Nutuk/8. bölüm/Millet, vekillerini intihap ederken çok dikkatli ve kıskanç olmalıdır
Muhterem Efendiler, pek güzel bilirsiniz ki sultanlarla, halifelerle idâre olunmuş ve olunan memleketlerde vatan için, millet için en büyük tehlike, sultanların ve halifelerin düşmanlar tarafından satın alınmalarıdır. Bu, ekseriya sühûletle kabil-i temîn olmuştur. Meclislerle idâre olunan memleketlerde de en mühlik cihet, bazı mebusların ecnebi nam ü hesabına çalınmış ve satın alınmış olmalarıdır. Millet Meclislerine kadar dahil olmak yolunu bulabilen vatansızlara tesâdüf etmek müsteb’ad olmayacağına tarihin, bu bâbdaki misâlleriyle hükmetmek zarurîdir. Bunun için millet, vekillerini intihap ederken, çok dikkatli ve kıskanç olmalıdır. Milletin hatadan sıyâneti için yegâne sâlim çare, efkâr ve ef’âliyle milletin itimâdına mazhar olmuş, siyasî bir fırkanın intihapta millete delâlet etmesidir. Ale’l-umûm efrâd-ı milletin, namzetliklerini ortaya atan her şahıs hakkında medâr-ı hükm olacak mevsûk ma’lumâta ve musîb reye mâlik bulunacağını kabul etmek, nazarî olarak farzolunsa bile, bunun mahz-ı hakikat olmadığı, tecrübelerin tecrübeleriyle gayr-i kabil-i inkâr bir bedâhet olmuştur.
Efendiler, bıraktığımız noktaya, yani Garp Cephesi’ne avdet ediyorum. Gediz muharebesinden ve onun maddî ve manevî can sıkıcı neticelerinden sonra, Fuat Paşa’nın cephe üzerindeki kumandanlık tesir ve nüfûzu sarsılmış gibi görülüyordu. Kendisini kumandadan çekmeyi zarurî addetmeğe başladım. Tam bu sırada idi ki Fuat Paşa Ankara’ya gelip görüşmek hususunu 5 Teşrinisani 336 tarihli şifre ile istîzân etti. 6 Teşrinisani’de Ankara’ya gelmesi münasip olacağını cevâben bildirdim. Fuat Paşa, aleyhindeki dedikodu ve Kuvâ-yı Seyyare mevcudiyetinin ordu inzibatsızlığı üzerindeki su-i tesirâtı, o kadar mahsûs olmaya başlamıştı ki 7 Teşrinisani tarihinde Ali Fuat Paşa’ya en serî bir surette Ankara’ya gelmesini emretmeyi lüzumlu gördüm.