Mahmud Şevket Paşa'nın askere hitabı
Kardaşlar,
Yüzbinlerce şühedanın kanı pahasına kazanılan meşrutiyetimizi mahvedip yerine yine istibdatı ikame etmek üzere İstanbul'da, o köhne Bizans'ın Yıldız burcunda ikamet eden baykuş, insan kanı emmekten, öksüz yetimlere gözyaşı döktürmekten mütelezziz olan haris, 600 senelik muhteşem, muzaffer bir milletin tarihini, ecdadın namusunu lekeleyen o insan kıyafetindeki canavar, İstanbul'da avcı taburlarını iğfal ettirmişti, para mukabilinde namuslarını satan o alçaklar da sair muti askerleri cebren ve tav'an isyanlara iştirak ettirmişler. Orada ne kadar hamiyetli kardaşlar, ne kadar genç mektepli zabitler varsa cümlesi birer suret-i feciyede şehit ediliyorlar.
İşte, bu şühedanın içinde Asar-ı Tevfik zırhlısı kapudanı Ali Kabuli Bey de var. İstanbul'un erbabı namusu pencerelerden bile bakmaya cesaret edemiyorlar. Makarr-ı hilafet kan ağlıyor. Payitaht bizden, ordudan, imdat bekliyor. Vatan gidiyor, millet mahvoluyor. Ne duruyoruz? Bizde cesaret, bizde hamiyyet yok mu?
İşte ben, tekmil servetimi ordunun masarıf-i iftihariyyesine hayatımı, hayatımı da vatana feda ediyorum. Hürriyetin istihsali için benimle beraber İstanbul'a gidecek içimizde kaç kahraman var? Bir subay: "Paşa, kumandan hepimiz gideceğiz. Cümlemiz sana hıre olacağız. Kanımımzın son damlasını vatanın, Meşrutiyet'in istihsali için dökmekten, bu uğurda güle güle can vermekten ictinap eden içimizde bir kişi yoktur. Hepimiz hazırız, emrinize muntazırız."
Öyleyse, ordu marşı çalarak eyy!
Mahmud Şevket Paşa
Kaynak:
Telif durumu:
|