Recep Tayyip Erdoğan'ın 3 Nisan 2020 tarihli ulusa sesleniş konuşması
Aziz Milletim,
Sizleri en kalbi duygularımla, muhabbetle selamlıyorum. Türkiye korona virüs salgınıyla mücadelesini kararlılıkla sürdürüyor. Dünyanın en gelişmiş ülkelerinin dahi çok ciddi bir bocalama yaşadığı bu süreçte biz hem hazırlık, hem malzeme, hem müdahale konusunda gerçekten sağlam bir duruş sergiliyoruz.
Türkiye’deki Kovit-19 hastalarının veya bunlara hastalığı bulaştıranların önemli bir bölümünde Avrupa-Amerika seyahati hikâyesinin olması düşündürücüdür. Batı ülkelerinin sağlık sistemlerinin yeteri kadar kapsayıcı olmaması sebebiyle hastalığın teşhisinde ve vaka sayısı arttıktan sonra da tedavisinde yetersiz kaldıkları çok açıktır. Türkiye en başından itibaren elindeki veriler çerçevesinde tüm tedbirleri alarak, hastalığın ülkemize girişini geciktirmiştir. Hastalığın ilk defa görülmesinin ardından da ülke genelinde vaka tespiti ve tedavisini oldukça başarılı şekilde yürüttük. Şu an itibariyle dünyada salgından etkilenenlerin tespit edilebilen sayısı 1 milyon 30 bine, Kovit-19 hastalığından ölenlerin sayısı da 55 bine ulaşmıştır. Ülkemiz ise toplamda 20 bin 921 hasta, 425 ölüm, 484 taburcu sayısı ile nüfus ve salgın tehdidi bakımından mukayese edilebileceğimiz ülkelerin tamamından daha iyi bir yerdedir.
Maske, test kiti, temizlik malzemeleri başta olmak üzere salgınla mücadele için gereken temel araçları kendimizin üretiyor olması bizi mutlak dışa bağımlılıktan kurtarmıştır. Kapsayıcı genel sağlık sigortamızın, yaygın ve modern hastane ağımızın, yetişmiş ve yeterli sayıda sağlık personelimizin önemi bu süreçte çok daha iyi ortaya çıkmıştır. Aynı şekilde temel gıda maddelerinin neredeyse tamamında kendi kendimize yeterli olmanın ötesinde net ihracatçı konumunda bulunmamız da ülkemize büyük avantaj sağlıyor. Dolayısıyla Türkiye bu küresel salgına ve onunla başlayan büyük krize en hazırlıklı ülkelerden biridir. Tek yapmamız gereken, birliğimize, beraberliğimize, kardeşliğimize sıkı sıkıya sahip çıkarak, salgın tehdidi geçene kadar kurallara harfiyen uymaktır.
Sağlık Bakanlığımızda oluşturduğumuz Bilim Kurulumuz hastalığın dünyadaki ve ülkemizdeki gelişimini an be an takip ediyor. Buna göre alınması gereken tedbirler de yine Bilim Kurulumuz tarafından belirlenerek tavsiye olarak Hükümetimize iletiliyor. Cumhurbaşkanlığı olarak, biz de Bakanlık ve kurumlarımızla birlikte dünyadaki ve ülkemizdeki tüm gelişmeleri göz önünde bulundurarak kararlarımızı alıyor ve uygulamaya geçiriyoruz.
Hep söylediğim gibi, özellikle milletimizden beklentimiz; her bireyin kendi karantinasını kendi uygulamasıdır. Genel olarak halkımızın kurallara riayet hususunda hassasiyet gösterdiğini biliyor ve herkese şükranlarımı sunuyorum. Ancak sayıca az da olsa sosyal izolasyon, sosyal mesafe, temizlik gibi temel kurallara uymayanların bulunduğunu da görüyoruz. Bunun için gönüllü olarak uygulanması gereken kuralları aşamalı bir şekilde zorunlu hale dönüştürmemiz gerekebiliyor.
Aziz Milletim,
Salgınla mücadele çerçevesinde attığımız adımlara bu gece yarısı itibariyle yenilerini ekliyoruz. Bilindiği gibi daha önce şehirlerarası toplu taşımayı izne bağlamıştık. Kendi arabalarıyla şehirlerarası yolculuk yapan vatandaşlarımızı da şehir girişlerinde kontrole tabi tutuyorduk.
Bu gece itibariyle ülkemizin 30 büyük şehri ile akciğer rahatsızlıklarının sık görüldüğü Zonguldak ilimizi, belirli istisnalar haricinde araç giriş-çıkışına kapatıyoruz. Bu şehirlerimize gıda, ilaç ve temizlik malzemesi gibi zorunlu ihtiyaç malzemeleri nakli ile İçişleri Bakanlığı genelgesinde belirtilen sektörlerin lojistik araçları dışında giriş-çıkış yapılamayacaktır. Ülke içinde yük ve izinli yolcu taşımacılığı yapanlar ile uluslararası yük taşımacılığı yapan araçların bu şehirlerden transit geçişleri ise devam edecek.
İl pandemi ve il hıfzıssıhha kurulları kendi şehirlerinin ihtiyaçlarına göre bu tedbirleri daha da genişletebilecektir. 30 büyük şehrimiz ile Zonguldak’ta başlatacağımız araç giriş-çıkışı yasağını ilk etapta 15 gün süreyle uygulayacağız, gerekirse süreyi daha da uzatacağız.
