Recep Tayyip Erdoğan'ın 5 Haziran 2011 tarihli Sakarya mitinginde yaptığı konuşma
Buradan tüm Sakarya’ya, Adapazarı’na, Akyazı’ya, Arifiye’ye, Erenler’e, Ferizli’ye, Geyve’ye, Hendek’e, Karapürçek’e, Karasu’ya, Kaynarca’ya, Kocaali’ye, Pamukova’ya, Sapanca’ya, Serdivan’a, Söğütlü’ye, Taraklı’ya selamlarımı, sevgilerimi yolluyorum.
Buradan, bu güzel şehirden, bu renkli şehirden, bu hoşgörü şehrinden Balkanlar’a, Kafkasya’ya, Bosna’ya, Makedonya’ya, Kosova’ya, Arnavutluk’a, İskeçe’ye, Kırcaali’ye, Gümülcine’ye, Batum’a, Gürcistan’a, Abhazya’ya, Acara’ya oralardaki kardeşlerimize de selamlarımı yolluyorum.
81 vilayetin 81’ini de en renkli şekilde teslim eden Sakarya’dan tüm Türkiye’ye selamlarımı, saygılarımı gönderiyorum.
Kardeşlerim; biz Türk’üyle, Kürt’üyle, Laz’ıyla, Abaza’sıyla, Çerkez’iyle, Gürcü’süyle, Adigeler’iyle, Manavlar’ıyla, Boşnak’larıyla, Tatar’larıyla, Roman kardeşlerimle bir olduk, beraber olduk, yaratılanı Yaratan’dan ötürü sevdik.
Eğer bir hoşgörü şehri görmek isteyen varsa Sakarya’ya gelsin. Eğer farklılıkların nasıl bir zenginlik oluşturduğunu, güzellik oluşturduğunu görmek isteyen varsa Sakarya’ya gelsin.
Hani son günlerde çok beğeni kazanan o bizim güzel bir reklam filmimiz var ya, ne diyoruz biz? Aynı yoldan geçmişiz biz, aynı sudan içmişiz biz, yazımız bir, kışımız bir, aynı dağın yeliyiz biz. Şarkılar bir, türküler bir, hep beraber söyleriz biz. Halaylar bir, horonlar bir, aynı sazın teliyiz biz. Gönüller bir, dualar bir, bir Allah’ın kuluyuz biz. Has bahçedir yurdumuzdur, aynı bağın gülüyüz biz. İşte Türkiye bu, işte Sakarya bu. Evde hangi yemek pişerse pişsin, evde hangi dil konuşulursa konuşulsun, şurada Orhan Camiinde kıblemiz, kitabımız, duamız bir. Allah muhabbetimizi daim etsin. Ağzımızın tadı hiç bozulmasın. İnşallah kardeşliğimiz daha da büyüsün. Ebedi olsun inşallah.
Sevgili kardeşlerim; bu vesileyle 2. Lig’den 1. Lig’e Bank Asya’ya yükselen Sakaryaspor’u, tatangaları gönülden tebrik ediyorum. Sakaryaspor’umuzu Süper Lig’de de göreceğimize inanıyorum. Yöneticisinden teknik direktörüne, tüm sporcularına, taraftarlarına kadar herkesi kutluyor, kendilerine Bank Asya’da başarılar diliyorum.
Sevgili kardeşlerim; 12 Haziran seçimlerine artık 1 hafta kaldı. Haftaya Pazar günü bugün seçim yapıyoruz. Türkiye’nin geleceği adına son derece önemli bir karar vereceksiniz. Söz de, karar da bir kez daha milletimizde olacak. Ben inanıyorum ki benim Sakaryalı kardeşim istikrara oy verecek. Ben inanıyorum ki benim Sakaryalı kardeşim siyasi kumar oynamayacak. Ben inanıyorum benim Sakaryalı kardeşim şu 8 yıldaki başarıya oy verecek. Türkiye’nin büyümesinden, demokrasiden, özgürlüklerden yana oyunu kullanacak. Şunu çok açık yüreklilikle ifade ediyorum: Eğer hizmetlerimizden, icraatımızdan memnunsanız mührü bir kez daha gelin AK PARTi’ye vurun. Eğer hedeflerimizden, 2023 projelerimizden memnunsanız mührü bir kez daha AK PARTi’ye vurun. Türkiye büyüsün diyorsanız mührü AK PARTi’ye vurun. Başlayan yatırımlar tamamlansın, yeni ve büyük projeler başlatılsın diyorsanız, hayaller gerçek olsun diyorsanız mührü AK PARTi’ye vurun. Tercihinizi eser siyasetine, hizmet siyasetine gelin kullanın. Ne olur Sakaryalı kardeşlerim, futbol takımı tutar gibi parti tutmayın. Futbol takımı tutmak başka bir şey, eser siyasetine oy vermek başka bir şey.
