Recep Tayyip Erdoğan'ın 25 Mart 2020 tarihli ulusa sesleniş konuşması
Aziz Milletim,
Sizleri en kalbi duygularımla, muhabbetle selamlıyorum. Türkiye olarak çevremizdeki ülkeler başta olmak üzere tüm dünya ile birlikte yakın tarihte eşine az rastlanan bir tehditle karşı karşıyayız. Bu tehdit bulaşıcı bir hastalıktır. İlk defa Çin’de başlayan ve yeni koronavirüs salgını olarak bilinen kovit-19 hastalığı neredeyse tüm dünyayı etkisi altına almıştır.
Türkiye, hastalığın ilk ortaya çıktığı günden beri gelişmeleri yakından takip eden, tedbirleri vakitlice alan ender ülkelerden biridir. Sağlık Bakanlığımız Ocak ayı başında, yani henüz Çin’de bile ilk ölüm vakası yaşanmamışken bünyesinde kriz merkezini kurmuş, hemen arkasından da Bilim Kurulu’nu oluşturmuştur. Ülkemizde kovit-19’la ilgili fiili tedbirler 20 Ocak’tan itibaren alınmaya başlanmıştır. Şubat’ın ilk günü Çin’in Wuhan şehrindeki vatandaşlarımız ülkemize getirilerek, karantina altına alınmış, hamdolsun 14 günün sonunda hepsi de sağlıklı olarak evlerine gitmiştir.
Hastalığın ilk çıkış yeri olan Çin’den başlayarak, hastalığın salgın düzeyin ulaştığı ülkelerle uçak seferleri hemen durdurulmuş, kara sınırlarımız kontrol altına alınmış, gerektiğinde kapatılmıştır. Yurt dışından gelen vatandaşlarımızın tamamı ülkemize girişte sağlık kontrolünden geçirilmiş, durumu şüpheli görülenler karantinaya alınmıştır.
Ülkemizdeki ilk kovit-19 hastası vatandaşımız 10 Mart’ta tespit edilmiştir. Bunu izleyen günlerde okulların tatil edilmesi, yurt dışı görevlerin ertelenmesi, insanların toplu olarak bulunduğu mekânların faaliyetlerine ara verilmesi, etkinliklerin ertelenmesi gibi çok sayıda tedbiri seri bir şekilde hayata geçirdik. İlk tespitten bir hafta sonra hasta sayımız 47’y ulaştı ve ilk can kaybımızı 18 Mart’ta verdik. 18 Mart tarihindeki kapsamlı değerlendirme toplantımızın ardından yaklaşık 100 milyar liralık bir ekonomik destek programını milletimizle paylaştık. Bu çerçevede Meclis’imiz gereken düzenlemeleri yaptı. Böylece ilave kaynak aktarmak suretiyle İşsizlik Fonu’nu güçlendirerek, çalışanlarımızın Kredi Garanti Fonu’nu güçlendirerek, esnaf ve sanatkârımızın yanında olduğumuzu gösterdik. Ayrıca, en düşük emekli maaşını bin 500 liraya çıkartırken, Ramazan Bayramı ikramiyesinin ödenme tarihini de Nisan başına aldık. İstihdamı korumak amacıyla kısa çalışma ödeneğinin şartlarını kolaylaştıran, telafi çalışma süresini azaltan, sosyal yardımları artıran düzenlemeyi de hayata geçirdik. Hem hastalıkla mücadele, hem de bunun ekonomik sonuçlarının telafisiyle ilgili ihtiyaç duyulan ilave tedbirleri peyderpey ilan ettik. Önümüzdeki süreçte de bu konuda gereken adımları atmayı sürdüreceğiz.
Bugün itibariyle dünya çapında kovit-19 hastası sayısı 426 bine, ölü sayısı da 19 bine ulaşmıştır. Ülkemizde ise 53 bin vatandaşımızı evlerinde izlemeye, 8 bin 554 vakayı ise hastanelerde takibe aldık. Bunlardan 797 kişi tamamen iyileşip, taburcu olurken 4 bin 603 kişiden numune alınarak, ileri tetkik yapıldı. Kovit-19 teşhisi konan bin 872 kişinin tedavisine devam ediliyor. Tedavi altındaki hastalarımızdan 44’ünü ise maalesef kaybettik. Hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı ve sabır diliyorum.
Aziz Milletim,
Malum olduğu üzere bu virüs daha çok kronik hastalığı olanlar ile yaşlılarda ölümcül sonuçlara yol açıyor. Hasta ve yaşlılarımıza virüs bulaşmasının tek yolu, kendimize gönüllü karantina uygulamak, yani mecbur kalmadıkça evden dışarıya çıkmamaktır. Nitekim vefat eden hastalarımızın tamamında da kovit-19 yanında da ilave rahatsızlıklar söz konusuydu. Özellikle yaşlılarımızın hem kendilerinin, hem de diğer insanların sağlıkları için bu süreçte kesinlikle ve kesinlikle dışarıya çıkmadan hayatlarını evlerinde sürdürmeleri şarttır. Yaşlı büyüklerimizle ilgili hassasiyetimizin sebebi, onların diğerlerine hastalık bulaştırıyor olması değil onlara hastalık bulaşmasının önüne geçmektir. Bunun için başımızın tacı olan yaşlılarımızı sevgiyle, saygıyla, ihtimamla korumalıyız. Büyüklerimizi incitecek en küçük bir saygısızlığı dahi kabul edemeyiz.
