Nutuk/10. bölüm/Demirci Efe de harekete geçiyor

Efendiler, Demirci Efe, Ethem Bey’le muhabereden sonra bir vaziyet-i mahsusa aldı. Bu, hissolunur olunmaz, Cenup Cephesi’nde bulunan Refet Bey süvarileri, derhal üzerine tevcîh edildi. 15/16 Kânunuevvel 336’da Dinar civarında İğdecik köyünde bir gece baskınla Efe’nin kuvvetleri dağıtılmış... kendisi beş on kişiyle firâr etmiş. Efe, çok sonra iltica ederek mazhar-ı af olmuştur.

Efendiler, Reşit Bey, 20/21 Kânunuevvel gecesi evinde dört kişiyi, ordu zâbitân ve bilhassa efrâdını, Kuvve-i Seyyare ile bir müsaademe halinde ızlâle memur ediyordu. Bu dört kişi şunlardı: Yeni Dünya gazetesinde Hayri, Arif Oruç’un hemşirezadesi Nizamettin, Müşir Fuat Paşazade Hidayet ve refîki Şükrü Beyler... Bunlar, 21 Kânunuevvel’de trenle Eskişehir’e hareket ettiler. Beraberlerinde Ethem Bey’in kâtibi olan birisi de vardı. Bunların içinden biri, trenin hareketinden evvel hafî bir surette istasyondaki ikametgâhıma gelip, bana keyfiyeti bildirdi. Bu zat, propagandayı tertip ve idâreye memur imiş. Reisleri Hidayet Bey imiş. Para sarfı salâhiyeti de onda imiş. Muhbir olan, yalnız olarak Kütahya’ya gidecek, Ethem Bey’den talimat aldıktan sonra Eskişehir’e dönecekti. Diğerleri Eskişehir’de bekleyeceklerdi.

Ben, bu zata; “Biz Ethem Bey ve kardeşleri hakkında muhabbetkârız. Onlar, beyhude telâşa düşüyorlar. Bu teşebbüslerinden müteessir oldum. Fakat Ethem Bey’in orduyu ifsâd için vereceği talimatı bilmek isterim.” dedim ve arkadaşlarıyla beraber kendilerini hareketlerinde serbest bıraktım. Eskişehir’de İsmet Paşa’ya, Afyonkarahisar’ında Fahrettin Paşa ’ya ma’lumât verdim ve bu adamların takip olunmaları lüzumunu bildirdim. Muhbir, ihbârâtında sadık olduğunu bi’l-âhire fi’liyât ile isbât etmiştir.

Efendiler, Kâzım Paşa, Reşit Bey’le beraber Kütahya’da Ethem ve Tevfik Beylerle mülâkat ve mükâlemâtta bulunduğu zaman, Ethem Bey’in ifadelerinden calib-i dikkat noktaları bana şu suretle hulâsa etmişti:

1– Ankara’daki hükümet, istihsal-i gayeye müstaîd ve muktedir değildir. Bu hükümete karşı miskin davranmamız gayr-i câizdir.

2– Fiilî teşebbüsümüzün mahiyetini, su-i tefsir edeceklerdir. Fakat neticede muvaffak olursam, herkes bana hak verecektir.

3– Refet Bey’le aramızda izzet-i nefis meselesi olmuştur. Mustafa Kemal Paşa, Refet Bey’in izzet-i nefsini tercih ve bizimkini kesrediyor. Her halde Refet Bey’i önüme katarak Ankara’ya kadar kovalamak isterim, ölürsem de bu takipte öleyim.

4– Biz, çoktan bu işi yapardık. Fakat Reşit’in, Ankara’da Meclis’te vaziyeti, bizi iğfal etmiştir. Meclis’in ne ehemmiyet ve mahiyeti vardır.