Ben soruyorum Sakaryalı kardeşlerime, Allah aşkına şu CHP Sakarya’da geçmişinden bugüne hangi eseri bıraktı? İşte şurada ne güzel bir pankart asılmış. Görüyorsunuz değil mi? Hal ortada. Bu ne perhiz, ne lahana turşusu.
Kardeşlerim; peki 3,5 yıl bizden önce MHP iktidar oldu. Allah aşkına sorun ya, şu Sakarya’ya ne yaptı? Türkiye’ne yaptı? Bakınız, 280 milyar dolar milli gelirle devraldı MHP, 230 milyar dolarla bize devretti, MHP bu. Biz nereye çıkardık? 740 milyar dolara çıkardık. Şimdi benim Sakaryalı kardeşim bu MHP’ye mi oy verecek? Değerli kardeşlerim, bu CHP’ye mi oy verecek?
Buyurun şimdi soruyorum ben, Sakaryalı memur kardeşime soruyorum, işçi kardeşime soruyorum. Allah aşkına sizin maaşlarınızdan nemalar adı altında bu CHP, bu MHP para kesmedi mi? Niçin kesti bu parayı? Yatırım için mi? Hayır. Faizleri ödemek için kesti. Peki size bu para ödendi mi? Ödenmedi. Ne zamana kadar? Biz gelene kadar. Başbakan oldum, masaya oturdum, baktım ki devletin memuruna, işçisine eski rakamla 13,5 katrilyon borcu var, bugünkü rakamla 13,5 milyar. Dedim ki devlet memuruna, işçisine borçlu olamaz. Bu parayı hemen ödeyeceğiz ve sendikalarla oturduk, konuştuk, görüştük, 13,5 katrilyonu takır takır ödedik. Bunu biz yaptık. Bunu CHP yapmadı, bunu MHP yapmadı, biz yaptık biz. Şimdi soruyorum, CHP’ye oy veren kardeşime, MHP’ye oy veren kardeşime, memura, işçiye soruyorum. Kim düşündü seni onlar mı, biz mi?
Konut Edindirme Yardımı ne zamandan beri kesiyorlar, kestiler bu parayı. Konut var mı? Yok. Ah kardeşlerim, şu ana kadar ne ödedik biliyor musunuz? İşçiye memura 3 katrilyon ödedik bundan dolayı, yine biz ödedik. Bunlar soydular benim işçimi, memurumu. Şimdi çıkmış diyor ki ben memurdan yanayım, ben işçiden yanayım. Nasıl memurdan yanasın, parayı sen kestin, ödemedin. Biz geldik ödedik biz. Hala biz ödüyoruz. Onlar borçlandı biz ödedik, onlar kirletti biz temizliyoruz.
Sevgili kardeşlerim; devletin borçlanma faizi neydi biliyor musunuz? Yüzde 63. Kimin cebinden çıkıyordu? Milletimin, Sakaryalı kardeşimin. Şimdi yüzde 7. Aradaki fark 56, kimin cebinde kalıyor? Vatandaşımın.
Enflasyon yüzde 30’du. Şimdi ne oldu? Değerli kardeşlerim, 7. Aradaki fark 23, kimin cebinde kalıyor? Mutfakta Ayşe ablanın, Fatma ablanın cebinde kalıyor. Neredesin CHP, neredesin MHP, siz yaptınız bu rezilliği siz.
Kardeşlerim; Allah’a hamdolsun, bakınız şu MHP 30 milyar dolar IMF’den borç aldı, kardeşlerim bize 23,5 milyar dolar borçla devrettiler. Kim ödedi IMF’ye borcu? Biz. Şu anda ne kadar kaldı? 5 milyar dolar. Biz IMF’yle 3,5 yıldır anlaşma yapmıyoruz, kendi ayaklarımızın üzerinde duruyoruz, biz duruyoruz.
