Recep Tayyip Erdoğan'ın 28 Mayıs 2011 tarihli Eskişehir mitinginde yaptığı konuşma

İnönü’ye, Mahmudiye’ye, Mihalgazi’ye, Mihallıççık’a, Sarıcakaya’ya Seyitgazi’ye, Sivrihisar’a, Tepebaşı’na selamlarımı, sevgilerimi, saygılarımı yolluyorum.

Yunus Emre’nin, Seyit Battal Gazi’nin, Şeyh Edebali’nin, Nasrettin Hoca’nın, Hızır Bey’in şehri Eskişehir’i selamlıyorum.

Osmanlı şehri, Cumhuriyet şehri, ilklerin şehri, sanayinin, bilimin, Eskişehir’i, Eskişehirli kardeşlerimi selamlıyorum.

Sevgili kardeşlerim, ben bugün Eskişehir’e sizlerle dertleşmeye geldim. Ben bugün Eskişehir’e sizlere yüreğimi, gönlümü açmaya geldim. Sizlerle siyasetin diliyle değil, gönül diliyle derdimi anlatmaya geldim.

Kardeşlerim, benden hakaret görmeyeceksiniz, benden suçlama görmeyeceksiniz. Kimseyle de polemik derdinde değilim. Ama hakikatleri size anlatacağım. Ben bugün burada, Eskişehir’de samimiyetin diliyle, muhabbetin diliyle, gönül diliyle sizlere gerçekleri anlatacağım. Zira bugün acımız büyük. Önceki gün İstanbul’da halkın arasında patlatılan bir bomba ile, biri polis, 7’si sivil 8 vatandaşımız yaralandı. İşine gitmek için oradan geçen bir hanım kardeşimiz maalesef sakat bırakıldı. Dün Cizre’de 13-14 yaşında çocukların kaldığı, imam hatipli öğrencilerin kaldığı bir yurda molotof kokteyleriyle saldırdılar. 3 öğrencimiz maalesef yanmak suretiyle yaralandı. Yine dün, Diyarbakır’ın Hazro ilçesinde AK PARTi İlçe Başkanımızın oğlu teröristler tarafından kaçırıldı. Yine önceki gün Silvan’da bir iş adamının iş makineleri, iş adamı AK PARTili diye yakıldı. Bunun yanında medya dünyasında da bir gazeteye ne yazık ki evet, bir grup MHP’li araçlarla beraber saldırmak suretiyle cam çerçeve indirdiler. Açık açık söylüyorum, seçim öncesinde siyasi ortamı etkilemek amacıyla masum bir kadını, tek suçu oradan geçmek olan bir kadını ömür boyu engelli olmaya mahkum etmek alçaklıktır. O bombayı hazırlayan da, o bombayı oraya getiren de, patlatan da, o planı yapan da alçaktır. İnsanlıktan nasibini almamıştır. Seçim öncesinde barış ve huzur ortamını bozarak buradan 3 oy elde etmek için 13-14 yaşlarındaki çocukların yüzünü yakmak alçaklıktır, vicdansızlıktır, insafsızlıktır. Masum çocukların yüzünü yakarak, oy devşirmeye çalışan, bu şiddet ortamından beslenen BDP’lilere sesleniyorum. BDP içinde … olduğunu, dindar olduğunu iddia eden bağımsız adaylar… sırtınızı dayadığınız terör, bebekleri, çocukları, gençleri katlediyor, masum insanları sakat bırakıyor. Yahu değer mi Allah aşkına. Bunun vebalinden, bunun sorumluluğundan, bunun vicdan azabından nasıl sıyrılacaksınız. Bu olaylar karşısında kendinizi halkımıza nasıl anlatacaksınız, bu olayları şiddetle lanetleyebilecek misiniz, terörle aranıza hala mesafe koymayacak mısınız? Bir tanesi çıkıyor ortaya, söylediği ne biliyor musunuz, çok enteresan. Şimdilik diyor, sivil Cumalar kılmaya başladık, bakın çok enteresan sivil Cuma. Cuma ne zamandan beri resmi olmaya başladı? Gerekirse diyor, camileri de ele geçiririz diyor. Bu da bağımsız aday. Dindarmış. Gençlerin eline molotof kokteyli verenlerle, çocukların eline taş verip arkalarına saklananlarla aranıza çizgi çekmeyecek misiniz, bu kadar mı insanlığınızı kaybettiniz, bu kadar vicdan yoksunusunuz. Buradan, Eskişehir’den sesleniyorum; Kürt meselesinin çözümünün önündeki en büyük engel, BDP’dir, terör örgütüdür. Bu ülkede Kürt sorununun çözümünü istemeyen, gençlerin ölümüne son vermek istemeyen, annelerin gözyaşından beslenen BDP’dir. Bizim çözüm odaklı siyasetimizi engellemek isteyen, çözümü yavaşlatmak isteyen, çözüme direnen BDP’dir, CHP’dir, MHP’dir. Kardeşlerim, CHP’yi, MHP’yi, BDP’yi, genel başkanlarını da maalesef BDP parmaklarında oynatmaya başlamıştır. Bakınız CHP Genel Başkanı Hakkari’de mitingde kendisine nasıl bir oyun oynandığını görmüyor, göremiyor. CHP Genel Başkanı ile pazarlık yapılıyor. Burada CHP bayrağı olabilir, ama Türk bayrağı olamaz. Ve Hakkari’de bir tane Türk bayrağı yoktu Kılıçdaroğlu’nun mitinginde. Çünkü seslendiği insanlar CHP’li değildi, BDP’liydi.

