Efendiler, hatırlarınızda olsa gerektir ki memleketimizde ve Kafkasya’da tetkikat yapmak üzere Amerika Hükümeti, General Harbord’un taht-ı riyâsetinde bir heyet göndermişti. Bu heyet Sivas’a geldi. 22 Eylül 335 günü General Harbord ile uzun uzadıya mükâlemede bulunduk. General’e, harekât-ı milliyenin maksat ve gayesi ve teşkilât ve vahdet-i milliyenin sebeb-i zuhûru, anâsır-ı gayr-i Müslime’ye karşı olan hissiyât ve ecnebilerin memleketimizdeki menfî propagandası ve icrââtı hakkında mufassalan ve müdellelen beyânâtta bulundum. General’in bazı garip suallerine de muhatap kaldım. Meselâ, millet kabil-i tasavvur her türlü teşebbüsât ve fedakârlıkta bulunduktan sonra dahi muvaffak olunamazsa ne yapacaksın? Verdiğim cevapta –hatıramda aldanmıyorsam– demiştim ki: Bir millet mevcudiyet ve istiklâlini temîn için kabil-i tasavvur olan teşebbüsât ve fedakârlığı yaptıktan sonra muvaffak olur. Ya muvaffak olamazsa demek, o milletin ölmüş olduğuna hükmetmek demektir. Binâenaleyh millet, berhayat oldukça ve teşebbüsât-ı fedakâranesine devam eyledikçe adem-i muvaffakiyet mevzu-i bahis olamaz.
General’in sorduğu sualden maksûd-ı aslînin ne olabileceğini araştırmak istemedim. Fakat verdiğim cevâbın tarafından takdirle karşılandığını bugün bi’l-vesile zikretmek isterim.