Nağme-i Seher/an uyaklı sitâyiş

Sitâyiş[4]

Añılsın ol dem-i berhem-zenî-i derd ü mihen
Ki cismim olmuş idi magz-ı rûha beyt-i hazen

Añılsın ol dem-i pür-sûzi-i dil-i mahrûr
K'olunca cism-i nahîfim yem içre sâye-fiken

Dönerdi sûret-i emvâcı şu’le-i berka
Olurdu reşhası gûyâ şerâre-i külhan

Añılsın ol dem-i ta'n u melâmet-i yârân
Ki hem-musîbet-i gurbet gelirdi hâl-i vatan

 
Anılsın ol dem-i şûm-ı tehâcüm-i âlâm
Henüz yogidi bu âlem içre bir me'men

Anılsın ol dem-i pür-şûri-i fezâ-yı vücûd
Ki cümle uzvun olup her birisi bir düşmen

Zuhûr eder diye bir dest-gîr-i zâr-nüvâz
Dehânım olmuşidi peyk-i âhıma reh-zen

Anılsın ol dem-i tâkat-güdâzi-i ekdâr
Olurdu yek-digere bâr-ı dûş-ı cân u beden

Bu hâl-i zârım eser eyledikçe ser-bezemin
O rütbe lâl ü hamûş idi kilk-i mu'ciz-fen

Ki bir söze o da hasret-keşidi sûzundan
Müsellem olmuşiken zâtına rüsûm-ı suhan

Hoşâ zamân-ı sa'âdet-karîninim şimdi
Hudâ'ya minnet ola oldu çeşm-i cân rûşen

Hübûba başladı serde nesîm-i şevk u tarab
Gubâr-ı mihnet ü endûha oldu dûr-efken

O dâglarla ki sînem henûz bâkîdir
Olup bu şûr u neşâtıyla gûyiyâ gülşen

Nevâya başladı gönlümce bülbül-i hâmem
Bu gûne midhat-ı sadr-ı kerîm ü efhamdan

Ne sadr-ı efham o kim zât-ı pâkidir dehre
İnâyet-i dü-cihân kadr-i hazret-i Zü'l-men

Ziyâ-yı gevher-i hurşîd-i himmet ü azamet
Fürûg-ı cevher-i mir'at-ı akl-ı mu'ciz-fen

Sipihr-i mihr-i atâyâ penâh-ı bây ü gedâ
Muhît-i fazl u nühâ âbrû-yı hulk-ı hasen

Kerîm ü a'del-i devrân ........ kim
Cihânda mislini görmüş değil bu çerh-i kühen

O şehsuvâr-ı cihânbân-ı arş-ı rıf'at kim
Olurdu etse sıtablında nüh felek-tevsen

O kahramân-ı kavî-dest kim felâhına
Kemîne-seng değil sahre-i çeh-i bijen

Meh-i sipihr-i kerem kim berâ-yı istikbâl
Ufukta zâhir olur her gün âftâb erken

O mü'temen kim ezel kilk ü tîgı kılmıştır
Müsellem-i yed-i te'yîdi hazret-i Zü'l-men

Kef-i kerem-veri bârân-ı lutf u cûda sehâb
Zamîr-i pâki kemâlât ü dânişe ma'den

Fakîr-i nefha-i hulku nesîm-i can-perver
Gedâ-yı şebnem-i lûtfı şükûfezâr-ı çemen

Zamîr-i enveri âyineden mücellâdır
Dil-i münevveri hurşîd ü mâhtan rûşen

Dilerse ger sebak-âmûz olur
Felâtûn'a ki akl-ı kül görür elbette re'yini ahsen

Nigâhı mâye-i iksîr ü kimyâdır kim
Ederse mazhar-ı enzârı zer olur âhen

Düşerse bârika-i tîgı fark-ı a'dâya
Erir olursa da her biri sâm-ı rûyîn-ten

Bukul-i ârif olur rezme girse şemşîri
"Sipeh-şikâf-ı sad efrâsiyâb ü sad behmen”

Sipihr-mertebe iskender-i zamân kim eger
Livâ-yı satveti bir mülke olsa sâye-fiken

Sabâh-ı haşre kadar görmeye o cây-ı latîf
Gezend-i âteş-i âşûb ü tâb-ı nâr-ı fiten

Dakîkadân ü hüner-ver ki bû alî sînâ
Ger olsa dâhil-i ser-bezmi açamazdı dehen

Deri o maksim-i erzâktır ki onda olur
Musîb-i hisse-i mûr-ı za'îf bir hırmen

Fezâ-yı dergeh-i cûdu o rütbe vâsi' kim
Degil ona mutasavver kenâr u pîrâmen

Vatan vatan diye dergâh-ı lûtfuna düşse
Düşerdi fikr-i garîbâne terk-i dâr-ı vatan

Fürûg-ı kevkeb-i ikbâline mesîl olmaz
Mecâr olursa da kandîl-i çerha hep revgân

Şihâb sanma dikip raht-ı eblak-ı bahtın
Kumâş-ı nîli-i çerha mesîh urur sûzen

O kahramân kim ezelden sinânı havfıyla
Felek giyindi dokuz kat egerçi bir cevşen

Hilâf-ı emri yine gerdiş eylese fi'l-hâl
Urunca nîze-i kahrı çıkardı zahrından

Cihân-sitân hıdîvâ müşîr-i Cem-câhâ
Ey etham-ı vüzerâ dinle vasfını benden

Sen ol velî-i ni'amsın ki devr-i adlinde
Bulunmaz oldu hele cevr ile eder şîven

Resûl-i ekremi hoşnûd eder bu adl ü kerem
Cenâb-ı Haydar'ı memnûn eder bu hulk-ı hasen

Ma'ârif ehli zamânında cümle hurremdir
Ba'îddir hele benden de şimdi derd ü mihen

Benim o sâhir-i ilhâm-senc ü vahy-ârâ
Benim o şâ'ir-i sihr-âferîn-i mu'ciz-fen

Ki silk-i cevher-i nazmım gezip eyâdîde
Eder bulunmadı takdîr âlem içre semen

Benim halîfe-i rûy-ı zemîn-i ma'nâ kim
Vedî'adır bana Hak'tan sunûf-ı hayl-ı suhan

Degil hayâlime hem-kadr cevher ü âlmâs
Degil makâlime hem-senc silk-i dürr-i Aden

Geçerse çend sene dâhi nazm u inşâda
Bana bulunmaya hem-pâ cihânda agleb-i zan

Du'âya başla yeter da'vi-i kemâl * Ekrem *
Söz âhir oldu du'âdır becâ vü müstahsen

Ede kıyâmete dek sadr-ı âsafîde karâr
Geh ola tâ ki safâ ehl-i dilde gâh hazen

Cihânda görmeye rûy-ı keder dil-i sâfı
Yolunda zilletile pây-mâl ola düşmen

-