Merkez Bankası bizim milli bankamız değil mi? Hani bunlar milliyetçiydi. Kardeşlerim, ne kadar parayla bize devrettiler biliyor musunuz Merkez Bankasını? 27,5 milyar dolar. Yarısı da yurt dışındaki işçilerimiz döviziydi. Şimdi Merkez Bankasının kasasında ne var biliyor musunuz? 97 milyar dolar var.Artış 70 milyar dolar. Soruyorum Allah aşkına, bir kere bunların ağzından duydunuz mu, Merkez Bankası buradan buraya geldi dediğini duydunuz mu? Vaka bu. Hiçbir zaman yapılan güzellikleri anlatamazlar. Çünkü bu iş gerçekten bir nezaket meselesidir.
Sevgili kardeşlerim; biz damdan düştük, biz bu ülkede çok çileler çekenleri biliriz, çektiklerimizi biliriz. Biz düşüncenin yasaklanması nedir çok iyi biliriz. Bu ülkede inancın yasaklanması nedir çok iyi biliriz. Kardeşlerim, bakın şu dosya bu ülkede inançların nasıl yasaklandığının belgesidir. Cumhuriyet Halk Partisinin camileri nasıl kapattığının belgeleri buradadır. Benim Sakaryalı kardeşim bu CHP’ye mi oy verecek? Ne diyor beyefendi? Biz eski CHP değiliz, yeni CHP’yiz. Senin biz bu kelime oyunlarına mı uyacağız? Senin geçmişin kirli. Bak burada yazıyor, Karakadı Camiinin Milli Eğitim Bakanlığına tahsisiyle kütüphaneye dönüştürülmesi, belge. Cumhuriyet Halk Partili bakanların imzaları altında, Cumhurbaşkanı olarak da İsmet İnönü’nün imzası var. Bu Bakanlar Kurulu kararıdır.
Bitmedi. Arapça levhaları yasakladılar bunlar, Arapça levhaları. Ayet, hadis ve ahlaki öğütleri havi Arapça levhaların dağıtılmasının meni, yani yasaklanması, mevcutlarının da toplattırılması Bakanlar Kurulu kararı. Altında tüm CHP’li bakanların imzası, üstünde de İnönü’nün imzası. Buyur, ben belgeyle konuşuyorum belgeyle. Bunların genine işlemiş genine. Bu CHP’ye mi oy verecek benim Sakaryalı kardeşim?
Değerli kardeşlerim; bitmedi. Bakınız, çok enteresan, Sorgun’da Sorgunlu Ahmet Taşkın tarafından yazılan ve 1949 yılında Ceyhan Matbaasında basılan ilmihal adlı broşürün dağıtılmasının yasaklanması, buyurun Bakanlar Kurulu kararı. İlmihal ya ilmihal. Bakanların imzaları var, İnönü’nün onayı var. Belge belge, laf değil.
Değerli kardeşlerim; bir başkası, yine çok ilginç. Namazın hakikati nedir, bu eserin esrarı ve hikmetleri, niyaz… Gözler artık biraz da görmüyor. Bu kitabın da, çok enteresan, muzır yazıları taşıdığı görüldüğü, bundan dolayı toplattırılmasına, tüm Bakanlar Kurulunun imzası ve İnönü’nün onayı. Bu dosyada bunlar var.