Sevgili kardeşlerim, bu nasıl vatanseverlik ya, bu nasıl vatanseverlik? Şu CHP’ye 12 Haziran’da gerekli dersi vermeye hazır mıyız? Kaç gün kaldı? 14 gün, bugünle 15. 14 gün Eskişehir’i kapı kapı dolaşmaya var mıyız? Sevgili kardeşlerim, gençler, özellikle sizlere sesleniyorum. Gençler, yoğun çalışacaksınız, gayretli çalışacaksınız, hanım kardeşlerim özellikle sizlere sesleniyorum, kapı kapı dolaşmaya var mıyız? Duyduklarınızı duymayanlara lütfen anlatalım. Birçok gerçekler hala bilinmiyor. Allah aşkına şu Eskişehir’in çehresi nasıl değişiyor görüyorsunuz. Şu bölünmüş yolların halini görüyorsunuz 3 gidiş 3 geliş. Bütün alt geçitleri görüyorsunuz. Eskişehir’in bugün havası farklı değişiyor. Ve bugün 68 yeni eseri açıyoruz, Eskişehir’e kazandırıyoruz. Bunları kim yaptı, kim yaptı? Ama biraz sonra bakarsınız Büyükşehir Belediye Başkanı, onları ben yaptım der ha. Der der, der. Çünkü onun da yandaş medyası, candaş medyası var. Bir tane iş makinesini Büyükşehir’in oraya koyar, bak bunları da ben yaptım der. Herhalde bu oyuna gelmiyoruz değil mi? Hızlı treni de o yapmış. Yüksek hızlı treni de o getirmiş, şimdi garı da o yapıyor, Eskişehir Stadını da her şeyi o yapıyor. Değerli kardeşlerim… Çatlamasın be, çatlamasın, onları da aramıza alalım, onları da kazanalım, daha iyi olmaz mı? Alalım alalım, daha güçlü olalım, daha güçlü olalım, kazanalım, anlatalım, kavli leyin ile anlatalım, yumuşak dil ile anlatalım, onları da kazanalım değil mi? Kazanalım. Olsun, biz anlatalım, görevimizi yapalım gerisi Allah kerim. Ben sizlerle gurur duyuyorum, ondan hiç endişeniz olmasın. Biz dik duracağız, dikleşmeyeceğiz, tamam? Dik duracağız, ama dikleşmeyeceğiz.

