29 Eylül 338 tarihinde, bu notaya verdiğim kısa bir cevapta, Mudanya Konferansı’nı kabul ettiğimi bildirdim. Fakat Meriç nehrine kadar, Trakya’nın derhal bize iadesini talep ettim. 3 Teşrinievvel’de in’ikadı münasip olacağını söylediğim Mudanya Konferansı’na, Başkumandanlık namına salâhiyet-i fevkalâdeyi hâiz olmak üzere Garp Cephesi Orduları Kumandanı İsmet Paşa’yı, murahhas tayin ettiğimi tebliğ ettim. Bu notaya Hükümet’çe de 4 Teşrinievvel 38 tarihli mufassal bir cevap verildi. Bu cevapta, konferans mahalli için İzmir teklif edildi. Boğazlar meselesi dolayısıyla Rusya, Ukrayna ve Gürcistan Cumhuriyetlerinin dahi daveti talep olundu ve sâir mesâil hakkında da nokta-i nazarlarımız mücmelen bildirildi.
Mudanya’da, İsmet Paşa’nın taht-ı riyâsetinde, İngiltere Murahhası General Harrington, Fransa Murahhası General Charpy, İtalya Murahhası General Mombelli’den mürekkeb konferans in’ikad etti. Bir hafta kadar devam eden münakaşalı müzâkerâttan sonra, 11 Teşrinievvel’de Mudanya Mütarekenamesi imzalandı. Bu suretle Trakya, vatan-ı aslîye iltihak etti.
Efendiler, zaferi müteakib, İzmir’de bizim siyasî temaslarımız üzerine, Ankara’da Heyet-i Vekile’nin, daha doğrusu bazı vekillerin, mütelâşi bir vaziyet aldıkları hissolundu.
Askerî vazifemin hitam bulmuş olduğunu, bundan sonraki siyasî işlerin İcra Vekilleri Heyeti’ne ait olduğunu ihsâs edecek tarzda beni Ankara’ya davet ettiler. Halbuki ne askerî vazifem hitam bulmuştu ve ne de siyasî ve diplomatik mesâil ile temas ve iştigalden müstağni olabilirdim. Binâenaleyh, İzmir’den ordunun başından ve temasa geldiğim siyasî münasebetlerden uzaklaşamazdım. Bu sebeple benimle müdâvele-i efkâr etmek arzu ve ısrarında bulunduklarına göre İcra Vekilleri Heyeti’nin veya alâkadar vekillerin, İzmir’e nezdime gelmelerini teklif ettim. İcra Vekilleri Reisi Rauf Bey’le Hariciye Vekili Yusuf Kemal Bey geldiler.
Rauf Bey, İzmir’de bana bazı hususî temennilerde de bulundu. Meselâ, Ali Fuat Paşa ile Refet Paşa’nın, zafer münasebetiyle terfilerini ve kendilerine münasip birer vazife vererek tatyîblerini ricâ etti. Malûmunuz oldu ki muharebeden evvel Ali Fuat ve Refet Paşaları harekete iştirak ettirmek için birer suretle teşebbüste bulunmuştum. Muvaffak olamadım. Zaferden dolayı, harekât-ı askeriyede bi’l-fiil hizmet edip kesb-i istihkak eden kumandanlar ve zâbitler terfi ve takdir olunmak suretiyle bi’t-tabi taltif olunmuşlardı. Harekât-ı askeriyeye iştirakten tevakki eden zevâtın da bizzat orada bulunanlarla beraber taltifleri, şüphesiz su-i tesiri mûcib olabilirdi. Hulâsa, Rauf Bey’e, temenniyâtını is’âf edemeyeceğimi söyledim. Fakat Ali Fuat Paşa, Meclis Reis-i Sanisi bulunduğuna göre mevki ve vazifesi kendisinin mûcib-i memnuniyeti olabilecek bir mertebede idi. Yalnız açıkta bulunan Refet Paşa’ya münasip bir vazife bulmaya çalışacağımı vaad ettim. Kendisini İzmir’e davet etmesini söyledim. Refet Paşa, İzmir’e gelmişti. Fakat tam benim Ankara’ya avdet ettiğim geceye tesâdüf ettiği için kendisiyle orada mülâkat olunamadı.