Değerli kardeşlerim; biz bunları babamızdan, dedemizden çok dinledik. Benim babam bu yasaklardan dolayı Rize’den kaçtı İstanbul’a geldi. Abim Zonguldak’a, ardından Sakarya’ya geldi, hep bunlardan kaçtılar. Bu çilelerden adeta kovalamaca oynadılar. Okutturulmadılar, okuyamadılar. Ve kümeslerde saklandıklarını anlatırlardı. Bu çileleri çektiler. Biz bunların ne olduğunu biliyoruz, ama Sakaryalı CHP’ye gönül veren kardeşlerime sesleniyorum, gelin bu oyunu 12 Haziran’da beraber bozalım. Üstat Necip Fazıl ne diyor Sakarya türküsünde; “Vicdan azabına eş, kayna kayna Sakarya, öz yurdunda garipsin, öz vatanında parya.” Artık biz bu ülkede parya olmayacağız. Biz bu ülkenin öz evlatlarıyız. Parya düşüncelere sahip olanlara 12 Haziran’da dersini benim Sakaryalı kardeşim verecek ben buna inanıyorum. Bir avuç seçkin, bir avuç çete, bir avuç sermaye bu ülkenin tüm kaynaklarını tüketirken, bütün enerjisini kullanırken, geriye kalanlara millete siz uzak durun dediler. Sen okuyamazsın dediler, senin başörtün var dediler, sen ancak temizlikçilik yap dediler. Sen git süpür dediler, çaycılık yap dediler. Senin neyine doktorluk dediler, senin neyine şöyle yetişip de kalifikasyonu yüksek bir bayan olman dediler. İdareye karışmayın dediler, demokrasi sizin neyinize, özgürlük sizin neyinize, biz size gerektiği kadarını verdik dediler. Mürteci dediler, gerici dediler, cahil dediler, işçi dediler, yoksul dediler, köylü dediler, taşralı dediler. Güya bizi aşağılamak istediler. Bugün ne diyorlar? Göbeğini kaşıyan adam, bidon kafalı, yüzde 60’ı aptal, beyinsiz bu ifadeleri kullanıyorlar. Bize aynı gözle, aynı nazarla baktılar. Hatırlayın, şahsımla alakalı ne dediler? Muhtar bile olamaz dediler. Manşet attılar. Allah kudret, kuvvet sahibidir. Ne oldu? Halkın ve Hakkın dediği oldu. Millet idareye el koydu, bugün artık millet demokrasiye, özgürlüklere, hakkına ve hukukuna en güçlü şekilde sahip çıktı. Vesayet altında siyaset yapma dönemi bitmiştir. Bugün demokrasi anlam kazanmıştır. Milli irade en güçlü şekilde işler hale gelmiştir.
Şimdi artık sıra yeni bir anayasada, şimdi artık 12 Haziran’dan sonra millet kendi anayasasını yapacak. Dışlayan değil, kucaklayan, ayıran, bölen, parçalayan değil, birleştiren, devleti değil, vatandaşı düşünen, kısıtlayan değil, özgürlükçü bir anayasayı inşallah sizlerle birlikte yapacağız. 74 milyonun tamamı işte bu benim anayasam diyecek. Van, Muş, Bitlis bu anayasaya sahip çıkacak. Sakarya, Bolu, Düzce bu anayasa benim anayasam diyecek. İnşallah hem demokrasiyi artık çok sağlam bir zemine, hem de 2023 hedeflerimizin önünü açarak işte ilk 10’daki o büyük Türkiye’yi beraber kuracağız.
Sevgili kardeşlerim; Türkiye’yi yeni, özgürlükçü, sivil bir anayasaya kavuşturacak olmamız bazı çevreleri çok ciddi şekilde tedirgin etti. Artık son kullanma tarihleri geçen, hükmü kalmayan çeteler son bir gayretle istikrarı hedef almaya başladılar. Türkiye’nin kaynaklarını, enerjisini yıllarca tüketen çeteler, yeni bir organizasyonla suyu bulandırmanın gayreti içine girdiler. Dikkat edin değerli kardeşlerim, önce CHP’yi yeniden dizayn ettiler, yeniden tasarladılar. Adına yeni CHP dediler. Çetelere avukatlık yapan CHP’yi, çetele kol kanat geren CHP’ye dönüştürdüler. İşte şimdi yavaş yavaş komplolar ortaya dökülmeye başladı. Yeni CHP’yi kimlerin tasarladığı, arkada kimlerin pusuya yattığı ortaya çıktı. Biz ulusalcı çeteleri biliyorduk, akıl hocalığı yapan eski siyasetçileri biliyorduk, iş