Geçtiğimiz günlerde İstanbul’da ve Ankara’da çok büyük projeler açıkladık. Türkiye’nin iki büyük kenti, Diyarbakır ve İzmir için de yeni projeler açıklayacağız. Elbette Eskişehir’i unutmuş değiliz. Bilimin, sanatın, kültürün, tarihin ve geleceğin şehri, sanayinin, üniversitenin şehri Eskişehir için çok önemli projelerimiz, çok büyük bir vizyonumuz var. Eskişehir başta Tatar kardeşlerimi olmaz üzere, Balkanlar’dan, Kafkaslar’dan, yani Osmanlı coğrafyasından göç etmiş binlerce, on binlerce kardeşimizi bağrına bastı. Bu kardeşlerimiz Eskişehirli Manav kardeşlerimiz de tarih boyunca huzur içinde iç içe yaşadılar. Gerek Manav, Yörük, Tatar kardeşlerimiz, gerek Balkanlardan ve Kafkaslardan gelen kardeşlerimiz, adetleri, gelenekleri ve görenekleriyle Eskişehir’e her bakımdan zenginlik katıyorlar. Bakınız bir müjde. Eskişehir’i 2013’te inşallah Türk Dünyası Kültür Başkenti yaparak bu kültürel zenginliğimizi bütün dünyaya tanıtacağız. Bunun için başta Dışişleri ve Kültür Bakanlıklarımız olmak üzere, ilgili bütün kurum ve kuruluşları, sivil toplum örgütlerini, Uluslararası Türk Kültür Teşkilatı, TÜRKSOY’u harekete geçiriyoruz. Bunlarla birlikte UNESCO Türkiye Milli Komisyonunu, Yunus Emre Enstitüsünü ve tabi Eskişehir’deki üniversitelerimizi seferber ediyoruz. Böylece Eskişehir, bütün Türk dünyasından yüzlerce kültür ve sanat etkinliğine, binlerce misafire ev sahipliği yapacak. Biz onları daha yakından tanıyacağız, onlar bizi daha yakından tanıyacak. Bütün Türk dünyası Eskişehir’de birbiriyle kucaklaşacak. Kırım’dan, Kazan’dan, Bulgaristan’dan Arnavutluk’tan, Kosova’dan, Makedonya’dan, Bosna Herkes’ten, Romanya’dan, Batı Trakya’dan, Kafkasya’dan ve bütün Türk Cumhuriyetlerinden gelen misafirlerimiz burada akrabalarıyla, kardeşleriyle kaynaşacaklar. Eskişehir’de en çok önem verdiğimiz konulardan biri de özellikle eğitimli genç nüfusa yönelik yeni istihdam alanlarının açılması. Bunun için Eskişehir’de havacılık sanayi, savunma sanayi, elektronik sanayi, yazılım sektörü… Değerli kardeşlerim, sinema televizyon sektörü, sinema televizyon sektörü gibi katma değeri yüksek yatırımların önünü açıyoruz. İşte o yüzden gençlerimizin daha nitelikli yetişmesini sağlamak için, bu ileri teknoloji alanlarında istihdam edilebilmeleri için, meslek liselerine, meslek yüksekokullarına büyük önem veriyoruz. Yine bu çerçevede önümüzdeki dönemde Eskişehir’imize üçüncü üniversiteyi, Yüksek Teknoloji Üniversitesini kazandıracağız. Bu noktada şu ana kadar yaptıklarıma, önümüzdeki dönemde çok daha fazlasını katacağız. Şimdi uluslararası sermayenin özellikle Ortadoğu sermayesinin Eskişehir’in potansiyelini daha iyi görmesi için özel tanıtım stratejileri geliştiriyoruz. Değerli kardeşlerim, Türkiye’nin olağanüstü potansiyellerini yabancı bilim adamları ve girişimcileri maalesef bizim muhalefetimizden çok daha iyi görüyorlar. Bakınız Ana Muhalefet Partisi’nin Genel Başkanı dün akşam bir televizyon programında kendisine soruyorlar. Ya diyorlar bu imam hatip okulları konusunda siz neden böyle düşünüyorsunuz veyahut da imam hatip okullarına karşı mısınız diyor soru. Sayın Kılıçdaroğlu’nun verdiği cevap ne biliyor musunuz? Niye karşı olayım ki. Ama işte eğitimde bununla ilgili herhangi bir şeyiniz yok. Ne kadar ihtiyaç varsa o kadar yapılması lazım diyor. Mesela ne kadar diyor ziraatçı lazımsa o kadar, ne kadar şu lazımsa o kadar. Ya böyle bir eğitimle, ilimle ilgili kafa olur mu? Sevgili kardeşlerim, şu anda bu mantıktan bakarsak, bu yaklaşımı ele alırsak, düz lise mezunu yüzde 75 Türkiye’de düz lise var, yüzde 70 düz lise var. Eee? Şimdi düz lise mezunları bomboş dolaşıyor. Ne diyeceğiz? O zaman bugüne kadar niçin düz lise açtınız diye bir soru sorulmaz mı? Fakat meslek liselerinden mezun olanların elinde hiç olmazsa bir mesleği var değil mi? İş bulur veya bulmaz, sana ne ya, sana ne. Ama dert başka, dert, bu ülkede imam hatip mezunu olmasın. Onun narına diğer meslek liselerine de karşı çıkıyorlar. Kılıçdaroğlu, CHP zihniyeti, şu imam hatiplerin üzerinden elinizi çekiniz lütfen. Yahu diyor, imam hatip okullarını biz kurduk diyor, CHP kurdu diyor. Onu sen gel bana sor. İmam hatip okullarını kurarken, İnönü’nün, Milli Eğitim Bakanı Tahsin Banguoğlu’na söylediği ne biliyor musunuz değerli kardeşlerim? Bana gassal yetiştirme okulu kur diyor. Ne demek gassal? Ölülerimizi yıkamak için. Çünkü öyle bir dönem oldu ki CHP’nin döneminde, cenazeleri yıkayacak imam bulamadılar, cenaze namazını kıldıracak imam bulamadılar o hale geldik. CHP budur. Neleri yapmadılar ki. Camileri ahır yapan bu CHP zihniyetidir. Konya’daki o … şimdi restore edip bizim tekrar camiye döndürdüklerimiz, Atatürk’ün İnönü’ye kesin talimatı var, diyor ki buraları restore edeceksin, restore edeceksin. Ama Atatürk’ün ömrü vefa etmiyor. Ne restoresi, ahır olarak devam ediyor, CHP bu, CHP bu. Bu CHP’yi iyi tanıyalım ve bunları da Eskişehirli kardeşlerime, CHP’ye gönül verenlere iyi anlatalım.

