Nutuk/2. bölüm/Millî tezahürlerin akisleri

Her tarafta tezâhürât yapılması için yaptığım tebligat tarihinden üç gün sonra yani 31 Mayıs 335 tarihli Harbiye Nâzırı’nın şu telgrafını aldım:

İngiltere Fevkalâde Komiserliği’nden Bâbıâli’ye tebliğ olunup Harbiye Nezareti’ne tevdî olunan nota sureti aynen ber-vech-i zîrdir:

Bugüne kadar gelen raporlardan Üçüncü Kolordu mıntıkasında şekavet-i âdiyeden başka bir şey olmadığı ma’lûm olmakla beraber son notada beyan olunan ahvâl hakkında tahkikat-ı mahsusa bi’l-icra neticesinin sür’at-i iş’ârını ricâ ederim.

Suret
  1. Sivas’taki hal ve mevki-i hâzıra ve şehr-i mezkûrda veyahut bu şehrin kurbunda azîm mikdarda tecemmu’ etmekte bulunan Ermeni mültecilerinin selâmetine mütedâir ahiren oldukça dâi-i endişe havadis almış olduğumu zât-ı sâmî-i fahîmânelerine bildirmekle kesb-i fahr ederim.
  2. Binâenaleyh askerî kumandanının daire-i memuriyeti dahilinde bulunan Ermenilerin hüsn-i muhafazası ile himayeleri için bi’l-cümle tedâbîr-i mümkine ittihâz etmesini âmir ve bir gûnâ kıtâl veyahut su-i muamele vukua geldiği takdirde kendisinin doğrudan doğruya mes’ûl tutulacağını müş’ir bir telgrafnâmenin Harbiye Nezaret-i Celîlesi’nce mûmâileyh kumandana acilen keşîdesi zımnında evâmir ita buyurulmasını zât-ı sâmî-i fahîmânelerinden ricâ ederim.
  3. Bu talimata mümâsil talimatın memûrîn-i mülkiye-i âidesine itasını ayrıca ricâ ederim.
  4. Dahil-i memleketteki asayişsizlik hakkında zât-ı sâmî-i fahîmanelerinin ne derece muhik surette endişe-nâk bulunduklarını bildiğim cihetle zât-ı sami-i fahîmanelerine ayrıca işbu (..................) mümâşât buyurulacağından mutmainim.
  5. Mevzu-i bahis olan talimatın tarih-i itası hakkında verilecek ma’lumâtın mahzûziyet-i senâverânemi mûcib olacağını beyan ederim.

Sivas Vali Vekâleti’nden 2 Haziran 335 tarihli aldığım bir telgrafta da “bugün Miralay Demange imzasıyla alınan telgrafn â mede ‘Aziziye’de İzmir’in işgali üzerine Hıristiyanların katl ile tehdit edildiği ve bu ise muvâfık olmayıp size vaziyeten haber veriyorum ki bu haller müttefik askerleri tarafından vilâyetinizin işgaline sebep olur.’ mealinde iş’ârâtta bulunulmaktadır... ilh.” denilmekte idi.

Hakikatte ne Sivas’ta dâi-i endişe bir hal vardı ve ne de Hıristiyanların katl ile tehdit edildiği vâki idi. Mesele, milletçe yapılmağa başlanılan mitinglerden müteessir olan ve bunu emellerinin husûlüne mâni addeden anâsır-ı Hıristiyaniye’nin, ecnebilerin nazar-ı dikkatini celp için bi’l-iltizâm yaptıkları işâat kabilinden olarak kabul etmek lâzımdır (Vesika: 22, 23, 24). Harbiye Nezareti’nin nota suretini ihtivâ eden telgrafına verdiğim cevâbı aynen arz edeceğim.

Harbiye Nezaret-i Celîlesi’ne

C: 2 Haziran 335 şifre:

