cihazı vardı şu Bingöl’de. Şimdi 32 adet diyaliz var. 1 tane 112 vardı, 112 1 tane. Şimdi 14, 14’e çıktı. 2 ambulans vardı Bingöl’de. Şimdi 20 tane ambulans hizmet veriyor. Uzman hekim sayısı neydi biliyor musunuz? 35. Şimdi 112. 262 ebe, hemşire vardı. Şimdi 613. Böylece sağlık personelindeki sıkıntıyı giderdik.

Karlıova Adalet Sarayını hamdolsun tamamladık. Bingöl Adalet Sarayıyla ilgili çalışmalarımız devam ediyor.

TOKİ’de Bingöl’e bugüne kadar 3 bin 501 konut uygulaması başlattık. Bunların 2 bin 857’sini sahiplerine teslim ettik. Diğerlerinin inşaatı devam ediyor.

Değerli kardeşlerim; biz gelene kadar ulaştırma alanında duble yol olarak Bingöl’e ne yapıldı biliyor musunuz? 5 kilometre bölünmüş yol yapıldı. Biz şu 8,5 yılda ne yaptık biliyor musunuz? 85 kilometre bölünmüş yol yaptık. Bakın 1’e 17 kat.

KÖYDES, yolu olmayan, suyu olmayan köy kalmayacak dedik. Şu ana kadar 128 trilyon KÖYDES’le ilgili gönderdik.

Kardeşlerim; bakınız, doğalgazı var mıydı Bingöl’ün bizden önce? Ama şimdi doğalgaz var. Ne yapıyordunuz? 6-7 kat binanın bodrumuna in, orada sıçanlar cirit atıyor. Oradan kömürü al, taşı yukarıya. Kömür, koku, kül her şey var. Bir odayı ısıtıyorsun. Su sobanın üzerinde. Aynı çileleri anam da çekti, bizler de çektik. Şimdi kombinin düğmesine bas, bütün daire ısınıyor, öyle mi? Sıcak su her an var mı? Batılı buna layık da, benim Bingöllü hanım kardeşim buna niye layık olmasın, bu konfor niçin burada olmasın?

Geliyorum tarıma, Bingöl’de 2002’de verdikleri tarımsal destek ne biliyor musunuz? 2 trilyon. Biz 2010’da ne verdik? 9 trilyon. İktidarımız döneminde toplam 55 trilyon tarımsal destek verdik. 15 trilyon da hayvancılık desteği verdik. Değerli kardeşlerim, Ziraat Bankası yüzde 59 faizle kredi veriyordu. Biz yüzde 5 faizle veriyoruz. Halk Bankası esnafa, sanatkâra yüzde 47 faizle kredi veriyordu. Biz yüzde 5’e düşürdük, yüzde 5.

Devlet Su İşleri olarak şu Bingöl’e yaptığımız yatırım ne biliyor musunuz? Bu rakama lütfen dikkat edin, 921 trilyonluk yatırım yaptık Bingöl’e. Barajlarla donatıyoruz barajlarla. Bingöl çok güçlü bir il olacak inşallah. 22 bin 700 dekar araziyi suya kavuşturduk. Az önce söyledim, 450 milyon kilovat saat enerji üretecek olan Kiğı Barajı ve hidroelektrik santrali projesi ve 112 bin dekar araziyi sulayacak Karlıova Kale Göletinin inşaatlarına da devam ediyoruz. 19 adet taşkın koruma tesisini tamamladık. Birçok yerleşim yerini ve araziyi taşkın zararlarından koruduk. Ayrıca 20 adet taşkın koruma tesisinin inşaatına da devam ediyoruz.

Kardeşlerim; bir şey soracağım. Aile doktorunuz var mı? İstediğiniz anda ulaşıyor musunuz? Daha önce bunlar yoktu değil mi? İşte biz buyuz.

Şimdi şu 3 gün içinde yoğun çalışmaya hazırız değil mi? Kardeşlerim, ben diyorum ki, şu 3 günde, 4 günde yoğun çalışıyorum, milletvekili, bakan arkadaşlarım çalışıyor. Bak bu sabah bir basın toplantısı yaptık, buraya geldik. Şimdi buradan Elazığ’a gidiyoruz. Burada hemen Beyaz TV’de bir program yapacağız, akşam CNN Türk’te yine bir televizyon programımız var, yoğun bir şekilde çalışıyoruz, çalışacağız. Ama ben Bingöl’den 3-0 bekliyorum, 3-0. Buradan böyle bağımsız filan gibi bu oyları ben inanıyorum ki siz zayi etmeyeceksiniz. Bunlar demokrasi adına dolaşmıyorlar, bunlar özgürlük adına dolaşmıyorlar, bunlar 12 Eylül’de sandığın üzerine çarpı işareti koyan zihniyettir, bunlar bu.

Şimdi şarkımızı söylemeye var mıyız? Hazır mıyız? Ama gür seda ile. Beraber yürüdük biz bu yollarda. Beraber ıslandık yağan yağmurda. Şimdi dinlediğim tüm şarkılarda bize her şey sizi hatırlatıyor. Bize her şey sizi hatırlatıyor. Bize her şey sizi hatırlatıyor.

Günümüz kutlu olsun. 12 Haziran Türkiye’miz, Bingöl’ümüz, milletimiz, tüm Bingöllü kardeşlerim için, yeni anayasamız için, temel hak ve özgürlükler için aydınlık yarınlara vesile olsun diyor, sizleri selam, sevgi ile değerli kardeşlerim kucaklıyorum.