Ah benim Eskişehirli kardeşlerim. Şimdi bugün 68 tesis, şu Eskişehir’de arkadaşlarımız çalışıyorlar, açılışlarını yapacaklar. Ve bunlarla birlikte sevgili kardeşlerim, toplam değeri ne biliyor musunuz? Söyleyeyim. Değerli kardeşlerim, katrilyonlarca lirayı bulan bir yatırım bugünkü açılışlar. Önümüzdeki dönemde inşallah Eskişehir yine çevre illerle birlikte Ortadoğu ve Avrupa’dan gelen turistler için bir cazibe merkezi haline geliyor. Şu tarihi Odun Pazarı Evleri, Odun Pazarı Belediyemizin yürüttüğü, Türkiye’nin en büyük restorasyon projelerinden biri olan Odun Pazarı Evleri Yaşatma Projesinin bir sonucudur. Sadece geçen yıl buraya gelen 1,5 milyon turist, Eskişehir ekonomisine 500 milyon liralık bir girdi sağladı. Bu yıl inşallah burayı görmeye 2,5 milyon yerli ve yabancı turist gelecek. Kardeşlerim, açık konuşuyorum; Eskişehir’e nasıl hızlı treni getirdiysek, Eskişehir’in Çevre Yolu’nun şehir geçişini nasıl tamamladıysak bu projeleri de tamamlayacağız. Hava alanımızın pist genişletme çalışmaları devam ediyor. İnşallah bu yıl tamamlıyoruz, tamam? Eyvallah. Demir yolunun alta alınması, demir yolunu alta alıyoruz. Yeni bir stadyumun yapılması, yeni bir gar binasının yapılması konusunu bizzat ben takip ediyorum. Kırmızı Şimşekler’e, Eskişehirspor’un vefalı ve fedakar taraftarına ve Eskişehir’in bütün amatör sporcularına UEFA standartlarında çok modern bir stadyumu inşallah bu dönemde Eskişehir’imize biz kazandıracağız. Aynı şekilde şehrin ortasından geçen demir yolunun alta alınması ve uzun vadeli bir perspektifle gar ve çevre düzenlemelerinin yapılmasının şahsen takipçisi olacağım. Eskişehir’e 8,5 yıl boyunca nasıl güçlü bir destek verdiysek bundan sonra da aynı şekilde vereceğiz.