Sağlık hizmetlerinin kapasitesi ve kalitesi konusunda hiç kimsenin şüphesi olmasın. Türkiye bu sürece son 17 yılda dünyanın en güçlü ve yaygın genel sağlık sigortasını hayata geçirmiş, dünyanın en modern hastanelerini inşa etmiş, bir milyonu aşkın sağlık personeliyle en yüksek standartlarda hizmet kalitesine ulaşmış ülkesi olarak girmiştir. Bugün ülkemiz Sağlık Bakanlığı, üniversiteler ve özel sektördeki 165 bin doktoru, 205 bini hemşire olmak üzere 490 bini diğer sınıflardaki sağlık personeli ve 360 bin destek personeliyle dev bir sağlık ordusuna sahiptir. İlave 32 bin sağlık personeli alımıyla ilgili çalışmaları da başlattık.
Ayrıca, gelişmiş üretim gücümüzle sağlık sektörünün ihtiyaç duyduğu pek çok malzeme de kendi kendimize yeterliyiz. Geçmişte bu tür kriz dönemlerinde dünyadan yardım isteyen bir ülke durumundaydık. Bugün ise dünyanın 69 ülkesi Türkiye’den yardım talep etmiş, bunların 17’sine de imkânlar nispetinde gereken malzemeler gönderilmiştir. Dostlarımızı bu sıkıntılı günlerinde yalnız bırakmamak için elimizden gelen çabayı gösteriyoruz. Her türlü senaryoya karşı hazırlığımız vardır. İyi bir izolasyonla hastalığın yayılma hızını 2-3 hafta içinde kırarak bu süreçten olabildiğince en kısa sürede ve olabilecek en az hasarla mutlaka çıkacağız. Aksi takdirde çevremizde pek çok örneğini gördüğümüz şekilde daha ağır sonuçlarla ve buna bağlı olarak daha ağır tedbirlerle karşılaşmamız kaçınılmazdır.
Devlet olarak tüm kurumlarımızla üzerimize düşenleri yaparken vatandaşlarımızdan da destek ve anlayış bekliyoruz.
Sağlık, güvenlik ve sosyal yardım kurumlarımız başta olmak üzere bu hastalığın yayılmasını önleyecek tüm birimlerimiz tam bir seferberlik anlayışıyla çalışmalarını sürdürüyor. Belediyelerimizin, gıda ve temizlik malzemeleri tedarik zincirinde çalışanlarımızın, ekonomiyi ayakta tutmak için üretimde ve hizmet sektöründe faaliyetlerine devam eden kuruluşlarımızın gayretlerini de takdirle takip ediyoruz.
Vatandaşlarımızdan tek ricamız, önümüzdeki kritik günlerde hastalığın yayılma zincirini kırmak için Sağlık Bakanlığımızda, İçişleri Bakanlığımızdan ve diğer ilgili kurumlarımızdan gelen ikazlara harfiyen uymalarıdır. Böylece hep birlikte mümkün olan en kısa sürede normal hayatımıza dönme imkânına kavuşabiliriz.
Önce insan diyen böyle bir yönetim anlayışıyla hareket ettiğimiz için her vatandaşımızın canı bizim için aynı derecede değerlidir. Bunun için evde kal Türkiye diyoruz. Bunun için sosyal mesafeye dikkat edilmesini, yani diğer insanlarla aramızda hastalık bulaşmasına imkân tanımayacak mesafe bırakılmasına özen gösterilmesini istiyoruz. Bunun için temizliğe önem verilmesini, özellikle dış temasların ardından ellerimizin mutlaka yıkanmasını, kolonyayla dezenfekte edilmesini tavsiye ediyoruz. Bunun için yaşlılarımıza ayrı bir ihtimam gösteriyoruz. Bunun için vatandaşlarımızdan destek, sabır ve anlayış bekliyoruz.
Aziz Milletim,
Ülke ve millet olarak bugüne kadar karşılaştığımız her sıkıntının, uğradığımız her saldırının üstesinden birliğimize, beraberliğimize, kardeşliğimize daha sıkı sarılarak geldik, inşallah bu koronavirüs tehdidini de aynı şekilde yeneceğiz. Velev ki gözle görülmeyen bir virüs olsun, hiçbir düşman milletimizin birliğinden, beraberliğinden, gücünden, dirayetinden daha üstün değildir. Bugünler Habil’lerle Kabil’lerin ayrıştığı, hasbilerle hesabilerin kendini belli ettiği, bencillerle diğerkâmların arasındaki farkın ortaya çıktığı günlerdir. Biz tüm bu hasletlerin hayırlı olanını tercih edeceği özellikle bu konuda milletimize güveniyoruz.
Her meselemizde olduğu gibi Rabbimizin yardımının bu sıkıntımızda da yanımızda olacağından şüphe duymuyoruz. Rabbimizin sizin hayır bildiklerinizde şer, şer bildiklerinizde hayır, olabilir emri ilahisinin hikmetine bir kez daha muhatap olacağımıza tüm kalbimizle inanıyoruz.
Dünya bu salgın hastalığın ardından hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağı, yepyeni bir küresel siyasi, ekonomik, sosyal sistemin inşa edileceği bir döneme doğru gitmektedir. Türkiye olarak bu yeni döneme çok büyük avantajlarla ve güçlü bir altyapıyla giriyoruz. Önümüzdeki 2023 hedeflerimize umduğumuzdan daha kısa sürede ulaşabileceğimiz bir fırsat duruyor. İnşallah aydınlık yarınlar bizi bekliyor. Yeter ki ikazlara riayet edelim, sabırlı olalım, dikkatli olalım, dikkati elden bırakmayalım, kendimizin ve çevremizin temizliğine ihtimam gösterelim.
Tedbir bizden, mücadele bizden, ferasetli davranmak bizden, takdir Allah’tandır.
Kalın sağlıcakla.