adamı kisvesinde siyaset mühendisliği inşa edenleri biliyorduk. Ama şimdi buna bir de uluslararası çeteler dahil oldu. Ben İsrail’e on emirden birini öldürmeyeceksin emrini hatırlattığımda, CHP’nin bu sanal Genel Başkanı çıktı Tel Aviv adına bana cevap yetiştirmeye kalktı. Genel Başkanlık koltuğuna oturtuldu, daha ilk ayda Tel Aviv’in avukatlığına savundu. İngiltere’ye gidiyor, ne diyor? Ben olsaydım Mavi Marmara’yı göndermezdim diyor. Ben olsaydım İsrail’le ilişkilerin bozulmasına izin vermezdim diyor. Tel Aviv’de kendisine verilen bu selamı alıyor, uluslararası dergi ve gazetelerde AK PARTi aleyhine bu Musevi gruplar kampanya başlatıyor. Sayın Kılıçdaroğlu, sen istersen bu uluslararası meselelere hiç girme, bu meseleler senin boyunu aşar. Çok istiyorsan git Yunanistan’ı kurtar. Geçen bir gazeteyle yine görüşme yapıyor röportaj. Ne diyor? Dayan Yorgo, Kılıçdaroğlu geliyor. Tabi Yunanistan’ın en çok satan gazetesi de ne diyor? Dayan Yunanistan, Kılıçdaroğlu geliyor. Dalga geçiyor. Ama Atina’nın hiç ötesine geç Kılıçdaroğlu, uluslararası ilişkiler çark etmeyle yürümez, uluslararası ilişkiler yalanla yürümez, uluslararası ilişkiler popülizmle yürümez. Filistin’e, Gazze’ye sırtını dönenler bu millete sırtını dönmüştür. Benim başörtülü kızlarıma bakarak onlar Suudi Arabistan’a gitsin diyenler, onları aşağılayanlar, Arap kadınlarını aşağılayanlar aslında kendi milletine, kendi değerlerine de hakaret etmiştir. Uluslararası şebekelerin projesi olarak meydana çıkanlar millet nezdinde daha baştan kaybetmiştir. Sen kaybedebilirsin kendi bileceğin iş, ama milletimizle birlikte biz Türkiye’nin kaybetmesine asla müsaade etmeyiz. Benim milletimi bütün tarihi kendi halkına ve onun değerlerine karşı mücadeleyle geçmiş, bunlara, çanak tutanlara da bu ülkeyi asla teslim etmemiştir.
Şimdi bakın kardeşlerim, 2007 yılında 22 Temmuz seçimlerinde Sakarya’da tam 253 bin 33 kişi AK PARTi’ye oy verdi. Yani Sakarya’da her 3 seçmenin 2’si AK PARTi dedi. Sayın Kılıçdaroğlu, Bursa’da bir pankart okudu, ardından da teşekkür ederim dedi. Ne yazıyordu bu pankartta? AK PARTi’ye oy vermeyeceğim, çünkü hala bir beynim var. Şimdi orada biri densizlik yapıyor, hadi bunu anlarız da, CHP’nin Genel Başkanı nasıl oluyor da bu densizliği tekrar ediyoruz. Nasıl oluyor da bu pankarta teşekkür ediyor? Bu hakaret tüm demokrasiye inananlara yapılmış bir hakarettir, tüm halkımıza yapılmış bir hakarettir. Kardeşlerim, işte bunların demokrasi anlayışı bu. Bunlar bu ülkeyi kendi il başkanlarını vali yaparak yönettiler. Partinin il başkanı vali olur mu? İşte CHP’yle Türkiye’de biz bunu da gördük.
Kardeşlerim; bitmedi. Bakın şu anda benim elimde iki tane örnek var. Şunu Antalya’da verdiler bana, Antalya’da. Ne biliyor musunuz? Toz şeker dağıtım kartı, şu. Biliyorsun değil mi anacım? Ve bu 1973 yılına ait, İbrahim Bey diye bir kardeşimize vermişler. Toz şekerini bununla veriyorlar dağıtım kartıyla. Görüyor musun? Sene 73. Gençler bunu bilmeyebilir. Gençler, yeniden toz şekerini eğer karneyle almak istiyorsanız gidin oyunuzu CHP’ye verin. Kardeşlerim, eğer yağı, benzini gidip de karneyle almak istiyorsanız oyunuzu gidin CHP’ye verin. Çünkü bunlar bu ülkede ne zaman geldiyseler açlık başlamıştır. Burada gördüğünüz zat Sayın Demirel, bu CHP’yle ilgili ne demişti biliyor musunuz? CHP iktidara geldiği zaman süt veren ineğin sütü kurur demişti. Ama bunu diyen Demirel bak şimdi beraber. Niye? Çünkü iktidarda AK PARTi var.