Sevgili kardeşlerim, biz hiçbir zaman Eskişehir’i hiçbir alanda ihmal etmedik, her zaman Eskişehir’in yanında olduk. Eskişehir’in önünü açacak hizmetleri hayata geçirdik. Bugüne kadar şehrimize kazandırdığımız hizmetleri ana başlıklarıyla sizlerle paylaşayım mı? Arka taraf duyuyor mu? Maşallah. 163 bin derslik yaptık Türkiye’de. Eskişehir’e 1975 derslik yaptık. 1 milyona yakın Türkiye’de bilgisayar dağıttık. Eskişehir’e 8 bin 808 bilgisayar gönderdik. Bizden önce bilişim teknolojisi var mıydı Eskişehir’de? Türkiye’de olmadığı gibi burada da yoktu. Okullara bilişim teknolojisini biz getirdik gençler, bunları gençlere anlatın. Üniversiteli gençler bile bunları bilmiyor ya. Yani kimin kendilerinin yanında olduğunun farkında değiller, insan buna kahrediyor. Yani eser siyaseti, hizmet siyaseti yapanlarla mı beraber olacağız? İdeolojik siyaset veya istismar siyaseti yapanlarla mı olacağız? Futbol takımı tutar gibi parti tutulmaz. Eser üreten partilerin yanında olunur. Anadolu Üniversitesi bünyesinde 1 enstitü, 1 meslek yüksekokulu, 18 merkez ve birim hizmete girdi. Osmangazi Üniversitesi bünyesinde 1 enstitü, 4 fakülte, 1 devlet konservatuarı, 1 yüksek okul, 2 meslek yüksekokulu, 3 araştırma ve uygulama merkezi hizmete girdi. Gençler, 2002 yılında 6 bin 68 olan yüksek öğretim, yurt yatak kapasitesini 7 bin 28’e çıkardık. İlkokullarda, ortaokulda kitapları ücretsiz verdik mi? Verdik. Sosyal güvencesi olmayanlara, erkek öğrencilere 30 lira veriyoruz, kız öğrencilere 35 lira veriyoruz. Ortaöğretimde erkek öğrencilere 45 lira veriyoruz, kız öğrencilere 55 lira veriyoruz. Bak görüyorsunuz pozitif ayrımcılık. Kime veriyoruz parayı? Anneye. Gençler, sevgili kardeşlerim; bununla kalmadık. Ve eğer sosyal güvencesi yoksa, anneye 150 lira veriyoruz. Yakacak, erzak onlar ayrı. Peki, biz geldiğimizde üniversiteli gençlere ne burs veriliyordu? 45 liracık, 45 lira. Peki şimdi ne veriyoruz? 240 lira veriyoruz. Sevgili gençler, bununla da kalmıyoruz. Ayrıca Kredi Yurtlar Kurumu’nda kalıyorsa, o zaman kendilerine bir de biz kalkıyoruz 150 lira beslenme yardımı veriyoruz.

Şimdi size bir müjde veriyorum. Artık okullardan akılla tahtaya geçiş var, karatahtayı kaldırıyoruz. Akıllı tahtalarımız bilgisayar donanımlı olacak, internet bağlantılı olacak. Ve sizlere birer tane elektronik kitap vereceğiz. Bütün müfredat bunun içine girili. Ve bu elektronik kitapçıkları sizlere ücretsiz olarak vereceğiz, fakir zengin ayrımı yapmayacağız.

