Efendiler, milletin âmâl ve makasidini da kısa bir programa esas olacak surette toplu bir tarzda ifadesi de görüşüldü. Misak-ı Millî unvanı verilen bu programın ilk müsveddeleri de bir fikir vermek maksadıyla kaleme alındı. İstanbul Meclisi’nde bu esaslar hakikaten toplu bir surette tahrir ve tesbit olunmuştur.
Efendiler, her görüştüğümüz zat veyahut zevât, bizimle fikir ve kanaatte müttehid kalarak ayrılmışlardı. Fakat İstanbul Meclisi’nde, “Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Grubu” diye bir grup teşekkül ettiğini işitmedik. Niçin?! Evet, niçin? Buna bugün cevap isterim!
Çünkü Efendiler, bu grubu teşkil etmeyi vicdan borcu, millet borcu bilmek vaziyet ve kabiliyetinde bulunan efendiler imansız idiler... cebîn idiler... cahil idiler.
İmansız idiler, çünkü âmâl-i milliyenin ciddiyet ve katiyetine ve bu âmâlin mesnedi olan teşkilât-ı milliyenin salâbetine inanmıyorlardı.
Cebîn idiler, çünkü teşkilât-ı milliyeye mensubiyeti dâi-i mehâlik görüyorlardı.
Cahil idiler, çünkü yegâne istinâdgâh-ı halâsın millet olduğunu ve olacağını takdir edemiyorlardı. Pâdişâh’a tekâpû ederek, ecânibe hoş görünerek, mülâyim ve nazik davranarak, büyük gayelerin istihsal olunabileceği gafletini gösteriyorlardı.