Nutuk/9. bölüm/Zâhiren bize mülâyim zannonulan bir politika ile dahilden bizi inhilâl ettirmek teşebbüsü

Muhterem Efendiler, burada, bir an tevakkuf ederek nazarlarımızı İstanbul’a tevcîh edelim. Damat Ferit Paşa Hükümeti’nin, her nev’î düşmanlarla müşterek olan “silâh ile netice almak plânı”, tatbikatta muvaffak olamamıştı. Dahilî isyanlara mukabele ve mukavemet ettik. Yunan taarruzu en nihayet bir hatta tevakkuf etti. Yunanlıların ondan sonraki hareketleri de mahdûd sahalara münhasır kaldı. Dahilî isyanlara ve Yunan cephesine karşı, mukabil ve ciddî tedbirler almakta olduğumuz görülüyordu. Dahilden ve hariçten gelen müsellah muhâcemâtın, bilhassa Ankara’daki hükümet-i milliyeyi sarsamayacağı anlaşılıyordu. Binâenaleyh, İstanbul’un, müsellahan tecavüz politikası iflâs etmiş bulunuyordu. Bunu değiştirmek, yeniden, zâhiren itilâf politikasına geçmek suretiyle, dahilden inhilâl ettirmek politikasının daha faydalı olacağına kanaat getirdiklerine hükmolunabilirdi. Tıpkı, 335 Eylül’ünde Damat Ferit Paşa’nın birinci çekilmesinden sonra, Ali Rıza Paşa Kabinesi’nin gelmesiyle olduğu gibi, zâhiren bize mülâyim zannolunan bir politika ile dahilden bizi inhilâl ettirmek teşebbüsü tecdit olunacaktı.

Bundan sonraki mücadelâtımızda, İstanbul vasıtasıyla, dahilî ve haricî teşebbüsler ve zaafa ilka edecek telkinler ile, Yunan ordusuyla olduğu kadar fakat anlaşılması ve anlatılması daha güç şerâit içinde, dahilî ifsâdata karşı uğraştığımız görülecektir.

İstanbul’da, Tevfik Paşa mevki-i iktidara getirildi. Dahiliye Nâzırı olarak Ahmet İzzet ve Bahriye Nâzırı olarak Salih Paşalar Kabine’de bulunuyordu. Tevfik Paşa Kabinesi, derhal bizimle temas ve münasebet aradı. Bu vazifeyi, başlıca Ahmet İzzet Paşa deruhde etti, saray erkân-ı harbiyesinde bulunan bir zâbit, Ahmet İzzet Paşa tarafından bazı notlar ile Ankara’ya gönderildi. Bu notlarda, eskisine nisbetle daha müsait şerâitle, meselâ hâkimiyet-i Osmaniye dahilinde İzmir’de Yunanlılar tarafından bir idâre-i hususiye kabul edilmek gibi şartlarla, bir sulh akdi ümidinde bulundukları ve her şeyden evvel İstanbul Hükümeti’yle, bir itilâf temîninin mühim olduğu bildiriliyordu.

Ahmet İzzet Paşa’nın ve dahil olduğu Kabine’nin, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin ve Hükümeti’nin mahiyet ve salâhiyetinden haberdâr olmadıkları, hâlâ İstanbul’da bir hükümet yapmak ve o vasıta ile mukadderât-ı millet ve memleket mesâilini halletmek hususlarını düşündükleri görülüyordu.

Ahmet İzzet Paşa’yı ve Tevfik Paşa Kabinesi’ni, vaziyetten haberdâr etmek ve tamamıyla tenvîr eylemek maksadıyla, icap eden ma’lumât ve mütâlaatı mufassalan yazdırıp Ankara’ya gelen memur-ı mahsusla, 8 Teşrinisani 336 tarihinde İnebolu istikametinde yola çıkardık.

12 Teşrinisani 336 günü, Zonguldak’tan Yüzbaşı Kemal imzalı kısa bir telgraf aldım. Bunda, şifreli bir telgrafı keşîde etmek üzere İstanbul’dan hareket ettirildim, deniliyordu. Mevzu-i bahis şifreli telgraf, Dahiliye Nâzırı İzzet Paşa imzalıydı. İstanbul’da 9 Teşrinievvel 336 tarihinde yazılmıştı.