Mesnevi (Konuk)/1. Defter/1301-1350
1301. Nihayet cihan gâh sâbirdir ve gâh şekurdur; bostan gâh hulle giyer, gâh soyunur.
1302. Ateş renginde doğan güneş, diğer bir saatda o baş aşağı gider.
1303. Çâr-tâk üzerinde parlamış yıldızlar, lahza lahza ihtirâkın mübtelâsıdır.
1304. Ay ki cemâlde yıldızdan ziyade oldu, o dıkk hastalığından hayâl gibi oldu.
1305. Sükunlu ve edebli olan bu yeri, zelzele içinde sıtmaya ve lerzeye getirir.
1306. Hey gidi hey... Çok dağ, bu belâ-yı mevrûsdan cihanda küçük ve kum olmuştur.
1307. Bu hevâ rûha mukterin geldi; kazâ geldiği vakit vebâ ve müteaffin olur.
1308. Latîf olan su ki, ruhun hemşîresidir, bir çöl içinde sarı ve acı ve bulanık oldu.
1309. Bir ateş ki, bıyıkda yel tutar, onun üzerine de bir yel "yemût" okur.
1310. Deryânın hâli ve onun çırpınmasından ve kaynamasından, onun aklının tebdillerini anla!
1311. Cüst ü cû içinde olan çerh-i sergerdânın hali, onun evlâdlarının hâli gibidir.
1312. Kâh haziz ve geh vasat ve gâh evcdir. Onda fevc fevc sa'd ve nahsdan vardır.
1313. Ey küllerden muhtelıt olan cüz'î; her munbasıtın hâlini kendinden fehm et!
1314. Mâdem ki külliyât için renc ve derd vardır, onların cüz'ü niçin sarı yüzlü olmasın?
1315. Hususan bir cüz' ki zıdlardan cemi'dir; sudan ve topraktan ve âteşten ve havâdan cemi'dir.
1316. Bu acib olmadı ki, koyun kurtdan sıçradı; halbuki bu acîbdir ki koyun kurda gönül bağladı.
1317. Dirilik bu zıdların sulhundandır, onların arasında ceng kalktığını ölüm bil!
1318. Hakk'ın bu lutfu bu arslana ve yaban eşeğine, bu iki uzak zıdda ülfet vermiştir.
1319. Cihan hasta ve zindânî olunca, eğer hasta fâni olursa ne acibdir!
1320. O arslana bu yüzden mevâiz okudu, dedi ki: Ben bu bağlardan dolayı geri kalmışım.
1321. Arslan ona dedi ki: Sen esbâb-ı marazdan bu sebebi söyle ki, hâssaten bana garaz budur.
1322. Dedi ki: O arslan bu kuyu içinde sakindir; bu kal'a içinde âfetlerden îmindir.
1323. Âkıl olan kimse kuyunun dibini ihtiyâr eyledi, zira ki halvetde gönül safâları vardır.
1324. Kuyunun karanlığı iyidir; zira halkın zulmetleri vardır; halkın ayağını tutan o kimse, başını kurtaramadı.
1325. (Arslan) dedi: Öne gel, benim zahmım onu kahirdir. Sen gör ki o arslan kuyu içinde hâzır mıdır?
1326. Dedi ki: Ben o âteşîden yanmışım; meğer ki sen beni kendine çekesin.
1327. Ey kerem ma'deni, nihayet ben senin müzaheretinle göz açabilirim; kuyuya bakabilirim.
1328. Vaktâ ki arslan onu kendisine çekti, arslanın penâhında, kuyuya kadar koştu.
1329. Vaktâ ki kuyu içindeki suya baktılar, su içinde arslandan akis ve ondan zâhir oldu.
1330. Arslan kendi aksini gördü; sudan bir arslan, onun indinde de semiz tavşan.
1331. Vaktâ ki kendi hasmını su içinde gördü; onu bırakdı ve kuyuya sıçradı.
1332. (Arslan) kendisinin kazdığı kuyuya düştü; zira ki onun zulmü, onun başına gelici oldu.
1333. Zâlimlerin zulmü, karanlık kuyu oldu; âlimlerin hepsi böyle söylediler.
1334. Her kim ziyâde zâlimdir; onun kuyusu pek korkunçdur. Adl, betere beter, buyurmuştur.
1335. Ey kimse ki, sen mansıbtan dolayı zulm edersin, kendin için bir kuyu kazarsın.
1336. Kendi etrafını ipek böceği gibi örme; kendin için kuyu kazarsan, ölçülü kaz!
1337. Her zayıf olanları sen hısımsız bilme; Kur'an'dan اِذَا جَٓاءَ نَصْرُ الله'ı oku!
1338. Eğer sen fil olup da, hasmın senden ürktü ise, işte sana "tayran ebâbîl" cezası erişti.
1339. Eğer bir zayıf, yeryüzünde emân isterse, gökyüzünün askerine gulgule düşer.
1340. Eğer dişin ile onu ısırıp kanatır isen, seni diş ağrısı tutarsa, ne yaparsın?
1341. Arslan kuyuda kendisini gördü; o anda taşkınlıktan kendisini düşmandan tanımadı.
1342. O kendi aksini, kendi düşmanı gördü. Şübhesiz kendi üzerine bir kılıç çekti.
1343. Hey gidi hey... Ey falan, nâsda gördüğün çok zulümler, onlarda senin huyun olur.
1344. Nifâkından ve zulmünden ve fenâ sarhoşluğundan senin varlığın onlarda parlamıştır.
1345. O sensin ve o zahmı kendine vurursun; o demde kendi üzerine la'net ipliğini örersin.
1346. O fenâyı kendinde aşikar göremiyorsun; yoksa kendine cân ile düşman olurdun.
1347. Ey saf adam, kendine hücûm eden o arslan gibi, sen de kendine hücûm ediyorsun.
1348. Vaktâ ki kendi huyunun ka'rına erişesin, o halde bilirsin ki, o nâkeslik senden idi.
1349. Arslana kuyu dibinde zâhir oldu ki, onun nakşı idi ki, ona başka kimse göründü.
1350. Her kim ki bir zayıfın dişini koparır, o galat görücü olan arslanın işini yapar.