Bir başka tedbirimiz; ülkemizin tamamında daha önce 65 yaş üzerine uyguladığımız sokağa çıkma kısıtlamasını 20 yaş altı için de getirmektir. Gece yarısından itibaren 1 Ocak 2000 ve üstü tarihli doğumlular da tıpkı 65 yaş üstü gibi sokağa çıkamayacaktır. Bununla gençlerimizi de, çocuklarımızı da ciddi manada kontrol altına, karantina altına almak durumundayız. Yani 65 yaş üstü sıkıntıda da 20 yaş altı sıkıntıda değil, diye elimizde böyle bir garanti yok. Amacımız, vatandaşlarımızın sadece çalışmak veya temel ihtiyaç malzemelerini temin etmek için sokağa çıkmasını temin etmek, bunun dışında herkesin evinde kalmasını sağlamaktır. Dışarıya çıkmak zorunda kalan vatandaşlarımız için de yeni bir uygulama başlatıyoruz. Yarından itibaren pazar yerleri ve marketler gibi insanların toplu şekilde bulunduğu tüm alanlarda herkesin maske takması zorunlu olacaktır. İnsanların toplu olarak çalışmaya devam ettiği iş yerlerinde de benzer tedbirler alınacaktır.
Tüm bunlara ilave olarak, Türkiye genelinde insan hareketliliğini azaltmak için gereken tedbiri almayı sürdüreceğiz. Şehirlerimizde tamamında insan hareketliliğini azaltmak için gereken ilave tedbirler, yarından itibaren il pandemi ve il hıfzıssıhha kurulları tarafından alınıp uygulanabilecektir.
Sokaklar dahil tüm kamuya açık mekanlarda kalabalık oluşturacak şekilde asla birarada bulunulamayacak, sosyal mesafeye en az 3 adım olarak mutlaka riayet edilecektir. İkazlara uymayarak aksi yönde davranışlar sergilemekte ısrar edenlere gereken idari ve adli cezalar tereddütsüz şekilde uygulanacaktır. Amacımız, vatandaşımıza eziyet etmek değil, hem kendi sağlığını, hem de onlarla temas edenlerin sağlını güvence altına almaktadır.
Ülkemizde hayatı ne zaman normale döndürebileceğimiz 83 milyon olarak bizlerin elindedir. Kurallara ne kadar iyi riayet edersek salgının seyrini o derece hızlı kontrol altına alır ve tehdidi tamamen ortadan kaldırabiliriz, aksi halde, bugün üzüntüyle takip ettiğimiz kimi ülkelerin durumuna düşmemiz kaçınılmazdır.
Milletimize güveniyorum, bu içi boş bir söz değildir, attığımız her adımda bu güvenin tezahürlerine şahit olabiliyoruz. Bugüne kadar nice badireyi birlikte attığımız bu aziz millet, aldığımız tedbirlerden etkilenen kesimlere destek olmak için başlattığımız yardım kampanyamıza gösterdiği sahiplenmeyle adeta yeni bir destan yazmıştır. Kampanyanın üçüncü gününde SMS hariç yaklaşık 304 bin kişi ve kuruluşumuz 1 milyar 61 milyon liralık yardım yaparak, kardeşliğimizin gücünü göstermiştir. Ülkemizin bu sıkıntılı gününde yardım kampanyamıza katılarak dayanışma ortaya koyan tüm vatandaşlarıma ve kurumlarımıza şahsım, milletim adına şükranlarımı sunuyorum. Her ne kadar CHP Genel Başkanı başta olmak üzere kimi kesimler bu kampanyayı itibarsızlaştırmaya çalışmışsa da, görüldüğü gibi milletimiz bu fitne odaklarına kulak vermemiştir. Halbuki bizim tarihimizde çok sayıda bu tür ve hatta daha ötesi dayanışma örnekleri vardır. Mesela Kurtuluş Savaşı başlarken Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Tekâlif-i Milliye denilen 10 maddelik bir emir yayınlamıştır. Bu emirle milletimizin elinde bulunan silahtan cephaneye, giysiden yiyecek, içeceğe, makineden binek hayvanlarına kadar savaşta ihtiyaç duyulan hemen her malzemenin belirli bir oranı talep edilmiştir. Milletimiz bu dayanışma çağrısına mecburiyetin ötesinde bir gönüllükle iştirak ederek, kendisinin ve evlatlarının geleceği için varını-yoğunu devletine vermekten çekinmemiştir. Kendi tarihlerini bilmeyenler, bugün devletimizin yürüttüğü yardım kampanyasını dahi sabote etmeye çalışarak milletten ne kadar uzak olduk olduklarını bir kez daha göstermişlerdir.
Sözlerime son vermeden önce, salgın sürecinde en büyük yükü omuzlayan sağlık çalışanlarımıza da ayrıca teşekkür etmek istiyorum. Milletimiz doktorundan hemşiresine, teknisyeninden temizlik görevlisine kadar, tüm sağlık çalışanlarımızın gösterdiği fedakârlığı asla unutmayacaktır.
Bu vesileyle, geçtiğimiz günlerde Kovid-19 hastalığından kaybettiğimiz Profesör Doktor Cemil Taşçıoğlu Hocamızın adını Okmeydanı Eğitim Araştırma Hastanemize vereceğimizi, yani bundan böyle bu hastanenin artık Hocamızın adıyla bir şehir hastanesi olarak Profesör Doktor Cemil Taşçıoğlu Şehir Hastanesi olarak anılacaktır. Cemil Hocamıza Allah’tan rahmet diliyorum, Allah taksiratını, hasenata tebdil etsin. Eşine, tüm ailesine sabırlar diliyorum.
Bu salgında hayatını kaybeden tüm vatandaşlarıma da Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı diliyorum. Ülkemizin önündeki aydınlık günlerin yakın olduğu inancımı yineleyerek sizleri bir kez daha sevgiyle, saygıyla selamlıyorum; kalın sağlıcakla.