Sivas ve civarında evvelce bulunan Ermenileri ve bi’l-âhire gelen mültecileri tedhîş edecek hiçbir hadise olmamıştır. Ne Sivas’ta ve ne de civarında dâi-i endişe hiçbir hal yoktur. Herkes sâkinâne iş ve güçleriyle meşgûldür. Bunu suret-i katiyede arz ve temîn ederim. Binâenaleyh İngiliz notasındaki istihbârât menbaının ne olduğu âcizlerince bilinmek lâzımdır. İzmir’in ve Manisa’nın işgali haber-i müessifi üzerine ahâli-i İslâmiye’ce yapılan ve anâsır-ı Hıristiyaniye hakkında hiçbir fikr-i husûmet tazammun etmeyen ictimâlardan belki de bazılarının mütevahhiş olmaları vârid-i hâtırdır. İtilâf Devletleri, milletimizin hukuk ve istiklâline riayetkâr kaldıkça ve millet, vatanın tamamî-i masûniyetinden emin bulundukça anâsır-ı gayr-i Müslime’nin dûçâr-ı huşyet olmasına hiçbir sebep yoktur ve bu bâbda devlete karşı her türlü mes’ûliyeti taahhüd ve buna tamamıyla emniyet buyurulmasını istirham ederim. Fakat istiklâl ve mevcudiyet-i milliyeyi imhâ ve beka-yı hayatı tehlikeye îsâl eden işgal, su-i kast ve taaddi gibi İzmir havalisinde görülmekte olan filiyâtın zuhûrât-ı mümâsilesine karşı ne milletin heyecan ve teessür’at-ı vicdaniyesini ve ne de buna müstenid tezâhürât-ı milliyeyi men’ ve tevkif için nefsimde ve hiç kimsede kudret ve takat göremeyeceğim gibi bu yüzden tahaddüs edecek vakayi ve hâdisâtın karşısında da mes’ûliyet kabul edebilecek ne kumandan ve ne de mülkiye memuru ve ne de hükümet tasavvur ederim.

Mustafa Kemal

Bu nota suretiyle tarafımdan verilen cevap sureti bi’l-umûm kumandanlara, vali ve mutasarrıflara ta’mîmen tebliğ edildi.

Bu tarihlerde bütün milletin İngiliz Muhipler Cemiyeti’ne iştirakle İngiltere müzâheretinin talep edilmesi, bu cemiyet namına, Sait Molla imzasıyla umum belediye riyâsetlerine bir telgrafla bildirildiği ve bu telgrafın tesirini akîm bırakmak için milleti lüzumu gibi tenvîr etmekle beraber hükümet nezdindeki teşebbüsâtım malûmunuz olmuştur (Vesika: 25). Bundan başka 27 Mayıs 335 tarihinde Türkiye-Havass-Reuter ismindeki ajansın, in’ikad eden Şûrâ-yı Saltanat hakkındaki tafsilâtta “heyet-i umumiyenin fikri, Türkiye’nin düvel-i muazzamadan birinin müzâheretini temîn merkezindedir” havadisini neşr ü ta’mîm etmesi üzerine sadrazama “Milletin istiklâl-i milliyi muhafazaya âzim olduğunu ve bütün avâkıb-ı meş’ûmeye karşı en son fedakârlığı göze aldırdığını ve vicdan-ı milliyi temsil etmeyen ihbârâtın şâyân-ı endişe akisler tevlîd ettiğini” yazmakla beraber bütün milleti de bu keyfiyetten nasıl haberdâr ettiğimi başka bir münasebetle beyan etmiştim.

Sadrazam Ferit Paşa’nın Paris’e, ma’lûm olan daveti üzerine Birinci Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin ilk ictimâ günlerinde bazı beyânâtta bulunmuştum. Bu meselede nokta-i nazar ve suret-i hareketimin ne olduğunu tavzîh maksadıyla şu vesikayı aynen arz edeceğim:

Samsun’da Üçüncü Kolordu Kumandanı Refet Beyefendi’ye.

Erzurum’da On Beşinci Kolordu Kumandanı Kâzım Paşa Hazretlerine.

Canik Mutasarrıfı Hamit Beyefendi’ye.

Erzurum Valisi Münir Beyefendi’ye.

Sivas Vali Vekili Hâkim Hasbi Efendi Hazretlerine.

Kastamonu Valisi İbrahim Beyefendi’ye.

Ankara’da K. O. 20 Kumandanı Ali Fuat Paşa Hazretlerine.

Konya’da Yıldırım Kıtaatı Müfettişi Cemal Paşa Hazretlerine.

Diyarbekir’de On Üçüncü Kolordu Kumandan Vekili Cevdet Beyefendi’ye.

Van Valisi Haydar Beyefendi’ye.