Sevgili vatandaşlarım, sağlıkta istediğiniz hastaneye gidiyor musunuz? İstediğiniz eczaneden ilacınızı alıyor musunuz? Ayrım yok. Eskişehir’e 167 trilyonluk sağlık yatırımı yaptık. Sayın Kılıçdaroğlu SSK’nın Genel Müdürlüğünü yaptı 8 yıl, 90’lı yıllarda. Hastanelerde anamızı ağlattı anamazı. O dönemi yaşayanlar iyi bilir. Kuyrukta bekle, doktor muayenehanesine çağırır, parayı ver muayene ol. İlaç? Yarısı var yarısı yok. Ne olacak dediğin zaman git parayla al dediler. Unutmayın, Bahçeli döneminde de, bunların döneminde de ölülerimiz hastanelerde rehine kaldı mı? Şimdi böyle bir şey var mı? İşte bunları anlatın, bilmeyenlere anlatın, duymayanlara anlatın. Deyin ki bak artık istediğin hastaneye gidiyorsun. Şu koskoca Eskişehir’de tomografi, MR cihazlarına sizleri şöyle bir taşıyayım istiyorum. Bakınız koskoca Eskişehir’de değerli kardeşlerim, biz geldiğimizde 1 tane tomografi cihazı vardı, 3’e çıkardık 3’e. MR hizmeti verilmiyordu, bugün 2 tane MR var. 89 adet diyaliz vardı, Eskişehir’e yeter mi ya? 176’ya çıkardık, 176. 6 tana 112 istasyonu vardı 6. Şimdi 29, 29. Ambulans neydi biliyor musunuz Eskişehir’de? 6 tane Eskişehir’de ambulans vardı ya. Şimdi 42 tane ambulans var.

Eskişehir Adalet Sarayını biz tamamladık, hizmete açtık. Toplu konutta Eskişehir’e bugüne kadar 8 bin 67 toplu konut yaptık. 7 bin 971’ini sahiplerine teslim ettik. Az önce yaşlı bir teyze yolumu çevirdi. Ne dedi biliyor musun anahtarı sallıyor böyle durdurdum. Dedi ki: “Başbakanım Allah senden razı olsun” Şimdi senin bize verdiğin evde oturuyoruz dedi. Bak biz 2 anahtar sallayan siyasilerden değiliz Kılıçdaroğlu gibi. O ne veriyorsa ben 5 kat fazlasını veriyorum diyenlerden değiliz. Kılıçdaroğlu’nun akıl hocası bunlar. Ya sen diyor bunları şimdi söyle de, gerisi kolay diyor ya. İktidara geldikten sonra sana kimse bunları sormaz. Değerli kardeşlerim, işte onun için çok çalışacağız. Müslüman, bir sokulduğu delikten bir daha sokulmaz.

Değerli kardeşlerim, bakın bu toplu konutta, Ihlamur Kenti ve Vadi Şehri Eskişehir’imize kazandırdık. TOKİ ile Odun Pazarı Belediyemizin birlikte yürütecekleri Eskişehir’in ilk gecekondu ve kentsel dönüşüm projesi olan Karapınar Vadisi Dönüşüm Projesinin ihalesi biliyorsunuz Salı günü sonuçlandı. Böylece Karapınar Vadisi’nde 1536 konutu, 5 yıldızlı oteli, kongre kültür merkezi, camisi, okulu ve sağlık merkeziyle yepyeni bir prestij şehri oluşturacağız.

Ulaştırma, 2002’ye kadar 90 kilometre bölünmüş yol yapıldı. Biz 8 yılda ne kadar yaptık biliyor musunuz? 213 kilometre. Cumhuriyet tarihinde 90 kilometre 79 senede, biz 8 yılda 213 kilometre yaptık, fark bu. Bu ne demektir? Biz iktidarda olsaydık, demek ki 10’la çarp, değerli kardeşlerim, bu süre içerisinde Türkiye Cumhuriyeti artık yol sorununu çözmüş olurdu. Biz sizlerle gurur duyuyoruz, biz sizlerle gurur duyuyoruz. Eskişehir’i; Ankara, Bilecik, Kütahya ve değerli kardeşlerim, Afyonkarahisar’a bölünmüş yolla bağladık. Eskişehir’i yüksek hızlı trenle buluşturduk. 13 Mart 2009 tarihinde bizzat katıldığım ilk seferle Ankara-Eskişehir yüksek hızlı tren seferlerini başlattık. Bu 2 yıl içerisinde 3 milyon vatandaşımız, yüksek hızlı tren konforuyla Ankara-Eskişehir arasına gidip geldi. Önümüzdeki günlerde Eskişehir-Konya yüksek hızlı tren seferlerini de başlatıyoruz. Böylece Hazreti Mevlana’nın şehriyle, Yunus Emre Hazretleri’nin şehri bir kez daha, bir kere daha kucaklaşacak. Duyduğuma göre CHP Genel Başkanı, AK PARTi propagandası olur diye Eskişehir’e yüksek hızlı trenle gelmek istemiyormuş. Sırf bu nedenle miting tarihini bile değiştirmiş. Ve İstanbul’dan uçakla geleceği bir tarihi seçmiş. Sayın Kılıçdaroğlu, kurtuluşun yok, İstanbul’a da hızlı tren seferleri 2013 sonunda inşallah başlayacak. Ayrıca ineceğin hava alanını da biz yaptık. Kara yoluyla da gelsen bizim yaptığımız duble yollardan geleceksin. Gel, inat gelme, 73 milyonun, 74 milyonun görüp takdir ettiği bu hizmetlerden sen de istifade et. Merak etme senden teşekkür beklemiyoruz, vatandaşın hayır duası bize yeter. Değil mi? Eyvallah. İstanbul-Ankara hattını Eskişehir’e kadar ortak kullanmak suretiyle, İstanbul, Ankara, Antalya arasında yüksek standartlı çift hatlı, elektrik sinyalli bir demir yolu hattı oluşturacağız. Bütün projeler tamamlandığında Eskişehir doğudan batıya, kuzeyden güneye uzanan demir yollarının ortak merkezi haline gelecek. Eskişehir Havaalanının geliştirilmesi işine devam ediyoruz. KÖYDES için 52 trilyon harcadık.

