Nutuk/10. bölüm/Tevfik Paşa ve rüfekası Anadolu'yu İstanbul Hükûmeti'ne rapta çalışıyor

Tevfik Paşa, heyetini toplamış, cevap verdi. Bunu da aynen arz edeceğim.

Dersaadet, 29.1.337
Ankara’da Mustafa Kemal Paşa Hazretlerine

28 Kânunusani 337 tarihli üç kıta telgrafnamelerine cevaptır:

Hükümet-i hâzıra, İstanbul ve Anadolu’nun ittihâdı hususundaki menâfii öteden beri takdir eylediğinden bu maksatla iş başına gelmiş ve şimdiye kadar bu uğurda sarf-ı mesâi eylemiştir.

Milletin hukuk-ı hâkimiyetini muhafaza dâiyesiyle sarf ettiğiniz emeklerin ve verdiğiniz kurbanların karşısında bulunduğumuz vaziyet-i müsaideyi ihdâs eylediğine, küllî tesiri olduğuna kaniiz. Binâberîn bir faide-i milliye temîn edecek teklifatınızı kabule hazırız. Bu cihetle iş’ârâtınız hakkındaki nokta-i nazarımızı ber-vech-i âti izah eyliyorum:

Konferansa bi’l-vasıta davet edilmeniz tabiidir. Çünkü Hükûmât- ı Mütelife’nin mümessilleri buradadır. Binâenaleyh İstanbul’da bulunan ve sizinle teşrik-i mesâiye çalışan bir hükümet vasıtasıyla ifa-yı tebligat, pek tabii görülmelidir. Şimdiye kadar Anadolu’yu tanımaya bile lüzum görmeyen Avrupa hükûmâtının, bilhassa Anadolu murahhaslarının konferansta vücûdunu şart ittihâz eylemeleri mûcib-i memnuniyettir. Bu cihetle, bir şekil meselesi tasavvuruyla bu tahavvül-i mesuttan istifade etmemek, millete karşı deruhde buyurduğunuz vazife ile asla tevafuk etmez. Zaten beynimizde ittihat eylediğimiz ilân edildikten sonra murahhaslarımız ayrı gayrı değil, yekvücûd demek olur. Esâsât-ı müttehaze dairesinde idâre-i kelâm edeceklerine nazaran bu bâbda bir mahzur tasavvur edilemez. Binâberîn devlet ve millete karşı mükellef olduğumuz vazife, bu ân-ı tarihîde bize uzatılan elden istifade edilmesini kat’iyen âmirdir. Bundan istinkâf, Yunan müddeayâtının müdafisiz kalmasını ve memleketimizin daha ne kadar müddet mesâib-i harbiyeye sahne olmasını mûcib olacağı teemmül buyurulmalıdır. Esasen metâlibimizi konferans huzurunda dermeyan eylemek ve hakkımızı Avrupa’da işâa etmek, bi’l-farz konferans neticesiz bile kalmış olsa, mûcib-i mazarrat değildir. Zât-ı âlileri ve rüfekanızın hamiyet-i vataniyeleri bu fırsatı fevt ettirmemeye kâfildir. Şimdiye kadar sâbık kabineler tarafından ittihâz edilmiş ve her iki taraf için fena netice vermiş olan mukarrerât, ref’ edilmek tabii bulunduğundan ayrılık ve gayrılık kalmamıştır. Ancak İstanbul’un taht-ı işgalde bulunmasına binâen burasının kuvve-i icrâiyeden hâli kalması idâre-i hükümetin kâmilen ve tamamen Düvel-i İtilâfiye eline geçmesini ve binâberîn muâhedede münderic İstanbul hakkındaki kuyûdun mevki-i tatbike konulmasına sebebiyet verilmiş olacağı gibi, muharip bulunduğumuz Yunan askerinin şimdiki halde İstanbul ve havalisinde mevcudiyeti dahi, bu teklifâtı gayr-i kabil-i icrâ bir hale koymuştur. Heyetimizce muhafaza-i makam fikrinin bu mütâlaatta vârid olmadığını temîne bile lüzum görmem. Esasen bugün en ziyade müstacelen halli icap eden mesele, vakti takarrüb etmekte bulunan konferansa delegelerimizi yetiştirmekten ibaret olduğundan ve biz konferansta isbât-ı vücut eylemediğimiz halde Yunanlılar iştirak ederek konferansta hükm-i gıyabîye dûçâr ve binâberîn davamızı kaybetmek muhatarasında kalacağımızdan bu bâbda tarafımızdan mes’ûliyet kabul edilemeyeceğini beyan ve konferansta vakt-i merhûnundan evvel bulunmak mûcib-i menâfi olacağına binâen murahhaslarınızın serîan buraya i’zâmını ricâ ederim.

Sadrazam
Tevfik

Muhterem Efendiler, Tevfik Paşa ve Hükümeti, İstanbul ve Anadolu’nun ittihâdı için çalışmış olduğunu söylüyor, doğrudur. Biz de aynı şey için çalışmakta idik. Şu fark ile ki Tevfik Paşa ve rüfekası, Anadolu’yu kemâ fi’s-sâbık İstanbul’a rapt ve esir etmek istiyordu. O İstanbul’a ki düşman kuvvetlerinin taht-ı işgalinde bulunuyordu. Tevfik Paşa ve rüfekası, Anadolu ’yu İstanbul Hükümeti’ne rapta çalışıyor. Öyle bir hükümete ki cihanda, mevcudiyetine itiraz olunmuyorsa, düşman âmâlini teshîle medâr olacak mahiyette telâkki edildiği içindi. Tevfik Paşa ve rüfekasına göre müsait vaziyet hudûsuna Anadolu mücadelesinin küllî tesiri vardır. Ama vaziyeti ihdâs eden mahzâ Anadolu mücadelesi değildir. İhtimal ki bu ihtiyâr diplomat, bu kerameti, kendisinin mevki-i iktidara gelmesinde tahayyül ediyordu.