Bitmedi. Bakınız, şu nüfus kağıdını bana Trabzon’da verdiler. Sakarya’da çok Trabzonlu kardeşlerim var. Trabzon’da verdiler. Burada da ne yazıyor biliyor musun? Tabi bunun senesi biraz eski, 1942. Değerli kardeşlerim, 2 metre tirit bezi verildi diyor, mühürle. Tiril bezini bu ülkede CHP iktidarı millete nüfus kağıdına damga vurmak suretiyle dağıttı. CHP bu. CHP denince akla yoksulluklar gelir, CHP denince akla kuyruk gelir, CHP denince akla yokluk gelir. İşte 70’li yıllarda bunu yaşadık. Sayın Baykal, Enerji Bakanıydı. Kardeşlerim, benim çiftçim mazot bulamazdı, karneyle mazot alırdı, ah kardeşlerim. Şimdi biz doğalgazımızı kullanıyoruz değil mi? Neler çektik be. 5 kat, 6 kat, 7 kat binanın bodrumuna iniyor muyduk? Doğalgazı buraya biz getirdik. Ve kardeşlerim oradan kömürü alacağız, kömürü alırken sıçanlar da orada cirit atıyor. Öyle değil mi? Çıkaracağız yukarıya, kül, koku, pislik her şey. Bir odayı ısıtabiliyorsun, diğerleri yok. Koy güğümü, kovayı sobanın üzerine oradan sıcak su. Ama şimdi böyle bir dert var mı? Şimdi kombinin düğmesine bas, tüm daire ısınsın. Düğmeye bas, sıcak su. Yani Batı’da Helga’nın, Mary’nin bu konforu olacak da, benim Ayşe bacımın, Fatma bacımın niçin olmasın, neden? Bunu biz getirdik biz. Bunlar getiremedi. Geldiğimizde 9 ile doğalgaz verebilmişlerdi. Şimdi 69 il. 81 ilin tamamına gideceğiz, niye? Çünkü batıda ne varsa doğuda o olacak, kuzeyde ne varsa güneyde o olacak, 780 bin kilometrekarenin tamamında olacak.
Sevgili kardeşlerim; bakın, meydanlarda milleti aldatıyorlar. Dün Resmi Gazete’de yayımlandı, 205 bin aşkın sözleşmeli personeli 4-B kadrosundan 4-A kadrosuna çıkarmak suretiyle sorunlarını çözdük. Şimdi hayırlı olsun diyorum. Çünkü aylardır, yıllardır beklentileriydi ve biz de bunu anında çözdük. Bunlar ne yaptı? Bunlar zaten kurusıkı attı. Ama biz sözü veririz yaparız. Bunun içinde sağlıkçı var, bunun içinde öğretmen var, bunun içinde Kur’an kursu hocaları var, hepsi var. Hepsini çözdük bitirdik.
Değerli kardeşlerim; bunun yanında emeklilerin diyor derdinden biz anlarız. Siz ne anlarsınız? Göreve geldik, bakınız tüm emekli kardeşlerime sesleniyorum, sadece memurlara değil, hepsine. Kardeşlerim bakınız, BAĞ-KUR tarım emeklisi biz geldiğimizde ne alıyordu biliyor musunuz? 66 lira alıyordu, BAĞ-KUR tarım emeklisi. Şimdi ne alıyor biliyor musunuz? 473 lira. Artış yüzde 617, yüzde 617 artış var. Bakınız değerli kardeşlerim, BAĞ-KUR esnaf emeklisi ne alıyordu biliyor musunuz? 149 lira. Şimdi ne alıyor? 634 lira. Artış ne biliyor musunuz? Yüzde 325. BAĞ-KUR bu şekilde. Memur emeklisi ne alıyordu? 377 lira. Şimdi ne alıyor? En düşük memur emeklisini söylüyorum, 936 lira. Artış ne? Yüzde 148. SSK işçi emeklisi ne alıyordu? 257 lira. Şimdi ne alıyor? 782 lira. Artış yüzde 204. Tarım emeklisi ne alıyordu? 216 lira. Şimdi ne alıyor? 705 lira. Artış yüzde 226. Kardeşlerim bakınız, memurun sorununu en azını 1’e 3 artırdık. İntibaklarını da biz halledeceğiz, biz hallederiz, bunu böyle biliniz. Kardeşlerim, istikrar sürdükçe, imkanlar arttıkça, Türkiye büyüdükçe bunu tüm kesimlere süratle yansıtmaya devam edeceğiz.
