Bir hafta kadar Samsun’da ve 25 Mayıs’tan 12 Haziran’a kadar Havza’da kaldıktan sonra Amasya’ya gittim. Bu müddet zarfında bütün memlekette millî teşkilât vücuda getirilmesi lüzumunu ta’mîmen bi’l-cümle kumandanlara ve rüesâ-yı memûrîn-i mülkiyeye tebliğ ettim.
Şâyân-ı dikkattir ki İzmir’in ve bunu takiben Manisa’nın ve Aydın’ın işgali ve icrâ olunan tecâvüz ve mezâlim hakkında henüz millet tenevvür etmemiş ve mevcudiyet-i milliyeye vurulan bu fecî darbeye karşı alenen bir gûne teessür ve şikâyet izhâr olunmamıştı. Milletin bu haksız darbe karşısında sâkit ve hareketsiz kalması, elbette milletin lehinde tefsir olunamazdı. Onun için milleti ikaz edip harekete getirmek lâzımdı. Bu maksatla 28 Mayıs 335 tarihinde valilere ve müstakil mutasarrıflıklara, Erzurum’da On Beşinci Kolordu, Ankara’da Yirminci Kolordu ve Diyarbekir’de On Üçüncü Kolordu Kumandanlıklarına, Konya’da Ordu Müfettişliği’ne ta’mîmen şu yolda tebligatta bulundum:
İzmir’in ve maalesef bunu takip eden Manisa ve Aydın’ın işgali, müstakbel tehlikeyi daha alenî ihsâs etmiştir. Tamamiyet-i mülkiyemizin muhafazası için, tezâhürât-ı milliyenin daha canlı olarak izhâr ve idâmesi lâzımdır. Hayat ve istiklâl-i milliyi rahnedâr eden işgal ve ilhak gibi hadiseler, bütün milleti dil-hûn etmektedir. Teessürât zapt olunamıyor. Kabil-i hazm ü tahammül olamayan bu ahvâlin derhal izâlesini, bütün medenî milletlerle büyük devletlerin adl ü tesirinden sabırsızlıkla intizâr zemininde önümüzdeki hafta zarfında ve muhtelif vilâyâta göre Pazartesi başlayıp Çarşamba günü mürâcaatın arkası alınmak üzere büyük ve heyecanlı mitingler akdiyle tezâhürât-ı milliyede bulunulması ve bunun tekmil mülhakata da teşmîli ve bütün düvel-i muazzama mümessilleriyle Bâbıâli’ye müessir telgraflar verilmesi ve ecnebî olan yerlerde ecnebilere de tesir yapılmakla beraber tezâhürât-ı milliyede âdâb ve sükûnetin fevkalâde mahfûziyeti ve Hıristiyan halka karşı bir taarruz ve nümâyiş ve husûmet gibi etvâr alınmaması elzemdir. Zât-ı âlilerinin bu fikirler etrafında hassas ve müessir bulunmaları cihetiyle işin hüsn-i idâresinden ve muvaffakiyetten âcizlerinde itminân-ı tâm mevcuttur. Neticesinin inbâ buyurulmasını ricâ eylerim.