Fransa Mümessil-i Siyasisi Mösyö Defrance’ın nezd-i sadaret-penâhiye gelerek hukuk-ı Osmaniye’yi konferans huzurunda müdafaa için Paris’e azîmet edebileceklerini tebliğ eylediği Dahiliye Nezareti’nin tebligat-ı resmiyesinden ve ajans neşriyatından anlaşılmıştır. İzmir vakası üzerine milletimizin gösterdiği asabiyet-i milliye ve bu suretle muhafaza-i istiklâliyet hususunda tezâhür eden azm-i katisi neticesi olan bu mazhariyet şâyân-ı şükrandır. Fakat buna rağmen Yunanlılar İzmir vilâyetinde işgalden menedilmiş değildir. Her halde milletin, hukukunu müdrik ve onu çiğnetmemek için yekvücûd olarak fedakârâne harekete müheyyâ olduğu Düvel-i İtilâfiye’ye karşı izhâr ve isbâta devam edildikçe düvel-i müşarünileyhümün milletimize hürmetkâr ve hukukuna riayetkâr olacağına şüphe yoktur.

Sadrazam Paşa Hazretlerinin konferans huzurunda hukuk-ı Osmaniye’yi müdafaa için bezl-i himmet buyuracakları tabiidir. Ancak milletçe kat’iyen müdafaası matlûb ve mültezem olan hukuk, bilhassa iki noktada kesb-i nezaket eder. Birincisi, ale’l-ıtlak devlet ve milletin istiklâliyet-i tâmmesi. İkincisi de eczâ-yı asliye-i vatanda ekseriyetin ekalliyetlere feda edilmemesidir. Bu hususta Paris’e müttehi-i hareket heyetin ictihâdıyla vicdan-ı millinin taleb-i kat’isi arasında mutabakat-ı tâmme şarttır. Aksi takdirde millet, gayet müşkil vaziyette ve gayr-i kabil-i telâfi emr-i vâkiler karşısında kalabilir. Bu endişeyi tevlîd eden sebepler şunlardır: Sadrazam Paşa Hazretleri mesmû olan beyânâtında bir Ermeni muhtariyeti esasını kabul etmiş olduğunu bildirdi. Bunun hudûdunu zikretmedi. Bundan vilâyât-ı şarkiye ahâlisi bi’t-tabi müteessir ve istîzâh-ı keyfiyete mecbur oldu. İn’ikad etmiş olan Şûrâ-yı Saltanat’ta da hemen heyet-i umumiye istiklâl-i millinin muhafazasını ve mukadderât-ı milletin bir şûrâ-yı milliye tevdîini talep eylediği halde yalnız hükümetin istinâd eylediği İtilâf ve Hürriyet Fırkası namına Reisi Sadık Bey’in tahrîrî ifadesinde İngiltere’nin himayesi teklif olundu. Bir Ermenistan muhtariyet-i vâsiasını ve devletin bir ecnebî himayesini kabul mesâilinde arzu-yı millî ile hükümet-i hâzıranın ictihâdında mutabakat olmadığı taayyün ediyor. Sadrazam Paşa Hazretleriyle beraberinde hareket edecek olan heyetin, müdafaa-i hukuk-ı millette takip edeceği esâsât ve program milletçe ma’lûm olmadıkça mârrü’l-arz noktalarda endişe-nâk olmaktan men’-i nefs edilemez. Bu suretle vilâyât ve mülhakatındaki Müdafaa-i Hukuk-ı Milliye ve Redd-i İlhak Cemiyetlerinin heyet-i mümessileleri ve henüz teşkilâtı ikmâl edilemiyen yerlerde de belediye heyetleri Sadrazam Paşa Hazretlerine ve doğrudan doğruya zât-ı şâhâneye telgrafnâmelerle mürâcaat ederek istiklâl-i tâmm-ı millinin masûniyeti ve hukuk-ı ekseriyet-i milliyenin mahfûziyeti milletçe şart-ı esasî olduğunu beyan ve buna nazaran gidecek heyetin müdafaa esâsâtını millete resmen ve alenen iblâğı talep olunmalıdır. Milletin bu tarz-ı hareketiyle, gidecek heyetin müdafaasına çalışacağı esâsâtın hakikaten milletin arzu ve talebi olduğu Düvel-i İtilâfiyece ma’lûm olacak ve bi’t-tabi daha ziyade ehemmiyetle nazar-ı dikkate alınarak heyetin vazifesini teshîl eyliyecektir. Mütâlaat-ı mesrûdenin icap edenlere sür’at-i îsâl ve iblâğını vatanımızın mukadderâtı namına zât-ı âli-i vatanperverîlerinden hassaten istirham eylerim. Bu telgrafın zaman-ı vusûlünün iş’âr buyurulmasını da ricâ ederim.

Mustafa Kemal