Kardeşlerim; bakınız, 163 bin derslik yaptık Türkiye’de, 163 bin. Ve Türkiye genelinde bütün bunlarla beraber 500 bin konut inşa ettik. 360 binini sahiplerine teslim ettik. Sakarya’ya 2 bin 45 derslik yaptık. 10 bin 789 bilgisayar gönderdik. Peki bizden önce bilgisayar yok muydu? Vardı. Niye buralarda bilişim teknolojisi sınıfları kurmadılar? Bunlar gerici, kurmazlar, ama biz kurduk. Kitapları ücretsiz olarak verdik mi? İlköğretimde de, ortaöğretimde de. Sosyal güvencesi olmayanlara ilköğretimde erkeklere 30 lira verdik, kızlara 35 lira. Ortaöğretimde erkeklere 45 lira verdik, kızlara 55 lira verdik. Anneye 150 lira verdik. Değerli kardeşlerim, üniversite öğrencilerine 45 lira veriyordu MHP yönetimi. Biz 240 lira veriyoruz. Mastır öğrencisine 480 lira veriyoruz, doktora öğrencisine 720 lira.
Şimdi size bir müjde veriyorum. Artık okullardan karatahtayı kaldırıyoruz. Okullarda akıllı tahtaya geçiyoruz. Bilgisayar donanımlı, internet ağıyla dünyaya bağlı. Size böyle birer tane elektronik kitap dağıtacağız. Nasıl, güzel mi? Ve seçimden hemen sonra ihalesi yapılıyor, ön hazırlıklar tamam. 4 yıl içinde peyderpey tüm Türkiye’deki okullarımıza akıllı tahtayı monte edeceğiz ve bu elektronik kitabı da çocuklarımıza dağıtacağız. Bunları ücretsiz olarak dağıtacağız. Fakir-zengin ayrımı yapmayacağız. Bütün dersler bunun içinde mevcut, bununla git bununla gel. Kardeşlerim, neyi düşünüyorum biliyor musunuz? Yahu diyorum bize ne çileler çektirdiler. Yani bunlar bizden önce de var. Amerika’da Edward, George, Mary yani bunlar bundan istifade ediyor da, benim Sakarya’mda Ahmet’im, Mehmet’im, Hasan’ım, Hüseyin’im, Ömer’im, Ayşe’m, Betül’üm, Fatma’m niçin onlar bundan istifade edemesin, neden? İşte buyurun bak şu anda yaptık ve yapıyoruz, hemen ihale, adımı atacağız. Kardeşlerim, biz inanıyoruz, çalışıyoruz ve başarıyoruz.
Sağlıkta kardeşlerim şu ana kadar bizim Sakarya’ya yaptığımız yatırım ne biliyor musunuz? Sağlıkta bakın bu çok önemli, yaptığımız yatırımlara bakın değerli kardeşlerim, hastanelerle yürüyoruz, 227 trilyon yatırım yaptık. Değerli kardeşlerim, istediğin hastaneye gidiyor musun? İstediğin eczaneden ilacını alıyor musun? Peki Baykal döneminde kardeşlerim, Sayın Kılıçdaroğlu’nun döneminde, Kılıçdaroğlu biliyorsunuz aynı zamanda bir de SSK Genel Müdürlüğü yaptı. Sayın Bahçeli bizden önce 3,5 yıl Sağlık Bakanlığı da ondaydı biliyorsunuz. Canlımızı da, ölümüzü de hastanelerde rehin, rehine aldılar mı? Ah kardeşlerim, 8 yıl SSK’nın Genel Müdürlüğünü yaptı, sağlık sorununu çözemedi, SSK’yı batırdı. Sağlam aldı, çürük bıraktı. Değerli kardeşlerim, ama şimdi benim vatandaşım istediği hastaneye gidiyor, özele de gidiyor, devlete de gidiyor. İstediği eczaneden gidiyor ilacını alıyor. Mesele bu.
Şu Sakarya’da tomografi cihazı ahh benim kardeşlerim ah, bakınız biz geldiğimizde Sakarya’da devlet hastanelerinde tomografi ve MR hizmeti verilmiyordu. Şimdi 5 tane tomografi ve 2 tane de modern MR cihazı var. Olmadığı için ne oluyordu? Buradaki hastalarımızı başka illere gönderiyorlardı, ya Ankara, ya İstanbul neresiyse. Diyaliz cihazı ne kadardı biliyor musun? 29 tane Sakarya’da. Şimdi kaç tane? 194 tane. 112 istasyonu 6 taneydi. Şimdi 19. 9 tane ambulans vardı koskoca Sakarya’da. Şimdi 28 tane. Uzman hekim sayısı 229’du. Şimdi 321. Ebe ve hemşire 884’tü. Şimdi 1342. Ve böylece açığı kapattık. Ve çok büyük bir hastaneyi inşallah bitiriyoruz ayrıca.