Değerli kardeşlerim, doğalgaz noktasında hamd olsun Eskişehir’imizin zaten bir sıkıntısı yok. Ve bütün bunların yanında tarımda 2002’de 35 trilyon destek geldi. 2010’da biz 73 trilyon verdik. 2003-2010 638 trilyon destek verdik. 58 trilyon hayvancılık desteği verdik. Çiftçi bizden önce krediye ne kadar faiz ödüyordu biliyor musunuz? Yüzde 59, yüzde 59. Sayın Bahçeli, bunların hesabını vereceksin. Şimdi yüzde 5. Sayın Kılıçdaroğlu, siz de vereceksiniz, siz de bu milleti inim inim inlettiniz. Ziraat Bankası’nı zarar ettirenlerle beraber şimdi kol kola yürüyorsunuz. Halk Bankı ziyana uğratanlarla kol kola dolaşıyorsunuz. Değerli kardeşlerim, Halk Bankası yüzde 47 faizle kredi veriyordu. Şimdi yüzde 5. Nereden nerelere geldik. Daha iyi olacak, daha iyi olacak.

Hazır mıyız? 14 gün kaldı. Kapı kapı dolaşmaya var mıyız? Hanım kardeşlerim, sizlerden çok şey bekliyorum. Bakın bugünkü gazetelerin arka sayfalarındaki gerçek kadın, gerçek aileyi okudunuz mu, bizim ilanımızı okudunuz mu? Muhakkak okuyun. Orada neler yaptığımızı, kadına yönelik neler yaptığımızı, bakın yapacaklarımızı konuşmuyorum, yaptığımızı görün. Aileye nasıl baktığımızı görün.

Sevgili kardeşlerim, biz ne CHP’yiz, ne BDP’yiz. Biz kadına, cennet anaların ayağı altındadır anlayışıyla bakan bir medeniyetin çocuklarıyız. Bize göre anaların ayaklarının altı öpülür. Biz buyuz, onlarda bu yok, onlar bunu yapamaz, farkımız bu. İnşallah 12 Haziran akşamı bu başarıyı taçlandıracağız.

Evet, bizim ahdimiz var biliyorsunuz, ahdimiz var biliyorsunuz. Haydi bakalım bayraklar. Bayraklar, bayraklar bayraklar. Buradan Simav’a geçeceğim daha işimiz var.

Beraber yürüdük biz bu yollarda. Beraber ıslandık yağan yağmurda. Şimdi dinlediğim tüm şarkılarda bize her şey sizi hatırlatıyor. Bize her şey sizi hatırlatıyor. Bize her şey sizi hatırlatıyor.

Günümüz kutlu olsun. 12 Haziran; Türkiye’miz, Eskişehir’imiz, milletimiz, tüm Eskişehirliler için, yeni anayasamız, temel hak ve özgürlükler için, yeni bir milat olsun diyorum.

Allah yar ve yardımcımız olsun diyorum. Kalın sağlıcakla.