Adalet hizmetlerinde Akyazı Adalet Sarayını tamamladık, hizmete açtık. Sapanca ve Sakarya adalet saraylarının inşası da tamamlandı, seçimden sonra onların da açılışını yapacağız.
TOKİ olarak 5 bin 228 konut uygulaması başlattık, 4 bin 796’sını sahiplerine teslim ettik.
Ulaştırmada Sakarya’da 64 kilometre bölünmüş yol yapılmıştı 79 senede. Biz 8 senede 144 kilometre bölünmüş yol yaptık. Şimdi Mekece yolunu biliyorsunuz değil mi? Tünelleri görüyorsunuz değil mi? İşte bizim farkımız bu. Ondan önce o yollar çile yoluydu çile, ölüm yoluydu ölüm. Sakarya’yı Kocaeli, Bilecik ve Düzce’ye bölünmüş yolla bağladık. Ankara-İstanbul hızlı tren projesi Sapanca’dan geçiyor. Bundan siz de istifade edeceksiniz. Sakarya, Ankara ve İstanbul’a yüksek hızlı trenle ulaşacak. Değerli kardeşlerim, Adapazarı-Karasu-Ereğli-Bartın Limanı bağlantılı demiryolu projesinin de sözleşmesini Nisan ayında yaptık, onu da bitirdik.
Değerli kardeşlerim; bir diğer adımı atıyoruz şimdi. O da şu: Tarımda Sakarya’ya bu dönem içerisinde, 2002’de 9 trilyon verilmiş destek, biz 2010’da 74 trilyon destek verdik, farkımız bu. 294 trilyon 8 yılda ödedik. Ziraat Bankası yüzde 59 faizle kredi veriyordu çiftçiye. Biz yüzde 5’le. Esnaf, sanatkâra Halk Bankası yüzde 47 faizle kredi veriyordu. Biz yüzde 5’le. Farkımız bu. 75 trilyon hayvancılık desteği verdik.
Değerli kardeşlerim; şimdi ne kadar zamanımız var? 1 haftamız var, 1 hafta. Ben şimdi ne diyorum biliyor musun, ben ne diyorum biliyor musun? 1 hafta kapı kapı dolaşmaya var mıyız? Bütün dost, ahbap, yaran herkesi telefonlarla aramaya var mıyız? Değerli kardeşlerim, 1 hafta çok çalışacağız. Artık final haftasındayız, çok çalışacağız. Sandıklardan AK PARTi’yi gümbür gümbür çıkaracak mıyız? Nasıl bir netice istiyoruz, nasıl bir netice? Ama çok çalışacağız. Siz isterseniz Allah’ın izniyle olur, ama siz isterseniz olur. Ama çalışacağız, çok çalışacağız, hepsinden fazla çalışacağız. Çünkü inşallah inanan ve çalışan kazanır. Ben sizde bunu görüyorum, sizin gözlerinizde bunu görüyorum, size inanıyorum. İnşallah haftaya Pazar akşamı Türkiye’ye durmak yok, yola devam diyeceğiz, istikrar sürsün Türkiye büyüsün diyeceğiz, istikrar sürsün Sakarya büyüsün diyeceğiz. Türkiye hazır, hedef 2023. Evvel Allah. Sağ olun, var olun.
Şöyle bir daha bayraklarımızı bir kaldıralım bakalım. Hazır mıyız? Biliyorsunuz değil mi ahdimizi?
Beraber yürüdük biz bu yollarda. Beraber ıslandık yağan yağmurda. Şimdi dinlediğim tüm şarkılarda bize her şey sizi hatırlatıyor. Bize her şey sizi hatırlatıyor. Bize her şey sizi hatırlatıyor.
Günümüz kutlu olsun. 12 Haziran Türkiye’miz için, Sakarya’mız için, tüm milletimiz için, Sakaryalılar için hayırlı olsun. Yeni anayasamız için, temel hak ve özgürlükler için, ileri demokrasi için yeni bir milat olsun diyorum. Ve arkasından şunu söylüyorum: “Yol onun, varlık onun, gerisi hep angarya. Yüzüstü çok süründün, ayağa kalk Sakarya.”